Özgür Özel bu fotoğraftaki en yalnız iki ismi açıkladı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bolu’daki milletvekili kampında gazetecilerin sorularını yanıtladı. TBMM’nin 1 Ekim açılışında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’la birlikte fotoğraf veren muhalefet liderlerine gelen tepkiler hakkında konuşan Özel, MHP Lideri Bahçeli’nin “Birbirimizi kırmıyoruz inşallah, bazen siyaseten söylememiz gerekenler oluyor” sözlerini hatırlatıp şöyle konuştu:
“Maalesef sosyal medyada gelişen bir linç kültürü var ve git gide tepkileri kendi kendine büyüten bir şey oluyor. Zaman zaman hepimiz bundan nasibimizi alıyoruz. Örneğin geçen sene Devlet Bey’in söylediği bir söze benim cevabımın bir kısmını kullanmışlardı sosyal medyada. Günlerce bana da aynı şeyler yapıldı. Hem bu deneyimlerimi Genel Başkanlarla paylaştım, hem de herkesin gözünün önünde Meclis Başkanı’nın davetiyle olan, o davete de icabet etmenin gerektiği bir süreçte böyle bir kriz çıkarılmasına üzüldüğümü söyledim.”
Karede olmamasına karşın konu ile ilgili neden görüş bildirdiğini de Özel şöyle anlattı:
“Genel başkanlar da partinin siyasi ortamında bir değişiklik olmadığı halde bir fotoğraf karesi üzerinden bu kıyametin koparılmasına tepki gösteriyorlar. Ben erken reaksiyon vermenin ve doğru yerde pozisyonunu açıklamanın gerekli olduğunu düşündüm. ‘Bizimle ne alakası var’ derseniz zaman içinde bu tutum sizin kurumsal tutumunuz gibi algılanıyor”
EN YALNIZ İSİMLERİ AÇIKLADI
Fotoğrafla CHP’nin yalnızlaştırılmasının mı hedeflendiği sorusuna ise Özel şöyle yanıt verdi:
“Meydanlardaki fotoğraflara baktıktan sonra, öyle Meclis’teki fotoğrafla CHP’yi kimse yalnızlaştıramaz. 19 Mart’tan beri yaşadığımız süreçte, Sayın Erdoğan ve Bahçeli dışındaki genel başkanlar, bizimle dayanışma göstermek için daha ne yapsınlar? O fotoğrafta Erdoğan ile Bahçeli diğerlerine göre daha yalnızdır, onlar iki genel başkanla işi götürüyorlar. Muhalefette kimse bizi ayırmadı, biz de kimseyi ayırmıyoruz”
"YAPMASI GEREKEN BUDUR"
Halk TV'den Sibel Mazrek'in; geçen yıl Meclis açılışında Erdoğan için ayağa kalkmalarına yönelik eleştirileri ve bu yılki boykot kararını değerlendiren Özel, şunları söyledi:
"Geçen sene parti böyle bir saldırı altında değildi. Partim birinci partiydi. Yeni bir sayfa açtık ve ‘Diyaloğa imkan tanıyoruz’ dedik. Bir yılda bize yapılan bu iş artık tahammül sınırlarını bırakın, ahlak sınırlarının dışına çıktı. O yüzden biz orada yokuz. Erdoğan yalnızlığına çare ararken attığı bu adım, onu bir doğruya götürdü aslında. Baştan beri yapması gereken budur, kimseyi ayırmaması lazım
"ADIMIN ÖZGÜR OLDUĞU KADAR HER İKİ KARARDAN EMİNİM"
“Bu konuyu açan arkadaşımız çok fazla olmadı ama yarın açan olursa tekrar ona cevap veririz. Şu kadarını söyleyeyim: O günün doğrusu oydu. Zaten toplumun genelinde de destek gören bir süreci yürütüyorduk. Ama biz bunu yaptıktan yedi gün sonra bir siyasetçiyi İstanbul’a başsavcı atatıp Erdoğan bize balta çekti, 30 Ekim günü itibarıyla da savaş ilan etti. Türkiye’nin en büyük ilçe belediyesinin başkanını terör örgütüyle ilişkili diye görevden alıp, yerine kayyum atadı. Bugün Türkiye neler konuşuyor? Bahçeli, Ahmet Özer için neler söylüyor, görüyoruz. Ben geçen sene 1 Ekim günü, diyalog zemininin sürmesi için birinci parti olmanın sorumluluğunu yerine getirdim. Ama biri size savaş ilan ediyorsa, savaş ilan edilen bir parti ne yapması gerekiyorsa onu yapıyoruz. Bugünün de doğrusu bu. Adımın Özgür olduğu kadar her iki karardan da eminim.”
TAYYAR'IN YENİ ANAYASA AÇIKLAMASI
Eski AKP’li Şamil Tayyar’ın “2026’da anayasa referandumu olabilir” açıklaması hatırlatıldığında Özel, “Anayasa’ya uymayanla Anayasa yapmayız” dedi.
Tayyar’ın sözlerini ise “Sosyal medyada ortaya çıkan negatif enerjiyi körüklemeye, istismar etmeye, kaygılı seçmeni travmatize etmeye yönelik bir açıklama. Gereğinden fazla bir önem atfetmem” diye yorumladı.
ERDOĞAN BOYKOTU DEVAM EDECEK Mİ?
1 Ekim boykotunun devam edip etmeyeceği sorusuna Özel şu yanıtı verdi:
“Konjonktür değiştiğinde, partinin yetkili organlarında her şeyi tartışırız. Mesela 10 Kasım’da Anıtkabir’e gideceğiz, Cumhurbaşkanı var diye resmi törenlere katılmamazlık yapmayız. Ama Meclis’in açılışında Meclis Başkanı çok kısa bir konuşma yapıyor, ardından Cumhurbaşkanı’nı davet ediyor. O sırada da İstiklal Marşı okunuyor. Sadece Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını terk etmenin Meclis’te bir olanaksızlığı vardı. Yoksa Numan Kurtulmuş’u dinleyip çıkmayı da tercih edebilirdik ama o sırada bir İstiklal Marşı seremonisi var ve Meclis’te bu hoş bir görüntü olmazdı. Cumhurbaşkanı’nın Meclis’e gelip, yürütmenin başı olarak yargıya verdiği talimatla yasama organının ana muhalefet partisine operasyon yaptığı bir siyasi süreçte, orada onu dinlememiz düşünülemezdi. Gelecek sene 1 Ekim’de aynı durum olursa aynı tutumumuz olur. Ama bir senede siyasette ne gelişmeler oluyor. Geçen seneden bu seneye bakınca neler yaşadık, gördünüz. Ama Erdoğan’ın birinci aktör olduğu ve söz söylediği, konuştuğu yerde oturup da onu dinleyecek bir siyasi atmosfer şu anda Türkiye’de yok.”
BAŞSAVCI ATAMALARI
Yeni başsavcı atamalarının CHP’li belediyelere operasyon sinyali verip vermediği sorusuna Özel şöyle yanıt verdi:
" “Duyumları doğrulayan, endişeleri körükleyen bir atama oldu. Ama bugünden bir şey söylemek istemem. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, o kadar kötü bir pratik yaşatıyor ki, örneğin İzmir’deki kooperatif soruşturmasında iddianamenin 10 günde yazılmasına, ağırlıklı tutuksuz yargılama olmasına, yakın tarihi duruşma günleri verilmesine kıymet biçer durumdayız. Anadolu yakası için şimdiden bir şey söylemek istemem ama endişeleri körükleyen bir iş yaptıkları da kesin.”
Tartışmalı İBB soruşturmasında etkin pişmanlıktan yararlanan Aziz İhsan Aktaş hakkında Özel şöyle konuştu:
“Aziz İhsan Aktaş meselesi, herhalde AK Parti’nin bütün siyaset sürecinin özeti gibi bir mesele. Birine yasak olan birine serbest, birine haram olan birine helal. Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı gün, 19 Mart’ta mal varlığına el konuluyor, Aziz İhsan Aktaş’ın bugün konuluyor. Bana gelen bir bilgi de, kritik ve önemli birkaç şirketine el konulmadığı yönünde. Ona önümüzdeki günlerde bakacağız. Farklı bir formülasyonla önce o şirketlerin ortaklık yapısının değiştirilip sonra el koyma işleminin yapıldığına yönelik kuvvetli iddialar var, onu çalışıyoruz.
Her suçun içinde olan suç örgütünün lideri, ‘Ben itirafçı oldum’ diyor, serbest kalıyor. Kime kara çaldıysa onlar hapiste duruyor. Tarih bu yapılanları elbette büyük adaletsizlik, büyük haksızlık, büyük eşitsizlikler ve büyük bir utanmazlık olarak kaydedecek"
ÖZEL'DEN ANKARA TEPKİSİ "SORUŞTURMA GİZLİ DEĞİL Mİ?"
Ankara’daki konser soruşturması kapsamında devamı gelebilecek operasyonlara ilişkin de "Bunu konuşan, tartışan Melih Gökçek ve oğlu. Ben de Ankara Adliyesi’ne seslendim zaten. Dedim ki ‘Bunlar bu kararları, bu operasyonu nereden biliyorlar?’ Şimdi de bir şey olacak diyorlar. Nerede soruşturmanın gizliliği? Bu dezenformasyon. Gerçek olmayan bilgiyi alenen yayma suçu sadece muhalefet partileri için mi var? Bu soruma cevap bekliyorum. Onun dışında böyle şeylerin Ankara Adliyesi’nde yaşanmıyor olduğunu ümit etmek istiyorum” diyerek tepki gösterdi.
BÜYÜK MASAK SKANDALINI AÇIKLADI
Bir kişinin MASAK listesinde yer almasına rağmen şikâyetini savcılığa değil Osman Gökçek’e yapılmadığını söyleyen Özel, şunları ifade etti:
“MASAK raporuna bakıyorlar ve soruşturmada olmayan, Melih Gökçek artığı bir pisliği, güya Osman Gökçek’e gidiyor ve soruşturma dosyasına dahil ediyorlar. Bu kişinin itirafçılığıyla tutuklamalar ve yargılama yapıyorlar. Balık baştan kopmuş denir ya, tuzla balık yer değiştirmiş durumda. Dosyada olmayan bir suçluyu bulup, dosyaya sokup, itirafçı yapıp, onu salıp geri kalanına işlem yapıyorlar”
BRÜKSEL MİTİNGİ
12 Ekim’de Brüksel’de başlayacak yurtdışı mitinglerine ilişkin konuşan Özel, kesinleşmiş bir takvim olmadığını, Türk nüfusun yoğun olduğu ülkelerde miting planladıklarını söyledi. Türkiye’deki mitinglerin de süreceğini vurguladı:
“Brüksel’deki miting, Brüksel’in özel konumu gereğince çok önemli. Ama yurtdışı mitinglerini nasıl bir takvimde yapacağız, tüm ülkelerde yapacak mıyız veya Türk nüfusun yoğunlukta olduğu ülkelerde yapacak mıyız; bu konuda henüz verilmiş kesin bir kararımız yok”
Yapılan bir darbe ve dünyadaki bütün uluslararası sistemin bundan haberdar olması, buna karşı demokrasiye bağlı tüm devletlerin dayanışma içinde olması gerekiyor” diye konuştu. Türkiye’deki mitinglerin de devam edeceğini, mevsim koşullarına göre ara verilebileceği ancak sonlandırmayacaklarını vurgulayan Özel, “Sandık gelene kadar CHP bir kampanyanın içinde olacak. Artık mitinglerde CHP’nin çözüm önerileri de duyulacak. Mitinglerin tonunu biraz daha kampanya mitinglerine dönüştürmüş olacağız. Bunun tabii bir takvimi, iletişim stratejisi olacak. Bu, cumartesi günü saat 17.00’de seçim yasakları başlayana kadar devam edecek. Hangi cumartesi, onu henüz bilmiyoruz"
Kurultay süreci ve kadro değişikliği
24 Ekim’de görülecek mutlak butlan davasına ilişkin beklentisini Özel şöyle dile getirdi:
“39. Olağan Kurultay’ın yapılması bütün tartışmaları bitirir. İstanbul il kongresinin yapılması da İstanbul’daki tartışmaları bitirir. Yeni delege, yeni irade. Davaların konusuz kalması açısından herhangi bir şüphe yok. Ama birileri son bir gayret, işte İstanbul’da neler yapılmaya çalışılıyor görüyorsunuz. Karşımızda büyük bir organize saldırı var ama CHP’nin bunlara karşı almış olduğu tedbirler ve seçim hukuku konusunda seçim kurullarının istikrarlı kararları da var
Mahkemenin normal şartlarda 24 Ekim’de esastan karar verip davayı reddetmesini beklerim. Ama bir erteleme daha verip kurultayın sonrasına bırakırsa da şaşırtıcı olmaz"
Kılıçdaroğlu dahil önceki genel başkanlarla dava hakkında görüşüp görüşmeme ihtimali hakkında Özel şunları ifade etti:,
“Endişem bu konunun konuşulmasının partiye zarar verdiğidir. Milletvekillerine ve yönetici arkadaşlara, ‘Bu konuyu konuşmayın, gündeminizden çıkarın’ demişken en üst noktadan kendi gündemime almayı ve yeni bir şey başlatmayı doğru bulmuyorum"
PM'NİN YARISI DEĞİŞECEK İDDİASINA YANIT VERDİ
Özel, kasım ayında yapmayı planladıkları kurultayda kökl değişiklik ve PM'nin yüzde 50'sinin değişecei iddiası ile ilgili şöyle konuştu:
“Siyasetin doğası gereği olağan kurultaylar bir değişim talep eder. Elbette olur ama olağandışı, beklenenin ötesinde bir değişiklik değil. Partinin geleneklerine uygun, siyaset geçmişimizdekilerle uyumlu şekilde korunan ve yenilenen kadrolar olacaktır
Bir oran vermeyeyim. Çünkü hemen istismar ediliyor. Şimdiden oran verecek kadar bir kesin karar da verilmiş değil” yanıtını verdi. Özel, partili kadroların siyasi gelecek planlarının da konuşulacağını söylerken “Artık bir hükümet programının da yazılacağı, belki gölge kabinenin Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’ne doğru yönlenebileceği süreçler de olabilir"
İstanbul'da kayyumun kayyumun ne kadar görevde kalacağı konusunda Özel şunları söyledi:
“İstanbul 45. Asliye Hukuk, kendi kum havuzunda kayyumculuk oynuyor. Şu anda atadığı kayyumun bir geçerliliği yok. Partiyi kimin yöneteceği mazbatayla belli olur. 45. Asliye’de davacı kişi, İstanbul il kongresinde seçilen kurultay delegelerinin iptalini istediği gibi, İstanbul il delegelerinin de iptalini istemişti. 45. Asliye, kurultay delegelerini iptal edip kendince ‘İl delegeleri mevcuttur ve ayaktadır’ diye karar kurmuştu. O delegeler toplanıp yeniden Özgür Çelik’i seçtiler ve ona devlet kapı gibi mazbata verdi. Bu vakitten sonra ‘Benim kayyumum duruyor’ demek, kendi kum havuzunda kayyumculuk oynamaktır. Sırf CHP’yi kendince tartıştırmak için diplomasını, yeminini, cübbesini inkar ediyor. Şimdi dava konusu olanın dışında bir grup delege yeniden seçildi, ilçe kongreleri yapıldı, il kongresi yapılacak. Türkiye’de de partileri kimin yöneteceğine seçim kurulları ve Yüksek Seçim Kurulu karar veriyor. Anayasa’da böyle yazıyor. 45′. Asliye, diplomasını inkar ederek kendisine verilen kötülük rolünü oynuyor.”