Siyasette Erdoğan Tarzı!

İleride mutlaka Türk siyasi tarihi kitaplarında yerini alacaktır… Siyasal Bilimler fakültelerinde akademisyenler Erdoğan tarzını şimdiden anlatmalılar diyeceğim ama çekinirler…
Başımız derde girer diye kaçınırlar…
İnanıyorum, Almanya’da, Hollanda’da, İngiltere’de de ‘political science’ fakültelerinde kötü örnek olarak söz edilecektir…
Takip etme imkanım yok ama belki de konu ediliyordur…
Erdoğan tarzı nedir diyecek siniz?
Söylediğinin başka yaptığının başka olması…
Söylediğinle yaptığının birbirini tutmaması…
Anında 180 derece dönebilme kabiliyeti…

180 derece dönebilme, söylediğiyle yaptığının tutarlı olmamasını izah etme sanatı da diyebiliriz…
Atina ziyareti bu tarz-ı siyasetin tipik örneği. Onlarca örnek sayabilirim…
Mesela Ayasofya’nın camii yapılması meselesi… Bir ara AKP mitinglerine giden bir grup Ayasofya için slogan atıyordu… Erdoğan her seferinde kendilerini paylamış. ‘Bunun getirisi var, götürüsü var. Bunlar dünyayı bilmiyorlar, tanımıyorlar. Bu işin siyasi boyutu var. Önce Sultanahmet’i dolduralım. Bu oyunlara gelmeyeceğiz, hepsi tezgah’ demişti…
Söyledikleri daha kulaklarda yankılanırken 180 derece dönüş yaparak Ayasofya’yı müze olmaktan çıkardı, cami yaptı.
Hayatımın hayaliydi diyerek öyle bir pazarladı ki sormayın…
Mesela faiz meselesi… Daha altı ay önce, cumhurbaşkanlığı seçim arifesinde ‘ben olduğum sürece faizler artmayacak’ dedi. Seçimi kazandığının ertesi ekibi değiştirerek faizi yüzde 8,5’tan yüzde 40’a çıkardı. Bu ay daha da çıkartacak…
İmkanı olsa darbeci dediği Mısır Devlet Başkanı Sisi’yi kucaklayacak… Gerçi hafiften sarıldı ama henüz Kahire’ye gidemedi. Gitse kardeşim diye sarılacak…
Sorsan ülkeler arasında küslük olmaz ebedi düşmanlıklar olmaz diyecektir…
İyi de Mısır ile neden 13 yıl küs kaldık? Ne oldu da barıştık?
Sisi mi seçimi kaybetti!
Dün Mitçotakis’e ‘dostum Kiriakos’ diye hitap ettiği gibi… Oysa daha bir yıl önce ‘benim için Miçotakis diye biri yok’ demişti. Ey Yunanistan İzmir’i unutma’ demişti…
Erdoğan Yunanistan Başbakanı’na neden kızmıştı?
Miçotakis Beyaz Saray’da ağırlanmış, Kongre üyelerine hitap etmiş ve Türkiye’ye F-16 uçaklarının satılmamasını istemişti…
Erdoğan’ın köpürmesi bundandı…
Durum değişti mi hayır…
Ama Erdoğan değişti…
ABD Türkiye’yi F-35 projesinden çıkardı, F-16’nın satışına da onay vermedi. Beş yıl uğraşıp İspanyollarla ortak yaptığımız uçak gemimiz elimizde kaldı. Daha doğrusu uçaksız kaldı…
Seçim öncesi dünyanın ilk İHA, SİHA gemisi diye millete yutturuldu, millette yedi… İHA’lar bile inip kalkamıyor... Çünkü gemi F-35 uçakları için yapıldı…
Neyse konuyu dağıtmayalım…
Şimdi diyeceksiniz ki o halde Atina’ya niye gitti? Arayı düzeltmek Batı’ya şirin gözükmek için. Batı ile arasını düzeltmek için…
Türkiye 40 adet Eurofighter savaş uçağı almak istiyor Almanya taş koyuyor…
Peki Mitçotakis bunca laftan sonra neden randevu verdi?
Türkiye Suriyeli göçmenleri sınıra göndermesin diye… Kıyıları kontrol altında tutup göçmenlerin botla karşıya geçmelerine izin vermesin diye…
Hatırlayın… Dönemin İçişleri Bakanı Soylu binlerce Suriyeliyi otobüslere bindirip İpsala sınır kapısına yığmıştı. Covid 19 salgını patlayınca geri çekmişti…
Erdoğan tarzına daha çok örnek var…
Suudi Arabistan Velihat Prensine katil değip daha sonra kardeşim diye sarılması var…
‘Bu can bu bedende olduğu sürece Rahip Brunson dışarı çıkamaz’ dedikten sonra özel uçakla ABD’ye göndermesi var…
Var oğlu var…
Ama bu politikası daha doğrusu politikasızlığı nedeniyle inandırıcılığını yitirdi… İçeriye onur politika, ilkeli politika, dik duruş diye güzel pazarlıyor. Ve alıcısı da var…
Ama batı da kimse sözüne güvenmiyor…
Sadece kendi değil maalesef Türkiye de itibar kaybediyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Tezkan Arşivi