Fikret Bila
Yoksulluk kader değildir
İktidar bir başarısızlık, ihmal nedeniyle büyüyen felaket, olumsuz bir gelişme görünce sorumluluk üstlenmemek için işi kadere bağlıyor.
Amasra maden ocağı felaketinde de yaptığı gibi.
Yoksulluk, fakirlik söz konusu olunca da “Allah sizi fakirlikle sınıyor, yeriniz cennet” klişesini tekrarlıyor.
Bu şaka değil.
Bu ülkede doymadan yatağa giren çocuklar var.
“Açlığımı bastırmak için öğle saatlerinde su içiyorum” diyen öğrenciler var.
Akşam okul yemekhanesinde ekmeğini yemeyen birileri varsa bazı öğrenciler “'Bu ekmeği alabilir miyim’ diyor, alıyor, gece ekmeği suyla yiyorlar” diye anlatan gençler var.
Öğretmenlerden öğreniyoruz ki ilköğretim çağındaki çocuklardan okula beslenme çantası götüremeyenler var. Sadece ekmek götürenler var.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu son yayınladığı videoda bu duruma “ekonomik terör” dedi.
Şöyle devam etti:
“Bazı çocuklarımızın okula götürdüğü beslenme çantalarında kuru ekmek ve su var. Vallahi bu var. Su ve ekmek. Bu ülkede çocuklarımızın bir kısmı beslenme saatinde arkadaşlarından saklanıyor, baygınlık geçiriyor. Anne ve babaları veresiye yazdırıp çocuklarına peynir ekmek alıyor.”
Bunlar yoksulluğun yaygınlaşması ve derinleşmesinin sonucu.
Nedeni ise “zengini seven, fakirin katmerli sömürülmesini destekleyen” politikadır.
Yoksulluk kader değildir.
Halk yoksullaşmışsa, çocuklar yarı aç yarı tok yatağa giriyorlarsa, okulda açlıktan bayılıyorsa bunun sorumlusu iktidardır.
İktidar oralı değil.
Güllük gülistanlık bir ekonomi anlatıyor.
“Yeni Ekonomi Modeli” “Türk Modeli” diye göz boyayan açıklamalar yapıyor.
Kasım 2021’de açıklanan “Yeni Ekonomi Modeli”nin yürürlüğe girmesinden sonra ne oldu?
O gün ekmek 2,5 liraydı, bugün 5 lira.
Dolar 12,80 liraydı, bugün 18,60 lira.
Benzin 9,60 liraydı, şimdi 20,15 lira, motorin 23 lira.
Süt 15 liraydı şimdi 20-25 lira.
Enflasyon yüzde 21’di, bugün resmi rakamlara göre yüzde 85, bilim insanlarının saptamalarına göre yüzde 185 düzeyinde.
İktidara göre enflasyon yüzde 85, ancak devletin vergi, resim, harç ve cezalardaki artırım oranı yüzde 122,5!
Enflasyon yüzde 85 ise niye vergi, harç ve cezaları yüzde 122,5 oranında artırıyorsunuz.
İktidarın kabul ettiği enflasyon yüzde 122,5 ise niye yüzde 85 olarak açıklanıyor ve ücretlere neden yüzde 122,5 zam yapılmıyor?
İktidar sırf düşük politika faizi belirleyeceğim diye ekonomiyi her yönüyle ağır krize soktu.
Faizi yüzde 9 olarak tek haneli düzeye indirdik diye övünüyor.
Bunun vatandaşa bir yararı yok, zararı var.
Bu nedenle döviz fırlıyor, o da enflasyonu fırlatıyor.
Bu gerçek ortayken, Merkez Bankası, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla faizi yükseltmemek adına sürekli arka kapıdan dolar satıyor.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Merkez Bankası’nı “Döviz yakan fırın” olarak tanımladı.
Piyasada ise yüzde 9 diye bir faiz yok.
Gidin bankalara bakalım yüzde 9 faizle kredi alabiliyor musunuz?
Alamazsınız.
Çünkü kredi faizleri yüzde 40 civarında.
Mevduata verilen faiz de yüzde 20 düzeyinde.
Yüzde 9 faizden, sadece Merkez Bankası’ndan borç alan bankalar yararlanıyor,
Yüzde 9’a aldıkları parayı Hazine’ye, vatandaşa yüzde 30’dan yüzde 40’tan satıp kârlarını büyütüyorlar.
İktidar bu ekonomik gerçekleri gizleyerek pembe bir tablo çiziyor, ancak mızrak çuvala sığmıyor.