CHP'li Bulut’tan Bakan Bilgin’e: EYT’yi ikiye bölmeye çalışıyorsunuz

CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, dün Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde söz aldı. Bulut, Bakan Bilgin’in asgari ücret ve EYT'lilerli ilgili açıklamalarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

'EYT’yi ikiye bölmeye çalışıyorsunuz'

“EYT'ye ilişkin 1,5 milyon insanın dâhil olduğunu ve kısa sürede sonuçlandıracağınızı ifade ettiniz, olumlu bir gelişme. Bununla ilgili Cumhurbaşkanı sık sık ‘Çift dikiş’ dedi, ‘Türediler’ dedi, ‘Seçimleri kaybetmeme yol açsa da bunu yapmayacağım’ dedi. Şükür ki seçimleri kaybedeceğini anlayınca bu çalışmaya başladı. Ama burada yine endişelerimiz var. Birincisi müzakere, niye DİSK'le, niye EYT dernekleriyle bu konuyu konuşmuyorsunuz? Neden bu şeffaf olmayan, sanki şapkadan tavşan çıkartacakmış gibi bir gizem, bunu da anlamış değiliz.

Kaç kişi bu sistemin dışında kalacak, 1999 öncesi sigorta başlangıcı olanlardan kaç kişi emekli olamayacak? Ben olanları değil, olamayanları soruyorum. Hak kayıpları yaşanacak mı? Formülünüz ne, her şeyden önce onu soruyoruz çünkü bunun tartışılması gerekiyor. Bütçeye yükü nedir? Bu yükle ilgili 2023 bütçe teklifine ilaveler yaptınız mı? Bizim korkumuz, endişemiz şu: EYT'yi ikiye bölmeye çalışıyorsunuz. Bir ‘grev kırıcılığı’ gibi yaptığınız tavır. Şu anda söylediklerinizden anladığımız, ‘Emeklilikte prime takılanlar’ gibi bir olgu oluşacak. Yani EYT'lileri ikiye böleceksiniz ama unutmayın, emeklilikte prime takılanlar olursa şayet onlar da sizi kovalarlar Sayın Bakan.

'İnsanlar derin yoksullukla boğuşur hâlde'

Üçüncüsü de asgari ücrete ilişkin. Asgari ücrete ilişkin öyle şeyler söylediniz ki vallahi etkilendik. Ama lafta kaldığı için ‘Ya, acaba biz başka bir Türkiye'de mi yaşıyoruz?’ diye kendimizi sorguladık. Birincisi şu: O övündüğünüz asgari ücret Avrupa'da ikinci en az asgari ücret, Arnavutluk'tan sonra geliyor. İkincisi, sosyal adalet vurguları yaptınız. İnsanlar bırakın alımın artmasını, derin yoksullukla boğuşur hâlde. Bunun da somut örnekleri var. ‘Enflasyona karşı koruma’ diyorsunuz ya, size somut örnekler vereyim: Geçen yıl 4 bin 253 lira olan asgari ücretle 2 bin 127 tane ekmek alınıyordu. Bugün 5 bin 550 liradan bin 100 tane ekmek alınıyor. Yani siz vatandaşın sofrasından bin 27 tane ekmeği almışsınız. Yine sofradan alınanlara bakıldığında, yumurtaya bakıyorsunuz, 2 bin 913 tane yumurta alınırken bugün 2 bin 115 tane yumurta alınıyor. Yani 798 tane yumurta gitmiş, 157 paket makarna gitmiş, 73 litre süt gitmiş. Bu gidenlerin hepsi vatandaşın sofrasından giden. Ya da çocuklar okula giderken beslenme çantasından alınanlar bunlar. En çarpıcı olan da şeker. Geçen yılki asgari ücretle 850 kilo şeker alınabiliyordu, şimdi 197 kilo alınabiliyor. Yani 653 kilo şeker vatandaştan çalınmış, alınmış durumda.

Bu övündüğünüz asgari ücretle bu insanlar nasıl geçinecekler, bunun neresiyle övünüyorsunuz? Enflasyona karşı vatandaşı nasıl korudunuz? Bunu bir açıklayın. Eğer aynı mantıkla, aynı bakışla 2022 Aralık ayındaki görüşmelerde yani bu yeni asgari ücretle, siz aynı rakamlarla yine ‘Vatandaşı korumuş olacağız’ diyecek misiniz?”

‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ tezi çürüdü: ‘Fiyatlar daha da artacak’