Seçmen Cumhuriyet’in Tasfiyesine İzin Vermiyor

Muhalefet de, iktidar da çok büyük sevinmek istedi ancak sonuçlar sürprize yer verilmediğini gösteriyor.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 15 Mayıs saat 09.45 itibariyle Cumhur İttifakı adayı Erdoğan’în yüzde 49.4, Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu’nun yüzde 44.9 oy oranına sahip olduğunu açıkladı.

Muhalefet cephesi kampanya süresince seçimlerin 2.tura kalmasının doğuracağı riskler konusunda seçmenlerini uyardı.

Yani cumhurbaşkanı 2.turda belirlenme olasılığı yok değildi. Son hafta Muharrem İnce’nin adaylıktan çekilmesiyle bu ihtimalin “ortadan kalktığı” sanrısı yarattı, o kadar!..

Eğer bir sürprizden söz edilecekse; seçim sonucunun belirlenmesinde Ata İttifakı’nın adayı Sinan Oğan’ın aldığı yüzde 5 oyun kilit bir rol üstlenecek olmasıdır.

* * *

Kampanya döneminde muhalefet sıklıkla Merhum 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur” sözüne atıf yaptı.

Rant ekonomisine boğulan düzende; halkı yoksullaştıran AKP iktidarına uyan bir şablondu. Çabuk benimsendi.

Yolsuzluk, rüşvet konularını araştıran haberler, Sayıştay raporları dli koridorlara uğramadan, ahlaki ve vicdani sorgulamaların yapıldığı “aile odalarına” hapsoldu.

* * *

Kılıçdaroğlu kamu ihaleleri, özelleştirmeler ve devlet harcamaları üzerinden CHP’den bir grupla çalıştı.

Halktan çalınan 418 milyar doları alıp, halka vereceğim” vaadi, Millet İttifakı’nın altına imza attığı bir iddia olamadı!

İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Prof.Dr. Bilge Yılmaz kendisine bu konuda sorulan soruları “Rakam ve isim vermem. Uluslararası tahkime gidildiğinde Türkiye’nin siyasi karar verdiği izlenimi doğmamalı. Hukuk çerçevesinde yolsuzluklar araştırılır” diye yanıtladı.

Deva ve Gelecek Partisi ekonomi kurmayları, farklı rakamlarla da olsa kamu zararlarını ifade etti.

* * *

Kılıçdaroğlu’nun 27.5 yıl devlette çalışan bir hesap uzmanı olarak, kamu bütçesini okuma tecrübesi siyasi hayatının en parlak sayfası.

10 liralık bir işin 100 liraya yapıldığını bulmak güç olmadığına göre, bu bilgiyi kamuoyu ile paylaşmamasını beklemek hiç de gerçekçi değil.

Yılmaz giden paralardan ziyade, eğitimden teşvik uygulamalarına kadar yapılacak yapısal düzenlemelerle artacak toplumsal refaha odaklanan bir kampanya sürdürüyor.

Gençlerde hangisinin daha çok karşılık bulduğu araştırmacıların konusu olabilir.

Cumhuriyet’in ana fikri olan toplumsal refah üreten “kalkınma tezi” Millet İttifakı’nın temel önermesi olarak güncelliğini koruyor.

* * *

Demirel’in ünlü bir başka sözü daha vardı, pek hatırlatılmayan; “Tarikatlar bana oy verseydi, iktidardım”…

Demirel, 1965-1993 yılları arasında yedi farklı hükûmette toplam 10 yıl 5 aylık bir süreyle başbakanlık, 1993-2000 yılları arasında cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulunmuştu.

Demirel’in başbakanlık dönemlerinde, meslektaşı Turgut Özal’ın etrafında palazlanan Nakşibendi Tarikatı ile ilişkileri sorgulanıyordu.

Cumhurbaşkanlığı döneminde ise Fethullah Gülen Okulları’nın açılması için Cemaat’ten gelen boş mektupları imzaladığını okuyorduk…

* * *

Bugünün seçim sonuçlarını analiz edenler; AKP iktidarının 14 Mayıs seçimlerini 100 yıllık Cumhuriyet rejiminin rövanşını almak üzere kurgulandığını gözardı edemezler/etmemeliler…

22 Eylül 1924’de Samsun İstiklal Ticaret Mektebi’ndeki söyleminde Kemal Atatürk: ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ ifadesini İslam çoğrafyasında ilk kez kullanarak, dinsel rejimlerle arasına kalın bir çizgi çiziyor.

İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti; şeyhler, dervişler, müritler, menzuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat medeniyet tarikatıdır” diye sesleniyor.

Yüzde 70’i okur-yazar olmayan bir halk, Osmanlı padişahlarından 2. Abdülmamid’in tapularının hesabını sorabilir miydi?

Abdülhamid Han adı İnternette aradığında şu not çıkıyor:

Abdülhamid'in sadece Türkiye'de 2 bin 369 tapu kaydı bulunuyor. Abdülhamid'in Türkiye'deki tapulu arazisi 1 milyon 256 bin 947 dekar. Bu tapulu arazinin 391 bin 573 dekarı devlete, 8 bin 627 dekarı da şahıslar adına geçtiği Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü arşiv kayıtlarında yer alıyor.”

Abdülhamid Han’ın mülküne geçirdiği Kerkük petrollerini de ben ekleyeyim.

* * *

Yöntemler ya da muhataplar değişse de, 100 yıldır şeyhlerin, mollaların Türkiye Cumhuriyeti kurumlarını ele geçirme kavgası sönümlenmiyor.

1980’li yıllarda askeri rejimden destek bulan “Ilımlı İslam” söylemi, tarikatların toplumsal/ekonomik gücüne evrildi.

Netice: Hizbullah Cumhuriyet’in arkasından dolaşan bu güçle AKP’nin trenine bindi.

Resmi olmayan seçim sonuçlarına göre Hizbullah’la organik ilişkisi olan HÜDAPAR’ın Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu İstanbul'dan HÜDAPAR Diyarbakır il başkanı Faruk Dinç Mersin'den milletvekili oldu.

TBMM’ne girecekler…

* * *

Siyasal İslamcılar, 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle başlandıkları işi yarım bırakmadı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin “laik demokratik hukuk devleti” kimliğinde ilk gerdik 12 Eylül 2010 Anayasa referandumu ile açıldı.

Anayasal düzeni değiştirmekten” yargılanmak için hakkında soruşturmanın açıldığı 19 Mart 1999 günü Amerika’ya kapağı atan Fetullah Gülen, referandum sürecinde siyaset sahnesinde aktörleşti.

Amerika’dan “İmkân olsa mezardakileri bile kaldırarak referandumda 'Evet' oyu kullandırmak lazım. Ben zannediyorum kalkarlar da" diye seslendiğinde, AKP için sürgündeki mazlumdu!

TSK dahil devletin tüm kurumlarında yer edinen “Cemaat”, 2010 referandumundan sonra sivil toplum kuruluşu algısı yaratılmak üzere “Hareket” adını aldı.

* * *

15 Temmuz 2016 darbe girişimiyle yargıda “Fetullahçı Terör Örgütü-FETÖ” ismi tescillenen örgütle, AKP’nin “cancana” yürüyüşü son buldu.

AKP ile Gülen’in arasının neden açıldığına dair bugüne kadar çeşitli yorumlar yapılmış olsa da bana göre henüz sırrını koruyor.

14 Mayıs sürecinde video savaşları sürdüren kaçak FETÖ elemanlarının derdinin “temiz toplum” olduğunu düşünmek safdillik olur.

* * *

2010 Anayasa referandumunda yarım kalan “Cumhuriyet’i tasfiye” süreci, 14 Mayıs seçimlerinde oylandı.

Toplumun yüzde 45’i, “Türkiye Cumhuriyeti şeyhlerin, müritlerin ülkesi olmayacak” dedi.

Diğer yarısı emekle refah arasındaki uçurumundan “bireysel zenginleşme” çıkartma arzusunun peşine takıldı.

Bu nedenle de seçim sonucu bir sürpriz değil.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden 3 gün önce Müslüman ülkelerden 55 şeyh, Erdoğan’ın Müslümanlar için “reformlar” yaptığını takdir eden bir açıklama geldi.

Yaptıkları ortak açıklamada, “Müslümanlar Erdoğan ve AKP lehine oy kullanmalı. Bu hakka sahip olmayanlar, mali, medya ve siyasi konularda destek vermeli” ifadesine yer verildi.

T.C vatandaşı olanlar oy kullanma hakkına sahiptir. Yabancı ülke vatandaşları bu hakka sahip değildir.

T.C vatandaşı olmayanları maddi destek vermeye çağırarak basbaya suç işlediler!

Siyasi Partiler Kanunu Madde 7:

Madde Kamusal kurumlar dışında kalan gerçek ve tüzel kişilerin her birinin bir siyasî partiye aynı yıl içerisinde iki milyar liradan fazla kıymette aynî veya nakdî bağışta bulunması yasaktır.

Bağış veya bağışların bağışta bulunana veya yetkili temsilcisine veya vekiline ait olduğunun partice verilen makbuzda açıkça belirtilmesi gerekir. Böyle bir belgeye dayanılmaksızın siyasî partilerce bağış kabul edilemez.

Siyasî partiler, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden herhangi bir suretle aynî veya nakdî yardım ve bağış alamazlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serpil Yılmaz Arşivi