Boğaziçi Üniversitesi'nden İnci'ler: Ders vermesini yasaklıyor, başarısından itibar devşiriyor
Melih Bulu 2 Ocak 2021'de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi'ne atandı. Bu atama üniversitenin geleneklerine aykırı olduğu için ve demokratik bulunmadığı için öğrenci ve akademisyenler tarafından protestoyla karşılandı. Tarih 14 Temmuz 2021 yılını gösterdiğinde ise Melih Bulu yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararıyla bir gece yarısı görevden alındı.
Boğaziçi Üniversitesi'nin direnişi İstanbul'a yayılmıştı
Bulu'nun yerine Naci İnci getirildi ve inci de aynı şekilde protestolarla karşılandı. İstanbul'a yayılan ve diğer üniversitelerden de destek bulan bu direnişler sırasında çok sayıda gözaltı yaşandı. 2 öğrenci ise Naci İnci'nin şikayetiyle gözaltına alınıp tutuklandı.
Öğrencilerin protestoları sürerken akademisyenler de her sabah rektörlük binasına sırtını dönerek anti demokratik atamalara tepki gösterdi.
İnci'nin atanışının 442. günü
Bugün Naci İnci’nin ilgili kurullarının hiçbiri muhatap alınmadan, kurum iradesi hiçe sayılarak şeffaf olmayan bir şekilde Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının dört yüz kırk ikinci, 30 Temmuz 2021 günü gerçekleştirilen destek oylamasında akademisyenlerin yüzde 95 oranında rektör adaylığına karşı olduğu açıklanan İnci’nin Matematik Bölümü tam zamanlı öğretim üyesi Mohan Ravichandran’ı hiçbir gerekçe göstermeden dönem ortasında görevden almasının üç yüz altmış birinci, Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümü tam zamanlı Öğretim Görevlisi Can Candan’ı ikinci kez görevden almasının yüz on sekizinci, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü tam zamanlı öğretim üyesi Tolga Sütlü’nün mesnetsiz gerekçelerle dönem başladıktan sonra görevden alınmasının yirmi beşinci günü.
458. kez rektörlük binasına sırtını döndüler
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri haftanın her iş günü olduğu gibi bugün de 12:15’te #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz diyerek arkalarını 458. kez rektörlük binasına döndüler.
Akademisyenler nöbet boyunca ellerinde “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite”, “Kabul Etmiyoruz” ve “Vazgeçmiyoruz” yazan dövizler taşıdılar.
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri 458. nöbetlerinin ardından her haftanın son iş gününde olduğu gibi haftalık açıklamalarını okudular.
'Polisin ağır silahlarla devriye gezdiği kampüsümüzden sesleniyoruz'
Akademisyenlerin açıklamaları şu şekilde:
Bugün 11 Kasım Cuma. Nöbetimizin 458., direnişimizin 677. günündeyiz. Sizlere basının hâlen alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.
'Gayrimeşru yönetim kişiye özel kadroları dayatarak kurumu dönüştürme çabasında'
Asılsız iddialar ve mesnetsiz disiplin soruşturmalarıyla Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerini görevlerinden alan, derslerini iptal eden ve cebren kampüsten uzaklaştıran gayrimeşru yönetim, kişiye özel kadroları bölümlere dayatarak kurumu dönüştürme çabasında. Yönetimin istihdama yönelik bu hamleleri, üniversitemizde bugüne dek titizlikle koruduğumuz liyakat ve özgür düşünceye dayalı akademik ortamın yerine, belli bir siyasi görüşün hizmetine adanmış, vasat ve tek sesliliğin hakim kılındığı bir düzenin hedeflendiğini işaret ediyor. Kayyım yönetimince son dönemde alınan kadro kararları da kurumun ihtiyaç ve taleplerini yok sayan bu kayırmacı istihdam politikasının bir parçası.
'6 kadro hakkında yürütmeyi durdurma davası'
Eğitim Fakültesinde, Fakülte Yönetim Kurulu ve bölüm kurullarınca oy birliğiyle reddedilmesine rağmen toplam 4 kadronun atamaları bu hafta yapıldı. Aynı şekilde, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünde, bölümün haber ve talebi olmadan, fakülte ve bölüm kurullarının iradesi yok sayılarak ilan edilmiş iki kadronun ataması bu hafta gerçekleşti. Her üç bölüm de bu 6 kadro hakkında kişiye özel oldukları iddiasıyla yürütmeyi durdurma davası açtı.
Murat Önder için de dava
Benzer bir şekilde, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, bölümün haber ve talebi olmadan yapılmış profesör kadrosu ilanına karşı, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin atanmış dekanı Murat Önder’i doğrudan tanımlayan özel şartlar içerdiği iddiasıyla yürütmeyi durdurma davası açtı.
'Çağdaş, özgürlükçü ve demokratik akademik düzen'
Kayyım yönetimi tarafından asılsız gerekçelerle sözleşmesi uzatılmayan Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Tolga Sütlü de yürütmenin durdurulması, kararın iptali ve haklarının iadesi için Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne karşı dava açtı. Bizler, üniversitemizdeki eğitim kalitesini ve akademik mükemmeliyeti korumak konusundaki kararlılığımızdan en ufak bir taviz vermeden bu emrivaki atamalar ve hukuksuz görevden almalara karşı itirazlarımızı sürdürecek ve hukuki düzlemde haklarımızı aramaya devam edeceğiz. Ancak hatırlatmak isteriz ki mücadelemizin nihai hedefi yalnızca bu tekil ve keyfî kararların geri alınması değil, bu kararları alan rektör ve dekanları sınırsız yetkilerle donatan, askeri darbe mirası Yükseköğretim Kanununun yerine çağdaş, özgürlükçü ve demokratik temellere dayalı bir akademik düzenin oluşturulmasını sağlamaktır.
'Kayyım yönetimi kurumun itibarını zedelemeye devam ediyor'
Boğaziçi Üniversitesinde istila ve istihdama dayalı bir dönüştürme projesi yürüten kayyım yönetimi, bir taraftan kurumun ulusal ve uluslararası saygınlığını kullanarak kendine menfaat sağlamaya çalışırken, diğer taraftan da baskıcı ve yasakçı uygulamalarıyla akademik ortama zarar vermeye, kurumun itibarını zedelemeye devam ediyor.
'İşe iade afişleri özel güvenlikler tarafından söküldü'
Gündelik olarak maruz bırakıldığımız yönetim şiddetinin bu haftaki örnekleri şöyle:
Özel güvenlik birimleri Kuzey Kampüs’te yer alan Eğitim Fakültesi ve Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünde teftiş gezisi yaparak Tolga Sütlü’nün işe iadesini talep eden afiş ve posterleri panolardan ve ofis kapılarından söktü; güvenlik elemanları, bu cebrî müdahaleye itiraz eden hocaların kapılarındaki afişleri fotoğrafladı.
'Kampüste mesleki konuşmaya yasak'
Bilgisayar Mühendisliği Bölümünde yarı zamanlı olarak çalışan ve Naci İnci yönetimi tarafından derslerine son verilen veri bilimi uzmanı Kaan Öztürk’ün Boğaziçi Üniversitesi Bilişim Kulübünün düzenlediği bir etkinliğe katılmasına, yani kampüste mesleki bir konuşma yapmasına izin verilmedi.
Dersine yasak, başarısından itibar
Gayrimeşru yönetimin kayıtsız ve utanç verici uygulamalarının son örneği ise Boğaziçi Üniversitesi resmî web-sitesinde yer alan bir duyuru. Yönetimin kıvançla duyurduğu, Elsevier ve Stanford Üniversitesince belirlenmiş “yılın en etkili bilim insanı” listesindeki Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri arasında, kayyım idaresi tarafından ders vermesine izin verilmeyen Yaman Barlas da yer alıyor. Kayyım yönetimi Barlas’ın ismini kullanarak başarısından kendine itibar devşirmeye kalkışırken, diğer yandan da yasakçı müdahalelerle aynı hocamızı öğrencilerinden, araştırma ortamından uzaklaştırıyor. Kayyım yönetimi üniversitemizin ulusal ve uluslararası itibarının mimarı olan hocaları kurumdan uzaklaştırıp yerlerini vasıfsız, liyakatsiz, emrine tâbî kadrolarla doldurmaya çalışıyor. Direnişimizin 97. haftası itibarıyla yirmiden fazla akademisyenin ders vermesine, hiçbir yasal karşılığı olmayan “kara listeye” alınmış birçoğunun da kampüse girmesine, etkinliklere katılmasına izin verilmediğini hatırlatmak isteriz.
Kayyım yönetiminin tüm hukuksuz ve baskıcı müdahalelerine karşı yasal çerçevede yürüttüğümüz mücadelemize yorulmadan devam edeceğiz. Unutmayacağız, affetmeyeceğiz.
'Hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz'
Üniversitedeki gayrimeşru uygulamalar bir an önce sona ermelidir. Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları, enstitü müdürleri ve yüksek okul müdürü seçimle göreve gelmeli ve seçilmiş kurullarla denetlenebilmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz ve haksızca işlerine son verilen dekanlarımız ve enstitü müdürümüz bir an önce görevlerine iade edilmelidir. Atama ve yükseltme kriterleri hiçe sayılarak, bölüm, fakülte ve enstitülerin onayı alınmadan, tepeden inme kararlarla yapılan tüm atamalar gayrimeşrudur, geri alınmalıdır. İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an önce tekrar faal hâle getirilmelidir. Gayrimeşru yönetim tarafından gerekçesiz şekilde el konulan İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi binası eski işlevine kavuşturulmalı, yeniden araştırmacıların kullanımına sunulmalıdır. Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz. Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak işine son verilen ve dersleri iptal edilen meslektaşlarımızın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini, ayrıca öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz hakkında mesnetsiz gerekçelerle açılmış tüm disiplin soruşturmalarının geri alınmasını bir kez daha talep ediyoruz. Üniversitemizi yılmadan ve kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.
'Demokratik bir üniversite ortamına kadar direnişten vazgeçmeyeceğiz'
Bizler her iş günü her öğlen bu meydanda toplanıyor, rektörlüğe sırtımızı dönüyor, gayrimeşru yönetimin demokratik olmayan uygulamaların hiçbirini kabul etmediğimizi, ilkelerimizden vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz. Kamuoyuna ilkelerimizin arkasında olduğumuzu, insan haklarına, bilimsel düşünceye saygılı, demokratik bir üniversite ortamı kurulana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğimizi yeniden ve ilk günkü kararlılığımızla duyurur, bu mücadeleyi öğrencilerimize, mezunlarımıza, tüm topluma olan borcumuz olarak gördüğümüzü ifade etmek isteriz.
Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar,
Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz.
Fotoğraf: Aslı Kalaycıoğlu