Erdoğan'dan Kartalkaya açıklaması: Bizim uhdemizde olan bir şey varsa yargıya teslim edeceğiz

Cumhurbaşkanı ve AKP Lideri Erdoğan, "Bizim uhdemizde olan bir şey varsa, biz hesap soracağız. Yargımızın görev alanına giriyorsa, adalete teslim edeceğiz. En küçük bir şüphe izi kalmadan, en ince detayına kadar bu facianın araştırılmasını ve sorumlularının ortaya çıkarılmasını temin edeceğiz. Arkadaşlarımıza verdiğimiz talimat da bu yöndedir" dedi.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Grup Toplantısı'nda konuştu.

AKP Lideri Erdoğan, Kartalkaya faciasında belediye yetkilileri tarafından bu eksikliklerin "muvazaalı" bir şekilde sümen altı edildiğini iddia etti.

Erdoğan, "Bizim uhdemizde olan bir şey varsa, biz hesap soracağız. Yargımızın görev alanına giriyorsa, adalete teslim edeceğiz. En küçük bir şüphe izi kalmadan, en ince detayına kadar bu facianın araştırılmasını ve sorumlularının ortaya çıkarılmasını temin edeceğiz. Arkadaşlarımıza verdiğimiz talimat da bu yöndedir" ifadelerini de kullandı.

Erdoğan, "sokak terörü planları"nın yapıldığını da iddia etti. Erdoğan, "Sokaklarımızı karıştırmaya, gençlerimizi birbirine düşürmeye, Gezi olayları vari, sokak terörünü yeniden körüklemeye dönük, sinsice planların devreye alınmak istendiği bir dönemde, başta AK gençlik olmak üzere tüm gençlerimizden, Üstat Necip Fazıl'ın şu hikmet ve öz güven dolu sözlerine kulak vermelerini özellikle rica ediyorum..." ifadelerini kullandı.

Konuşmasının sonunda da Erdoğan, "Terörsüz Türkiye" hedeflerine öyle ya da böyle ulaşacaklarını ifade etti.

Erdoğan'ın konuşması şöyle:

(Kartalkaya faciası) İstanbul Teknik Üniversitesi'nden farklı branşlarda, alanlarında ülkemizin en yetkin isimlerinden oluşan yedi öğretim üyesi ile bir idare hukuku profesörünün yer aldığı sekiz kişilik bir heyet kuruldu. Bu ekip de çalışmalarına çok yönlü olarak devam etmektedir.

Malumunuz ilk etapta dokuz kişi gözaltına alınmıştı. İfadeler verildikçe soruşturma daha da derinleştirildi ve genişletildi. Buna göre gözaltı sayısı 28'e yükseldi. Bunlardan aralarında Grand Çatal Oteli'nin sahibinin, işletme müdürünün, otel çalışanlarının ve bazı üst düzey belediye yetkililerinin de olduğu 19 kişi tutuklandı. Yedi kişi hakkında da adli kontrol kararı verildi.

BOLU BELEDİYESİ'NE DANIŞIKLI RAPOR ÇEKTİRİLDİ SUÇLAMASI

Baş müfettişlerimizin yaptığı ilk incelemeler neticesinde otelin yangın algılama sisteminin çalışır vaziyette olmadığı, iş yerinde olaya müdahale edebilecek acil durum ekiplerinin bulunmadığı, iş yeri yangın söndürme sistemlerinin yetersiz kaldığı, otelin acil çıkış yolları ve kapıların ihtiyaca cevap verecek şekilde olmadığı, otelde olası bir yangına karşı risklerin yeterince değerlendirilerek gerekli tedbirlerin alınmadığı tespit edilmişti.

Bunlar ve diğer noksanlar soruşturmayı yürüten makamlara paylaşılmıştır. Uzman heyetimiz de çalışmalarını tekmilleştirirince hazırladıkları raporları yargıya arz edecektir. Burada dikkati çeken husus şudur:

Müfettişlerin tespitleri ile otelin Aralık ayında belediye yetkilileri tarafından muvazaalı (danışıklı) bir şekilde geri çektirilmek suretiyle, sümen altı edilen kusurlarına ilişkin rapor büyük ölçüde örtüşmektedir.

TANJU ÖZCAN'I HEDEF ALDI

Bu durum acımızın daha da katmerlenmesine sebep olmuştur. Belediye başkanı koltuğunda oturan şahsın itfaiye müdürü "korkmuştur" diyerek meşrulaştırmaya çalıştığı ancak daha sonraki ifadelerde başka sebeplerin devreye girdiği anlaşılan skandalın üzerinde hassasiyetle durulmalıdır. İnanıyorum ki soruşturma sürecinde bu başvuruyu geri çekme olayı da tüm boyutlarıyla araştırılacak, karanlık noktalar aydınlatılacak, soru işaretleri giderilecektir.

"BİZDEN BİRİ VARSA HESAP SORACAĞIZ" AÇIKLAMASI

Milletimin her bir ferdinin şu gerçeği çok iyi bilmesini istiyorum. 78 canımızı bizden kopartan bu katliamın yaşanmasında kimin sorumluluğu, kusuru, eksiği ve ihmal varsa, temsili birden hesap sorulması için gereken neyse yapmaktan asla çekinmeyeceğiz.

Bizim uhdemizde olan bir şey varsa, biz soracağız. Yargımızın görev alanına giriyorsa, adalete teslim edeceğiz

En küçük bir şüphe izi kalmadan, en ince detayına kadar bu facianın araştırılmasını ve sorumlularının ortaya çıkarılmasını temin edeceğiz. Arkadaşlarımıza verdiğimiz talimat da bu yöndedir.

Cazgırlıkla, muğalata ile, laf cambazlıklarıyla kimse sorumluluktan kaçamaz, kaçamayacaktır. Ekran ekran dolaşıp,şecaat arz ederken, sırkatin söyleyen vicdansızlar ne yaparsa yapsın millete hesap vermekten kurtulamayacak.

Sorumluluğu olan kim varsa hesap vereceği yer sosyal medya mecraları değil, bağımsız ve tarafsız Türk mahkemeleridir.

Adalet mutlaka tecelli edecektir. Vicdanlar ancak bu şekilde teskin olacak. Yaralar ancak bu şekilde kabuk bağlayacak

Her şeyin farkındayız. Güle oynaya tatile giden evlatlarının, soğuk tabutlarına sarılan anaların, babaların, kardeşlerin beklentilerini gayet iyi biliyorum

İlave olarak, AK Parti grubu, facianın tüm veçheleriyle araştırılması için Meclis'imize araştırma önergesi vermiştir.

Önergemiz diğer parti gruplarının teklifleri ile birlikte değerlendirilerek dün gece Genel Kurul'da kabul edilmiştir.

Kurulacak Meclis Araştırma Komisyonu, mevzuattan veya uygulamadan kaynaklı açıkları tespit ederek bir daha benzer acıları tekrar etmemesi için alınması gereken önlemleri belirleyecektir. Meclisimizin de bu doğrultuda ihtiyaç duyulan adımları kararlılıkla atacağına inanıyorum.

"AÇ GÖZLÜ MÜPTEZELLERİN..."

Tüm siyasi partilerimizden ve milletvekillerimizden sürece müspet ve anlamlı katkı vermelerini bekliyoruz.

Şunun da belirtilmesini özellikle isterim: Aç gözlü müptezellerin, "Daha fazla para kazanacağız" diye vatandaşlarımızın canını hiçe saymasına kesinlikle tahammülümüz yoktur ve olamaz.

Türkiye Cumhurbaşkanı olarak milletin kürsüsünden bugün şu çağrıyı da tüm samimiyetimle yapıyorum: Kimse benim vatandaşlarımın hayatı üzerinde kumar oynamaz.

Kimse daha ağzı süt kokan, şaşılayıcıları, fidan gibi delikanlıları, her gülüşlerinde, yüzlerinde çiçekler açan masum çocukları, ihtirazlarına ve hırlarına kurban edemez.

Kanunun arkasından dolaşmaya çalışan, mevzuatı ve yönetmelikleri ihlal eden, kurnazlık yaparak yükümlülüklerinden kaçmaya yeltene kim olursa olsun, devletimizin pençesi yakasındadır, nefesi ensesindedir.

Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız. Nerede bir eksik, sorun, açık varsa gidermek hususunda kararlılığımızı perçinleyerek sürdüreceğiz.

Buradan sekiz gündür sorumsuz beyanatlarla, laf kalabalığıyla, ailelerimizin yaralarını deşen muhalefet aktörlerine de şunu söylüyorum:

CHP'Yİ HEDEF ALDI

Hadi yüzünüz yok, anlıyorum. Peki vicdanınız da mı yok? Hiç mi aynaya bakmıyorsunuz? Ortaya saçılan onca felakete rağmen hiç mi utanmıyorsunuz? Ne zaman kendinizi bir kez olsun sorgulayacaksınız? Bu milletin derdine, acısına, kederine ne zaman ortak olacaksınız? Her meselede milleti kutuplaştırmaktan, her konuyu siyasallaştırmaktan ne zaman vazgeçeceksiniz? Halkımıza artık gına getiren istismar siyasetinizi ne zaman terk edeceksiniz? Eş, dost, akraba çiftiliğine çevirdiğiniz belediyelerdeki liyakatsızlıklarınızı ne zaman cesaretle yüzleşeceksiniz? Kadrolarınız arasında veba gibi yayılan yolsuzluk, hırsızlık, ahbap çavuş düzeniyle ne zaman hesaplaşacaksınız?

Bakın tekrar ediyorum. Milletimizin acısına saygımızın bir gereği olarak 21 Ocak'tan beri tam sekiz gündür sizin sataşmalarınızı duymazdan geldik. Sabırla, soğukkanlılıkla, sağduyuyla davranmakta ısrarcı olduk.

Bugün de aynı yerdeyiz. Aynı vicdan çizgisindeyiz. Bugün de omuzlarımızda taşıdığımız ağır vebalin bilinciyle hareket ediyoruz. Bugün de empati, değer, ırk, inanç, insaf tanımayan kısır tartışmalara bulaşmak millete ve memlekete hiçbir faydası olmayan bu ana formun içine sürüklenmek asla istemiyoruz.

Ama burada acılı ailelerimizin derin hoşgörüsüne sığınarak bazı gerçekleri hatırlatmayı da görev biliyorum. Ey muhalefet! Sekiz gündür ekranlarda, gazete köşelerinde, sosyal medya mecralarında ona buna siyasi ahlak dersi vermeye kalkıyorsunuz. Daha bir sene önce Beşiktaş gayret tepesinde 19 işçimiz can verdi. Zerre kadar umursamadınız.

İzmir'in göbeğinde iki gençmiz ihmalkarlıktan dolayı elektrik akımına kapılarak hem de çok feci bir şekilde hayatını kaybetti. Görmezden geldiniz. İstanbul'da bir parkta belediyenin açıp kapatmadığı su dolu çukura düşen beş yaşındaki bir yavrumuz göz göre göre gitti.

Yüzsüzce ailesini suçladınız. Antalya'daki teleferik aybının sorumlularını bırakın eleştirmeyi. Demokrasi kahramanını ilan etmediğiniz kaldı. Sizin iş bilmezliğinizden ötürü her gün büyük şehirlerin göbeğinde otobüsler yanıyor. Çıkıp bir nedamet cümlesi kurmayı kibrinize yediremiyorsunuz.

Daha burada saymaya kalksak saatler alacak bir sürü skandalın mücrimi olduğunuz halde bir de utanmadan, ahlaktan, etikten, liyakattan, sorumluluk almaktan bahsediyorsunuz. Kusura bakmayın. Ama biz bu fırsatçılığa, bu yüzsüzlüğe papuç bırakmayız. Milletimizin acılarının üzerinde arszca tepinmesine, eyvallah demeyiz.

Sorumlularının hepsinin adalete hesap vermesi için gereken neyse yaparken hatasızlıklar karşısında da boyun eğmeyiz. Altını çizecek tekrar ifade ediyorum: Henüz acılar tazeyken bunları konuşmaktan son derece rahatsızız. Böyle büyük bir trajediden sonra bunları konuşmak mecburiyetinde bırakıldığımız için gerçekten üzgünüz.

Hep söylediğim gibi bu ülkenin ve demokrasilerimizin en temel sorunu vizyonsuz, programsız, plansız, tembel, dedikodu siyaset zanneden bir muhalefete ülkemizin mahkum olmasıdır.

Darbe girişimlerinden gezi kalkışmasına, çukur eylemlerinden kanlı terör saldırılarına, egemenliğimizi ve ekonomimizi hedef alan nice sinsice girişimlerden deprem felaketine kadar neredeyse her konuda kendi ülkesi ve milletine karşı olanların yanında saf tutan bundan da zerre kadar hicap duymayan muhalefet anlayışını reddediyoruz.

Demokrasinin bir an önce yapıcı ve sağlıklı bir muhalefete kavuşması en büyük temennimizdir. Biz göz yaşımızı içimize akıtma pahasına vakur davrandıkça muhalefetin bunu farklı yönlere çekmeye çalışması tam olarak bir vicdan tutulmasıdır. Bunun değerlendirilmesini aziz milletimizin irfanına havale ediyorum. Yakınlarını kaybeden acılı ailelerimize Allah'tan tekrar sabır ve cemil diliyorum. Tedavilerine devam eden dört kardeşimize acil şifalar temenni ediyorum.

Bu süreçte sorumluluk duygusuyla hareket eden tüm siyasetçilere, medya mensuplarına ve aziz milletimin her bir ferdine en kalbi şükranlarımı sunuyorum.

"SOKAK TERÖRÜ PLANLARI DEVREYE ALINMAK İSTENİYOR"

Sokaklarımızı karıştırmaya, gençlerimizi birbirine düşürmeye, Gezi olayları vari, sokak terörünü yeniden körüklemeye dönük, sinsice planların devreye alınmak istendiği bir dönemde, başta AK gençlik olmak üzere tüm gençlerimizden, Üstat Necip Fazıl'ın şu hikmet ve öz güven dolu sözlerine kulak vermelerini özellikle rica ediyorum.

Sizlerden zaman bendedir ve mekan bana emanettir şuurunda, bir gençlik olmanızı, zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı fark edecek kadar gözü keskin bir gençlik olmanızı. Kim var diye seslenilince sağına soluna bakınmadan fert fert "Ben varım" cevabını veren dava ahlakına sahip gençler olmanızı bekliyorum. Milletimize böyle bir gençlik nasip ettiği için Rabbime hamd ediyorum.

Güç mücadelesi, güç rekabeti öyle bir raddeye ulaştı ki, cepleri, mideleri, çıkarları ve siyasi kariyerleri düşünce hiçbir şeyi gözleri görmüyor, kulakları duymuyor.

Sıkıştıkça pot kıran CHP Genel Başkanı'na ise en büyük, en insafsız, en şiddet dayanağı daha iki sene önce uğruna göz yaşı döktüğü selefi atıyor.

Sayın Özal kırmızı kartla oyalanırken, eski Genel Başkan ilk sarı kartı kendisine şimdiden gösterdi bile. Bir başka gerçek şudur. Hemen her gün bir yenisi patlak veren kumpas, yolsuzluk, taciz vakaları buzdağının sadece görünen kısmını temsil etmektedir. Ama ne yapsalar boş. Mızrak artık çuvala sığmıyor. Turpların büyükleri heybede. Bunu dediğimiz için rahatsız oldular. Niye? Çünkü durumlarını gayet iyi biliyorlar. Panikle yargı mensuplarımızı, aileleri ve çocukları üzerinden tehdit edecek kadar muvazeneyi yitirmelerinin nedeni de aynıdır. Para kulelerinin, şişirilmiş konser faturalarının ve bunun gibi daha birçok yolsuzluğun neye hizmet ettiğini herkes çok iyi biliyor.

Bu tablo elbette bizim sorumluluğumuzu daha da arttırmaktadır. Vatandaşlarımızın bunlara bakıp da umutsuzluğa kapılmasına, siyaseten umutlarını kesmesine, farklı odaklara bel bağlamasına müsade etmeyeceğiz. Cumhur İttifakı olarak daha fazla çalışarak, daha fazla koşturarak, daha fazla ter dökerrek muhalefetin eksikliğini de bizim kapatmamız gerekiyor.

Hep söylediğim gibi milletvekillerimiz olarak sizler milletimle tesis ettiğimiz gönül bağının samimiyet zincirinin en kıymetli halkalarısınız. Siz bu hareketin mihmantarısınız, akıncılarsınız. 783.000 kilometrekarelik vatan toprağındaki uç boylarısınız. Aynı zamanda beyleriniz. Milletimizin gözü, kulağı bizdedir. Bizim ve sizin üzerinizdedir. Ne yapılacaksa AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak biz yapacağız. Bu ülkenin sorunlarını Cumhur İttifakı olarak biz çözeceğiz. Türkiye'yi bölgesinin ve dünyanın kutup başlarından biri haline yine ittifak olarak biz getireceğiz. Yükümüz ağır, yolumuz uzundur. Şunu sizlere tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. Suriye'den Filistin'e bölgemizde tarih yeniden yazılmaktadır. Hiç unutmayın. Kardeşlerimizle birlikte bizim de gelecek asrımız şekillenmektedir. Türkiye içeride ve dışarıda attığı stratejik adımlarla insanı merkez alan politikalarıyla tarihe not düşmekte, tarihe mühürünü vurmaktadır.

Dünyanın kalbi olan Afro-Avrasya bölgesinin yükselen yıldızı Türkiye'dir.

Biz bir hamle yaptıkça paçalarımızdan aşağı çeken 40 yıllık terör belasını da def ettikten sonra yükselişimiz inşallah şahlanışa dönüşecektir.

Terörsüz Türkiye hedefimize öyle veya böyle ama muhakkak ulaşacağız. Terör örgütleri üzerinden kurulan tuzakları darmadağın edeceğiz.

Bu salonda bulunan ve ekranları başında bizi izleyen tüm yol ve dava arkadaşlarımızın işte böyle bir ufukla hareket etmesini, küçük hesapların peşine takılmak yerine görev bilinciyle gelişmelere bakmasını rica ediyorum.

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi