Özgür Özel: Liste açıklansın 40 haramilerle dolu olacak
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara'da Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile birlikte soruları yanıtladı.
CHP Lideri Özgür Özel'e bir gazeteci Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan'ın iki ay önce SGK borçlularını açıklayacağız sözlerini hatırlattı.
Özel, kanuna göre 6 ayda bir SGK borcu olanların açıklanması gerektiğini fakat AKP'nin bunu açıklayacağını söyledi. Özel, SGK borcu olanların en tepesinden AKP iktidarına yakın kamudan ihaleleri kapan şirketler olduğunu söyledi.
Özel, ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür.Millet olarak ufkumuzu 782.000 kilometrekare ile sınırlandıramayız" sözleri hakkında da soruya yanıt verdi.
Mansur Yavaş'tan AKP'ye: Adaylarının ya 600 dairesi ya da 600 milyon liralık villası var
Özel, SGK tartışması ile ilgili şunları ifade etti:
AKP'li belediyelerin SGK borçları dudak uçuklattı. Kendi belediyelerine haciz yok
"Bunu uzunca bir süredir ifade ediyoruz. Kanun var. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun bunu 6 ayda bir açıklaması lazım.
Açıklamaya kalktıklarında bizim açımızdan belediyelerimizin isimleri öyle ilk 100'de falan olmaz ama olsa olsa CHP'li, AK Partili, DEM Partili, İYİ Partili, MHP'li belediye isimleri olabilir listenin sonlarına doğru.
Bizim tanıdıklarımız burada var ama AK Parti'nin tanıdıkları listenin başında. O yüzden listeyi açıklamıyorlar. Ne kadar kayırdıkları müteahhit varsa, ne kadar yandaş müteahhit varsa, ne kadar vergi vermeyen, yani o 44 büyük kamu müteahhidinin 37'si 0 lira vergi vermiş.
Bugün bu ülkede en yoksul, en gariban insanlar vergi veriyor, en zenginler vermiyor. 40 haramiler vergi vermiyorlar.
40 milyon onlara bakmaya uğraşıyoruz. O yüzden liste açıklansın, 40 haramilerle dolu olacak.
O yüzden gizliyorlar. Şunu bir kez daha ifade edelim:
SGK'nın toplam 100 lira alacağı var. Bu alacağın 10 lirası her partiden, bütün belediyelere ait. Türkiye'de 1000'in üzerindeki belediyeye ait, 1300'ün üzerindeki belediyeye ait borç, SGK borcunun yüzde 10'u. yüzde 90'ı AK Parti'nin çok sevdiği ve semirdiği müteahhitlerine, iş adamlarına, kamu müteahhitlerine ait.
Bunları, bu şirketleri açıklamadan belediyelerin üstüne gitmek demek şu demek: "Ben hazımsızım. Mansur Yavaş'ın yaptığı hizmetlerden, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin yaptığı hizmetlerle rekabet edemiyorum. Bizim yapmadıklarımızı yaptılar. Şimdi Türkiye'nin yüzde 65'ine ulaştılar. Ekonominin yüzde 80'ine... Ellerini kollarını bağlayalım." diyorlar.
Göz diktikleri para sosyal yardımların parasıdır. Göz diktikleri para bu soğukta yapılan doğal gaz parası. Göz dikmiş durumdalar. Protein desteklerine, ete, süte göz dikmiş durumdalar. Yoksulun her türlü ihtiyacının görülmesine göz dikmiş durumdalar.
Üniversite öğrencisine dağıtılan çorbaya, ilkokul öğrencisine verilen kırtasiye desteğine göz dikmiş durumdalar. Başkanlarımız her şeye rağmen bunları sürdürmeye devam ediyor.
Gücümüzün son noktasına kadar yoksulların ve bu ağır ekonomik kriz altında ezilen herkesin ve onların evlatlarının yardımına koşmaya devam edeceğiz.
Bize engel olamazlar ama milletimize de bu katı yürekliliği, bu vicdansızlığı, bu hazımsızlığı şikayet ediyoruz. Göz diktikleri şey bu zor zamanlarda size sahip çıkan belediyelerimizin kısıtlı bütçeleridir.
Zenginlere, kendi ekiplerine, kendi adamlarına, kendi şirketlerine af üstüne af çıkaranlar burada haciz yapıp da belediyeleri işleyemez hale getirmeye çalışıyorlar. Bunun hesabını millet er ya da geç soracak bunlardan"
"ATATÜRK'E HİÇBİR LİDER KÜSTAHLIK ETMEDİ, EDEMEZDİ"
Özgür Özel Erdoğan'ın sözleri ile ilgili de şunları ifade etti:
"Türkiye'nin etki alanının çok daha yüksek olduğu, dünyadaki bütün mazlum milletlere tarihi boyunca örnek olduğu, sahip çıktığı bir gerçektir.
Bu konuda Atatürk'ün bu topraklarda vermiş olduğu Kurtuluş Savaşı'nın tüm dünyadaki mazlum milletlerin antiemperyalist mücadelelerine ilham olduğu bir gerçektir.
Bunların idrak edilmiş olması, ifade ediliyor olmasında hiçbir mahsur görmem, memnuniyet duyarım. Ama Atatürk bu ülkenin ilk Cumhurbaşkanıdır ve Atatürk'e dünyanın hiçbir lideri küstahlık etmedi, edemezdi.
Bu kabul de edilemezdi, cesaret de edilemezdi. Trump'ın geçmiş dönemlerde Erdoğan'a "Akıllı ol, aptal olma." diye başlayan ve "Yoksa senin ekonomini mahvederim." diye tehditler içeren, sonra da söylediklerini yapan, istediği rahip Brunson'ı bu yöntemle alan bir süreci hep beraber yaşadık.
Bir utanç mektubu var ve bu utanç mektubu, bu ülkenin Cumhurbaşkanını güya çok seven, onu destekleyen, ona "Reis" diyen, onu yerlere göklere sığdıramayanlar tarafından o zaman yutulmuştu, yutkunulmuştu, sindirilmişti.
Biz o zaman da bunu kabul edilemez bulmuştuk. Şimdi de Trump'ın bir övgü dizgesi var ama ton aynı ton. Üstten bakıyor, abisiymiş gibi.
Adeta sırt sıvazlıyor. Hem övüyor hem de bir yandan belli ortak kelimeler kullanarak da akıllı olmazsa aba altından da sopa gösteriyor.
İlk mektuptan da utanç duymuştuk. Bu açıklamalardan da büyük bir utanç duyuyoruz. Erdoğan'ın sessizliği bu konuda manidar. Çünkü ümit ediyorum ki, ümit ediyorum ki o da etrafındaki işte birtakım dalkavuklar gibi bu mektuptan memnuniyet duyacak kadar şuurunu kaybetmemiştir.
Bu mektup memnuniyet duyulacak değil, ulusal onurumuzu zedeleyecek ifadeler içeriyor. Aynı ilk mektuptaki olduğu gibi burada da üstten bir dille, birtakım övgüler, birtakım hatırlatmalarla ilerliyor.
Biz bunu tamamen reddediyoruz. Çağımız, demokrasiler çağı ve bu süreçlerde kurumların yıpratılmasına, kuralların terk edilmesine değil, diplomatik kuralların, kurumların işlemesine, kişiler arası ilişkilerin kişisel ilişkiler boyutunda kalmasına..
Trump'ın bugünkü güya övgüsüne çok kapılanlar yarın o kapıldıkları selin kendilerini ve ülkeyi nereye savuracaklarına da şaşırmasınlar. O yüzden öngörülebilir işler yapmak lazım. Türkiye-Amerika ilişkileri, iyi müttefiklik ilişkilerine dayanan, yıllara sari ve çok uzun süre en iyi şekilde devam etmesi gereken ilişkilerdir. O yüzden Trump ağzıyla da, ak troller kafasıyla da sürdürülemez."