2022'den 2023'e giderken... Siyaset arenasının nabzı

2022'den 2023'e giderken... Siyaset arenasının nabzı
2023'e sayılı günler kala 2022'den akıllarda kalan ve 2023'te de etkisini sürdürecek tartışmaları, kararları, siyasi hamleleri okurlarımız için derledik.

Siyasi arenadaki tartışmaların bir hayli sıcak yaşandığı Türkiye, bu yıl da politik olarak hafızalardan çıkmayacak olaylara sahne oldu. halktv.com.tr politikadan ekonomiye, yargıdan, dış haberlere kadar birçok alanda 2022'nin dosyasını açıyor.

İşte 2022'nin politika alanındaki tartışmalarından derlediğimiz ilk 11:

  • Siyasette Sedat Peker etkisi

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in 2021'de yayınlamaya başladığı videolar gündemde sıcak dalga etkisi yarattı. Tüm Türkiye'yi bir anda çarpıcı şekilde etkisi altına alan Peker videoları her pazar günü büyük iddiaların kapısını araladı. 2022'ye gelindiğinde ise Peker'in videoları yerini sosyal medya paylaşımlarına bıraktı fakat etkisi sürmeye devam etti. Elinde belgelerin olduğu iddiasıyla yaptığı ifşaatlar Beştepe'ye kadar uzandı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Peker'in rüşvet iddialarında adı geçen danışmanı Serkan Taranoğlu'nu görevden aldı.

Serkan Taranoğlu'nun adının geçtiği iddia neydi?

Peker, eski SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, kardeşi ve AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu, Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu ve Türkiye Odalar Borsalar Birliği Deniz Meclisi Üyesi Salih Orakçı'nın yolsuzluk yaptığını, görevi kötüye kullandığını ve rüşvet istediğini iddia etmişti.

Peker, Marka Yatırım Holding’in sahibi Mine Tozlu Sineren’den 12 milyon lira rüşvet istediğini öne sürmüş, Sineren ve Taranoğlu'na ait olduğunu belirttiği mesajlaşmaları paylaşmıştı. Sineren de Peker'in iddialarının doğru olduğunu, kendisinden rüşvet istendiğini söylemişti.

Peker'in evine saldırı

Beştepe'deki danışman krizinin hemen ardından Peker'in hakkında el koyma kararı alınan ve Milli Park ve Bahçeler'e devredilen Beykoz'daki evine silahlı saldırı düzenlendi. halktv.com.tr'nin ayrıntılarını yayınladığı saldırıda, Peker'in evinin önüne iki araç geldi. Bir araç uzakta beklerken, yakına gelen aracın camı açıldı. Eve Sedat Peker’in bilgisi dahilinde geldiğini söyleyen kişi görevlilerin kendisine yaklaşması üzerine arabanın içinden ateş etti. Evdeki görevli Yılmaz Günay’a 3 kurşun isabet etti. Günay, ağır yaralı olarak Beykoz Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Evde, Peker'in bilgisi dahilinde 6 kişinin güvenlik amacıyla kaldığı, 3'er kişilik vardiyalarla çalıştıkları öğrenildi.

Saldırıyla ilgili aracı kiralayan ve saldırı sırasında araçta bulunan Ö.Ş. isimli kişinin Sancaktepe'de kullandığı silahla birlikte gözaltına alındığı ifade edildi. Emniyet kaynaklarına göre; gözaltına alınan Ö. Ş.,’nin Sedat Peker ile çekilmiş birçok fotoğrafı bulunurken yaşanan olayın ‘örgüt içi hesaplaşma’ olduğu belirtildi.

Emre Olur tutuklandı

Peker'in basın danışmanı olarak bilinen ve Arnavutluk'ta yakalandıktan sonra Türkiye'ye iade edilen Emre Olur, 'suç işlemek amacıyla örgüte üye olma' gerekçesiyle tutuklandı.

Peki bundan sonra ne olacak?

Uzun süredir video yayınlamayan Sedat Peker'in yakın çevresine yaptığı açıklamaları halktv.com.tr gündeme getirdi. Peker, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) kendisine uyguladığı dijital tecrit kalkmadan sosyal medya paylaşımları yapmasının mümkün olmadığını çevresindekilerine aktardı. Peker'in “Ölsem bile sözümü tutacağım ama tabi bunun için tecridin kalkması gerek. Bunun için muhalefetin çaba sarf etmesi gerek. Tecrit kalkarsa sözümü tutacağımı herkes görecek. Ölsem bile” dediği öğrenildi.

Son olarak ise İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Turhan Çömez, Londra'daki Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçiliği'ne giderek Sedat Peker'e uygulanan dijital tecritin kaldırılmasını talep etti.

Siyasette Sedat Peker etkisinde 2022'nin son dalgası olan haber sonrası 2023'te neler olacağı bilinmezliğini korurken İYİ Partili Çömez'in BAE'ye verdiği mektuba yanıt gelip gelmeyeceği ise şimdiden merak konusu.

  • Seçim Yasası’na iktidar ayarı: Kendileri getirdi, kendileri mi yıkacak?

AKP ve MHP milletvekillerinin seçim barajının düşürülmesini içeren kanun teklifi; 31 Mart 2022 tarihinde üç günlük görüşme sürecinin ardından TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Kabul edilen kanunla 2839 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu’nun 33. maddesi değiştirilerek siyasi partiler ve siyasi ittifaklar için seçim barajı yüzde 7’ye indirildi.

Mevcut kanuna göre milletvekili hesabı seçim bölgesinde seçime katılmış siyasi partilerin, ittifakların ve bağımsız adayların aldığı oylar dikkate alınarak d’Hondt* sistemine göre yapılıyordu. Yeni düzenlemeyle milletvekili dağılım hesabında sadece siyasi partiler ve bağımsız adayların oyları dikkate alınacak. Düzenleme ile seçim bölgelerinde ittifak sayesinde "artık oylarla milletvekili çıkarma durumu da kaldırılmış olacak. Böylece bu düzenleme, oy oranı düşük partilerin ittifak içerisinde yer alması halinde milletvekili çıkarabilmesi durumunu neredeyse imkansız hale getirmiş oldu. Ayrıca siyasi partilerin seçime katılma yeterliliği de değişti.

Son olarak ise Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) masasındaki seçim takvimi gündeme geldi. YSK, 14 Mayıs 2023 ya da normal zamanı olan 18 Haziran 2023 tarihleri üzerinde duruyor. Erken seçim için ise CHP'nin tek şartı nisan başında yapılması. Eğer seçim nisan başında yapılırsa AKP'nin kendi avantajı için getirdiği seçim yasası boşa düşecek. 2022 seçim yasasındaki değişikliklerle biterken 2023’e ise seçim takvimindeki ihtimallerle giriyoruz.

*Bir seçim çevresinde her partinin aldığı oy toplamı, sırasıyla 1’e, 2’ye, 3’e, 4’e ... bölünür ve o seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısına ulaşıncaya kadar bu işleme devam edilir. Elde edilen paylar, parti farkı gözetmeksizin, büyükten küçüğe doğru sıralanır. Milletvekillikleri bu sıralamaya göre partilere tahsis edilir.
  • Cemevlerine statü yok, asimilasyon var

Türkiye’nin kanayan yaralarından biri de Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı kapsamında cemevlerine statü verilmesi… Fakat AKP iktidarı ve ortağı MHP, asimilasyona politikalarında ısrarcı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü açılımına ‘hamle’ olarak gördüğü Alevilerle cevap veren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulacağını duyurdu. Erdoğan’ın bu açıklamasına Alevilerden tepki geldi.

2022’nin sonlarını yaşarken Aleviler de dün Yenikapı’da Büyük Alevi Kurultayı gerçekleştirdi. Yılı kapatırken Aleviler taleplerini 11 maddede sıraladı. İşte o talepler:

  1. Cemevlerinin ibadethane statüsünün kabul edilerek, bu statünün gerektirdiği tüm hakların tanınması, el konulmuş dergahlarımızın ve mekanlarımızın geri iade edilmesi ve aleyhimize düzenlenmiş olan yasal düzenlemelerin geri çekilmesi,
  2. Toplumun tüm kesimlerine bir deli gömleği gibi giydirilen, zorunlu din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması, toplumun tümüyle çağın gerisine savrulmasına neden olan eğitimin dinselleştirilmesinden vazgeçilmesi,
  3. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, toplumun tümünü domine etmeye yönelik girişimlerden bir an önce elini çekerek, temel siyasal sorunlarımız konusunda bir referans mercii olmaktan uzaklaştırılması ve nihayet tasfiyesine dönük adımların atılmaya başlanması,
  4. Gerek kamu kaynaklarının ve gerekse kamu kadrolarının liyakat, adalet ve eşitlik ilkelerine göre dağılımının sağlanması, başta Aleviler olmak üzere ötekileştirilen tüm kesimler aleyhine sürdürülen negatif ayrımcılığa derhal son verilmesi,
  5. Madımak’ın utanç müzesi yapılması,
  6. Alevilere karşı işlenen nefret suçlarının açığa çıkarılması ve bu gibi nefret suçlarının önüne geçilmesi için gerekli hukuki tedbirlerin alınması,
  7. Alevilere karşı yapılmış olan kıyım, katliam ve asimilasyon uygulamalarıyla yüzleşilmesi,
  8. Kutsal mekanlarımıza ve coğrafyamıza yönelik yağma, talan ve el koyma girişimlerine son verilmesi,
  9. Alevi yerleşim yerlerinin isimlerinin değiştirilmesinden vazgeçilmesi ve değiştirilen yerlerin isimlerinin iade edilmesi,
  10. Alevi inancında özel yeri olan günlerin resmi tatil edilmesi,
  11. Kamusal yayıncılığın ayrımcılıktan arındırılması
  • Bir o yana, bir bu yana: Mehmet Ali Çelebi

Cumhuriyet Halk Partisi'nden istifası sonrası önce Memleket Partisi'ne geçen ve oradan da istifa eden Mehmet Ali Çelebi’nin AKP’ye katılacağı iddiaları 2022’nin en çok konuşulan siyasi konularından oldu. Bir süre iddiaları cevapsız bırakan Çelebi, Halk TV ekranlarında sessizliğini bozdu fakat kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey söylemedi. Çelebi, çok konuşulan Halk TV yayınında kendisine yöneltilen tüm sorulardan kaçtı. Çelebi’ye yöneltilen iki önemli soru vardı. Biri ‘AKP ile görüştünüz mü?’; diğeri ise ‘Deniz Gezmiş ve Berkin Elvan tweetlerinizi neden sildiniz?’ Yayın boyu cevap aranan sorular yanıtsız kaldı.

İddiaları ne reddeden ne kabul eden Çelebi, tarihler 11 Ekim’i gösterdiğinde artık AKP’ye geçtiğini kabul etti. 19 Ekim’de ise Çelebi’nin rozetini Cumhurbaşkanı Erdoğan taktı. Bu sırada açık mikrofonlardan şu konuşmalar duyuldu:

Erdoğan: Çocuklar kaç tane?
Çelebi: Bir tane efendim. (Eşini göstererek) Doktora… Kariyer…
Erdoğan: Olmaz ya bu işin kariyeri, çocuk da olmalı… Sayıları artırmak lazım.
Çelebi: Anladım.
Erdoğan: Allah’tan isteyelim… Devam… Çocuk çok önemli… Bak PKK’nın beş tane, on tane, on beş tane…

Erdoğan ile Çelebi arasında geçen bu diyalog sonrasında Erdoğan’ın "Bak PKK’nın beş tane, on tane, on beş tane” sözleriyle Kürtleri kastettiği tartışmalarına neden oldu.

Artık AKP sıralarında poz veren Çelebi’nin Meclis’teki mesaisine kare desenli ceketle katılması da dikkatlerden kaçmadı. Çelebi’nin Erdoğan ile özdeşleşen ve AKP’lilerin imzası olan kare desenli ceketi giymesi “Aynılar, aynı yerde” yorumlarına neden oldu.

  • ‘Yaz, yaz gazeteci’ dönemine iktidar darbesi

Dünya Basın Endeksi, ifade özgürlüğü raporları, AİHM kararları, uluslararası diplomatik kınamalar… Hepsi Türkiye’de gazetecilik yapmanın çıktıları. İktidar; her dönem önce susturulmak istenen gazeteciler için özellikle 2015’ten sonra vites artırdı. Gözaltı, şiddet, engelleme ve tutuklamalara maruz bırakılan gazetecilere ‘sansür’; iktidara ise ‘dezenformasyon ile mücadele’ olarak görünen bir yasa var artık. Yasa, 14 Ekim’de Meclis’ten geçti.

Nedir bu sansür yasası?

  • Yasayla birlikte haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve iletişim alanı tamamen değişecek.
  • Ekonomiye ilişkin yorum yapılamayacak.
  • Kulis bilgi paylaşılamayacak.
  • Devletin ‘yanıltıcı bilgi’ olarak kabul ettiği bir bilgiyi sosyal medyadan beğenen kişiler hapisle cezalandırılabilecek.
  • Özel alan kalkıyor. WhatsApp konuşmaları devletin istemesi halinde paylaşılabilecek.
  • Bir haber savcının yorumuna göre suç teşkil edebilecek.
  • Sosyal ağ sağlayıcıları BTK isterse tüm bilgileri önüne dökecek.
  • RT, Fav, hashtag… Hepsi suç olabilecek.
  • Anonim hesaplara müdahale edilecek.
  • Bir de işin ağza bir parmak bal çalan kısmı var: Haber siteleri de süreli yayın sayılacak ve 212 olarak bilinen basın sigortası hakkı doğacak.

Türkiye tarihi için kritik seçime gidilen süreçte Meclis’ten geçirilen sansür yasasının uygulanmaya başlamasıyla 2023’te başta gazeteciler olmak üzere sosyal medya kullanıcıların nasıl bir dönemden geçeceği aşikar. 2022’nin sansür yasası sayesinde 2023 ifade özgürlüğü raporlarında son sırada olan Kuzey Kore’ye daha da yaklaşmamız mümkün.

  • İstiklal’de bombalı saldırı: Örgüt çıkmazı

2016…2022… 6 yıl arayla iki patlama! İstanbul’un en çok ziyaret edilen merkezi İstiklal Caddesi’nde bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda altı kişi hayatını kaybetti, 81 kişi yaralandı. Büyük panik yaratan ve 2015’teki şiddet sarmalını akıllara getiren İstiklal patlaması sonrası İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, saldırıyı düzenleyen örgüte ilişkin YPG/PKK derken; ne YPG ne de PKK saldırıyı üstlenmedi.

Diğer yandan Reuters haber ajansına konuşan üst düzey bir Türk yetkili saldırıyı gerçekleştiren kişinin Kürt militanlarla bağlantılı olduğuna inandıklarını ancak IŞİD bağlantısını da göz ardı etmediklerini söyledi.

PKK'nın silahlı kanadı olarak bilinen Halk Savunma Merkezi'nin Fırat Haber Ajansı'nda (ANF) yer alan açıklamasında, "Bu olayla ilişkimizin olmadığı, doğrudan sivilleri hedeflemeyeceğimizi ve sivilleri hedefleyen eylemleri kabul etmediğimizi halkımız ve demokratik kamuoyu yakından bilmektedir" denildi.

  • ‘Üç harfliler’ polemiği: Bu yol nereye çıkar?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin zincir marketleri hedef göstermesiyle başlayan tartışma, ‘el değiştirme’ iddialarına kadar dayandı. ‘Üç harfliler’ olarak bahsi geçen marketler ise Şok ve BİM. BİM CEO’su Galip Aykaç, Bahçeli’nin sözlerine verdiği yanıt sonrası MHP’li Semih Yalçın tarafından tehdit edildi. Süreç Galip Aykaç’ın Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) başkanlığından istifa etmesiyle sonlanmış gibi görünse de AKP döneminde büyüyen BİM üzerinden başlayan tartışma farklı yollara kapı aralıyor.

İddialar Bir dönem Erdoğan’la yakın olan Cüneyt Zapsu ve kardeşi Aziz Zapsu tarafından 1994’te kurulan BİM’in ortakları arasında olan Mustafa Latif Topbaş etrafında yoğunlaşıyor. Biraz eskiye gittiğimizde akıllara Topbaş’ın eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ı Erdoğan’a şikâyet ettiği iddiası geliyor. İddiaların ardından Albayraklara ait A Haber ve Sabah konuyu ‘fırsatçı’ olarak haberleştirmiş ve mahkemeye kadar uzanmıştı. Günümüze tekrar döndüğümüzde kilit bir nokta göze çarpıyor: Reklam.

Diken’den Altan Sancar’a konuşan BİM yöneticileriyle de yakın ilişkileri olan ve AKP’de uzun süre aktif görevde bulunduktan sonra ayrılan bir isim, Albayrakları işaret ediyor. Ailenin ‘BİM’e kendi istedikleri fiyattan reklam anlaşması imzalatmak istediğini, ama BİM yöneticilerinin bu isteği kabul etmediğini’ söylüyor. Bunun üzerine yayın organları BİM aleyhine yayınlara başlıyor. Yine aynı kişi, BİM’e kesilen cezaları ‘biat ettirme çabası’ olarak yorumluyor. BİM üzerinden ‘aba altından sopa gösterilmek’ istenen kesim ise muhafazakar sermaye grupları.

Albayrak ve Topbaş aileleri arasındaki anlaşmazlıkların 2019’a dayandığı söyleniyor. İddialara göre, Berat Albayrak’ın bakan olması sonrası Topbaş ailesi Erdoğan’a ekonomiye ilişkin ‘uyarı’larda bulunuyor. Bu uyarı sonrası BİM’e ceza kesiliyor ve ‘uyarı’ BİM’in maddi zararına oluyor. Albayraklar ile Topbaşların arasındaki ‘husumet’ ise Erdoğan’ın çabalarıyla kısmi olarak duruluyor.

Bir AKP’li yetkili ise Albayrakların başında olduğu Turkuvaz grubunun BİM’in el değiştirmesini istediği bilgisini paylaşıyor. 2019’dan 2022’ye kadar devam eden bu polemik 2023’te de süreceğe benziyor.

  • Meclis mi, savaş alanı mı?

1925, 1989, 2001 ve neredeyse 2022… Bu tarihler Meclis’te bir milletvekilinin hayatını kaybettiği tarihler. Ve ‘neredeyse’ 2022. Meclis’teki bütçe görüşmeleri sırasında AKP Bursa Milletvekili Zafer Işık, İYİ Partili Hüseyin Örs’e saldırdı. Işık’ın attığı yumruk Örs’ün kalbini durma noktasına getirdi. Savaş alanı gibi görünen Meclis, Örs’ün fenalaşmasıyla bir anda revire döndü. Örs, acilen hastaneye kaldırılarak yoğun bakıma alındı. Hastane önünden İYİ Partili isimlerin yaptığı açıklamayla öğreniyoruz ki Örs’e elektro şok ile müdahale edilmiş.

Türkiye’de değişmeyen nadir şeylerdendir artık Meclis’te yumruk yumruğa kavgalar… Anlıyoruz ki ilk değil!

1925: Ardahan mebusu Halit Karsıalan (Deli Halit Paşa), çıkan bir tartışma nedeniyle ‘nereden geldiği belli olmayan’ bir kurşunla hayatını kaybetti.

1989: Siirt milletvekilleri Meclis koridorlarında tartışmaya başladı. Tartışan bağımsız Siirt Milletvekili Zeki Çeliker ile Anavatan Partisi Siirt Milletvekili İdris Arıkan idi. Tartışma hızla kavgaya dönüştü ve milletvekilleri yasak olmasına rağmen silahları ile Meclis’e girmişti. Kavgayı ayırmaya gelen bir diğer Siirt Milletvekili Abdurrezzak Ceylan, Arıkan’ın 7.65’lik Browning tabancasından çıktığı belirlenen bir kurşun ile yere yığıldı. Meclis’te yapılan müdahale ile kalbi yeniden çalıştırılan Arıkan, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

2001: Kavganın tarafları MHP’li ve DYP’li milletvekilleriydi. DYP Şanlıurfa Milletvekili Fevzi Şıhanlıoğlu, MHP milletvekillerinden aldığı yumruklar sonucu kalp krizi geçirerek öldü.

  • Tarikat karanlığı ve İSTİSMAR!

3 Aralık 2022, BirGün gazetesi yazarı ve Halk TV programcısı Timur Soykan manşeti attı: Karanlık dünya bir çocuğu yuttu: Tarikat karanlığında henüz 6 yaşında…

Türkiye o gün öğrendi 6 yaşındaki H.K.G’nin İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı Kurucusu olan babası Yusuf Ziya Gümüşel tarafından evlendirildiğini ve Kadir İstekli tarafından cinsel istismara maruz bırakıldığını. İstismarın toplumda yarattığı insani ve vicdani sızının yanında siyaseten yarattığı soru işaretleri halen cevap bulabilmiş değil.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın “Olay bize 2020'de konu bize intikal etmiş” açıklaması tartışmalara ve tepkilere neden oldu. Bakan Yanık’ın “Bu konu siyasetler üstü” sözleri de tepkilere neden olan bir diğer şeydi. Siyasiler Yanık’a istismarın sistemle ve siyasetle birebir bağlantılı olduğunu hatırlattı.

Her ne kadar Yusuf Ziya Gümüşel ve Kadir İstekli tutuklansa da var olan tarikat karanlığı 2023’te de tartışılmaya devam edecek.

  • Demokles’in kılıcı ve İmamoğlu

31 Mart 2019 yerel seçimlerinde AKP’nin adayı Binali Yıldırım’ı geçen Ekrem İmamoğlu, 23 Haziran 2019’da yenilenen seçimlerde İstanbul’un yeni başkanı seçildi. İmamoğlu, 23 Haziran 2019 akşamı Beylikdüzü’nde yaptığı; hem konuşması hem tavrıyla tarihe geçen konuşmasını “Her şey çok güzel olacak” diye bitirmişti. Yıllardır vazgeçilmez kalesi olarak gördüğü İstanbul’u kaybeden AKP’nin her şeyi çok güzel yapmamak için adımlar atacağı tahmin ediliyordu. Ve o anlar 2022’nin sonlarına denk geldi.

İstanbullunun seçilmiş başkanı İmamoğlu’na mahkemeden hapis cezası ve siyasi yasak kararı çıktı. Mahkemenin görüldüğü 14 Aralık sabahı, kimse ikinci bir tarihi konuşmanın olacağını bilmiyordu. İlki Beylikdüzü’nde olan tarihi konuşmanın ikincisi Saraçhane’de gerçekleşti. Mahkeme kararı sonrası İmamoğlu, Saraçhane’ye çağrı yaptı. İmamoğlu’nun buradaki konuşması cumhurbaşkanlığı adaylığı yorumlarına neden oldu.

Ceza mı, fırsat mı?

Siyaset arenasında 2022’den 2023’e kalarak etki edecek olan en önemli ve kritik olaylardan biri İmamoğlu davası olacak. İstinaf ve Yargıtay süreçleri nedeniyle henüz kesinleşmeyen karara dair farklı senaryolar çoktan konuşulmaya başlandı. Birçok yorumcu İmamoğlu’nun adaylık denklemine güçlü girdiğini savunuyor. Muhalefet kanadından bu görüşe katılanlar olmakla beraber olası senaryoları temkinle izlemeye devam edenler de oldukça fazla.

Bir diğer senaryo ise altılı masanın adayı olarak İmamoğlu’nun çıkarılması fakat siyasi yasak riskine karşı yedek aday belirlenmesi. Burada da ortaya çıkan paradoks hangi liderin İmamoğlu’nun yedeği olmayı kabul edebileceği…

  • Kapıyı Kılıçdaroğlu açtı, kim kapatacak?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun saat vererek yaptığı en önemli açıklamalardan biriydi başörtüsü açılımı. Daha önce ‘helalleşme’ kapsamında 28 Şubat mağdurlarına el uzatan Kılıçdaroğlu’nun eli samimi bir şekilde sıkılmıştı. Bu kez de başörtüsü açılımı dedi Kılıçdaroğlu. Gözler elbette iktidar kanadına çevrilmişti ve Erdoğan konuşana kadar pek çok ihtimal masaya yatırılmıştı. Erdoğan’ın konuşmasında başörtüsü açılımına karşılık ilk zikrettiği ise Aleviler olmuştu. Hemen ardından başörtüsünde el artırarak Anayasa değişikliği çağrısı yapmıştı. Erdoğan, son olarak ise ‘referandum’u işaret etmişti.

Erdoğan’ın bu çağrısı altılı masa tarafından net bir şekilde cevaplanmasa da partilerin bakışları aşağı yukarı tahmin edilebiliyor. Muhalefet partilerinin, anayasa değişiklik teklifine ilişkin kırmızı çizgisi, referanduma gitmemek. 336 imzayla sunulan anayasa değişiklik teklifinin, kabul edilmesi için 400 milletvekilinin oyu gerekiyor. 360 ila 400 arası milletvekilinin oyu ise referanduma götürebiliyor. 400 ve üstü milletvekili kabul oyu verse dahi cumhurbaşkanı istediği takdirde teklifi halk oylamasına sunabiliyor. TBMM'de CHP'nin 134, HDP'nin 57, İYİ Parti'nin 37 sandalyesi bulunuyor.

Karar ise yine altılı masadan çıkacak. Bu ise 2023’e kalmış oldu. Çünkü altılı masanın bir sonraki buluşması 5 Ocak 2023’te. Kılıçdaroğlu’nun bu buluşmaya, kurmaylarına hazırlattığı bir rapor ile gitmesi ve tartışmaya açması bekleniyor.

Halk TV’den Şeyma Paşayiğit’in Ankara kulislerinden edindiği bilgilere göre ise, tüm partilerin üzerinde durduğu en dikkat çeken ayrıntı AKP'nin planlı şekilde teklifi referandum aralığında bırakması... Buna göre, teklifin tartışmasız şekilde referanduma götürebilmesi için 360-400 kabul oyu arasında bırakılması sağlanabilir. Muhalefet kurmayları; ilk turdaki oylamaya göre, ikinci turda bu sayının tutturulması için AKP'nin bir formül üretebileceği görüşünde.

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi

Etiketler :