Fikret Bila
Türkiye HTŞ’nin hamisi olmamalı
ABD başkanlığına yeniden seçilen Donald Trump, Suriye’de kazananın Türkiye olduğunu ilân etti.
Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a iltifatlar yağdırdı.
Trump’ın sözleri şöyle:
“Bana göre Suriye’de Türkiye kazandı.
Esad rejiminin devrilmesinin arkasında Türkiye var.
Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde olacak.
Türkiye dostane olmayan bir şekilde Suriye’de kontrolü ele geçirdi.
Suriye’ye giren o insanlar Türkiye tarafından kontrol ediliyor.
Erdoğan iyi anlaştığım, çok akıllı biridir, büyük bir ordu kurdu ve savaşlarda yıpranmadı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan da gazetecilerin Trump’ın sözlerini sormaları üzerine “Doğru söze ne nedir” karşılığını verdi.
Trump’ı onayladı.
Trump’ın her cümlesinin üzerinde durulması gerekir.
Suriye’de rejim değişikliğinin ve şeriatçı terör örgütü HTŞ’nin Şam’da yönetimi ele geçirmesinin kazanını neden Türkiye olsun?
Suriye’de rejimi devirenin HTŞ’nin gücü değil, HTŞ’nin arkasındaki ABD ve İsrail olduğunu bütün dünya biliyor.
Ayrıca Türkiye’nin Suriye’deki gelişmelerden ne kazandığı da belli değil.
Suriye’de Esad’ın devrilmesinden kazançlı çıkan ülke İsrail’dir.
Gazze ve Güney Lübnan’dan sonra Suriye’nin güney sınırındaki Golan tepelerini aşarak Suriye topraklarından ilerleyen İsrail işgalini sürdürüyor.
İsrail, Büyük Ortadoğu Projesi ve Büyük İsrail Projesi doğrultusunda ilerliyor.
HTŞ’nin İsrail’in Suriye topraklarını işgal etmesinden şu ana kadar bir şikayeti yok.
HTŞ’ye göre düşman İsrail değil İran ve Hizbullah.
HTŞ’nin Şam’da yönetimi ele geçirmesinden memnun görünen bir ülke de Türkiye.
MİT Başkanı İbrahim Kalın HTŞ lideri Golani’nin kullandığı arabaya binerek birlikte görüntü verdi ve Emevi Camii’ne gitti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da Golani ile görüştü.
ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve heyeti de Şam’a giderek Golani’yle görüştü.
Trump’ın kazananın Türkiye olduğunu söylemesi, Erdoğan’ı öne çıkarması, İsrail’in işgalini geri plana iten bir yaklaşım.
Böylece Trump, asıl kazananın ve Suriye’yi işgal etmeye devam edenin İsrail olduğunu perdeliyor.
Türkiye’nin bu havayla HTŞ yönetimiyle yakınlaşması, hatta hamiliğine soyunması yanlış olur.
HTŞ, Taliban gibi şeriatçı bir örgüt.
Suriye’de henüz taşlar yerine oturmuş değil.
HTŞ’nin bugünlerde verdiği ılımlı mesajlara peşinen inanmak hata olur.
Yarın ne yapacağı belli olmayan; laiklik, demokrasi, çağdaş hukuk karşıtı bu örgüte sahip çıkmak ileride Türkiye’yi bir şey kazandırmaz.
Türkiye’nin, Suriye’yi şeriata göre yönetmek isteyen HTŞ’nin hamiliğine soyunması, bu örgüte kefil olması sadece sorumluluk doğurur.
Bu nedenle Ankara adımlarını dikkatli atmalıdır.
Türkiye, Suriye’ye insan haklarına dayalı, laik, demokratik, çağdaş hukuk devleti kurulabilmesi için katkı sağlamalıdır, şeriat devleti kurulması için değil.