Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na: Kendi DNA testini yaptırırsan ölen teröristin test sonuçlarını görürsün

MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında CHP lideri Kılıçdaroğlu'na yüklendi ve "Kendi DNA testini yaptırırsan ölen teröristin test sonuçlarını da görmüş ve anlamış olursun" dedi.

MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Millet İttifakı'na sert sözlerle yüklenen Bahçeli, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef aldı.

Mersin'deki polisevine yönelik terör saldırısına ilişkin konuşmasında Bahçeli, Kılıçdaroğlu'na seslendi ve "DNA testi isterken hiç mi utanmadın? Hiç mi gocunmadın? Bu kadar istekliysen sana tavsiyem şudur; kendi DNA testini yaptırırsan ölen teröristin test sonuçlarını da görmüş ve anlamış olursun" dedi.

'MHP istiklalimizin son müdafaa hattıdır'

Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

MHP olarak 4 Eylül 2022 tarihinde Sivas'ta düzenlediğimiz '2023'e doğru aday belli, karar net' temalı açık hava toplantımızla 2023 seçimlerinin kampanya dönemini başlattık. 11 Eylül'de Bursa, 18 Eylül'de Kayseri ve 25 Eylül'de Erzurum açık hava toplantımızla meydanın boş olmadığını cümle aleme ispat etti. Bu açık hava toplantılarımızı mücavir illerimizin teşkilat düzeyi katılımları sonucunda beşi bir yerde planlamasıyla yerine getirdik. Dostlar sevindi, düşmanlar çok şükür çatır çatır çatladı. Dost yüzünden düşman, gözünden belli olurmuş. Açık hava toplantılarımızın görkemiyle gözleri fal taşı gibi açılanlar geride klan Eylül ayı içinde donup kaldılar. Şok geçirdiler, ne söyleyeceklerini şaşırdılar. Satılmış anketçilerde yüz kaldıysa sokağa çıkıp çıkmamayı kamuoyu araştırması yapıp yapmamayı bir kez daha düşünmelerinde yarar olacağı kanaatindeyim. Onlarda yorulmaz diz, utanmaz yüz, tükenmez söz varsa bizde de eğilmez baş, bükülmez kol teslim olmaz irade vardır. Allah'ın izniyle alayına yetecektir. Yıkılan ağaca balta vurmayı alışkanlık haline getirmiş, yıkılmış köyden haraç almaya alışmış sefillere hatırlatırım ki Türk milleti var olduğu müddetçe 3 hilalin önü kesilemez, ömrüne vade biçilemez, Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye'nin son siperidir. MHP istiklalimizin son müdafaa hattıdır.

'Yeni bir siyasi çalışmayla sahadaki varlığımızı takviye ediyoruz'

MHP Türk milletinin ruh kökü tarihin kükreyen sesi Türklüğün ebediyen tütecek ocağıdır. Anketler şunu söylemiş bunu söylemiş bizim için vızıltıdır. Biz milletimize bakarız.

Üfleyerek hamam ısıtmaya, kişneyerek at doyurmaya çalışanları aziz Türk milleti zamanı geldiğinde sandığın başında hesaba çekmek için bekliyor olacak. Terlemeden içilemeyeceğini ekilmeden biçilemeyeceğini verilmeden alınmayacağını inanmadan zaferin olmayacağını en iyi biz biliriz. Emek olmadan ekmek, erdem olmadan da hizmet olmayacağını hiç yabana atmayız. Yine durmuyoruz yeni bir siyasi çalışmayla sahadaki varlığımızı takviye ediyoruz. 8 Ekim 2022 tarihinden itibaren yani önümüzdeki cumartesi başlamak suretiyle 'Adım adım 2023, köyüm benim sohbet toplantıları'yla vatanımızın en ücra köşelerine gönül ve sevda seferine çıkıyoruz.

'Adayımızın Erdoğan olduğunu sonuna kadar haykıracağız'

16 Ekim 2022 tarihinde 23 Ekim 2022 tarihinde Manisa açık hava toplantılarımızı Allah'in izniyle yapacağız. Aday belli karar net diyeceğiz. Bizim Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu sonuna kadar haykıracağız.

TBMM'de sayısal ve siyasal seviyede güçlü bir MHP grubunun teşekkülü için milletimizden destek isteyeceğiz. Cumhur İttifakı'nın Anayasa'yı değiştirme çoğunluğuna ulaşması için üzerimize ne düşüyorsa yapacağız. Türkiye'yi yine zillete düşüreceğiz ne de zalimlerin emellerine teslim edeceğiz. Önce ülkem ve milletim diyen her insanımızı saflarımıza çağırıyorum. Milli birlik ve huzurlu yarınlara ulaşmak isteyen her insanımızı aramıza buyur ediyorum. Paylaşılacak vatanım, vazgeçilecek insanım yok diyen her vatandaşıma haydi birlikte olalım diyorum. Biz birlikte Türkiye'yiz diyen vatansever yüreklerle çok daha güçlü olacağımıza inanıyorum.

Usta ve üstat şairimiz merhum Necip Fazıl Kısakürek'in dediği gibi; "Kırılır da bir gün tüm dişliler döner şanlı şanlı çarkımız bizim, gökten bir el yaşlı gözleri siler şenlenir evimiz barkımız bizim yokuşlar kaybolur çıkarız düze kavuşuruz sonu gelmez gündüze sapan taşlarının yanında füze başka alemlerle farkımız bizim. Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman görürler nasılmış kahraman. Yer ve gök su vermem dediği zaman her tarlayı sular arkımız bizim."

Bizim anlayışımız şudur; dağa giden baltasını, suya giden helkesini, köye giden de yüreğini alıp gitmelidir. Çok şükür bu yürek de biz de vardır.

'Ülkeler arası irtibat ve ilişki ağları üst üste darbe almaktadır'

İkinci Dünya Savaşı'nın itamında müntakim arzularla tesis ve tezahür eden küresel sistem çetin sınamalar eşliğinde çok ciddi sarsıntılar geçirmektedir. Coğrafyalar sert kutuplaşmaların doğuş alanı bölgesel tesir alanı küresel nitelikli yaygın çatışmaların baskısı altındadır. Ülkeler arası irtibat ve ilişki ağları üst üste darbe almaktadır. Krizlerin biri biterken diğeri başlamaktadır. Müesses paradigma her yanından tahrip olurken beşeriyetin barış, huzur ve güvenlik açığı tehlikeli şekilde genişlemektedir. Terörizmin ablukası, ekonomik operasyonlar, hegemonya kavgaları, bölüşüm mücadeleleri, diplomatik gerilimler, siyasi oyunlar, yayılmacı politikalar, düzensiz göçler, iklim değişikliği çözülmeyi bekleyen liste başı sorunlardan en mühimlerindendir. Maalesef huzursuzluk küreselleşmektedir. Günbegün yoğunlaşan adaletsizlik küresel vicdanı yaralamaktadır. Açlık, yokluk ve zulüm altında çırpınan mazlumun içler acısı durumu insanım diyen herkesi derinden sarsmaktadır. Beşeriyet; istikrara ve refaha adeta susamış haldedir. Soğuk savaş yıllarının sona ermesini takiben kurulduğu iddia edilen tek kutuplu dünya şablonu ağır hasar alarak yerini merkez kaç güçlerin öne çıktığı çok merkezli yeni bir siyasi tasarıma bırakmak üzeredir. Neoliberalizmin haksızlık yakıtıyla yüzdürülen, pusulası ve dümeni vicdansızlık olan korsan gemisi her tarafından su almaktadır.

Ancak sancılı gelişmelerin nasıl bir dünyanın doğumuna beşiklik yapacağı henüz cevabını bulamamış bir muamma olarak karşımızda durmaktadır.

'Gösteriler dış etkiler kanalıyla farklı bir boyut kazanmıştır'

İran'da 13 Eylül 2022 tarihinde Mahsa Amini isimli bir genç kızın başörtüsünü doğru bağlamadığından dolayı gözaltına alınması ve sonrasında patlayan şiddet olayları neredeyse bir isyan boyutuna ulaşmıştır. Kadın hakları ve özgürlük üzerine inşa edilen toplumsal gösteriler dış etkiler kanalıyla farklı bir boyut kazanmıştır. Bizim dileğimiz İran'da sükunet huzur ve istikrar ortamının bir an evvel hakim olmasıdır.

Kırgızistan ve Tacikistan arasındaki 31 yıllık sınır ihtilafı silahlı çatışmaya kadar dayanmış, geçici ve zoraki olsa da şimdilik yapılan bir ateşkes antlaşmasıyla eller tetikten çekilmiştir. Bosna sıkıntılı, Kosova kaygılı, Türkmeneli kuşatma altındadır.

Ermenistan Karabağ'daki tahriklerini sürdürmüş, anlaşmaları çiğnemiş, sıcak çatışmalarda çok sayıda Azerbaycan neferi şehit olmuştur. İtalya'da sandıktan çıkan yeni bir siyasi irade Avrupa'yı telaşlandırmış, Bulgaristan'da 18 ayda 4. kez seçimler yapılmış, Irak'ta siyasi kriz yaygınlaşmış. Suriye'de istikrarsızlık varlığını muhafaza etmiştir. Güney sınırlarınım boyunca terör koridoru açmak, garson terör devletçikleri amacıyla kolları sıvamış dost görünümlü muhasım ülkeler her fırsatı lehlerine çevirmek için tahrik ve tertiplerini bir üst faza çıkarmıştır.

'Yunanistan ABD'nin dolduruşuna gelip Türkiye'ye meydan okumaktadır'

ABD Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne uyguladığı silah ambargosunu manidar bir zamanlamayla rafa kaldırmıştır. Kıbrıs'ta eşit ve egemen iki devletli çözümün önüne çıkarmak için yeni bir senaryo gündemdedir. Yunanistan 18 ve 23 Eylül tarihlerinde gayri askeri statüdeki Ege adalarından Middilli'ye 23, Sisam'a 18 zırhlı askeri araç sevk etmiştir. ABD menşeili silahlar etrafımızda çevrelenmiştir. Kuzey Ege adalarına toplam bir tümen, 3 tugay ve 5 alay konuşlandıran Yunanistan ABD'nin dolduruşuna gelip Türkiye'ye meydan okumaktadır.

'9 Türk adasının hepsi A'dan Z'ye asker ve silahla dolduruldu'

Ülkemize Akdeniz ve Ege'den silah gösterilmektedir. Lozan ve Paris Anlaşmalarının açık hükümleri yok sayılmaktadır. Türkiye çembere alınmaktadır. Geldiğimiz bu aşamada Yunanistan'ın Kuzey Ege adaları ile 12 ada üzerindeki egemenlik iddiaları kesinlikle haksız ve hukuksuzdur. 2. Balkan Savaşı'nda Londra'da toplanan bir konferansta Gökçeada, Bozcaada ve Meis Adası Osmanlı İmparatorluğu'na bırakılmıştı. İşgal altındaki diğer adalar ise askeri maksatlarla kullanılmamak şartıyla ve silahlandırılmamak kaydıyla Yunanistan'a verilmişti. Aslında bu adaların mülkiyeti değil yalnızca kullanım hakkı Yunanistan'da kalmıştı. Lozan Anlaşması'nın 12. maddesiyle bu statüko tescil ve teyit edilmişti. Bu anlaşmanın 13. maddesine göre Yunanistan'ın askeri hedefler doğrultusunda kullanmayacağını hükme bağlamıştı. Ancak Yunanistan bu hükmü bile bile ihlal ve inkar etmiştir. Mevcut durum itibarıyla Kuzey Ege denizinde askersiz ve silahsız olmak kaydıyla Yunanistan'ın kullanımına verilen 9 Türk adasının hepsi A'dan Z'ye asker ve silahla doldurulmuştur.

'9 adanın egemenlik yetkisi hukuken artık Türkiye'dedir'

Bu nedenle Kuzey Ege adaları; Taşöz, Semadirek, Limni, Bozbaba, Midilli, İspara, Sakız, Sisam ve Ahikerya'nın egemenlik yetkisi, mülkiyet hakları, deniz yetki alanlarıyla hava sahası kuşkusuz ve hukuken artık Türkiye'dedir. Aynı şey 12 ada için de geçerlidir. Dünyaya ilan ediyorum. Hakkımızı yedirmeyiz. Hakkımızı çiğnetmeyiz. Hakkımızdan vazgeçmeyiz. Hakkımıza ve hukukumuza göz koyanların da gözünü oyarız. Hak demek şeref demektir. Şerefimiz için de seve seve şehadeti dair göze alacağımızı emperyalizmin Miçosu ve onun zalim destekçileri asla akıllarından çıkarmamalıdır. Yunanistan Başbakanı Türkiye'nin Ege'de yalnız olduğunu söylemiş. Halt etmiş. Baltayı taşa vurmuş. Yalnız değiliz, Allah'ımız var, milletimiz var, tarihimiz var, sorulacak hesabımız var, ulaşacağımız zaferlerimiz var.

Rusya'ya ilhak tepkisi

Karnı acıkan katık istemez. Uykusu gelen yastık istemez. Hedefe kilitlenen rüzgar beklemez. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin, geçen hafta Ukrayna'nın doğusundaki Luhansk ve Donetsk ile güneyindeki Herson ile Zaporjiya'nın ilhak kararını açıklamıştır. Uluslararası sistem tarihi bir kırılma yaşamaktadır. Ayrılıkçı unsurların kendilerine destek ve yardım gayesiyle davet ettikleri bir güce ilhakı esas alan bu son gelişme etnik ve mezhep temelli çatışmaları tetiklemekle birlikte çok tehlikeli sonuçlara kapı açacaktır. Ukrayna'nın egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne yönelik bölücü operasyonu doğru bulmuyoruz. Kırım'ın ilhakına nasıl karşı çıktıysak aynı tavrı son ilhak kararına da gösteriyoruz.

'Yeni ilhakların perdesi aralanmıştır'

Dünyanın hemen hemen tamamında ayrılıkçı hevesler taşıyan topluluklar ve milletler olduğu aleni bir gerçek olarak ortadadır. Rusya'nın ağır sorunlar ihtiva eden ilhak kararı, uluslararası düzen ve dengeyi uçuruma çekme ihtimali taşımaktadır. Üstelik uluslararası hukuka zincir vurulmuştur. Dünyanın siyasi ve ekonomik istikrarını daha da zedelemesinin önü ardına kadar açılmış. Yeni ilhakların ve hatta ayrılma taleplerinin perdesi aralanmıştır.

Bizim halishane temennimiz Rusya ile Ukrayna arasında kalıcı ve köklü bir barışın temin edilmesidir. Şayet barış gerçekleşmezse insanlığı geniş çaplı savaşlar dönemini beklediğini söylemek afaki bir değerlendirme olmayacaktır.

Güvende değilsek, geleceğimizden emin olamıyorsak, bir adım sonrasını görmekten mahrumsak, ne paranın, ne kazancın, ne yatırımın, ne de ekonomik aktivitelerin bir anlamı olacaktır. İşte bu yüzden diyoruz; önce ki ülkem ve milletim, sonra partim ve ben. Türkiye'nin yanında olanlarla karşısında duranların mücadelesi aynı zamanda geleceğin yol haritasını belirleyecektir. Biz Cumhur İttifakı olarak sonuna kadar Türkiye'nin yanındayız. Türk milletinin tarafıyız.

'Masanın üzerinde birbirine gülerken altında tekme atıyorlar'

Buna karşılık zillet ittifakı Türkiye'nin karşısına geçen Türkiye düşmanlarıyla el birliği yapan karanlığın propagandasına bel bağlayan siyasi mihrak olarak karşımızdadır. Dedikleri bir şey yoktur. Hiçbir hazırlıkları ve hedefleri yoktur. Bir masa etrafında oturmaktan, birbirlerinin ayağını kaydırmaktan başka da yaptıkları bir şey yoktur. Geçtiğimiz pazar günü 2. tur görüşmelere CHP Genel Başkanı'nın ev sahipliğinde başlayan zillet partilerinin ortak açıklamalarından yine bir sonuç çıkmamıştır. Kaldı ki çıkması da beklenmemelidir. Kendi evlerinin içini düzenlemeden dışarıyla ilgilenen Cumhurbaşkanı adayının kim olacağından başka ikinci bir meseleleri bulunmayan bu acizler koalisyonu iyice sarpa sarmış. Zillet partilerinin birbirine güveni hiç kalmamıştır. Her birisinin gündemi farklıdır aday profili başkadır. Masanın üzerinde birbirine gülerken altında tekme atmaktadır. Bunlar şimdiden koltuk kavgasına tutuşmuşlardır. Gösterecekleri adayları Türkiye'nin 13. Cumhurbaşkanı olacaktır. Az geçip, tok sallıyorlar.

Hele bir adayınızı açıklayın, hele kim olduğunu bir söyleyin. Ağzınız aşa değse de başınız eninde sonunda taşa değecektir. 13. Cumhurbaşkanı'nın Recep Tayyip Erdoğan olacağını da Allah'ın inayetiyle mutlaka göreceklerdir.

'Pazarlığı kızıştıran taktik bir hamle'

Ali Ağa'nın ala danası gibi ortalıkta dolaşanlar, sandık ortaya çıkınca çöküp kalacaklardır. Kılıçdaroğlu'nun durumu kritiktir. Cumhurbaşkanı adayı olmak için gözünü hırs bürümüştür. Bizce bir sakıncası yoktur. Buyursun yüreği yetiyorsa aday olsun da ya adayı kim duyursun. İP Başkanı'nın Kılıçdaroğlu'na ömür boyu şükran duyacağını itiraf ettikten sonra dönüp 31 Mart seçimlerinde CHP'ye borçlarını ödediklerini söylemesi pazarlığı kızıştıran taktik bir hamledir. Altılı Masa'nın noter olmadığını söylediyse ucuz bir numaradır. HDP ile masa altında el ele tutuşup masa üstünde sözde restleşen iki yüzlülerin inandırıcılığı ve itibarı da sıfırdır. Biz kimin ne olduğunu ve neyi hedeflediğini gayet iyi biliyoruz.

CHP demek HDP demektir. CHP demek İP demektir. HDP demek PKK demektir. Cinayet demektir. İhanet demektir. Melanet demektir. Zilletin diğer ortakları da küsürat partilerinden başka bir şey değildir.

'DNA testi isterken hiç mi utanmadın?'

26 Eylül gecesi Mersin Mezitli polisevine CHP'nin gazeteci kisveli teröristi kanlı bir eylem düzenledi. Bir polisimiz şehit olurken bir polisimiz de yaralandı. Bu hain terörist CHP'nin gazeteci olarak sahip çıktığı bir katildi. CHP ile PKK'nın bir kez daha yolları kesişti. Devletin açıklamasına güvenmeyin PKK'nın sefil beyanına itibar eden Kılıçdaroğlu, Mersin'deki etkisiz hale getirilen terörist için duyanları bu kadar da olmaz dedirtecek şekilde DNA testi istedi. Sayın Kılıçdaroğlu sen kimin yanındasın? Kimin yolundasın? Haber kaynakların nerede ve kimlerdir? PKK'nın telkin ve tesirine kapılmak taşıdığın sorumlulukla hiç bağdaşmıyor. DNA testi isterken hiç mi utanmadın? Hiç mi gocunmadın? Bu kadar istekliysen sana tavsiyem şudur; kendi DNA testini yaptırırsan ölen teröristin test sonuçlarını da görmüş ve anlamış olursun. CHP'nin tutuklu ve hükümlü sözde gazetecileri kan döküyor. Kurşun atıyor. PKK kamplarında eğitiliyor. Teröriste gazeteci diyenler bizim gözümüzde teröristtir. Haine merhamet mazluma ihanettir. Türk ve Türkiye düşmanlarına acırsak acınacak hale düşeriz. terör örgütlerine terörist alçaklara merhamet haramdır. Biz haramın değil helalin tarafıyız. Bu zillet ittifakını milletimizin şaşmaz iradesine havale ediyoruz.

Vatanını seven hiç kimsenin tepkisiz kalamayacağı, hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği bu tablo karşısında öne sürülecek bahaneler ne mazeret olacak, gerekçeler konunun vahametini azaltmayacaktır. Biz Türkiye'nin tarafıyız, onlar eşkıyanın ve sömürgeci efendilerinin tarafıdır.

Kaynak:halktv.com.tr