Fransa seçimleri: İki sağ arasında kalan halk umutsuz

Fransa seçimleri: İki sağ arasında kalan halk umutsuz
Dünyanın gözü yarın (24 Nisan) gerçekleşecek Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda. Halkın sandıkta tercih edeceği isim hem Fransa’nın hem de Avrupa ülkelerinin geleceğini şekillendirecek. Avrupa’da yükselen aşırı sağın sandığa düşen gölgesini ve seçim sürecini Sosyolog, Sorbonne Üniversitesi Ögretim Üyesi ve gazeteci Pınar Kılavuz ile konuştuk.

Fransa’da halk, 10 Nisan’da gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk tur galipleri, mevcut Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Rassemblement national (Ulusal Birlik Partisi) lideri ve aşırı sağcı Marine Le Pen arasında bir tercih yapacak.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 10 Nisan’da gerçekleşen birinci turu ardından ülkede yükselen tansiyonu ve son durumu sorduğumuz Pınar Kılavuz, gerginliğinin nedenlerinden birinin solcu lider, Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi'nin (LFİ) lideri Jean-Luc Mélenchon’un yüzde 22 oy alarak ikinci tura çıkamaması olduğunu ifade etti.

Kılavuz, “Senelerdir her ülkede sorulan ‘Sol neden birleşemiyor?’ sorusu bu seçimlerde yeniden gündeme geldi. Seçimlerden önce, Fransız Sosyalist Partisi’nin inisiyatifi ile bir birleşme ve çatı adayı çıkarma girişimi oldu, ancak liderlerden olumlu dönüşü sadece iki kişi verdi. Bu isimler ise Paris Belediye Başkanı ve aday Anne Hidalgo ile aday olmak için gereken imzayı toplayamayan eski Adalet Bakanı Christiane Taubira’dan geldi. Taubira ‘primaire populaire’ de en yüksek oyu almasına rağmen Cumhurbaşkanı adayı olamadı. Sol grubun içinde bulunan Yeşiller Partisi, Fransız Komünist Partisi, Sosyalist Parti, ‘Acil antikapitalizm’ ve ‘işçi mücadelesi’ partileri ilk turdan Jean Luc Mélenchon’u desteklemediler. Bu yüzden, Marine Le Pen’in ikinci tura kalması solcu seçmenin tansiyonunu yükseltti” ifadelerini kullandı.

‘Fransızlar iki sağcı arasında seçim yapmak zorunda kaldı’

Gergin bir atmosferle devam seçim atmosferini ve izlenimlerini aktaran Kılavuz, Fransa’da tansiyonu en çok yükselten sebeplerden birinin de halkın iki sağcı arasında seçim yapmak zorunda kalması olduğunu ifade etti.

Devam etmekte olan seçim sürecinin 2017 yılında gerçekleşen seçimin bir nevi tekrarı olduğunu dile getiren Kılavuz, “Verilen tepkilerin ve yaşanan protestoların temelinde yatan da bu. Sağcı Emmanuel Macron ve radikal sağ Marine Le Pen arasında seçim yapmak durumunda kalmak. Bu senaryo 2017 senesinde de yaşanmıştı. Tabii o zaman karşımızda hiç cumhurbaşkanlığı yapmamış iki aday vardı. Marine Le Pen senelerdir siyaset sahnesinde yer alan bir aday, Emmanuel Macron ise dönemin Sosyalist Parti hükümetinde ekonomi bakanligi yapmış bir isimdi. Bu kez Macron kendisini yeniden seçmemiz için bizi ikna etmeye çalışıyor. 2017 seçimlerinde de, ikinci turda seçmenin tamamı onu istediğinden değil, Marine Le Pen seçilmesin diye oy kullanmıştı. Kendisi de bunun bilincinde, bugün de aynı senaryo ile karşı karşıyayız” dedi.

fransada-2017-yilinda-gerceklesen-cumhurbaskanligi-seciminde-macron-ve-le-pen-yine-karsi-karsiya-gelmisti-macron-yuzde-661-oy-alirken-rakibi-asiri-sagci-marine-le-pen-ise-yuzde-339-oy-oranina-sahip-olmustu-mac.png‘Sandığa giden seçmen sayısında düşüş bekleniyor’

Kılavuz şöyle devam etti: “Öte yandan ilk turda sandığa gitmeyen seçmen oranı yüzde 26 iken, ikinci turda bu oranın artmasi de öngörüler arasında. Halk içinde, ‘sandığa gitmezsek Le Pen kazanır’ korkusunu ve telaşını da gözlemlemek mümkün.”

Ni Macron ni Le Pen*

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunun ardından ikinci tura kalan adayların mutsuzluğunu yaşayan ülkenin genç nüfusu tepkilerini protestolarla gösterdi.
Üniversite öğrencileri ilk turun ardından aşırı sağcı cumhurbaşkanı adayı Le Pen ve mevcut Cumhurbaşkanı ve aday Emmanuel Macron’u protesto etmek için ayaklanarak Fransa’nın köklü üniversitesi Sorbonneda eylem yaptı.

Gençlerin bu hareketi, Sorbonne ile kısıtlı kalmayarak kısa sürede ülkede bulunan diğer üniversitelere de yayıldı.

Sorbonne Üniversitesi Öğretim Üyesi Kılavuz’a öğrencilerin tepkilerine yönelik izlenimlerini ve protestolardaki son durumu sorduk. Kılavuz, “Öğrenci protestoları ilk olarak Sorbonne Üniversitesi’nde ve Paris Siyasal Bilimler Akademisinde başlamıştı. Sorbonne’da protestolar, öğrencilerin binayı işgali ile devam etti, bu işgal 2 gün sürdü. Polis, binaya yeni öğrencilerin girmesini yasakladı ve dışarıda toplanan, barikatları yıkmak isteyen öğrenci ve öğrenci olmayan gruplara biber gazı ile müdahale etti. Okulun içindekiler ise işgale son verdiler. Fakat, üniversite yönetimi yeni bir riski göze almamak için Sorbonne Üniversitesi’ne ait bütün kampüsleri kapattı” dedi.

Kılavuz süreci anlatmaya şöyle devam etti: “Paris Siyasal Bilimler akademisi’nde ise durum daha farklı ilerledi. Sağcı ve özellikle de Marine Le Pen’in partisine yakınlıkları ile bilinen ‘La Cocarde’ öğrenci sendikası, olaya ‘Devlet’in yapmadigini biz yapariz’ diyerek müdahale etti ve eylemi sonlandırdı. 18-24 yas arasındaki gençlerde sandığa gitmeyen seçmen oranı yüzde 53. Genel seçmen profili ile kıyaslandığı zaman bu oran çok yüksek. Gençler, temsil edilmediklerini, lider eksikliği olduğunu söylüuorlar. Geleceğe dair umutlarının tükendiğini ifade ediyorlar.”

*Türkçesi: Ne Macron ne Le Pen

Macron öğrencilerin yurt ve kayıt ücretlerini dondurdu

Salgın döneminde öğrencilerin çok zor dönemlerden geçtiklerini ifade eden Kılavuz, Macron’un öğrencilerin kayıt ve yurt ücretlerini dondurduğunu ancak bunların gençler nezdinde pozitif bir yansıma yaratmadığını söyledi. Kılavuz, “Covid-19 nedeniyle öğrenciler zor günler geçirdiler. Uzaktan eğitimin verdiği yalnızlaşma, işsiz kalmaları (Ögrencilerin daha fazla istihdam edildiği hizmet sektöründen bahsediyor. Restaurant vb.) gibi sorunlar yaşadılar. Macron, öğrencilerin yurt ve kayıt paralarını dondurdu. Günde 1 euroya yemek verdi. Fakat bunlar, öğrencileri tatmin etmedi” açıklamasını yaptı.

‘Protestolar birkaç lisede devam ediyor’

Öğrenci protestolarında gelinen son noktada birkaç lisede tepkilerin devam ettiğini ifade eden Kılavuz, “Öğrenci protestoları şimdi bir kaç lisede devam ediyor. Ben, Sorbonne’un en cok eylem ve işgal altında olduğu Tolbiac Kampüsü’nde ders veriyorum, bu süre zarfında öğrencilerin taleplerine tanık oldum. Onları gerçekten dinleyecek, dertlerini dert edinecek bir cumhurbaşkanı istemekte haklılar. ‘Ni Le Pen, Ni Macron’ hareketini haklı bir isyan olarak görüyorum. Toplumun bazı kesimi bunu ‘Macron ve Le Pen aynı değil’ olarak değerlendirse de bu sloganın ‘iki sağcı lider arasında oy vermeye zorlanmış seçmenin’ isyanı olarak anlıyorum. Bir yandan da sandığa gitmemeleri, boykot etmelerinin doğuracağı sonuçlar da bende endişe yaratıyor" ifadelerini kullandı.

Belirleyici olan Mélenchon’un seçmeni

10 Nisan’da gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda üçüncü kez aday olarak yarışan Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi'nin (LFİ) lideri Jean-Luc Mélenchon yüzde 22 oy oranıyla ikinci tura kalmayı başaramamış ve ardından seçmenlerine seslenerek, “Kime oy vermeyeceğinizi gayet iyi biliyorsunuz” ifadeleriyle Marine Le Pen’i işaret etmişti.

Mélenchon, 2017'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 19,58 ve 2012’de ise yüzde 11,10 oy almıştı.

İlk turdan başarıyla çıkamayan bugünlerde başbakan olma niyetini dile getirmesiyle gündemdeyken Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda solcu adayın seçmenlerinin yüzde 7’sinin Macron’a oy vereceği söyleniyor.

24 Nisan’da (yarın) gerçekleşecek ikinci tur seçimlerinde Mélenchon seçmeninin belirleyeceği olacağını belirten Kılavuz, “İlk turdan sonra, birinci turda elenen adaylardan Jadot, Hidalgo, Roussel ve Pécresse seçmenlerine Macron’a oy vermeleri çağrısında bulundu. Mélenchon ise ‘Madame Le Pen’e verilecek bir oy yok’ dedi. Bu turda belirleyici olan, kazananı tayin edecek olan Mélenchon seçmeni. Yüzde 22’lik bir seçmen oranından bahsediyoruz. Hem Macron hem de Le Pen, bu seçmeni ikna etme peşinde" diye konuştu.

Sağın yükselişi

Anketlere baktığımız zaman Macron hala önde olsa da 2017 seçimlerine oylarının düştüğünü aşırı sağcı rakibi Le Pen’in ise oylarında artış olduğu göze çarpıyor.

Bunun nedenlerini sorduğumuz Kılavuz, Macron döneminde yaşanan krizleri işaret ederek, “Son anketlere göre, bu oran yüzde 55 Macron, yüzde 45 Le Pen olarak veriliyor. Evet, aşırı sağdan korkuluyor. Ama bir yandan da Macron’un geride biraktigi 5 senelik dönemde yaşanan krizler de var. Mesela emeklilik reformu, üniversite kayıt ücretlerini yabancı öğrenciler için artırmak istemesi. (bu karar benimsenmedi) En önemlisi de salgın zamanında yaşanan sağlık krizi oldu. Hastanelerin durumu, doktor, hemşire ve hasta bakıcıların düşük maaşları, tükenmişlikleri belirleyici etkenler oldu. Sağlık çalışanları ve öğretmenler defalarca grev yaptılar” dedi.

Sarı yeleklilerin etkisi

Kılavuz şöyle devam etti: “Sarı yelekliler şu an sahneden çekilmiş olsalar da Macron’un yeniden seçilmesi halinde eylemlere yeniden başlayacaklar. (Açıklamaları bu yönde olmuştu) Sarı yeleklilerden bazıları ikinci turu boykot edeceğini de söyledi."

4,5 enflasyon oyları geriletti

Ülkede alım gücünün seçmenin oy vermesinde ilk etken olduğunu söyleyen Kılavuz, “Enflasyon şu an yüzde 4,5 oranında ve markete gidip alışveriş yaparken bunu hissediyoruz. Alım gücü, Fransız seçmenin oy belirlemesinde ilk etken. Gıda fiyatlarında, enerji (petrol ve gaz) artışını Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline de bağlı değerlendirmek mümkün. Fransa, gazının yüzde 20’sini Rusya’dan alıyor. Petrol ve petrol ürünlerinde bu oran daha da yüksek. Hatta bu nedenle, Rusya’ya daha net olarak Putin’e karşı tavır alan siyasi liderler bile (Örneğin, Mélenchon ve Roussel) Rusya’ya gaz ve petrol konusunda ambargo uygulanmasina karşılar. Bunun, Fransizların cüzdanını etkileyecegini, yaptırım olarak doğru bulmadıklarını belirtiyorlar. Mélenchon, bu ambargonun Amerika’ya yarayacağını, onların zengin olacağını düşünüyor” dedi.

Macron’un Rusya tutumu kamuoyunda destek gördü

Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş devam ederken Fransa’nın mevcut Cumhurbasşkanı Emmanuel Macron’un rusya devlet Başkanı Vladimir Putin ile en çok görüşen liderlerden biri olması hem uluslararası toplumda hem de rakipleri tarafından eleştirilere maruz kalmıştı.

Avrupa Birliği dönem başkanlığını yürüten Macron ise Putin’le diyalog kesilirse arabulucu olarak AB ülkelerinin süreçten dışlanacağını ifade etmiş ve Rus lider için “kasap” ifadesini kullanan ABD Başkanı Joe Biden gibi bir ifade kullanmayacağını söylemişti.

Macron’un tutumuna yönelik kamuouynun desteği olduğunu ifade eden Kılavuz, “Macron, Fransa’nın AB dönem başkanı olması nedeniyle hem de Almanya ile beraber öncü ülke olduğu için daha ‘kriz yöneticisi’ bir tutum sergiledi. savaştan önce de her zaman diplomatik bir dil kullandı. Putin için 'diktator', 'katil' ya da 'tiran' gibi kelimeleri kullanmadı. Bu tavrı, karşısındaki adaylar tarafından ‘pasiflikle’ eleştirildi. Kamuoyunda ve basında ise Macron’un tavri büyük ölçüde destek gördü” diye konuştu.

Le Pen’in NATO’dan çıkmak istemesi

Eğer cumhurbaşkanı seçilirse Fransa’yı NATO’dan çıkarmak istediğini ifade eden ve daha önceki seçimlerde de Frexit (Frasa’nın AB üyeliğinden çıkması) niyetini açıkça dile getiren Le Pen’in Macron’u “fazla AB” yanlısı olmakla itham ettiğini belirten Kılavuz, “Zaten kendisi hem NATO’nun askeri kanadından hem de ne kadar eskisi gibi dillendirmese de AB’den çıkmak istiyor. Çünkü, AB’nin Amerika’dan kurtulamadığını, Fransa’nın bağımsızlığı önünde bir engel oldugunu söylüyor. İki adayın programlarına baktığımız zaman bir fikir ayrılığını net bir şekilde okuyabiliyoruz. Macron, kendisini AB’ye inanan bir aday olarak lanse ediyor. Le Pen, sadece Fransa’da değil, bu anlamda Avrupa Birliği’nde özellikle de Almanya’da ve Belçika’da da korku, endişe ve şüphe yaratıyor” ifadelerini kullandı.

Göçmen karşıtlığı

Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalan adaylarından Le Pen’in gündeme en çok geldiği konulardan biri de şüphesiz göçmen karşıtlığı. İki adayın geçtiğimiz günlerde bir Fransız televizyonunda karşı karşıya geldikleri tartışma programında da en geniş yer verilen konu bu oldu.

Uzmanlar sözkonusu programdan sonra Macron’un kararsız ya da sandığa gitmek istemeyen seçmenler üzerinde etkili olduğu görüşünde.

Tartışma programında göçmen karşıtlığı üzerinde adeta düello yaşanırken Kılavuz da programın Le Pen açısından başarısız geçtiğini ifade etti. Kılavuz, “Düello 2017 senesinde yine aynı iki aday arasında gerçekleşmişti. Ve Marine Le Pen açısından hiç iyi geçmemişti. Çok panik ve agresif tavırları vardı. Sanırım kendisine buradan ders çıkarmış olacak ki bu kez Macron daha atakta, Le Pen ise savunma halindeydi. Macron kendisini neden yeniden seçmemiz konusunda bizi ikna etmek isterken Le Pen neden daha iyi bir cumhurbaşkanı olacağını anlatma çabasındaydı. Düello konusunda iki nokta bence önemli. Evet, bir çok başlık ele alındı fakat büyük karşıtlık “kamusal alanda başörtüsü yasağı” ve Rus-Le Pen ilişkisi konuşulunca başladı” dedi.

Dini sembollerin yasaklanması niyetiyle ilgili gelen bir soruya cevap veren Le Pen’in hatayı burada yaptığını ifade eden Kılavuz, "Soruya verdiği cevap ‘Ülkemizde islamcılık var, terör riski var’ dedi ve Macron’a bu konuda yürüttüğü politikaların yeterli olmadığını söyledi. Le Pen, ‘İslamcı ideoloji ile mücadele yasası’ yapmak gerektiğini ifade etti. Buradaki hatası dini semboller ve terörü bağdaştırması oldu” ifadelerini kullandı.

Macron’un Le Pen’e Rus bankalarından aldığı paraları da hatırlattığını da belirten Kılavuz, Le Pen’in Rus bankasından 2015 yılında aldığı 10 milyon euroyu hala ödenmediğinin de programda altının çizildiğini ifade etti.

Ayrıca Le Pen'in, Melenchon taraftarlarından oy alabilme çabasından sonuç çıkmadı.
Le Pen'in 20 Nisan'daki canlı yayınında Macron ile karşı karşıya geldiği tartışma programından sonra mevcut cumhurbaşkanına destek verenlerin oranı 1 puan arttı.
Yarın gerçekleşecek seçimlere dair öngörüsünü sorduğumuz Kılavuz, Macron’un yeniden seçileceğini düşündüğünü belirtti.

halktv-com-tr.png