Orhan Can
Yeryüzündeki savaş iyiler ve kötüler arasındadır. Orhan Can yazdı
Yeryüzünde iki insan vardır, İyi İnsan Kötü İnsan.
Ve yeryüzündeki bu savaş İyilerle Kötülerin savaşıdır.
Maç başladığında aklımda deli sorular vardı.
‘Sonunu düşünen Beşiktaşlı olamaz’ diyordum…
Farklı ileride olsa da berabere bitirebilirdi maçı Beşiktaş.
Bu yüzden efsane Başkan Süleyman Seba,
‘Beşiktaş, şampiyon olsun, maç kazansın, kupa kaldırsın diye tutulmaz. Beşiktaşlılık bir değerler manzumesidir.
Dürüstlüktür. Ahlaklı olmaktır. İyi insan olmaktır.’
demiş ve eklemişti,
‘İyi insan olmadan iyi Beşiktaşlı olunmaz…’
Evet, iyi insan olmak ne kadar önemli…
İyi insan, güzel insan, kalbi pırıl pırıl insan…
Beşiktaş Konyaspor maçından önce bakın size bir şeyler anlatayım:
İnanın,
yeryüzünde iki türlü insan vardı.
İyiler ve Kötüler…
Ve yeryüzündeki savaş, İyilerle - Kötüler arasındaydı…
Kim kazanırsa yeryüzü hakimiyetini o elde edecekti…
Bu yüzden insanların ırkı, dili, rengi, yöresi, kıtası, ne olursa olsun hepsinin ortak paydası İyi İnsan ya da Kötü İnsan olmasıydı…
Gözyaşlarının rengi aynıydı çünkü!
Bu sebepten dolayı bu yaşamda ya iyi insansın ya da kötü insansın…
Bunun ortası kötülükten yana olmaktı.
Çünkü kötü insanlar, İyi insanların cesaretsizliği ve sessizliğinden güç alırlar.
Dedik ya, yeryüzündeki savaş iyilerle kötülerin savaşıdır…
Su içer gibi her gün yalan söyleyen insanları da kötünün ta kendisidir aslında!
Ya İyilerin yanında olacaksın ya da Kötü İnsanların…
Narin çocuğun öldürülmesinde “Kötü İnsanların” olayı nasıl ilmik ilmik işlediklerini, cinayetin kötü insanların katkısıyla nasıl kapatılmak istendiğini görmek bile vicdanları sızlatmadı mı?
İyi İnsanların öfkesi kabarmadı mı Kötü İnsanlara karşı?!
Orada ölümü göze alarak yayın yapan iyiler safındaki gazeteciler, askerler, savcılar, hakimler yok muydu? Katillerin bulunması için canla başla kolluğa yardım eden yörenin İyi İnsanları da vardı tabii kötülere karşı...
Yeryüzünün İyi İnsanlarının kalbi Narin için atmadı mı?
İyilerle kötülerin savaşı böyle bir şeydir işte!
Misal İstanbul’da, korkusuz bir Cumhuriyet Savcısı Bebek Katillerinin organize bir kötülük olduğunu ortaya çıkarmadı mı?
Yine bu kötülüğü korkusuz bir gazeteci bize açıklamadı mı?
Bunun adı İyilerle – Kötülerin savaşı değil midir?
Yenidoğan bebekleri para için teker teker öldürmenin adı ne olabilir?
Devleti ve bebek sahibi aileleri soymak için kurdukları kötülük tezgahı şeytan düşünemez ki…
Böyle Kötü İnsanlar varken Şeytana ne lüzum var ki…
Bu yüzden yeryüzündeki bu savaşın asla Kötülük
Görünüş olarak kendilerine nasıl kılıflar taktıklarını görmediniz mi?
2400 yıllık devlet geleneği olan bu toplumun Savcısını ve ailesini ölümle nasıl tehdit ettiklerine şehit olmadık mı?
Ve Cumhuriyet Savcısının korkusuzluk ve hukuk tarihine geçen cevabı…
Kimseye eyvallahı olmaması için cübbelerde bu yüzden düğme yoktu.
Oysa ne kadar kolaydı,
inançla, vatanla, bayrakla kandırmak.
Karşılarında,
Hasan el Sabah'ın afyon yutturulmuş müritleri gibi insanlar olursa elbette kandırmak çok kolaydı…
Ver ara gazını al elindeki sazı…
Yeryüzündeki İyilerle Kötüler arasındaki bu savaş devam ederken,
Hiçbir günün de bir diğerine üstünlüğü yoktu..
Her birinin ayrı özelliği vardır.
Ne salının pazara, ne pazarın cumartesiye ne cumartesinin cumaya…
Hepsi Tanrı’nın eşit yarattığı güzelliklerdir…
Bu yüzden de yeryüzünde,
hiçbir insanın da diğer bir insana üstünlüğü yoktur...
İsmet Paşa, “Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur.” demişti.
Bence eksik söylemiş!
Şöyle olmalıydı:
“Birlikte yaşadığımız Mavi Gezegen’de;
insanların rengi, dili, dini, ırkı ne olursa olsun,
namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça,
yeryüzünün kurtuluşu yoktur…”
Ekmek yer gibi kul hakkı yiyen insanlara karşı İyi İnsanlar ses çıkarmadığı sürece bu savaş devam edecektir!
Düşünün Huzur Hakkı diye uydurulan Haram Maaş - Kul Hakkı Ahlakın ve inancın içine konuldu…
Ben bunları yazarken, baktım maç devam ediyor.
Yahu dedim, ben maçı yazmaya gelmiştim.
Gözüm maçta ama aklım başka diyarlarda galiba…
Semih ceza sahası içinde düşürülünce hakem tereddütsüz penaltı verdi.
Daha önce penaltı kaçırmışlığı olan Immobile bu defa kaçırmadı ve Beşiktaş 1-0 öne geçti.
Konya defanstan çıkarken topu kaptırdı. Muci topu Rafa Silva’ya verdi. Böylece Beşiktaş devreyi 2-0 önde kapadı.
Bu Muci yiğide 10 milyon euro nasıl verdiler, neden verdiler derken böyle bir pas attı… İlk yarı topu götürüyor, pas atamıyor bir de kızıyordu yiğidim…
İkinci yarı Beşiktaş adeta gol atmamak için kendini formatladı.
İdman havasında geçen bu maçın en güzel anı ise Beşiktaşlıların “Hepimiz Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye dakikalarca bağırmalarıydı…
Evet, çok doğru, hepimiz Mustafa Kemal’in askerleriyiz…
Çünkü iyi insanlarız..
Bütün bunları anlattım ya, bana diyecekler ki Deli…
Salvador Dali’nin dediği gibi ben de onlara diyeceğim ki,
‘Dəli ilə mənim aramdakı fərq ondadır ki,
mən dəli deyiləm…’ (x)
Yani;
Bir deliyle benim aramdaki fark, odur ki.. Ben deli değilem..
Neyse bu gün de OC kaçar…
En Kalbi Muhabbetlerimle…
Ben CAN; Orhan Can…
(x) Çok sevdiğim Azerbaycan Türkü kardeşlerimin lehçesinde yazdım.