Türkiye Suriye'de yalnızlaşıyor

Ankara’da Astana süreci bağlamında üçlü zirve yapıldı.
Üç lider zirve sonrasında açıklamalar yaptılar.
Önce Putin'e kulak verelim…
Rusya Devlet Başkanı Putin, sürecin en kârlı çıkan tarafı olarak Ankara'ya net bir mesaj verdi:
“İdlib’te Suriye ordusunu destekleyeceğiz. Mutabakata terör örgütleri dahil değildir.”
Sonra İran Devlet Başkanı Ruhani’nin mesajına bakalım:
“İdlib’te terör örgütünü kimlerin desteklediğini biliyoruz.”
Her iki mesajın adresi Ankara’dır.
Gelelim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın mesajına:
“ABD ile anlaşamazsak kendi planımızı uygularız. Barış koridoru Rakka’ya kadar inebilir. 450 kilometre boyunca konut yapalım diyoruz. Yemen’i de yeniden inşa etmek gerekir.”
 
ANKARA'YA İKİ MESAJ
 
Putin ve Ruhani'nin. mesajlarına baktığımızda, her ikisinin de Ankara’yı sıkıştırdığını görüyoruz.
Putin, "İdlib’te Suriye ordusunu destekleyeceğiz" derken Ankara'ya iki mesaj veriyor. Birincisi İdlib’in Suriye ordusunun kontrolüne gireceği ve Şam’ın egemenliğinin kurulacağıdır. İkincisi ise İdlib’te Türkiye’nin Soçi mutabakatında üstlendiği radikal İslamcı terör örgütlerini etkisiz kılma işlevini yerine getiremediğidir.
Ankara zirvesi, Rusya ve İran’ın Türkiye’yi misyonunu yerine getirmemekle suçladığı ve İdlib’in Şam egemenliğine girmesi gerektiği mesajlarıyla sonuçlanmıştır.
 
SORUN İNŞAAT DEĞİL
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuyu 450 kilometre boyunca Suriyelilere konut inşa etme önerisi şu anda sorunun merkezinde bir konu değildir. Yemen’in yeniden inşası da konu dışı bir alandır. İkisi de savaş bitmeden ele alınacak öncelikli sorun değildir. 
Ankara’nın zirveden alması gereken mesaj İdlib’te radikal İslamcı örgütleri korumaması ve Suriye ordusuyla birlikte hareket etmesi gerektiğidir.
Rusya lideri Putin’in “İdlib’te Suriye ordusunu destekleyeceğiz” sözü, bir süre sonra Türkiye’ye “İdlib’ten çekilin” talebinin ön hazırlığıdır.
Ankara zirvesinde, Rusya ve İran’ın ortak bir tutum aldığı ve Türkiye’nin Astana sürecinde de yalnızlaşmaya başladığını söylemek gerçekçi olur.
 
ABD İLE UZLAŞAMAZSAK
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, "ABD ile uzlaşamazsak kendi planımızı uygularız, Barış Koridoru Rakka’ya kadar uzanabilir” mesajına gelince…
Türk ve dünya kamuoyuna bugüne kadar verilen mesaj Türkiye ile ABD’nin “güvenli bölge” konusunda bir uzlaşmaya vardıkları yönündedir. O kadar ki, Milli Savunma Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, Türk ve ABD askerlerinin aynı helikopterde uçmalarını, Türk ve ABD zırhlı araçlarının ortak devriye yapmalarını memnuniyetle duyurması, ABD ile uzlaşmanın hayata geçtiğini müjdeleyen mesajlar niteliğindedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “ABD ile uzlaşamazsak” dediğine göre, bu söylem henüz ortada tam bir uzlaşma olmadığını göstermektedir.
Eğer bir uzlaşma yoksa, Türkiye ile ABD askerlerinin havadan ve karadan ortak devriye yapmaları “göstermelik faaliyetlerdir” yorumlarına yol açacaktır.
ABD ile uzlaşmama halinde Türkiye kendi planı çerçevesinde “barış koridoru Rakka’ya kadar iner” dediğine göre bu ABD’ye rağmen uygulanacak bir plan demektir.
Bu durumda; Türkiye; Rusya ve İran’ın desteğini alarak, ABD askeri varlığına karşın, Fırat’ın doğusuna girip Rakka’ya kadar bir koridor açacaksa, Washington’la ipleri koparmayı göze almış demektir.
Ancak Rusya ve İran’ın önceliği, Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin kurduğu PKK-PYD-YPG devletçiğini ortadan kaldırması değil, İdlib’te HTŞ başta olmak üzere El Kaide ve DEAŞ türevi radikal İslamcı örgütleri etkisiz kılmasıdır. Aksi halde Rusya desteğinde Suriye ordusunun İdlib’in merkezine gireceği mesajıdır.
 
SORUN İDEOLOJİK
 
Türkiye, İdlib’te Rusya ve İran tarafından, Fırat’ın doğusunda ise ABD tarafından bloklanmış durumdadır. Ankara sıkışmış ve yalnızlaştırılmış durumdadır.
Ankara’nın ABD ile Rusya arasında izlediği denge politikasın ın sınırlarına geldiği söylenebilir.
Bundan sonra ya Rusya-İran ittifakıyla birlikte hareket edip ABD’yi karşısına alacaktır ya da ABD ile hareket edip Rusya-İran ittifakını karşısına alacaktır.
Oysa, ideloojik takıntıyla Esad’ı devirmeyi birinci öncelik olarak görmekten vazgeçip, Şam’la ittifak arayışına girse ABD’ye karşı da Rusya’ya karşı da İran’a karşı da hareket alanı elde etmesi mümkündür.
Türkiye’nin ulusal çıkarlarının örtüştüğü tek ülke Suriye’dir.
Ankara ise ideolojik takıntısı yüzünden bu gerçeğe arkasını dönmekte ısrar etmektedir.
Bu tutumu da Türkiye’yi Suriye’de yalnızlığa itmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi