Selçuk Özdağ İçin Talimat Verenlere Dokunulsaydı…

Gelecek Partisi Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’a 3 yıl önce sopalarla saldıran beş ülkücüden dördüne kasten yaralama suçundan bir yıl 10 ay 15 gün, birine silahla tehditten 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası verildi.

Özdağ’a yönelik bu saldırı, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in ölümüne uzanan şiddet dalgasında en kritik eşikti.

İlk kez bir eski milletvekiline sopalarla vuruluyor…

Ve ilk kez silahlar patlıyordu.

İki günde üç saldırı

Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, bu göreve atandıktan beş ay sonra üç kişi iki gün içerisinde dövüldü.

Avukat Afşin Hatipoğlu, 14 Ocak 2021 günü İstanbul’da evine girerken…

Ertesi gün Ankara’da Selçuk Özdağ evinden çıkarken, gazeteci Orhan Uğuroğlu ise markete giderken saldırıya uğradı.

Ortak özellikleri, MHP’ye muhalif olmalarıydı.

Özdağ, üç gün önce Bahçeli’yi eleştirdiği, Uğuroğlu ise bu eleştirileri köşesine taşıdığı için hedef oldu.

Sopayla vurup silah doğrulttular

Özdağ, 15 Ocak 2021’de cuma namazına gitmek üzere evinden çıktığı an sopayı önce bacaklarına, sonra kafasına yedi.

İkinci saldırgan yumruk savurdu.

Üçüncüsü silahını Özdağ’ın şöförü Bayram Polat’a doğrulttu.

Dördüncüsü cep telefonuyla kayıt yaptı.

Belinde silah bulunan beşinci saldırgan ise tetikte bekledi.

Özdağ, “Bayram, silah!” diye bağırınca kaçtılar.

İkisi karşı kaldırıma park ettikleri araca binerken, üçü koşmaya başladı.

Araçtakiler koşanları alıp uzaklaştı.

Bayram Polat, arkalarından birkaç el ateş etti.

Ağır yaralanan Özdağ, hastaneye kaldırıldı.

Elinde kırık vardı.

‘Rica’ üzerine teslim oldular

Saldırgan Abdurrahman Gülseren ve Gülahmet Türk, iddialara göre Emniyet’in ricası üzerine ertesi gün polise teslim oldu.

Kimden mi rica ettiler?

Sinan Ateş’in katilini İstanbul’a kaçırmakla suçlanan Tolgahan Demirbaş’tan…

Tanışmıyorlarmış ama aynı araçla kaçmışlar!

Gülseren, ifadesinde, Türk’le birlikte iş aramak için dolaşırken Özdağ’la karşılaştığını, “Siz milletvekilliği yapmış bir insansınız. ‘Hocaefendiye küfretmek Allahın gücüne gider’ demeniz ve PKK’yı olumlayıcı ifadeleriniz hangi milli vicdana ve vatanseverliğe sığar?” diye sorduğunu, Özdağ’ın “Vatanseverliği sizden mi öğreneceğim p…’ diye saldırıp yumruk attığını iddia etti. Arbede çıktığını, Özdağ’ın düşerek, bahçe korkuluğuna kafasını vurduğunu ileri sürdü.

Türk de aynı ifadeyi tekrar etti.

Diğer üç saldırgan ise test sürüşü için semte geldiklerini, yolda gezerken arbedenin içine düştüklerini iddia etti. Türk’ü ve Gülseren’i tanımadıklarını ileri sürdüler. Kendileri kaçarken, sözde tanımadıkları Gülseren ve Türk’ün arkadan gelerek, ‘Atlayın’ dediğini, bunun üzerine araca bindiklerini savundular.

Allahtan, saldırı anına ilişkin görüntü vardı.

Bu görüntülere göre Gülseren, Özdağ’a arkasından yaklaşıyor. Aralarında konuşma geçmiyor. Yüz yüze bile gelmiyorlar. Sopayla Özdağ’ın önce ayaklarına, ardından kafasına vuruyor. Türk de yumruklarla saldırıyor.

Görüntülerde açıkça belli olduğu halde sopaları ve silahı inkar ettiler.

Birbirini tanımayan iki ayrı grup olarak geldiklerini söylediler.

Üç hafta bile yatmadılar

Ortaya çıktı ki…

Beş kişi olaydan iki gün önce Musa Ateş tarafından kiralanan araçla gelip Özdağ’ın evinin önüne park etmişlerdi.

İkisi 19 Ocak’ta, üçü 28 Ocak’ta tutuklandı.

Ülkü Ocakları Genel Merkezi savcıları FETÖ’cülükle suçladı.

Üç hafta bile yatmadan, 12 Şubat’ta topluca tahliye edildiler.

Duruşmalarda, birbirlerini tanıdıklarını ve aynı araçla Özdağ’ın evinin önüne geldiklerini kabul ettiler.

Ödüllendirildiler

Saldırganlara gelirsem…

Abdurrahman Gülseren, 1998 doğumlu.

Bu saldırı meydana geldiğinde Ankara Ülkü Ocakları Ortaokul Birim Başkanıydı.

Dokuz ay sonra ‘Hudut Namustur’ diye pankart açan bir genci Ülkü Ocakları’na zorla getirip alıkoydu.

Gülahmet Türk, 1996 doğumlu.

Altı ay sonra Bursa Ülkü Ocakları Başkanlığı’na atandı.

Kadir Hukanoğlu 1998 doğumlu.

Karapürçek Ülkü Ocağı Başkan Yardımcısıydı.

O tarihte MHP’nin yönettiği Gölbaşı Belediyesi’nde güvenlik amiriydi.

Muhammed Raşit Gürsoy, 1996 doğumlu.

O da Karapürçek Ülkü Ocağı’ndan…

Berke Aygün, 1996 doğumlu.

Ankara Büyükşehir Belediyesinde işçiydi.

Dokuz ay sonra Etlik Ülkü Ocağı Başkanı oldu.

Keşfe gelmişler

Saldırganların kullandığı kiralık araç iki gün önce aynı sokakta görülmüştü.

Aracı kiralayan, Musa Şahin’di.

O tarihte Gölbaşı Belediyespor Başkanıydı.

Halen MHP Gölbaşı İlçe Başkanı…

Sinan Ateş bağlantısı

Musa Şahin, aracı kiralarken yedek şöför olarak Suat Yılmazzobu’nun ehliyetini vermişti.

Yılmazzobu, 1989 doğumlu.

Ülkü Ocakları Ankara İl Başkan Yardımcısı.

Yılmazzobu, 12 Nisan 2022’de Ayşe Ateş’in kimlik, ikametgah ve telefon bilgilerini temin edip Tolgahan Demirbaş’a iletti.

Demirbaş’la mesajlaşmasında, “Kafasına sıkacaklar” diyerek, Ateş’in öldürüleceğini aylar önce bildiğini gösterdi.

Ateş, suikastinde şüpheliler arasında.

MHP, Özdağ’ı suçladı

MHP lideri Bahçeli, Özdağ’ı suçladı.

Özdağ’ın gündeme gelmek için kendi kendisine saldırı organize ettiğini ileri süren Bahçeli, şöyle dedi:

“Evinin balkonuna kamera yerleştirmesi, sonra dönüp masumiyet çığırtkanlığı yapması, sonra da ‘Bana saldırdılar’ demesi bildik bir numaradır.”

Sinan Ateş yaşıyor olacaktı

Özdağ’dan sonra saldırılar devam etti.

2022’de Sinan Ateş’e destek veren eski Mersin Ülkü Ocakları Başkanı Çağrı Ünel’i dövmeleri için adam gönderildi.

Onlardan Emrullah Kaplan öldü.

Sekiz ay sonra…

Sıra Sinan Ateş’e geldi.

Özdağ’a yönelik saldırı etkin bir şekilde soruşturulsaydı, tümü Ülkü Ocakları ile bağlantılı beş saldırganı kimlerin azmettirdiği, ellerine sopa ve silahı verdiği ortaya çıkarılsaydı, suç örgütü çökertilmiş olacaktı.

Bu olmadığı gibi…

Üç hafta içerisinde serbest bırakılan saldırganlar Ülkü Ocakları

Başkanı yapılarak ödüllendirildiler ve suç işlemeye devam ettiler. Özdağ’a saldırıda kullanılan araç kiralanırken ehliyetinden yararlanılan kişi, Ayşe Ateş’in kimlik ve adres bilgilerini toplarken karşımıza çıktıysa, suçlular cezalandırılmadığı ve korundukları içindi.

Özdağ’ın failleri hak ettikleri gibi cezalandırılsaydı Sinan Ateş yaşıyor olacaktı.

Gizli tanığın Bekir Bozdağ'ın Bürosuna 400 Bin Euro Vererek Dosyasını Bozduğu İddiası Ankara Gündemine Bomba Gibi Düştü: Bozdağ'ın Açıklaması 12.20'de Elimize Ulaştı. Bozdağ, Açıklamasında İddiaları Yalanlarken Doğru Çıkması Halinde Mal Varlığını Hibe Edeceğini Duyurdu

Ayhan Bora Kaplan’ı soruşturan altı polis ile gizli tanık Serdar Sertçelik ve Sertçelik’in kaçmasına yardım eden 12 kişiye Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

İddianamede Sertçelik ile eski Ankara Emniyeti Organize Suçlarla Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan’ın yedi ayrı telefon görüşmesinin dökümüne yer verildi.

Sertçelik, 26 Nisan 2024 tarihli görüşmede, eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın adını geçiriyor. Bozdağ’la bağlantılı bir hukuk bürosuna avukatı İ.Y. aracılığıyla 400 bin Euro ödediğini ve davasının bozulduğunu ileri sürüyor.

Bekir Bozdağ bugün ortaya çıkan iddiadan sonra bir açıklama yaparak '"Doğru çıkarsa tüm mal varlığımı hibe edeceğim" dedi. İddiaları kesin bir dille yalanlayan Bozdağ'ın açıklaması şöyle:

"Basın Açıklaması
Bazı haber siteleri ve sosyal medya hesaplarında yayınlanan haberlerde yer alan Ayhan Bora Kaplan dosyasının gizli tanığı Serdar Sertçelik tarafından ortaya atılan iddialar, şahsıma yapılmış apaçık bir iftiradır.
Buradan açıkça ilan ediyorum: Bu iftiranın doğru olduğunu kim ispat ederse,sahip olduğum tüm malvarlığımı ona hibe etmeyi, saygın Türk kamuoyu önünde taahhüt ediyorum.
Hakkımdaki iftiraların araştırılması ve müfterilerin cezalandırılması için avukatım aracılığıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundum.
Abdestimizden şüphemiz yok, hiçbir vakitte olmadı, elhamdülillah.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Bekir Bozdağ
Şanlıurfa Milletvekili
TBMM Başkanvekili"

Sertçelik, şu iddialarda bulunuyor:

“İ. abi ben firarken, eve geldi. Bozdağ’ı aradı. O zaman Bozdağ, Adalet Bakanı. Bozdağ’ın hukuk bürosu var, dışardan iş hallettirdiği… Bozdağ, meclise çağırdı İ. abiyi. ‘Grup toplantısına gidiyoruz, gel görüşelim’ diye. İ. abi gitti, konuştu. O zaman 400 bin Euro verdim Bozdağ’ın hukuk bürosuna. Dosyamı bozdular.”

Bir diğer kayıtta Sertçelik ve Demircan arasında şu diyaloglar yaşanıyor:

Sertçelik: Müdürüm takipsizlik değil, yeniden yargılama aldık. 30 ay kapalıda (cezaevi) yatacaktım normalde. Beş ay sonra tahliye oldum.

Demircan: İsim ver bakayım, not alıyım. Söylemem lazım.

Sertçelik: İ.Y., Bozdağ’la yanımda konuştu megafondan. Sonra meclise gitti, görüştüler. 400 bin Euro istediler, verdim. Sonra yakalandım. Zaten yakalanmasam olmuyordu. Cezaevine girdim, beşinci ayda tahliye oldum.”

İddianamede, iddialar araştırılmamış.

İftira olup olmadığı üzerinde durulmamış.

Bir gizli tanığın eski Adalet Bakanı Bozdağ hakkındaki şüphe götürür suçlamaları süzgeçten geçirilmeden iddianameye konmuş.

Savcının yapmadığını ben yaptım.

Eski Adalet Bakanı’nın çevresine ulaştım ve iddiaları sordum.

Bozdağ’ın yakınları iftira atıldığını söylüyor.

Bozdağ’ın İ.Y. adlı bir avukatı tanımadığını, hukuk bürosunun bulunmadığını, Sertçelik’le doğrudan ya da dolaylı bir temasının olmadığını vurguluyorlar. Bozdağ’ın gizli tanığa iftira suçundan dava açacağını ifade ediyorlar.

Sertçelik’in iddialarının doğru olduğunu savunmuyorum. Fakat iddianameye konduğuna göre gereği yapılmalı diye düşünüyorum.

İddialar doğruysa niçin araştırılmıyor?

İftiraysa neden iddianameye konarak, Bozdağ’a kara çalınıyor? Eski Adalet Bakanı’nın itibarını zedelemekten çekinmeyen yargı, sıradan vatandaşın haysiyetini hiç umursar mı?

Bu da Bozdağ’a, eski ve yeni Adalet Bakanlarına ders olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi