Gerilimin Yunanistan yansıması... 'Adaların silahlandırıldığı sır değildi'

Gerilimin Yunanistan yansıması... 'Adaların silahlandırıldığı sır değildi'
Yunanistan ve Türkiye’nin son günlerde artan gerilimi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun geçtiğimiz günlerde yaptığı konuşmayla daha da tırmanırken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da bugün Yunanistan'a seslenerek, "'Adaları silahlandırmaktan vazgeçsinler" dedi.

Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklaması ardından konuştuğumuz Gazeteci Stelyo Berberakis, sözkonusu adaların silahlandırılmasının 1974 yılından beri bilindiğini kaydederek, Yunanistan’da merak edilen konunun "Türkiye’nin yıllar sonra neden adalar konusunu gündeme getirdiği" olduğunu söyledi. Atina'da yaşayan Berberakis halktv.com.tr’ye yaptığı açıklamalarda, Yunan adalarının Kıbrıs Barış Harekatı’nın gerçekleştirildiği 1974 yılından sonra olası bir Türk-Yunan Savaşı endişesiyle silahlandırıldığını ifade ederek, "Yunanistan 1974 sonrasında Birleşmiş Milletlere başvurdu ve 51’inci maddenin öngördüğü ‘nefsi müdafaa’ kapsamında adaları silahlandırdı ve bunu hiç saklamadı" dedi.

‘Adalardaki askerler çekilirse oradaki halk hükümeti düşürür’

Adaların silahlandırılmasının bir sır olmadığını ve yıllardır bilindiğini kaydeden Berberakis, Ankara’daki Atina gündeminin Yunanistan basını ve kamuoyunda seçimler öncesindeki iç politikayla yorumlandığını ifade etti. Berberakis, “Buradaki yansımaları sorduğunuz için anlatayım, ‘Türkiye’nin sağı solu belli olmaz’ gibi yorumlar yapılıyor ve bu bağlamda bir endişe var. Öte yandan Türkiye’de seçimlere doğru giderken AKP’nin ve MHP’nin yaşadıkları oy kaybı, ülkedeki hayat pahalılığı, ülkenin enflasyonda şampiyon olması gibi unsurlar da düşünüldüğünde ‘İktidar halka bunları unutturmak mı istiyor?’ şeklinde de yorumlar yapılıyor. Öte yandan Türkiye’de yapılacak seçimler nedeniyle ‘iktidar bu sebeple mi adalara sarılıyor?’ gibi yansımalar da sözkonusu” dedi.

Adalardaki insanların psikolojisinin de anlaşılması gerektiğinin altını çizen Berberakis,“Sabah uyandıkları zaman karşılarında Türk kıyılarını görüyorlar. Yüzme mesafesinde olan adalar bile var. Herhangi bir gerginlikte bu insanlar yerlerinden sıçrıyorlar, ‘neler olur acaba’ diye. Dolayısıyla adalardaki askerler oradan ayrılırsa adada yaşayan insanlar, burada hükümeti bile devirirler. Böyle bir şeyi asla kabul etmezler. Bunu da şuna benzetiyorum Kıbrıs'taki Türk askerleri adadan ayrılırsa Kıbrıs’taki Türkler de veryansın eder ‘Bizi bırakıp nereye gidiyorsunuz’ diye. Bunun gibi benzetmeleri yapan ne Yunanistan’da ne de Türkiye’de gazeteci yok maalesef. Çünkü gazeteciler de çoğunlukla hükümetler ne diyorsa onun çizgisinden gidiyorlar” sözlerini dile getirdi.

‘Komşularım bana gelip savaş mı çıkacak diye soruyor’

Türkiye’den Yunanistan için siyasilerin dile getirdiği görüşlerin Atina’da büyük bir endişe yarattığını ifade eden Berberakis, “Gece, gündüz Türkiye’deki kanallar Yunanistan gündemiyle uğraşıyor. Açıkçası ben bile şaşırıyorum. Gazeteci meslektaşlarım bile ‘Gidip adaları alalım’ diyecek bir üsluba büründüler. Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan bu tansiyon artışı oldukça tehlikeli” ifadelerini kullandı.

Türk basınında bir algı operasyonu yapıldığını düşündüğünü dile getiren Berberakis, “Türkiye’deki televizyonlarda dikkatimi çeken bir şey var. Bana sorarsanız bir tür algı operasyonu yapılmaya çalışılıyor. ‘Yunanistan, Türkiye’ye mi saldırmaya hazırlanıyor?’ gibi yazılar görüyorum. 40 yıllık gazetecilik hayatımda böyle bir üslup görmedim. İki ülkenin en kötü, en gergin zamanlarında bile böyle bir üsluba denk gelmedim. Ne Kardak Krizi’nde ne 87’de… Onun için dikkatimi çekiyor ve tedirgin oluyorum” diye konuştu.

Kamuoyunda büyük bir endişe olduğunu ifade eden Berberakis yakın çevresindeki yansımaları ise şöyle anlattı: “Yalnız ben de değil, komşularım da oldukça endişeli. Yanıma gelip ‘Ya sen gazetecisin, bilirsin acaba savaş mı çıkacak?’ diye soruyorlar. Onlar da korkuyor.”

‘Miçotakis’in Türkiye Yunanistan ilişkilerini ele alışı eleştiriliyor’

Gittikçe artan gerilimin iki ülke açısından da oldukça tehlikeli olduğunu ifade eden Berberakis, Miçotakis hükümetinin Türkiye ile olan ilişkileri ele alış biçiminin de Yunanistan’da çokça eleştirildiğini ifade etti. Berberakis, “Miçotakis’in Türk-Yunan ilişkilerinin burada eleştiri konusu olduğunu da eklemek gerekiyor” dedi. Muhalefetin, Miçotakis hükümetine yönelik söylemlerini de anlatan Berberakis, “Hükümete ‘yangına körükle gidildiği’ yönünde eleştiriler var” diye konuştu.

Yunanistan geçtiğimiz günlerde Ukrayna’ya yardım için zırhlı araç gönderme kararı aldıklarını duyurmuş bu da Yunanistan’daki muhalefetin tepkisine neden olmuştu. Yunanistan’da muhalefet, “Adaların savunmasının böyle bir zamanda zayıflatılmasının doğru olmadığı” eleştirilerini yöneltmişti. Sözkonusu eleştirileri sorduğumuz Berberakis, “Yunan Savunma Bakanlığı’ndan detaylı bilgi verilmediği için zaten muhalefet partilerinden veryansın edenler var. Ama gidecek olan silahlar zaten 74’ten kalma, sovyet yapımı araçlardır diye düşünüyorum. Bunun için ABD ile bir anlaşma falan da yapılmış olabilir. ‘Ukrayna’ya şunları gönder biz de sana böyle silahlar verelim’ gibi” dedi.

Miçotakis’in adaları ziyaret etmesi

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in geçtiğimiz hafta, Bodrum açıklarındaki İstanköy (Kos) ve İstanbulya (Astipalea) ve Keçi (Pserimos) adalarını ziyaret etmişti. Türkiye’de epey gündem olan ve eleştirilen ziyarete dair değerlendirmelerini sorduğumuz Berberakis, her Yunan Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakanı ve Milletvekillerinin yılda bir kez adalara giderek ziyaret gerçekleştirdiğini bunun yeni bir şey olmadığını ifade etti. Berberakis, “Her yıl bu ziyaretler düzenli olarak gerçekleştiriliyor zaten. E onlar da ‘Burası Yunan adası, gitmeyecek miyim Türkiye’den izin mi alacağım’ diyor” diye konuştu.

‘Bakan Çavuşoğlu eski söylemini artık dile getirmiyor’

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun eskiden söylediği ve çok mantıklı bulduğunu belirttiği söylemini artık kendisinden duymadığını ifade eden Berberakis, “Eskiden ‘işgal edilen adalar var’ söylemleri karşısında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu çok mantıklı bir açıklama yapmıştı ama aynı sözleri artık sarf etmiyor. ‘Kardak Krizi’nden sonra hiçbir adanın statüsü değişmemiştir’ diyordu. Sanki Yunanlılar 2020’den itibaren adaları işgal etmeye başlamış gibi bir algı var ve bu çok tehlikeli” diye konuştu.

Yunanistan’ın Lozan ve Paris Anlaşmalarındaki şartlara uyduğunu belirten Berberakis adaların silahlandırılmasının 1974 yılında BM başvurusuyla yapıldığını hatırlatarak şöyle devam etti: “Tarihe bakılsa mesela Lozan ve Paris Anlaşması maddelerine… Adaların silahsızlandırılma şartı ilk defa Türkiye’nin talebi üzerine 1923 Lozan Anlaşması’nda konulmuştur. 1947 Paris Anlaşması’nda ise İtalya’nın adaları bırakacağı zamanki şartlardan biri de on iki adanın silahsızlandırılmasıydı ve bu şartı da Sovyetler koymuştu. Sovyetler Ege’ye inerken NATO ülkelerinin hedefi olmasın diye bu şartı koşmuştu ve bu şartı da uyguladı Yunanlar. Yunanistan’ın da bu şartları yerine getirdiği belgelerle ortada. Ama 1974’te Kıbrıs’a yönelik harekat başlayınca ‘Türkiye ile savaşa giriliyor’ psikolojisi içinde adaları silahlandırdılar. Bunu da gizlemediler. Zaten Yunanistan adaları silahlandırırken Birleşmiş Milletlere başvurup 51. maddeye dayandırarak ‘Meşru müdafaa hakkımızdır’ diye silahlandırdılar.”

‘Yunanistan’da Sevilla haritasını sahiplenen yok’

Brüksel’de gerçekleştirilen Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi’nde Yunan Başbakan Miçotakis’in Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’a Türkiye’nin “Mavi Vatan” doktrinine ait haritayı göstererek Almanya’dan yardım istediği gündeme gelmiş ve çokça konuşulmuştu. Sözkonusu gelişmeyi sorduğumuz Berberakis, “Burada ‘Mavi Vatan’ haritasını gören insanlar dehşete kapılıyor. Çünkü o haritaya göre bütün yunan adaları Türkiye’ye ait. Buna karşı Türkiye de Yunanistan’ın güya ‘Sevilla haritasını’ gösterdiğini söylüyorlar Yunanistan’da Sevilla haritası diye bir harita yok. Bu sözkonusu harita, Yunanistan’ın mavi vatanı gibi algılanıp gösteriliyor Türkiye’de. Avrupa Birliği bir üniversiteden ‘Eğer Akdeniz ve Ege’deki adalara tam yetki hakkı tanınırsa nasıl bir durum ortaya çıkar' gibi bir çalışma yapmasını istedi. Üniversite de AB tarafından istenen araştırmayı yaptı ve 'Sevilla haritası' denen sonucu oldu bu araştırmanın. Tabii ki bu araştırma Yunanistan’ın işine geliyor. Fakat hiçbir zaman bunu benimseyip de bizim ‘mavi vatanımız’ demediler. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nda böyle bir harita yok. 40 yıllık gazeteciyim, ne gördüm ne de duydum. Sözkonusu harita için ‘Bu bizim değildir’ demiyorlar ama ‘bizimdir’ de demiyorlar. Havada kalıyor. Demek istediğim ‘Sevilla haritası’ Yunanistan’ın ‘Mavi Vatanı’ değildir" ifadelerini kullandı.