Fikret Bila
Muhalefetin Önerisi Daha İsabetli
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Almanya seyahatinden dönerken, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde “50 artı 1” koşulunun değişmesini istediğini açıklamış.
Erdoğan, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, “yüzde 50 artı 1” koşulunun siyasi partileri yanlış yollara sevkettiği belirterek “kimin eli kimin cebinde belli değil, yok altılı yok on altılı masa” eleştirisinde bulunmuş.
Cumhurbaşkanı, tek turlu seçimde en fazla oyu alanın seçilmesini savunmuş.
Yüzde 50 artı 1’in siyaseti zorladığı, partileri yapay ittifaklara mecbur bıraktığı doğru.
Ayrıca bu koşulun yarattığı bir yapaylık da küçük partilere oy oranlarının çok üzerinde milletvekili çıkarmaları ve etkili olmaları yolunu açması.
Bu nedenle yüzde 50 artı 1 koşulunun kaldırılması seçmen iradesinin Meclis’e daha gerçekçi yansımasını sağlayacaktır.
Ancak sadece bu koşulun kaldırılması yetmez.
Bugünkü sistem sadece partiler arası ittifakları zorunlu kılmıyor. Aynı zamanda denge-denetleme organlarını da ciddi biçimde baskılamış durumda.
İktidarın istediği yönde karar vermeyen Anayasa Mahkemesi hedefte. Yargıtay gibi bir üst mahkeme Anayasa Mahkemesi’nin kararını, dolayısıyla Anayasa’yı tanımadığı yönünde hüküm kurabiliyor. Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunabiliyor. Bir alt derece mahkemesi de Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımayabiliyor. Anayasa Mahkemesi kararlarını dolayısıyla anayasayı tanımayan kararlar alan mahkemelerin bu kararlarını iktidar destekliyor. Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurularla ilgili yetkisinin kısıtlanacağı veya tazminat ödemesiyle geçiştirilmesine ilişkin düzenlemeler yapılacağı konuşuluyor.
Oysa Türkiye’nin ihtiyacı olan güçlü bir denge-denetleme sistemini barındıran parlamenter demokratik sistemdir.
Bugünkü gibi partileri birbirlerine mahkûm eden, küçük partileri karar verici hale getiren sistem yerine güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilirse her parti aldığı oy oranında kendi ilke ve programı doğrultusunda siyaset yapabilir. Bir parti tek başına iktidarı kazanamamışsa diğer partilerle koalisyon hükümetleri kurulabilir.
Seçim öncesinde CHP’nin önceliğinde muhalefetin geliştirdiği güçlendirilmiş parlamenter sistem modeli Türkiye’nin demokratik hukuk devleti niteliğini yeniden inşa edecek ve güçlendirecek önerilerden oluşuyor.
Seçim öncesinde CHP Genel Başkan Yardımcısı, hukukçu Muharrem Erkek’le yaptığım görüşmede güçlendirilmiş parlamenter sistemin özelliklerini şöyle aktarmıştı:
1- Tarafsız Cumhurbaşkanı: Cumhurbaşkanlığı temsili bir görev olacak ve cumhurbaşkanı partisiz, tarafsız olacak.
2- Yapıcı Güvensizlik: Güçlendirilmiş parlamenter sistemde hükümeti kurmak kolaylaştırılacak ancak düşürmek zorlaştırılacak. Bu amaçla Almanya, Belçika, İspanya gibi ülkelerde uygulanan "yapıcı/kurucu güvensizlik" modeli getirilecek. Bu model, eski sistemdeki güven oylamasından farklı olacak. Yapıcı güvensizlik modelinde hükümet ancak parlamento yeni başbakan üzerinde anlaştıktan sonra düşmüş sayılacak ve cumhurbaşkanı parlamentonun üzerinde anlaştığı ismi başbakan olarak atamak zorunda olacak.
3- Hükümet Parlamento İçinden Kurulacak: Hükümet parlamento içinden kurulacak, başbakan ve bakanlar parlamentoya karşı sorumlu olacak.
4- Yargı Bağımsızlığı Sağlanacak: Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişle birlikte yargı bağımsızlığı sağlanacak. Yüksek yargı organlarının seçimi değiştirilecek.
5- HSK Ayrılacak: Hakimler Savcılar Kurulu ikiye ayrılacak. Hakimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu oluşturulacak. Bu kurullarda Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı yer almayacak.
6- Kesin Hesap Komisyonu: Meclis'te bütçe uygulamalarını ve sonuçlarını denetleyecek kesin hesap komisyonu kurulacak. Bu komisyon bütçe uygulamalarını hesap verilebilirlik ve şeffaflığı sağlayarak denetleyecek. Komisyonun başkanlığını muhalefetten bir milletvekili yapacak.
7- Anayasa Mahkemesi Güçlendirilecek: Anayasa Mahkemesi'nin üye seçim yöntemleri değiştirilecek Yüksek Mahkeme güçlendirilecek. Anayasal organlar arasındaki uyuşmazlıklar Anayasa Mahkemesi tarafından çözülecek.
8- Sayıştay Güçlendirilecek: Sayıştay'ın budanan yetkileri yeniden tanınacak. Sayıştay denetimi dışına çıkarılan kurumlar yeniden Sayıştay denetimine alınacak. Sayıştay'ın bütün raporları Meclis'e getirilecek ve orada değerlendirilecek. Sayıştay raporlarının Meclis'ten gizlenmesi, gönderilmemesi veya içi boşaltılarak gönderilmesinin önüne geçilecek.
9- Barolar Yeniden Birleştirilecek: Avukatlık yasasında yapılan değişikle geçilen çoklu baro sistemi kaldırılacak. Yeniden tek baro sistemine dönülecek.
10- Gelecek Nesillere Güvence: Güçlendirilmiş parlamenter sistemde sürdürülebilir ekosistem esas alınacak. Sürdürülebilir sağlıklı yaşam için doğanın korunması ve gelecek nesillere aktarılması anayasal güvenceye alınacak.
Tüm partiler demokratik bir sistem istiyorlarsa, hep birlikte bu öneriler üzerinde çalışabilir, ortak bir sonuca varabilirler.
Böyle bir değişiklik gerçekleştirilirse bunun kazanını Türkiye olur.