Fikret Bila
Üç Bayram Bir Arada
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.
Atatürk’ü çağdaşı liderlerden üstün kılan özelliklerinden biri Kurtuluş Savaşı’nı ulusal egemenliği yansıtan Millet Meclisi’yle birlikte yürütmüş olması, bir diğeri de dünyada çocuklara bayram hediye eden tek devlet adamı olmasıdır.
Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı Millet Meclisi’yle ve ondan aldığı yetkiyle yürütmesi egemenliği Saray’dan alıp ulusa vereceğinin ilk işaretidir.
Ahmet Taner Kışlalı hocamızın Kemalizm, Laiklik ve Sonrası kitabından aktırdığı gibi henüz 1919 Temmuz’unda Mazhar Müfit Kansu’ya yapacaklarını şöyle not ettirmiştir:
“Zaferden sonra şekl-i hükümet cumhuriyet olacaktır. Bu bir. İki Padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince icap eden muamele yapılacaktır. Üç, tesettür kalkacaktır. Dört, fes kalkacak, medeni milletler gibi şapka giyilecektir.”
Bu not Atatürk’ün laik, demokratik bir cumhuriyet kurmayı hedeflediğini gösterir.
Savaş koşullarında, Padişah yönetimine karşı Millet Meclisi kurması bu yoldaki ilk adımdır.
Atatürk, yine notta işaretini verdiği gibi 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırarak egemenliği resmen ulusa devretmiştir. İki yıl sonra 3 Mart 1924 tarihinde de Hilafet’i kaldırmıştır.
Bu nedenle 23 Nisan’da Ulusal Egemenlik Bayramı’nda saltanatın ve hilafetin kaldırılmasını da kutluyoruz.
Üçüncü olarak da dünyadaki tek Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz.
23 Nisan Milli Bayramı ile 23 Nisan Çocuk Bayramı birleşti.
Saltanatın kaldırılışı nedeniyle 1935’e kadar ayrı kutlanan Ulusal Egemenlik Bayramı da aynı yıl bu iki bayramla birleştirildi.
1980 sonrasında üç bayramı birleştiren 23 Nisan, “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak ilan edildi.
Üç bayram da kutlu olsun.
Çocuk Esirgeme Kurumu’nu 1921 yılında kurması ve himayesine alması ve çocuklara bir bayram hediye etmesinin izleri Atatürk’ün cumhuriyet tanımında da vardır.
Atatürk cumhuriyeti şöyle tanımlar:
“Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir.”
Evet, Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir.
Atatürk’ün daha cumhuriyeti ilân etmeden Çocuk Esirgeme Kurumu’nu kurması savaş koşullarında kimsesiz çocukları esirgemek içindir.
Atatürk’ün cumhuriyet tanımı bizlere de bizden sonraki nesillere de görev ve sorumluluk yüklüyor.
Kimsesiz çocukların kimsesi olmak.
Zor koşullarda yaşamaya çalışan ne kadar çok kimsesiz çocuk var.
Etrafa bir göz atmak bu gerçeği görmeye yetiyor.
Trafik ışıklarında durunca arabanızın camını silmeye çalışan çocuklar, kaldırımda elindeki mendili satmaya çalışan çocuklar, tartı aletinin başında yoldan geçenleri tartarak para kazanmaya çalışan kimsesiz çocuklar.
Bugün onların da bayramı.
Atatürk’ün yüklediği sorumluluğun bir gereği de kimsesiz çocukların bayramını kutlamak, onların kimsesi olmaktır.
Anne babalar bu bayramı sadece kendi çocuklarıyla değil Çocuk Esirgeme Kurumu’ndaki çocuklarla da kutlamalıdır.
Onları da ziyaret etmeli, çocuklarıyla kaynaştırmalıdır.
Onlara kimsesiz olmadıklarını göstermelidir.
Bayramı hissetmek en çok kimsesiz çocukların hakkı ve ihtiyacıdır.