İran'da salgın büyüyor: "Halkın coronası, iktidarın coronası"

İran'da salgın büyüyor: "Halkın coronası, iktidarın coronası"
İran'da tüm eyaletlere yayılan yeni tip corona virüs (Covid-19), halk arasında ciddi bir paniğe neden olurken, iktidara da adeta can suyu oldu. Ancak iktidarı da vuran hastalık, mollaları ciddi önlemlere kulak vermeye itti.

Haber: Ali Isıyel

İran'da corona virüs paniği giderek büyüyor. Başta karantina ve bilimsel önlemleri reddeden mollalar, bugün sağlık bürokratlarının uyarılarını dikkate almaya başladı. Şu an ciddi önlemler alınsa da salgının başlangıcında dini ve siyasi saiklerle alınmayan önlemler nedeniyle salgın kontrolden çıkmış durumda.

Bugün itibarıyla İran Resmi Haber Ajansı'nın İran Sağlık Bakanlığına dayandırdığı verilere göre hastalık 31 eyaletin tamamına yayılmış durumda. Tespit edilen enfekte sayısı 1501 olarak açıklanırken, can kaybı ise 66'ya yükseldi. Dünya genelinde corona virüsün ölüm oranının yüzde 2'nin altında olduğu belirtilirken İran'ın paylaştığı verilerde bu oranın yüzde 4'ün üzerinde olduğu görülüyor. Bu da enfekte sayısının daha yüksek olduğunu ve tespit edilemediğini düşündürüyor.

İran asıllı gazeteci Savash Porgham, İran'daki son durumu "İş türbe yalamanın çok ötesine geçti" sözleriyle anlatıyor.

"Halkın coronası, iktidarın coronası"

Porgham, İran'daki corona virüs etkisinin halkın coronası ve iktidarın coronası olarak iki yönlü incelenmesi gerektiğini söylüyor. "İktidar zaten corona virüs salgınından maksimum çıkarı sağlamış durumda" diyen Porgham, İran'da toplumsal olayları ve seçimlerdeki düşük katılımı işaret ediyor.

Rejimin meşruiyeti sorgulanıyor

25 Şubat'ta İran bir seçime gitti. Bu seçim, yüzde 42,56 katılımla 1979 İran İslam Devrimi'nden bu yana en düşük katılımın sağlandığı seçim olarak tarihe geçti.

Porgham, "Bu çok ciddi bir rejim meşruiyetinin olduğunu ortaya koydu. Tabiri caizse corona virüsü seçimden iki gün önce duyurulmasıyla birlikte İran rejimine adeta bir can suyu verdi. Çünkü salgınla birlikte hiçbir şey gündem olamadı. Durumun neden böyle olduğuna dair hiçbir şey konuşulamadı. Corona virüsü İran'ın kullandığı çok önemli bir aparat hâline geldi." diyerek İran'ın seçim katılımının düşüklüğünü rejim meşruiyeti tartışmalarından uzaklaştırıp corona virüse bağladığını vurguladı. Porgham, corona virüsünün de seçim katılımının düşük olmasında etkili olduğunu ancak son yıllarda giderek artan yolsuzluk, ekonomik tabanlı eylemler, Ukrayna yolcu uçağının düşürülmesi üzerine gelen toplumsal hareketler, 2017'nin sonunda ve 2019'un ortalarında başlayan "Benim ekmeğim nerede" eylemlerinin de büyük etkisi olduğuna dikkat çekiyor.

İran İçişleri Bakanı, seçim sonrası katılımın düşük olmasıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada corona virüsünü önemli bir sebep olarak açıklamıştı. Porgham, zaten toplumsal hareketlere ve artan yolsuzluk, ekonomik tabanlı isyanlara bakarak seçim katılımının düşük olacağının öngörüldüğünü belirtiyor. Pek çok seçim boykotunun da olduğunu ifade eden Porgham, "Corona, başat aktör olmasa da yine de katılımın düşük olmasında önemli bir rol oynadı" diyor. 

İktidarın coronası

İran, alışık olunmadığı bir 'şeffaflıkla' corona virüsü bilgilerini ulusal ve uluslararası kamuoyuyla paylaşıyor. Art arda gelen milletvekillerinin hastalandığı açıklamaları, Hamaney'in danışmanının yaşamını yitirmesi, Sağlık Bakanı Yardımcısının hastalanması ve sık sık düzenlenen basın toplantılarını İran halkına "Biz elitler değiliz, biz de yakalanıyoruz" mesajı olduğunu belirten Porgham, "Devlet yetkililerinin corona virüsüne yakalanış biçiminin sürekli açıklanıyor olması, 'Biz iktidar olarak halkla birlikte aynı sıkıntıları yaşıyoruz. Biz elitler değiliz aslında, biz de bu hastalığa yakalanıyoruz' mesajını verdi. Keza, virüs ilk çıktığında görmezden gelme, düşman safsatası olduğunu söylemeye kadar vardırmışlardı. Şimdi gelinen noktada halkın paniğini minimuma indirmek için "Bakın biz de yakalanıyoruz ve 'ölmedik, hayattayız'. O kadar endişelenecek bir şey yok" mesajı verildi." diyerek şeffaflığın aslında siyasi saikler göz önünde bulundurularak sağlandığını ifade ediyor.

Halkın coronası

İran'da ilk corona virüs tespiti 23 Şubat'ta gerçekleşti. Aradan geçen 10 gün içerisinde 31 eyaletin tamamına yayılan ve 66 kişinin yaşamını yitirdiği salgında halk büyük panik içerisinde. Porgham, İran'ın Çin'den sonra hastalık nedeniyle en çok hasar alan ülke olduğunu belirtiyor.

Mollaların ve iktidarın şeffaflığının halk sağlığı gözetme saikiyle değil, corona virüsü kontrol etme çabasıyla açıklanabileceğini ifade eden Porgham, "Halkın tabanına baktığımızda ise durum çok farklı. İran'ın 31 eyaletinin tamamına ulaşmış bir virüs sözkonusu ve bu 23 Şubat'tan 3 Mart'a kadar geçen çok kısa bir sürede ortaya çıktı. İran'daki ölüm oranıyla, dünyadaki ölüm oranı kıyaslandığında aslında İran'da enfekte olmuş insan sayısının resmi sayılardan çok daha fazla olduğu ortaya çıkıyor. Pek çok uluslararası sağlık örgütü kuruluşları bunu incelediklerinde, İran'ın Çin'den sonraki en ağır hasarı aldığını ortaya koyuyor. Resmi veriler ve gerçek veriler arasında bir orantısızlık var. İran'ın sürekli basın toplantısı yapmış olması ve devletin bazı kademelerinden insanların bu hastalığa yakalanmış olduğunu "şeffafça" anlatmış olması bu rejimin demokratik saiklerle ya da halk sağlığına değer verme saikiyle yaptığının göstergesi değil. Bu, corona virüsünü kontrol etme siyasetinin ve paniği azaltma çabasının bir parçası." sözleriyle halkın coronasının, iktidarın coronasıyla kontrol edilmeye çalışıldığını vurguluyor.

Türbe yalamayla korunma çabası: Mollalar ve aklıselimler arası çekişme

Sağlık bürokrasisinin içinde aklıselim kişilerle, mollalar arasında başlangıçta yaşanan çekişme sağlık bürokrasisinin haklı çıkmasıyla sona erdi. İran'da sosyal medyada da gündem olan türbe demirlerini yalayan kişilerin tutuklandığını ifade eden Porgham, bu hareketin Şii doktrini üzerinden yürütülen tartışmada gelinen son nokta olduğunu ifade ediyor.

İran artık tıbbi yöntemleri uygulamaya başladı. Ortadoğu'ya deyim yerindeyse corona virüs ihraç eden İran; DSÖ'den gelen ekipleri kabul ediyor, sokakları dezenfekte ediyor ve İran ordusu ile Devrim Muhafızlarını da seferber etmiş durumda.

Porgham, mollalar ile aklıselimler arasındaki mücadeleyi şöyle anlatıyor:

Türbe yalama olayı, Şii mezhebi ve Şii doktrini üzerinden yürütülen tartışmanın geldiği son nokta. Çünkü, İran'da aklıselim bir kesim özellikle sağlık bürokrasisinin içinde olan kişiler "Gelin bu şehirleri karantina altına alalım" diyorlar. Özellikle İran'ın kutsal kentlerinden biri olan Kum şehri, hastalığın ortaya çıktığı başat alan. Ancak burada farklı siyasi saikler var. İran'ın ayetullahlardan oluşan radikal kanadı, özellikle de Ayetullah Hamaney, böylesi kutsal mekanların karantina altına alınıp kapatılmasını kabul etmiyorlar. Öte yandan, sağlık bürokrasisi bunun çok önemli bir şey olduğunu söylüyordu. Radikallerle aklıselimler arasında ciddi bir mücadele var. Bu türbelerde demirleri yalama bir radikal göstergedir. "Bakın, siz hasta olduğunuzu düşünüyorsunuz buraya gelmeyerek ama biz bu demirleri yalıyoruz ve şifayı burada buluyoruz" diyen kişiler var. O demirleri yalayan kişilerin tamamı da bu arada tutuklandı hem Neşet'te hem Kum'da.

 

Halkın ciddi bir sıkıntıyla karşı karşıya olduğunu artık rejim biliyor. Bundan dolayı bu tarz hareketler de artık çok istenilen bir şey değil. Dünya Sağlık Örgütü, İran'a bir ekip gönderdi ve İran bu ekibi kabul edip teşekkür etti. Çin'den bir ekip destek olmak için İran'a geldi. Halkın ciddi bir paniği sözkonusu. Askeri araçlarla, TOMA'larla Tahran'ın sokakları ve enfekte olmuş şehirlerin sokakları dezenfekte ediliyor. İşin içine artık Devrim Muhafızları ve İran ordusu da girmiş durumda. Uluslararası bağlamda baktığımız zaman Ortadoğu'da hastalığın görüldüğü diğer ülkelere bakınca, buradaki hastalığın İran'dan giden kimselerden bulaştığı görülüyor. Lübnan'da böyle oldu, Bahreyn'de böyle oldu, Irak'ta böyle oldu, Birleşik Arap Emirlikleri'nde böyle oldu. Bundan dolayı da zaten İran'a karşı sınırlar kapatılmış durumda.

Mollalar dini saiklerle hareket etmekten vazgeçti

Durumun ciddiyetinin iyice ortaya çıkması sonrası mollaların da tıbbi yöntemleri kabul etmeye başladığını ifade eden Porgham, Ayetullahlar arasında hastalığın yayılmasıyla durumun ciddiyetine vardıklarını vurguluyor. Porgham, "Mollarlar da çevrelerinden, ailelerinden, ofislerinden insanlar hastalığa yakandığını ve öldüğünü görüyor. Bu nedenle mollalar da bu durumun dini saiklerle çözülemeyeceğini, tıbbi yöntemlerin uygulanması gerektiğini artık biliyorlar. Ayrıca içerideki güvenilir ama resmi olmayan kaynakların verdiği bilgilere göre, hastalık sayısının resmi verilerin çok ötesinde olduğu da biliniyor." diyerek başlangıçta bilimi ve aklı reddeden mollaların durumun ciddiyetine vardıklarını ifade ediyor.

Rejimin başlangıçtaki duyarsızlığı hem İran halkını hem Ortadoğu'yu salgının ortasına itti

Nasıl kullanıldığı ve hangi amaçların gözetildiği tartışmaları bir yana, İran'da corona virüs salgınının çok ciddi boyutlara ulaştığını görebiliyoruz. Rejimin salgının başında Şii doktrinini gözeterek almadığı önlemler, ilk vakadan bugüne kadar geçen 10 günlük süre içerisinde agresif bir şekilde yayılan bir hastalıkla hem İran halkını hem de tüm Ortadoğu'yu salgının içine itti. Bugün alınmaya başlanan önlemler için geç kalınıp kalınmadığını ise ilerleyen günler gösterecek.

İlgili Haberler