Son Dakika |İmamoğlu "Bu lafları Cumhurbaşkanı kuruyor" deyip isyan etti

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB'nin memur alımlarını anlattığı bir video paylaştı. İmamoğlu sözlerine 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü vesilesiyle “Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve bütün şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyoruz” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İETT ve İSKİ kadrolarına 1780 yeni personel alınacağını belirten İmamoğlu, sürecin tamamen şeffaf bir ortamda gerçekleştiğini belirtti. “Burada tek bir kişinin dahi hakkının, hukukunun çiğnenmediği bir ortam var etme konusunda titiz davranıyoruz” diyen İmamoğlu, başvuran 70 bin kişi arasından seçim yapılırken liyakatin esas alındığını ifade etti.
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olmak için yola çıkan İmamoğlu, günün en büyük sorunlarından birinin işsizlik olduğuna dikkat çekerek, “Nereye gidersem gideyim atanamayan öğretmenler, bir türlü mülakatı aşamayan insanları dinliyorum. Herkes kaygılı, çaresiz” dedi.
AKP Lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan CHP'yi ve isim anmadan kendisini hedef almasına tepki gösteren İmamoğlu, "Bu lafları ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı koyuyor." dedi.
İmamoğlu, korkmadığını ve bir milim bile geri adım atmayacağını ifade etti.
İmamoğlu, şöyle konuştu:
Ramazan ayındayız ve Ramazan ayında hani insanlar ülkesine, milletine bereket, huzur, sağlık diler. Ama bu ülkenin Cumhurbaşkanı, ben dün akşam sosyal medyada gece 22.30. Yani insanlar iftarını açmış bu ülkede.
Teravihe gitmiş, duasını etmiş, evine gelmiş, huzur bekliyor. Huzur istiyor. Bu ülkenin son genel seçimde seçtiği Cumhurbaşkanı attığı tweet ya da belki kendisinin de haberi yok. Çevresinde oluşan bir kısım aklı evvelin yazıp çizdiği de olabilir, bilemem. Ama bundan sorumludur. Tweetinin içindeki kelimelere bakın bir Ramazan akşamı ve Ramazan akşamından bir gün sonra yani bugün şehitlerimizi bir birlikte anacağız, beraber anacağız.
Onlara olan minnet duygularımızı anlatacağız. Onlara olan en güçlü vefamızı sunacağız ve onun bir gece öncesinde yani Filistin'de insanlar katledilirken, Türkiye'de işsizlik sorunu tavan yapmışken, adaletle ilgili duygu sarsılmışken, yüzde 85'e, 90'a yakın insanın adalet sistemine güvenmediği bir ortam varken, bir avuç, bir avuç ne olduğu belli olmayan insanların, bütün yargıçlarımızı, bütün savcılarımızı zan altında bıraktığı bir dönemi yaşarken, bu ülkenin Cumhurbaşkanı, milletin oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanının gece 22.30'da attığı tweetteki cümlelere bakın. Demokrasimizi zehirleyen toksik muhalefet. Ve devam ediyorum. Devam ediyorum. Cümlelerin içinde bakın. Karşımızda yolsuzluğun, hırsızlığın, taciz, tecavüz, sahtekarlık, çürümüşlük. Bu lafları Cumhurbaşkanı kuruyor. Bu lafları ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı koyuyor. Ortaya koyuyor. Edebsizlik, işte saygısızlık, kelimelere bakar mısınız? Bir Ramazan akşamı ülkenin Cumhurbaşkanı milletine huzur tesis etmek için çaba gösterecekken, haksızlığa, hukuksuzluğa uğrayanlara, moral verecekken, kendisi kurduğu bu cümlelerle muhalefete saldırmayı, bir ülkenin Cumhurbaşkanı, yetkili Cumhurbaşkanı muhalefete saldırmayı, Ekrem İmamoğlu'na saldırmayı, yakın çevresine saldırmayı kendine meslek ediniyor.
Ve bu şekilde sosyal medyada yayınlar yapıyor. Her gün, her gün insanına, topluma muhalefet diyor. Ana muhalefet diyor, muhalefet diyor. Yani bugün Türkiye'nin %75'i karşında sen bütün %75'i muhatap alarak onları lekeliyorsun. %75 toplumu, ben şu anda buraya şehit ailelerinin yanından geldim. Gazilerin yanından geldim. Ne dediklerini ben duydum. Bütün bu duyguları yok sayıyorsun, insanlara hakaret ediyorsun, topluma hakaret ediyorsun. Böyle bir yönetim anlayışı olabilir mi? Bu devletin kurumları kimin? Bu milletin oy verdiği partiler kimin? Böyle bir saygısızlık olabilir mi? Topluma, millete böyle saygısız cümlelerle sosyal medya yazılımları olabilir mi? O bakımdan ben milletimizin huzurunu risk altında görüyorum. Tehdit altında görüyorum. Ve bu huzuru bertaraf eden, kötü duruma düşüren kötü bir yönetimle Cumhurbaşkanı'nın kötü sözleriyle bütün milletimiz muhatap olmak zorunda kalıyor. Bir sabah bile insanlar huzurla ayağa kalkamıyor. Elinde çanta, kapısında, kapısında bekleyen yargı mensupları 3-5 kişi, bir avuç insan, kendisi zaten Ekrem İmamoğlu'nun her mevzusuna savcılık yapma konusunda kararlı. Heybedeki turbu milletin önüne koymuş, kim neyse oturup. Yüzükleri, günahı, millete, bu memlekete artık zarar vermeyi bırak. Görevini yap. Bu kurumda kreş hizmeti verenler sorgulanıyor. Kent lokantası açanlar soruşturuluyor. Bu memleketin iyiliğini isteyen ve çalışan insanlar sorgulanıyor, yargılanıyor. Böyle bir şey olamaz. Biz bu memleketin huzurunu istiyoruz. Bir adım bile geri atmayız. O kötü cümleler benim ağzıma bile almayacağım, dilime almayacağım, asla yazmayacağım, kamuoyuyla paylaşmayacağım, o kötü cümlelerin her bir kelimesi vız gelir tırıs gider. Burada net ifade ediyorum. Allah bu memleketi kötü insanlardan, kötü duygulardan, koltuğu için her şeyi yapma ruhuna sahip insanlardan korusun. Koruması için de ben sonuna kadar mücadele vereceğim. Her bir arkadaşım için mücadele edeceğim. Bu vatanın her bir evladı için mücadele vereceğim. Şuraya işe girmek için gelen her kardeşimin hakkını korumak için mücadele vereceğim. Atanamayan her öğretmen için mücadele vereceğim. Hakkını, hukukunu yendiğini iddia eden milyonlarca devlet kapısında bekleyen, sırası bir türlü gelemeyen ama bir avuç insanın mutlu olduğunu gören hakkının, hukukunun yendiğini söyleyen on milyonlarca bu ülkenin genç insan hakkını, hukukunu koruyacağım. Bundan sakın zerre şüpheniz olmasın. Bir milim bile geri adım atmayacağım. Allah bu memleketi korusun. Allah bizi şehitlerimize, gazilerimize mahcup etmesin. Bu memleketin birliği ve dirliği için en güçlü hizmeti vermemize vesile olsun. Burada görevlendirdiğin, o, bir şekilde aparat gibi kullandığın hiçbir kişiden de, kurumdan da korkmuyorum. Hiç, zerre. Hepsi milletin karşısında haddini bilecek günü geldiğinde. Bu kadar net söylüyorum. O bakımdan, bu kötü cümlelerin bu milletin bir daha huzuruna gelmemesi için de bir an önce bu dönemin değişmesi için de mücadele