MHP'den Dervişoğlu ve Özdağ'a çok sert yanıt
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'a sert sözlerle yüklendi. Yalçın, MHP'den ayrılanları "tatlı su milliyetçileri" olarak nitelendirerek, "perişanlık ve derbederliklerini dehşet ve ibretle izlediklerini" ifade etti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "terörsüz Türkiye" hamlesinden rahatsız olanların "gürültü çıkardığını ve rabarba yaptığını" savundu.
Yalçın, Özdağ ve Dervişoğlu'nu"MHP aleyhtarlığı ve hazımsızlık kervanının başını çekmekle" suçlayarak, sözlerini "iki kara vicdanın boğaz hırıltıları" olarak niteledi.
Dervişoğlu'nu partisindeki çözülmeyi durduramayacağını ve "nal toplayacağını" iddia etti. Sinan Ateş cinayeti üzerinden Dervişoğlu'nu "ateşle oynamakla" itham eden Yalçın, bu provokasyonun "milletin nefretini çekeceğini" ve Dervişoğlu'nun sonuçlarından sorumlu olacağını belirtti. Dervişoğlu'na Ülkü Ocakları'ndan uzak durması çağrısında bulundu.
Yalçın, Özdağ'ı "klinik vaka" olarak nitelendirerek, "tedaviye muhtaç olduğunu" ve "politikayı iki bacağın arasına indirdiğini" iddia etti.
Özdağ'ın MHP'ye saldırısının "ahlaki çürümüşlüğün ifadesi" olduğunu savundu. Yalçın, hem Dervişoğlu hem de Özdağ'ın "iki keçi bile güdemeyeceğini" öne sürdü.
Devlet Bahçeli'nin "gökten zembille inmediğini" ve "Milliyetçi-Ülkücü irade tarafından getirildiğini" vurgulayan Yalçın, Bahçeli'ye karşı çıkmanın "Milliyetçi-Ülkücü iradeye karşı çıkmak" anlamına geldiğini belirtti. Yalçın, eleştirilerin sebebinin Bahçeli'nin "terörsüz Türkiye" hamlesinin "millet ve devlet nezdinde karşılık bulması" olduğunu iddia etti.
MHP'nin "millete hesap verdiğini" ve "milletin bekası, devletin güvenliği ve insanın refahı için çalıştığını" ifade etti.
Yalçın, Bahçeli'nin terörün bitmesi için ortaya koyduğu tavrın "müzakere ve pazarlık gibi kavramlarla iğdiş edilemeyeceğini" savundu. MHP aleyhtarlığı yapanların "çırpındıkça batacaklarını" ve "problemli dillerinin sonlarını getireceğini" iddia etti.
NELER OLMUŞTU?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin terör örgütü elebaşı Öcalan'ın terör örgütü PKK'ya silah bıraktırırsa serbest kalabileceği açıklamasının ardından milliyetçi partilerden tepkiler yükseldi.
MHP'den kopup kurulan İYİ Parti ve Zafer Partisi, Devlet Bahçeli'ye sert sözler söyledi.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, "Bunu Abdullah Öcalan'ı hapishaneden çıkarmak PKK'ya af getirmek için çalışan Devlet Bahçeli'nin kendisinin cevaplaması gerekiyor. Biz konuştuğumuz zaman Devlet Bahçeli gibi dişi karakterli cümlelerle konuşmuyoruz. Açık, net konuşuyoruz. Kimi kastettiğimizi çok açık söylüyoruz. Ortaya laf söylemiyoruz, bundan sonra da söylemeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu da Bahçeli'ye urgan attı. Dervişoğlu ve Bahçeli'nin polemiği fırıldak ve topaç tartışması ile devam etti. Dervişoğlu bugün de Ülkü Ocakları'ndan gelen tehdit vari sözlerinin ardından Sinan Ateş'in katledildiği yerden 'hodri meydan' dedi.
Müsavat Dervişoğlu'ndan Sinan Ateş'in katledildiği yerden hodri meydan
Ayrıca Özdağ ve Dervişoğlu'nun telefonlaşması da dikkat çekti. Özdağ, bizzat arayarak Dervişoğlu'nu tebrik ettiğini belirtti. Özdağ şunları söyledi:
"Dün Müsavat Dervişoğlu'nun konuşmasını izledim ve müteakiben kendisini arayarak konuşmasından dolayı tebrik ettim. Gerçekten hak edene hak ettiği cevabı verdi, tekrar kamuoyu önünde de tebriklerimi paylaşıyorum"
YALÇIN'IN X PAYLAŞIMI
MHP'nin önde gelen ismi Semih Yalçın'ın Özdağ ve Dervişoğlu'nu hedef aldığı yazısı da şöyle:
"MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'ın yazısı; derli toplu biçimde, kısa, net ve anlaşılır cümlelerle akıcı bir yazım dilinde, haber diline uygun olarak ve Türkçe kurallarına uyup, önemli ve vurucu cümlelerden alıntılar yapıp haber olarak yaz:
MHP camiası olarak; vaktiyle saflarımızda yer alıp doku uyuşmazlığı, aidiyet hissi yokluğu, mensubiyet şuuru mahrumiyeti, ahlak düşkünlüğü ve muhtelif çıkar hesapları gibi saiklerle aramızdan ayrılarak farklı partilerde siyasete soyunan tatlı su milliyetçilerinin perişanlık ve derbederliklerini dehşet ve ibretle izlemekteyiz.
Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin başlattığı terörsüz Türkiye hamlesi millet ve devlet nezdinde karşılık bulmaya başlayalı beri, bundan rahatsız olan malum politika atıkları; ter ter tepinmekte, gürültü çıkarmakta, bir tiyatro sahnesindeymişçesine bol bol rabarba yapmaktadır.
Bunlar o kadar şaşkın, kızgın ve hırslılardır ki nefislerini yenemeyerek saldırgan ve küfürbaz bir üsluba başvurmaktadırlar.
MHP’nin siyasi itibarına dönük içlerinde yükselen öfkeyi küfür, istiskal ve istihkârla teskin etmeye çalışmaktadırlar.
Seviyesizlikleri, kalitesizlikleri, zavallılıkları büsbütün dışa vurmuş; sefaletleri paçalarından akmaya başlamıştır.
Siyasi ihtirasları boylarını aştığı için, boğulmak üzeredirler.
Çırpındıkça batmakta, debelendikçe tükenmektedirler.
Son günlerde MHP aleyhtarlığı ve hazımsızlığı kervanının başını, Ümitsiz Vaka Özdağ ile Müsait Dervişoğlu çekmektedir.
Bu ikisinin çıkardıkları avaza, yaydıkları kuru gürültüye bakmayınız.
Bunların çığlıkları, aslında nefessiz kalmış iki kara vicdanın boğaz hırıltılarından ibarettir.
“Kör bıçak ele yavuz, ehliyetsiz ve liyakatsiz siyasetçi dile yavuz.” misali, tahammülsüzlükleri ve hazımsızlıkları üsluplarına vurmuştur.
Adama sorarlar: Taş mısın ki baş yarasın?
Özdağ da Dervişoğlu da, ateş olsalar cürümleri kadar yer yakarlar.
Onların sözleri bizim için birer kıvılcım, birer küçük çıngı bile değildir.
Hele partisi sele giderken namert köprüsünde balık avlamaya çalışan Dervişoğlu; değil balık, solucan bile yakalayamaz.
Partisindeki çözülmeyi durdurmak için sağa sola efelenmesinin hiç faydası yoktur.
Müsait Dervişoğlu; ne kendisini, ne de dağılma sürecine giren partisini kurtarabilecektir.
Dervişoğlu; anut, haşin ve uyumsuz biridir.
Tabiatı ve seciyesi, siyaset yapmaya pek müsait değildir.
Müsait Dervişoğlu, MHP ile yetinmeyip hızını alamayarak Ülkü Ocakları’nın ismetine dadanmaya, Ocaklı Ülkücülere tasalluta cüret etmektedir.
Kendisine birinci sorumuz şöyledir:
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürüldüğü yerde basın toplantısı düzenlemeye yeltenen Dervişoğlu, cinayet mahallini “iyi” bildiğine göre, saldırının ayrıntıları hakkında da malumat sahibi midir?
Müsait Dervişoğlu, bilmelidir ki Sinan Ateş üzerinden ateşle oynamaktadır.
Sahte kahramanlığa soyunan Dervişoğlu’na, bu provokasyon girişiminin milletin ilgisini değil, nefretini çekeceğini hatırlatırız.
Ayrıca, bu çirkin ve alçakça provokasyon hamlesinin doğuracağı sonuçlardan sorumlu olacağının da şimdiden altını çizmek isteriz.
Kendisine tavsiyemiz, binlerce şehidimizin hanesi ve okulu olan bu güzide kuruluşumuzu denî siyasetine alet etmemesi, Ülkü Ocakları’ndan uzak durması, pis ellerini üzerinden çekmesidir.
İkinci sorumuz şudur:
Müsait Dervişoğlu; MHP ve Ülkü Ocakları aleyhtarlığını, CHP’ye iltihak ve sığınma için mi, yoksa yeni bir kirli ittifak için mi bahane olarak kullanmak istemektedir?
Gelelim Ümitsiz Vaka Özdağ’a…
Bu kaçık şahıs; lakabının tam manasıyla Ümitsiz Vaka, klinik vakadır.
Davranışları ve sözleri, psikosomatik rahatsızlığını ele vermektedir.
Tedaviye muhtaçtır.
Ümitsiz Vaka Özdağ’ın klinik bir fenomen olduğu artık kamuoyunda da genel kabul gören bir realitedir.
Ne davranışları normaldir, ne de üslubu ve söylemleri…
Partimize saldırırken “dişi karakterli” ifadesini kullanması göstermektedir ki; Ümitsiz Vaka, çarpık siyaset anlayışını yeni bir cinsiyet türü üzerinden şekillendirmiştir.
Buna göre; kendisi, LGBTİ benzeri bir eda içinde, siyasette üçüncü cinsi temsil etmektedir.
Politikayı iki bacağın arasına indiren bu ahlak düşkünü âdem, yeni mevkiini, âdeta pavyon pavyon gezer gibi, masa masa, parti parti dolaşarak konsomasyon yapmasına borçludur.
En küçük erdemi, ahlakı, şerefi, haysiyeti olan bir adam; vaktiyle birlikte çalıştığı bir partinin genel başkanına, hem de Başbuğ Alparslan Türkeş'in makamında oturan bir insana galiz ifadelerle saldırmaz.
Saldırdığı takdirde hakkını avucuna veririz.
Anladığı dilden konuşur, kendisini de layık olduğu üslupla tarif ve tasnif ederiz.
Esasen Ümitsiz Vaka’nın partimize karşı sergilediği tutum; politik sinizminin olduğu kadar, ahlaki çürümüşlüğün de ifadesidir.
Elbette siyasetin tabiatında kavga, mücadele, atışma, çatışma, eleştiri vardır; ama siyasetin temeli de ahlak, edep, uyum ve diyalog üzerine kuruludur.
Siyasetçi; kavga adamından çok, etrafına “usulet ve suhulet”le muamele eden, ahlaklı ve iyi insan olmalıdır.
Sorumluluk sahibi olmalıdır.
Aynı camiadan yetiştiği insanlarla bile diyalog kuramayan, empati yapmayan, karşısındakini anlamaya çalışmayan, sürekli başkalarına hakaret eden Dervişoğlu ve Özdağ’ın; bırakınız ülkeyi veya partilerini yönetmeyi, iki keçiyi bile güdemeyecekleri açıktır.
Müsait Dervişoğlu ve Ümitsiz Vaka Özdağ gibi Devlet Bahçeli aleyhtarlığından ve MHP düşmanlığından beslenenlere, onun adı üzerinden makam tartışması çıkaranlara hatırlatırız.
Devlet Bahçeli, Genel Başkanlık makamına gökten zembille inmemiştir.
Kendisini bulunduğu makama, mevkie getiren Milliyetçi-Ülkücü iradedir.
Devlet Bahçeli'ye karşı çıkmak, Milliyetçi-Ülkücü iradeye karşı çıkmaktır.
Hem Ülkücülük taslamak, hem de Ülkücülerin yıllardır defalarca sergilediği iradeye başkaldırmak; kötü niyet, samimiyetsizlik, cahillik ve fesat işaretidir.
Aslında bunların MHP hakkındaki sızlanmalarının, yakınmalarının, sancılanıp kıvranmalarının nedeni bellidir:
Sayın Genel Başkanımızın “terörsüz Türkiye” için gösterdiği gayretler, millet ve devlet nezdinde karşılık bulmuştur.
Kamuoyunda çok büyük destek görmüştür.
Alkışlanmıştır.
Demek ki taş gediğine konulmuştur.
MHP’nin milletin gönlündeki mümtaz yer daha bir perçinlenmiş ve partimizin saygınlığı yükselmiştir.
MHP’nin isabetli ve tutarlı politikalarının sonuç vermeye başlaması adı geçenleri kudurtmuştur.
Huşunetleri, küfürbazlıkları, düzenbazlıkları bundandır.
Bunlar; rol çalamadıkları, etkin olamadıkları için hırçındır.
MHP’nin gölgesinde ve gündemin gerisinde kalıp nal topladıkları için öfkelidir.
Oysa atalarımız, ”Öfkeyle kalkan zararla oturur.” demiştir.
Bunlar, sergiledikleri hazımsızlık, huşunet yüzünden sürekli ayak altında kalmaya, masa altına süpürülmeye mahkûmdur.
Eski MHP atıkları, şimdi altılı masa artığı olmuştur.
Zaten parçalanmış olan siyasi prestijleri, büsbütün yırtılmıştır.
Yırtık dikiş tutmayacaktır.
Bahsettiğimiz isimler ve partileri, birbirleriyle de kavgalıdır. Ancak şimdi MHP aleyhtarlığında ittifak etmektedirler.
Siyasi rant uğruna birbirini yiyen, birbirinin izine kurşun sıkan bu fikir, inanç ve bağlılık yoksunları, MHP'ye karşı birleşmiştir.
Teşbihte hata olmaz, kurt düze inince mahallenin küskün itleri kardeş olurmuş.
Siyasi çıkar uğruna Türk milliyetçiliği davasına zarar verenleri tarih de, millet de affetmez.
Türk milliyetçiliği davasının bütün siyaset gemilerinin dümeni MHP’dedir. Dümeni dinlemeyen gemi şapa oturur.
Lakin siyasi ihtirastan gözleri kör olanlara gerçeği göstermek, okyanusta devasa dalgalarla boğuşmaktan zordur.
Bunların gözleri görmediği gibi; kalpleri körelmiş, vicdanları da kararmıştır.
Kararan vicdanları, körelen yürekleri arıtmanın çaresi; pişmanlıktır, nedamettir, tövbedir.
Lakin bunların tövbesi de dikiş tutmayacaktır.
Çünkü aynı hatayı işlemekte, aynı yanlışlar ummanında boğulmakta, aynı kirli günahın batağında debelenmekte ısrarcıdırlar.
Her vicdan sahibi Türk bilir ki Türk milliyetçiliği ile kirli siyaset aynı kefeye konmaz.
Kirli siyaset, milliyetçiliğe sığmaz.
Milliyetçi çamura yatmaz.
Milletini seven, millet sevdalılarına çamur atmaz.
Eğer varsa; davasına inanan, siyasi rant ve menfaat uğruna milletin mukadderatını satmaz.
Türk milliyetçiliği davasının alemdarı, bayraktarı olan MHP'nin samimiyetini, ciddiyetini ise hiç kimse sorgulayamaz.
MHP, sadece millete hesap verir.
MHP olarak muhatabımız, derdimiz millettir.
MHP; milletin hayrına, milletin menfaatine olmayacak hiçbir adımı atmaz.
MHP'nin gayesi; daima milletimizin bekası, devletimizin güvenliği, insanımızın refah ve saadeti, huzur ve sükûnu için çalışmak olmuştur.
Bu gerçek, hiçbir zaman değişmeyecektir
Millet, terör belasından kırk yıldır çok çekmiştir.
Şehitlere, şehitler kervanı eklenmiştir.
Buna bir son verilmesinin zamanı çoktan gelmiştir.
Sayın Genel Başkanımızın, terörün bitmesi ve anaların ağlamaması için ortaya koyduğu tavır; bu açıdan çok ama çok kıymetlidir.
Bu tavır; müzakere, pazarlık gibi kavramlarla iğdiş edilemez.
Bu tutum; haksız isnat, suçlama, aşağılama ve çamur atmalarla değersizleştirilemez.
MHP aleyhtarlığını köpürtmek için olanca marifetlerini kullanmaya çalışanlar; başarısız olmakla kalmayacaklar, çırpındıkça batacaklardır.
Sık sık müracaat ettikleri problemli dil, MHP muarızlarının sonunu getirecektir.
Uyum gözetmeyen, diyalog üretmeyen, halkı tatmin etmeyen ve sürekli kavga atmosferini körükleyen ahlaksız siyasi telakki, yolda kalacaktır.
MHP'nin tekerleğiyse asla tümsekte kalmayacaktır."
M. DERVİŞOĞLU; MHP VE ÜLKÜ OCAKLARI ALEYHTARLIĞINI, CHP’YE İLTİHAK VE SIĞINMA İÇİN Mİ, YOKSA YENİ BİR KİRLİ İTTİFAK İÇİN Mİ BAHANE OLARAK KULLANMAK İSTEMEKTEDİR?
— E. Semih Yalçın (@E_SemihYalcin) January 9, 2025
KENDİSİNE İKİNCİ SORUMUZ ŞÖYLEDİR:
ESKİ ÜLKÜ OCAKLARI BAŞKANI SİNAN ATEŞ’İN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ YERDE BASIN TOPLANTISI…