Mustafa K. Erdemol
Şili’de "demokrasi" açık verdi: Aşırı sağ seçimleri kazandı
Şili demokrasisi 35 yıl dayanabildi. Ülkede 1990’dan bu yana ilk kez aşırı sağın cumhurbaşkanlığını kazanması, Pinochet faşizminin ardından gelen demokratikleşmenin ciddi bir kesintiye uğradığı anlamına geliyor.
Yazık oldu gerçekten. Şili’de geçen Pazar günü yapılan seçimlerin galibi, yüzde 58,1’lik bir sonuçla, - nedense kendisinden “aşırı muhafazakar” diye sözedilen- aşırı sağcı Jose Antonio Kast oldu. En yakın rakibi solcu aday Jeannette Jara ise oyların yüzde 41,3’ünü alabildi. Cumhuriyetçi Parti'nin lideri 59 yaşındaki Kast’ı, diğer iki büyük sağcı grup olan geleneksel sağ ile aşırı sağcı Özgürlük Partisi'nin desteği zafere ulaştırdı. Şili ilericileri için son derece berbat bir sonuç bu.
Durumun sarsıcı olmasının nedeni Kast'ın uygulamayı planladığı politikaların ne kadar radikal olacağının bilinmemesi. Bu nedenle sonuçlar Şili'nin kurumsal yapısının ciddi bir sınava tabi tutulacağı anlamına geliyor. İkinci neden ise ilk kez Pinochet rejimine duyduğu özlemi gidermeyen bir aşı sağcının, Başkanlık konutu La Moneda’ya yerleşecek olması.
Şili’de ilk kez sağcı bir başkan kazanıyor değil tabii. Ülkede demokrasiye dönüş sonrası sağcı Sebastián Piñera iki kez (2010-2014 ile 2018-2022 yılları arasında) iktidara gelmişti. 1988 referandumunda Pinochet'e “Hayır” oyu veren Pinera Şili'de merkez sol ile özdeşleşen Hıristiyan Demokrat bir aileden geliyordu. İlginçtir, bir milyoner olmasına rağmen ekonomik çıkar gruplarından da bağımsızdı. Yönetimleri sırasında, rejimi destekleyen sivillere atıfta bulunarak diktatörlüğün “pasif suç ortakları”ndan bahsetmek gibi önemli adımlar atmış, bu kendisini destekleyenleri bile şaşırtan bir adım olmuştu.
Kast ise, aynı referandumda “Evet” oyu vererek faşist Pinochet rejimiyle ilişkisini kesmediğini göstermişti. Diktatörlüğü savunmuş, Pinochet hayatta olsaydı ona oy vereceğini söylemişti. Yakın geçmişte kürtaja, eşcinsel evliliklere karşı tutumlar almış, Kadın Bakanlığı'nın kaldırılmasından söz etmişti. Pinera ile Kast’ı karşılaştırarak sağ ile aşırı sağ arasında bir fark olduğunu bile söyleyebilmek mümkün.
Neden kazandı Kast? Şİli’de herkes Pinochet dönemi hayranı mı? Vardır öyle olanlar ama herkes böyle değil elbette. Kast’ın kazanmasındaki etkenlerin başında düzensiz göçmenlerin yarattığı endişe, buna yanıt olarak da verdiği düzen ile güvenlik sözü etkili oldu. Artan cinayet oranları ile yeni suç türleri konusunda endişeli bir toplumda, düzenle güvenlik vaadinin oy getirmesi doğal. İşte bunlar Kast’a 2030’a kadar iktidarda kalma yolunu açtı.
Şili’lilerin endişesini ciddiye almak lazım. Gallup'un 2025 Küresel Güvenlik Raporu'na göre Şili, dünyanın en korkulan altıncı ülkesi. Halkın korku seviyesi, Ekvador hariç tüm Latin Amerika ülkelerinden daha yüksek.
Maalesef solcu Gabriel Boriç, yoksul kesimleri daha da çok etkileyen suçlar ile organize suç çetelerini durdurmayı başaramadı. Buna karşın Kast’ın da mensubu olduğu aşırı sağcı parti Atacama Çölü'nde devasa bir hapishane inşa etmek de dahil suç önlemede son derece radikal adınlar atma sözü verdi seçmene. Bu Kast’a büyük destek verilmesine yol açtı. Kast ayrıca Şili’de yaşayan çoğu Venezüela’lı 300 binden fazla göçmene yönelik sert önlemler alacağını da belirtmişti.
Sağın sorunları da çözümleri de derinlemesine ele alma huyu yok bilindiği gibi. Polisiye önlemlerle, sertlikle kısa vadede sonuç alınacağına inanıyor. Aldığı bu kararların sonuçlarının ne olacağı da umurunda değil. Şili sağı/aşırı sağı için de bu geçerli. Kast da günümüzdeki her sağcı/aşırı sağcı gibi ülkesinin üç ana krizle boğuştuğunu ileri sürüyor: Suç, düzensiz göç, düşük ekonomik büyüme.
Bunlara çare olarak yine yoksulun tepesine binecek her sağcı gibi. Kamu harcamalarında 6,5 milyar dolarlık kesinti yapacak örneğin. “Kamu harcamaları” gibi fiyakalı tanımlara aldanmamalı. Yoksullara yapılan sosyal yardımların kesilmesinden söz ediyor aslında.
Sonuçlar, dediğim gibi ilericiler için son derece tatsız ama bir teselli olsun diye şunları da anımsatayım; dilediklerini hemen yapabilecek durumda değil Kast. Çünkü Kongre’de çoğunluğu elde edemedi. Senato’da da sol hala çoğunluğu oluşturuyor. Bu, Kast’ın Başkan olsa bile en azından bir erken seçime kadar “iktidar” olamayacağını gösteriyor.
Ama şu kesin; ülke ciddi bir karanlık döneme giriyor. Dikkatli bakıldığında Pinochet’nin silueti ile karşılaşmak mümkün.