Akşener'den Erdoğan'a çıkış: Senin seçilebileceğin herhangi bir tarih yok

İYİ Parti lideri Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenerek, "Sayın Erdoğan sen hiç kendini yorma, önümüzdeki beş ayda senin seçilebileceğin herhangi bir tarih yok" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.

AKP'li isimlerden peş peşe gelen seçim tarihi açıklamalarına ilişkin konuşan Akşener, "Haziran ayına çamur atmalarının elbette farklı sebebi var. Halının altına süpürdükleri pisliklerin Haziran ayına kadar ortaya çıkmasından korkuyorlar. Döviz kurlarını Hazirana kadar tutamayız diye korkuyorlar. Nebati bakanın 'Enflasyonu düşürdük' yalanı Haziran'a kadar patlar diye korkuyorlar. Verdikleri zamlar Haziran'a kadar eriyip gidecek diye korkuyorlar. Çünkü kendileri de biliyor ki enflasyon canavarı açıkladığından daha hızlı büyüyor. Mızrak artık çuvala sığmıyor. Sayın Erdoğan sen hiç kendini yorma, önümüzdeki beş ayda senin seçilebileceğin herhangi bir tarih yok. İstediğin kadar uğraş. Sandıkta senin için emeklilikten başka seçenek yok" diye konuştu.

Akşener'in satırbaşları şöyle:

Geceleri uyutmayan dertlerimizin biteceği günlere bir hafta daha yaklaştık. Kaygıyla değil umutla uyanacağımız sabahlara bir hafta daha yaklaştık. Memleketimizi saran kasvetli havanın yerini bayram coşkusuna bırakmasına bir hafta daha yaklaştık. Düşüncelerimizi önemsemeyen, değerlerimize düşmanlık eden bir garip siyaset anlayışının sonuna bir hafta daha yaklaştık. Sayın Erdoğan ve beceriksiz yönetimine sandıkta elveda diyeceğimiz o kutlu güne bir hafta daha yaklaştık.

Şunun şurasında seçimlere beş ay kaldı. İktidar seçimleri erkene almak için adeta çırpınmaya başladı. Seçimleri kazanabilecekleri ideal bir tarih anlayışına girdiler. İşi gücü bıraktılar bununla uğraşıyorlar. Mikrofonu önünde bulan her AK Partili bir başka yorumda bulunuyor. Hatta en son güzelim Haziran ayına bile çamur atmaya kalkıştılar. Haziran çok sıcak oluyormuş, sınavlar varmış. 2018'de erken seçim kararı aldığınızda Haziran ayı pek bir güzeldi de şimdi birden sıcak mı oldu? 2018'de üniversite sınavlarının olduğu gün için seçim kararı aldığınızda öğrenciler umurunuzda değildi de bu sene mi aklınıza geldi? Haziran ayına çamur atmalarının elbette farklı sebebi var. Halının altına süpürdükleri pisliklerin Haziran ayına kadar ortaya çıkmasından korkuyorlar. Döviz kurlarını Hazirana kadar tutamayız diye korkuyorlar. Nebati bakanın 'Enflasyonu düşürdük' yalanı Haziran'a kadar patlar diye korkuyorlar. Verdikleri zamlar Haziran'a kadar eriyip gidecek diye korkuyorlar. Çünkü kendileri de biliyor ki enflasyon canavarı açıkladığından daha hızlı büyüyor. Mızrak artık çuvala sığmıyor. Sayın Erdoğan sen hiç kendini yorma, önümüzdeki beş ayda senin seçilebileceğin herhangi bir tarih yok. İstediğin kadar uğraş. Sandıkta senin için emeklilikten başka seçenek yok.

Nebati Bakan şimdi de ÖTV ile tanışmış. ÖTV ile tanışmış. 'ÖTV indirimi isteyene araç bulabildin mi diye soruyorum. Yok diyor. Ben de bulamadığın arabanın niye ÖTV'sini indirelim diyorum' diyor. Bunların her biri Türkiye'de oluyor. Şakacı, şirin diyor ki ÖTV'yi indireceklermiş de araba kıtlığı çektiğimiz için indirmiyorlarmış. Buram buram liyakat kokan akıl dolu bir açıklama daha. Patronu Bay Krizle birlikte adeta Edi ile Büdü gibiler. Kendisi, 'Türkiye'nin 20 yılı ücretli çalışanların enflasyon karşısında en güçlü olduğu asla ezilmediği yıllar olarak tarihe geçti' dedi. Ne diyelim Allahım akıl, fikir, izan ver. Bay Kriz ve arkadaşları sanal iktidarlarının fantastik dünyasında yaşaya dursun biz bıkmadan, usanmadan gerçekleri konuşmaya devam edeceğiz.

Bay Kriz sözde lütuflarını milletimizle paylaştı. Daha önce yüzde 25 olarak açıkladığı memur ve emekli zammını yüzde 30'a çıkarttı. Padişahımız, efendimiz lütfettiler. Niye en başında yapmadı kimse bilmiyor. Hangi hesaba dayandı onu da kimse bilmiyor. Sayın Erdoğan yersen siyaseti ile devlet yönetilmez. Öyle keyfine göre konuşamazsın. Öyle bahis oynar gibi milletin geleceği ile oynayamazsın. Madem yüzde 30 artış yapma imkanın vardı neden önce yüzde 25 açıkladın? Milletimize yoklama mı çektin, memura emekliye kupon mu yaptın? Biliyorum sen hesaptan kitaptan pek anlamazsın ama ben yine de sana bir hesap yapayım. 2022 yılında çalışanlar yüksek enflasyon nedeniyle ciddi bir refah kaybına uğradılar. 6 ayda bir enflasyon farkı verilmesi ise bu kaybı telafi etmeye yetmiyor. Hadi diyelim ki Tayyip Beyi Üzmeyen İstatislik Kurumu'nu ciddiye aldık. 2022 yılındaki refah kaybını telafi etmek için Ocak ayındaki memur ve emekli maaş artırımının yüzde 26 olması gerekiyordu. Bir de bunun üzerine 2023 yılında oluşacak enflasyonun en az yarısını koymamız gerekiyordu. Hesabı bu şekilde yaptığımızda memur ve emekliler için yapılacak artışın hiç olmazsa en az yüzde 55 olan asgari ücret artışı kadar olması gerekiyordu. Gördüğü rüyanın ve yaptığı hamasi konuşmaların aksine sayın Erdoğan esnafı, kamu işçisini, kadını, genci, çocuğu özellikle bu ucube sisteme geçtiğimizden beri her yıl enflasyon karşısında ezdiriyor. Zaten zar zor geçinen insanımızı her gün daha fazla sefalete mahkum ediyor. Artık çok az kaldı sayın Erdoğan, milletimizin çilesinin bitmesine emin ol çok az kaldı. İYİ Parti iktidarına çok ama çok az kaldı. Uzun ince bir yoldasın, gideceksin sandık gelince. Acınacak bir haldasın, gideceksin sandık gelince. Artık yolun sonun göründü, o sene bu sene.

Gün geçtikçe derinleşen krizler hayatımızın dört bir yanına yayılıyor. Her geçen gün bir öncekini aratırken adeta zincirleme bir şekilde yeni krizlerde kapıda bekliyor. Mesela ekonomimizde tahribat eğitimde de yeni krizlere neden oluyor. Ülkemizin yaklaşık 1 milyon 500 bin öğrencimize hizmet eden, 400 bin öğretmenimiz için istihdam oluşturan ve aileleriyle birlikte 1 milyon 600 bin insanımızın geçimini sağlayan özel okullar ciddi bir mali krizle karşı karşıya. AK Parti iktidarı yüzünden hayatı atanamama kaygısıyla geçen birikimi saçma sapan politikalarla harcanan mesleği de inatla itibarsızlaştırılan öğretmenlerimiz bu sefer de yine iktidarın beceriksizliği yüzünden işsizliğe mahkum edildi. İşsiz kalmasalar bile zaten hali hazırdaki uygulamada 2014 yılında iktidar eliyle çıkarılan bir yasa nedeniyle devlet okullarında görev yapan meslektaşlarına göre oldukça düşük ücretlerle çalışıyorlar. Özel okullarda çalışan öğretmenlerimiz eşit işe eşit ücret ilkesinden bile maalesef yararlanamıyorlar. Yeni yılla birlikte özel okul ücretlerine yüzde 65 zam yapılacağı öngörülüyor. Peki öğretmenlerimizin maaşları ne olacak? Yüzde 30'luk artışı bile alamayacaklar. 5 Ocak tarihinde yüce Meclisimize bir kanun teklifi verdik. Teklifimiz hayata geçerse devletin özel okul öğretmenlerinden aldığı SGK primi ve vergilerinin yüzde 50'si devlet tarafından karşılanacak. Böylece özel okullardaki öğretmenlerimize de devlet okulları seviyesinde ücret ve sosyal yardımlar sağlanarak öğretmenlerimizin enflasyonun altında maaş almasının önüne geçilecek. Özel okullardaki KDV'nin de tamamen kaldırılmasını öneriyoruz. Kanun teklifimize başta AK Parti ve küçük ortağı olmak üzere tüm partilerin desteğini bekliyoruz.

Bugün ülkemizde ne yazık ki devleti yönetenler biz dertleri haykırmadan, çözümlerimizi ortaya koymadan iş yapamıyorlar. Hiç merak etmeyin vizyonuyla, projeleriyle, kadrolarıyla gümbür gümbür gelen İYİ Parti var.

7 milyondan insanımız yurt dışında yaşıyor. Bu insanlarımızın gönüllerinde vatanımıza duydukları bağlılığı ve sevgiyi hala derinden hissediyorlar. Bu durumdan dolayı yaşadıkları ülkelere tam uyum sağlamış olmalarına rağmen asimile olmamak için dillerine, dinlerine ve kültürlerine sahip çıkan duruşlarıyla geniş bir kurumsal alt yapı ve toplumlar arası bir köprü vazifesi görüyorlar. Bulundukları toplumların artık vazgeçilmez bir parçası olan kardeşlerimiz zaman zaman beliren ırkçılık ve ayrımcılık gibi sıkıntılar karşısında aklı selimi göz ederek kendi haklarını savunuyorlar. Irkçı saldırılara maruz kalan ve katledilen vatandaşlarımızı saygıyla anıyorum.

Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın birçok sorunu var. Mesela temsil sorunları var. Çifte vatandaşlık sorunları var. Mesela hukuki, katılım sorunları var. Mesela ayrımcılık ve dışlanma sorunları var. Yabancı düşmanlığı sorunları var. Bu kardeşlerimiz hayatlarını sürdürmek ve ülkelerine döviz kazandırmak için adeta gönüllü bir sürgüne talip oldular. Orada çalışıp hem yaşadıkları ülke ekonomisine ama en çok da kendi ülkelerinin ekonomisine büyük katkı sağladılar.

AK Parti iktidarı sadece ülkemizde yaşayan vatandaşlarımız için değil yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız için de sadece kendi çıkarlarını düşünerek hareket ediyor. Elini değdiği her yere bulaştırdığı yolsuzluğu, haksızlığı, hukuksuzluğu, diaspora siyasetine de bulaştırıyor. AK Parti iktidarı 20 yıl boyunca yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın hayatını bir nebze olsun rahatlatmak yerine Avrupa'da bulunan tüm sivil toplum kuruluşlarına siyaseti sokmaya bir vazife bildi. Adeta parti bürolarına dönüştürdüler. Türkiye'deki kutuplaşma ve kamplaşma atmosferini aynen alıp Avrupa'ya taşıdılar. Bugün geldiğimiz noktada AK Parti'nin yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız için dişe dokunur hiçbir politikası yoktur. Çünkü AK Partinin nazarında yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın AK Parti'nin siyasi hedefleri doğrultusunda kullanışlı oldukları sürece bir değerleri vardır. Yani AK Parti iktidarı için yurt dışında yaşayan insanlarımız koltuklarını korumak uğruna araçsallaştırılan bir siyasi istismar aracından başka bir şey değildir. Tam da bu nedenle İYİ Parti olarak yurt dışındaki vatandaşlarımızın meselelerini Türkiye'deki meseleler ile aynı ölçüde ciddiye alıyoruz. Bu ciddiyetimizin bir göstergesi olarak da hem sizlere hem de yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza bir müjde vermek istiyorum. Önümüzdeki dönemde milletimize sunacağımız seçim beyannamesinin haricinde yurt dışındaki vatandaşlarımıza yönelik ayrı bir beyannamemiz daha olacak. Türk Dünyası Bakanlığı haricinde gerekli görüldüğü taktirde Yurt Dışı Türkler Bakanlığı'nın oluşturulmasını ya da mevcut bir bakanlığı bu bağlamda genişletilmesini sağlayacağız. AK Parti'nin son dört yılda yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın elinden aldığı hakları geri vereceğiz.

Tıpkı 1923'te olduğu gibi bir büyük başarı hikayesini tüm dünyaya anlatmaya geliyoruz.

Avrupa Birliği ile ilişkiler ülkemizin için her zaman tüm iktidarların sürdürdüğü stratejik bir devlet politikası oldu. Hatta AK Parti de iktidarının ilk yıllarında bu devlet politikasını sürdürmeye çalıştı. Ancak hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da çırak çıkmayı başardılar. Avrupa Birliği'ni memleketi parti devletine çevirme emellerinin üzerini örtecek bir süs perdesi yaptılar.

Önümüzdeki seçimlerde Türkiye'nin bir kabile devleti olmadığını, Türklerin istibdata asla boyun eğmeyeceğini ve Türkiye'nin dünyadaki haklı yerini yeniden aldığını tüm dünyaya ilan edeceğiz.