Thomas Meunier: Adil oyunu seviyorum, hilecileri sevmiyorum

Thomas Meunier: Adil oyunu seviyorum, hilecileri sevmiyorum
Devre arası transfer döneminde Trabzonspor'un renklerine bağladığı Thomas Meunier, kulüp dergisine konuştu. Meunier “Sahada beni sinirlendiren bir şey var, kendini atan ya da hiç kimse değmediği halde 2 dakika boyunca ağlayan oyuncular; bunu kabul edemiyorum." dedi.

Trabzonspor’un devre arası transfer dönemindeki tek transferi olup, kısa süredeki başarılı performansıyla dikkatleri üzerine çeken Thomas Meunier, Trabzonspor Kulübü’nün dergisine açıklamalarda bulundu.

“TRABZONSPOR DOĞRU ZAMANDA GELDİ”

Transfer sürecini anlatan Meunier, Trabzonspor’un kendisini transfer etmek istediği dönemin en doğru zaman olduğunu söyledi. Tecrübeli oyuncu transfer döneminin başında kendisine gelen teklifleri kulübü Borussia Dortmund’un kabul etmediğini anlatan Meunier, “Benim için de ilginç bir durumdu çünkü o an Dortmund’da 4 sağ bek vardı. Ama günün sonunda ayrılmamı istemediler. Ancak 10 gün sonra bu kez kulüpten ayrılabileceğimi söylediler. Açıkçası kulübün yaptığı çok adil bir durum değildi. Ama ben hep saygılı olup hiçbir şey söylemedim. Ve bir kulüp bulmak zorundaydım. Çünkü planım mümkün olan en fazla sürede sahada olmak ve Belçika Milli Takımı ile Avrupa Şampiyonası'na katılma hayalini canlı tutmaktı. Plan; her maçta oynamak, sağlıklı kalabilmek, kazanmak, ritim tutturmak, çünkü bu da sürecin bir parçası. Ve yine etrafımda pozitif bir atmosfer ve enerji bulunmasını sağlamak da hedeflerim arasındaydı. Trabzonspor da doğru zamanda geldi ve o anda benim için hem en iyi fırsat ve en iyi çözümdü. Doğrusunu söylemek gerekirse de hiç pişmanlık duymadım. Harika bir oyuncu grubumuz var. Doğru mantalite doğru disiplin. Takımla daha ileriye doğru yol alabilmek için sabırsızlanıyorum” diye konuştu.

“ESKİ TARZ ANCAK MODERN YETENEKLERE SAHİP BİR OYUNCUYUM”

Sahada eski usul tarzda buna karşın modern yeteneklere sahip bir oyuncu olduğunu söyleyen Meunier sahada çok koşan, kendinden çok fedakarlık yapan bir oyuncu olduğunu ifade etti.

Her zaman takımı düşündüğünün de altını çizen tecrübeli oyuncu her duruma, her taktiğe ve her antrenöre adapte olabildiğini dile getirdi. Belçikalı sağ bek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

”Her maçta 12-13 km civarında koşarım. Hep takımı düşünürüm. Kendimden çok fedakarlık yaparım, çünkü bazen biraz daha fazlasını yapmaya, kişisel bir bakış açısıyla maçı değerlendirmeye çalışırım. Ama önceliğim hep takım arkadaşlarımın, pozisyonlarını dışına çıkmış olanların açıklarını kapatmaktır. Gerçek bir takım oyuncusuyum. Farklı takımları ikna eden şey de bu diye düşünüyorum. Club Brugge, PSG, Dortmund gibi kulüpler örneğin, kulübe bir şey katabileceğimi biliyorlardı. Sadece istatistik, gol atarak ya da asist yapmak ile ilgili bir durum değil bu. Çünkü ben 10 numara ya da 9 numara pozisyonunda oynamıyorum. Ben bir savunma oyuncusuyum. Ama günümüzde bir savunma oyuncusu olmak artık sadece savunma yapmak demek değil, bundan daha fazlası. Ben de her duruma, her taktiğe, her antrenöre adapte olabiliyorum. En güçlü yönüm de bu, takıma ve birlikte oynayacağım oyuncuya adaptasyonum.”

“HEDEFİ OLAN BİR KULÜBÜN SAHİP OLMASI GEREKEN HER ŞEY TRABZONSPOR’DA VAR”

Meunier, hedefleri olan bir kulübün sahip olması gereken her şeyi Trabzonspor’da bulduğunu ve kendisinin de istediği şeyin bu olduğunu söyledi.

32 yaşındaki futbolcu, daha önce transfer olduğu takımlarda kontratının sonuna kadar kaldığını ve Trabzonspor’da da 18 aylık bir süreci olduğuna değinerek şunları ifade etti:

“En az Haziran 2025'e kadar Trabzon'da olacağım. Bu benim için artık uzun dönem demek, çünkü 22 yaşında değilim. Eylül ayında 33 olacağım. Sona başlangıçtan daha yakınım. Bu tarz bir tecrübenin de tadını çıkarmalıyım. Açık görüşlü birisiyim, Belçika'da, Fransa'da, Almanya'da oynadım. Yeni mücadeleler tanıyabilmek benim isteklerimden biriydi. Sonrasında da Türkiye'ye gelme imkanım oluştu. Bu İspanya, İtalya, Rusya ya da herhangi bir yer de olabilirdi. Ama burada Trabzon'da doğru kararı aldığımı düşünüyorum. Çünkü tesisleri gördüğümde, teknik ekibi gördüğümde, kulübün etrafındaki ve kulübün içindeki insanları gördüğümde, çoğu şeyin mükemmele yakın olduğunu görüyorum. Hedefleri olan bir kulübün de sahip olması gereken ortam bu. Şampiyonluklar, kupalar, Avrupa kupaları kazanmak istiyorsanız olması gereken bu. Benim için bu da önemli, konu sadece birkaç hafta orada olup sonra ‘görüşürüz’ demek değil. Oynadığım her kulüpte kontratımın sonuna kadar devam ettim. Ben hep uzun dönemde düşünülen, kullanılan bir kişi oldum. Planım da bu. Eğer burada 2-3-4 yıl kalacaksam her şey istediğim gibi olmalı. Şu an içinde olduğum ortam da tam böyle bir ortam.”

“HÜCUM POZİSYONUNDA OLMAK KANIMDA VAR”

Futbola santrfor olarak başladığını ve 23-24 yaşına kadar da bu şekilde devam ettiğini ifade eden başarılı oyuncu sağ bek pozisyonunun da kendisi için doğru bir seçim olduğunu kaydetti. Meunier, “Her zaman, kariyerimin sonuna gelmeden tekrar santrfor oynamak istiyorum demiştim. Ya da en azından bir hücum pozisyonunda. Çünkü bu kanımda var. Sol kanat, sağ kanat, 10 numara, 9 numara, yani her pozisyonda oynadım. Ve bu bölgelerde fark yaratıyordum. Birçok gol attım, asistler yaptım. Ve aynı zamanda da bir 6 numaranın yeteneklerine de sahiptim çünkü durmaksızın koşabiliyordum. Bazen kaybolmuş gibi değil de çünkü biraz negatif duruyor, her yere koştuğumdan dolayı pozisyonumu kaybediyordum. Benim için, hücum kabiliyetlerime zarar vermeden, en doğru pozisyonu bulmaya çalıştılar. Ve bence sağ bek pozisyonu da doğru bir seçimdi” dedi.

“SOSYAL MEDYA İLE İŞLER YANLIŞ İŞLİYOR”

Belçikalı oyuncu, son yıllarda teknolojinin gelişmesi ile paralel artan sosyal medya kullanımı sebebiyle bazı işlerin yanlış ilerlediğini aktardı. Kendisinin en iyi anda doğduğunu düşündüğünü ve eşiyle birlikte çocuklarını eğitirken biraz eski usule göre hareket ettiklerinin altını çizerek, “Hala kabul etmediğim, saygısızlık olarak gördüğüm şeyler var. İnsanlık açısından bahsediyorum. Sosyal medya ile işler yanlış ilerliyor. Sabah attıkları ilk adımdan, gün sonuna kadar hakaret eden insanlar var. Konu parasının olduğunu göstermesi, kibirli olmaları. Bence insanlar hayatın temelini unutuyorlar” ifadelerini kullandı.

“ADİL OYUNU SEVİYORUM, SAHADA HİLECİLERİ SEVMİYORUM"

Futbolda rekabetin olduğunu ancak saha içinde kabul edemediği şeylerin olduğunu dile getiren Meunier, adil oyunu sevdiğini anlattı. Tecrübeli oyuncu, “Sahada beni sinirlendiren bir şey var, kendini atan ya da hiç kimse değmediği halde 2 dakika boyunca ağlayan oyuncular. Bunu kabul edemiyorum. Çünkü sanki biri ayağınızı kırmışçasına ağlayıp, sonra hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalkıp devam edemezsiniz. Bu hile yapmaya girer. Bu hakemlerle, rakiple, takım arkadaşlarınızla oynamaya, aldatmaya girer. Bu tarz davranışları sevmiyorum. Bazen o oyuncuyu tutup ayağa kaldırmak istiyorum. Ama bu durumda kart göreceğim için kendimi tutuyorum. Ben adil oyunu seviyorum. İyi bir agresiflik, iyi bir müdahale, bu tarz durumlarda her şey mümkün. Futbol bir temas sporu. Bazen fiziki, agresif olmak zorunda, ama bu terim olumlu açısından değerlendirilmeli. Hilecileri sevmiyorum. Her zaman da böyle oldu” şeklinde konuştu.

“TRİBÜNDE SABIRLI OLABİLMEK, KENDİN İÇİN DOĞRU ANI BEKLEMEK KOLAY DEĞİL”

Futbolda, yarışmanın içinde rekabet de olduğunu kaydeden Meunier, “Takım olarak oynuyoruz ama içinde bireyler de var. Rekabet de var tabii ki, kulübede ya da tribünde sabırlı olabilmek, kendin için doğru anı beklemek kolay değil. Bazen, hepimizin aynı olmadığını da anlayabiliyorum. Bazen iş biraz daha öteye gidebiliyor, tartışmalar yaşayabiliyorsunuz, küçük bir kavga da yaşanabiliyor. PSG, Brugge, Trabzonspor, Dortmund'da oynadım, ancak iyi ki hep sorunların olduğu bir takımın içinde hiç bulunmadım. Bazen maçları kaybedebiliyorsunuz, insanlar baskı altına girebiliyor. Havada biraz gerginlik olabiliyor. Sonunda her şey yerine oturuyor” değerlendirmesinde bulundu.

“MAÇ ÖNCESİ BENİ MOTİVE EDEN TARAFTAR”

Maç öncesinde kendisini hiç baskı altında hissetmediğine vurgu yapan Meunier, taraftarın kendisini motive ettiğini söyledi.

Meunier, “Artık buna alıştım. Benimle ilgili tek sorun bazen odak noktamı kaybedebiliyorum, bir anda gidebiliyor. 90 dakika boyunca odaklanmak benim için zor olabiliyor. Yıllar boyunca kontrol etmeye çalıştığım ama her gün daha iyiye giden bir durum bu. Çünkü her zaman yüksek şiddette oynuyorum. İstatistiklerime baktığınızda hep yüksek şiddetli bir maç görürsünüz. Bazen henüz 20 dakika olmuş olmasına rağmen yorgun hissedebiliyorum. Geri dönüp tekrar maça girebilmek için zamana ihtiyacım olabiliyor. Beni motive eden şeyse, taraftarlar. Çılgın taraftarlarla birlikte harika maçlarım da oldu. İçerik de bazen bunu sağlayabiliyor. Burada Trabzon'da da stadın dolu olduğu, o enerji çok özel. Bu sizi, rakibi bitirmek, harekete geçmek için ateşliyor” diyerek sözlerini tamamladı.