Fikret Bila (p)
İsrafı Kesin Kaynak Bulursunuz
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek savunma sanayinin kaynağa ihtiyacı olduğunu söyledi.
Türkiye’nin tehlikeli bir coğrafyada bulunduğunu, bu nedenle caydırıcı olması için savunma projelerinin güçlendirilmesi gerektiğini savundu.
Limiti 100 bin lira ve üzeri olan kredi kartı sahiplerinden bu nedenle 750 lira alınacağını belirterek, “kendi yağımızla kavrulmalıyız” dedi.
İktidar meclis komisyonuna gelen kredi kartından 750 lira alma önerisine 2025 erteledi.
Elbette ülke savunması ve güvenliği önemli.
Devletin birinci görevi.
Bu görevi yerine getirebilmesi için ek kaynağa ihtiyacı varsa bunu bir kredi kartı borcunu diğer kredi kartıyla kapatarak geçinmeye çalışan vatandaştan değil başka alanlardan çok rahat sağlayabilir.
Kamu harcamalarında tasarrufa gidebilir.
Kamuda lüks harcamalardan ve şatafatlı yaşamdan tasarruf edebilir.
Örneğin makam uçaklarından, makam arabalarından, yöneticilerin lüks lojmanlarından, lüks davetlerden vazgeçebilir.
Maliyeti 1,5 milyar dolar olan bir köprüye Hazine’den verdiği ve yıllarca ödeyeceği 17 milyar doları gözden geçirebilir.
Kamuda yönetici yaptığı yandaş kadrolara üç beş yerden maaş ödemeyi durdurabilir.
Bu yöntemle yandaş müteahhitlere adrese teslim yaptığı milyar dolarlık ihaleleri yeniden değerlendirebilir.
Bu ihalelerde tasarrufa gidebilir.
Kamu kurumlarında etkin bir denetim yaparak israfa son verebilir.
Her bakanlığın bütçesi kadar harcama yapmasını sağlayabilir.
Kamu kuruluşlarından yandaş vakıflara milyarlarca lira bağış yapılmasına son verebilir.
Bakanların her yere resmi araçlardan oluşan konvoylarla gitmesini engelleyebilir.
Örnekler çoğaltılabilir.
Savunma sanayine ek kaynak lazımsa bunu lüksten ve şatafattan vazgeçerek fazlasıyla bulabilir.
Ancak bunu yapmak yerine yine elini vatandaşın cebine atmayı tercih ediyor.
En kolay yol bu.
Vatandaşa yolunacak kaz gözüyle bakıyor.
Oysa kamu harcamalarının büyük çoğunluğu yine vatandaşın ödediği vergilerle karşılanıyor.
Bütçe gelirlerinin yüzde 65’i dolaylı vergilerden oluşuyor.
Bunun anlamı, bütçeye en büyük gelir katkısını KDV ve ÖTV ödeyen vatandaş yapıyor demek.
Milli gelirden en düşük payı almasına karşın vergi yükü orta ve alt gelirli vatandaşın üzerinde.
En zengin yüzde 20 milli gelirin yüzde 48.7’ni, en fakir yüzde 20 ise milli gelirin yüzde 6.1’ni alıyor.
Arada 8 kat fark var.
Yapılması gereken ek vergiyi en fakir yüzde 20’den değil en zengin yüzde 20’den almaktır.
Sosyal devletin gereği ise en zengin yüzde 20’den alınacak vergilerle, en fakir yüzde 20’ye kaynak aktarmak, hizmet götürmektir.
Ancak bunun için halktan yana bir iktidar gerekir.
Zenginden yana değil.
Ama bu iktidar 22 yıllık uygulamalarıyla gösterdiği gibi yoksulu değil zengini daha da zenginleştirmeyi seviyor.