Erdoğan'dan 'Erken Seçim' Açıklaması!

Erdoğan yeni kabineyle yaptığı ilk toplantının ardından açıklama yaptı. Erdoğan açıklamalarında erken seçim polemiklerine ve Suriye krizine değindi. İşte detaylar...

Erdoğan başkanlığındaki kabine toplantısı sona erdi. Külliye'de basına kapalı yapılan toplantı 2 saat 40 dakika sürdü. Toplantıda alınan kararları basın mensuplarına açıklayan Erdoğan gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Daha önce "Biliyorsunuz ailece görüşmeye varana kadar sayın Esed'le geçmişte nasıl yaptıksa yeniden yapmamamız için bir sebep yok" ifadelerini kullanan Erdoğan sözlerini yineleyerek, "Bizim kimsenin toprağında ve egemenliğinde gözümüz yoktur. Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve milli birliğinin korunması Türkiye'nin de önceliğidir. Güçlü bir Suriye görmek istiyoruz. Bunun için kiminle görüşülmesi gerekiyorsa görüşmekten imtina etmeyiz" ifadelerini kullandı.

ERKEN SEÇİM AÇIKLAMASI

Erdoğan ayrıca son günlerde CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in 'Geçim yoksa seçim olur' sözlerine de yanıt verdi. Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde erken seçim diye kavram yok. Bunun yerine Cumhurbaşkanı ve Meclisin seçimlerin yenilenmesi kararı alması vardır. Muhalefetin birçok alan gibi burada da Türkiye'yi geriden takip ettiği anlaşılıyor" dedi.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Her iki bakanımızın da seleflerinden devraldıkları hizmet bayrağını ileriye taşıyacaklarına yürekten inanıyorum. Görevden affını isteyen ve bu talepleri şahsımıza kabul edilen Mehmet Özhaseki kardeşimiz ile Fahrettin Koca kardeşimize de emekleri, fedakarlıkları ve milletimize yaptıkları hizmetler için teşekkür ediyorum. Her iki arkadaşımızla inşallah yakın temas halinde olmaya devam edeceğiz.

Önceki ay çiftçilerimizle buluşmamızda Türkiye'nin tarım alanında son 21 yılda nereden nereye geldiğini rakamlarla tek tek ortaya koyduk. Hükümetlerimizin tarım politikalarını eleştirenlerin çoğu bilgiden ziyade önyargılarla hareket etmektedir. Açıkçası bunlar ne ülkemizi tanıyor ne de dünyayı takip ediyor. Her mesele gibi tarım konusuna da istismar malzemesi olarak bakıyorlar.

Seçim meydanlarında bedava traktör vadedip sonrasında biz onu dikkat çekmek için söyledik diyerek işi pişkinliğe vurdukları gibi yalan yanlış bilgilerle milletimizin zihnini bulandırmaya çalışıyorlar. Bir defa şunu kabul etmek lazım; bunlar seçim meydanlarında dalga konusu yapılacak işler değildir. Tarım ciddi bir uğraştır. Ülkemiz açısında stratejik bir sektörüdür. Hükümet olarak biz de tarıma, sektörün ciddiyetine ve önemine uygun bir anlayışla yaklaştık. Çiftçi kardeşlerimizin alın terlerinin hakkını daima vermeye çalıştık.

ÇAYKUR'un çay alım fiyatı ve TMO'nun buğday ve arpa alım fiyatı üzerinden yapılan haksız eleştiriler izliyoruz. Yaş çay alım fiyatının yanında üreticilerimize destekleme primi verilmesi uygulamasını ilk kez biz başlattık. Hasat döneminde üretimimizi korumak için yeni çay fabrikaları yaparak ÇAYKUR'un kapasitesini biz artırdık. Buğday fiyatlarında ise dünya piyasasının hayli üzerindeyiz. TMO alım fiyatı desteklerle birlikte ton başına 359 dolar olup dünya fiyatlarından 89 dolar yüksektir.

Elbette aldığımız bütün tedbirlere rağmen çiftçimizin, üretimimizin memnuniyetsizliği veya şikayeti olabilir. Bunları cumhurbaşkanı olarak şahsen takip ediyorum. Çiftçi kardeşlerimizin sıkıntılarının giderilmesi için bakanlarımıza gerekli talimatı veriyorum. Çiftçimizin mağdur edilmesine müsaade etmeyiz. Kimse kusura bakmasın, sicili bozuk olanların eli öpülesi çiftçilerimizi istismar ederek buradan siyasi rant devşirmesine izin vermeyiz.

SURİYE AÇIKLAMASI

Soğuk savaş döneminde bloklar arası rekabetin yoğunlaştığı bölgelerden biri Türkiye'nin merkezinde olduğu coğrafyaydı. 13. yılını tamamlayan Suriye krizi en fazla bizim bölgemizi etkiledi. Rusya-Ukrayna savaşının olumsuz yansımalarına maruz kalan bölgelerin başında yine biz yer alıyoruz. 7 Ekim'den bu yana İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği soykırıma varan katliamlar yine bizlerin yüreğini yakıyor.

Batılı güçlerin askeri, diplomatik, siyasi desteğini arkasına alan İsrail'in gözünü komşularına diktiğini görüyoruz. Lübnan'a yönelik saldırıların ve tehdit dilinin artması bölgemizin geleceği adına bizi ciddi manada endişelendirmektedir. Batı dünyası destek verdikçe, İslam dünyası da sessiz kaldıkça Netanyahu denilen caninin tüm bölgemizi ateşe sürükleme pahasına işgal politikasına devam edeceği anlaşılıyor. Türkiye olarak ilk günden beri Gazze krizinin sadece Gazze ile sınırlı kalmayacağını, İsrail zulmünün çok vahim sonuçları olabileceğini sık sık dile getirdik.

Şu uyarıyı yapmak durumundayım; karşımızda devlet adamı vasfının asgari şartlarını dahi karşılamayan, gözü dönmüş, aklını, vicdanını kaybetmiş bir katil vardır. Bu zalim siyasi ömrünü uzatmak adına kendi vatandaşlarının güvenliğini dahi hiçe saymaktadır. Netanyahu yönetimi altındaki İsrail saldırganlığı durdurulmadıkça Türkiye dahil bölgemizdeki hiçbir devlet kendini emniyette hissedemez.