Sandıktan döner

Türkiye’de seçmen, iradesinin yok sayılmasını, iradesine müdahale edilmesini hiç hoş karşılamaz ve asla affetmez.

Seçim tarihimiz bunun örnekleriyle doludur.

En taze örnek İstanbul Belediye Başkanlığı seçimleri.

İktidar, aynı zarftaki dört oydan birini yok saydırarak seçimi kazanmış olan Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını iptal ettirmişti. Seçimlerin 23 Haziran 2019’da yenilenmesini kararlaştırmıştı.

Seçmen, iradesini yok sayan iktidara yanıtını sandıkta verdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendini ortaya koyduğu yenileme seçiminde iktidara ağır bir hezimet yaşattı.

Bugün iktidar benzer bir yola girdi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eften püften bir gerekçeyle hapis cezasına çarptırdı ve siyasi yasak getirdi.

Bu kararın bir anlamı da İstanbul seçimlerinin ikinci kez iptal edilmesidir.

Seçmen iradesinin yeniden yok sayılmasıdır.

İktidarın, 23 Haziran 2019’da yenilenen seçimden ders almadığı anlaşılıyor.

Ancak seçmen aynı dersi ve bu kez daha sert içiminde verecektir.

Önüne sandık geldiği gün, normal şartlar altında İstanbul’da da Türkiye’de de, iktidara ağır bir yanıt verecektir.

İktidarın koyduğu ve koyacağı yasaklar, ağır baskı, sandığı kuşatan düzenlemeler sandıktan dönecektir.

Tarih tekerrür edecektir.

Oysa tarihten ders alınsa tekerrür etmez.
Seçmenin iradesini yok sayanları sandıkta nasıl yok ettiği unutmamak gerekir.

İstanbul seçimleri tek örnek değildir.

Demokrasinin askıya alındığı ağır koşullarda bile seçmen, iradesini yok sayanların, iradesine türlü oyunlarla müdahale edenlerin hesabını sandıkta görmüştür.

27 Mayıs 1961’den başlarsak...

27 Mayıs’ta Demokrat Parti (DP) iktidarını deviren askerler, o döneme göre çok demokratik, ileri bir anayasa yapmalarına, DP’nin demokraside yeri olmayan uygulamalarına karşın seçmen ilk serbest seçimlerde (1965) DP’nin devamı olan Adalet Partisi’ni tek başına iktidara getirmiştir.

Aynı seçmen yaklaşık 10 yıl sonra 12 Mart 1971 askeri müdahalesine de aynı yanıtı vermiştir.

Muhtırayla Demirel hükümetini deviren, özgürlükçü 1961 Anayasası’nı kuşa çeviren ve sola ağır bir darbe vuran 12 Mart müdahalesini yapanları değil, bu müdahaleye açıktan karşı çıkan CHP’nin yeni lideri Bülent Ecevit’i 1973 seçimlerinde birinci parti yapmıştır.

Yine yaklaşık 10 yıl sonra, 12 Eylül 1980 darbesinin işaret ettiği partiye oy vermemiştir. 12 Eylül yönetiminin kurduğu ve seçmeni oy vermeye zorladığı, rakiplerini seçim dışı bıraktığı 1983 seçimlerinde, askerlerin MDP’sini değil Turgut Özal’ın ANAP’ını iktidara taşımıştır.

12 Eylül’ün siyasi yasak getirdiği liderlerin bu yasağını da sandık önüne geldiğinde kaldırmıştır.

Seçmen aynı tepkiyi 28 Şubat 1997 müdahalesi için de vermiştir.

28 Şubat’tan sonra Abdullah Öcalan’ın yakalanmasının estirdiği rüzgarla 1999 seçimlerinde DSP’yi birinci, MHP’yi ikinci parti yapmıştır. Öcalan’ın yakalanması gibi çok önemli bir faktör seçim sandığına yansımıştır.

Ancak bir sonraki 2002 seçimlerinde iktidardan ayrılmak zorunda alan RP’nin içinden çıkmış, cezaevine gönderilmiş Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde AK Parti’yi tek başına iktidara getirmiştir. Erdoğan’ın yaşadığı mağduriyet sandıkta AK Parti’ye oy desteğine dönüşmüştür.

Bugün bütün bunlar yaşanmamış gibi iktidar, beğenmediği belediye başkanlarını cezaevine gönderip yerlerine kayyım atıyor, demokrasiyi ve yasaları zorlayarak İmamoğlu’na hapis cezası verip siyaset yasağı getiriyor, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu lince uğruyor, failler kahraman ilan edilip elleri öpülüyor, İYİ Parti Lideri Meral Akşener cezaevine gönderilmekle tehdit ediliyor. Seçim yasasıyla iktidar lehine oynanıyor.

Yasaklarla, sandık kuşatmasıyla seçmen iradesine müdahale ediliyor.

Seçmenin bunu sineye çekeceğini düşünenler yanılıyor.

Örneklerini verdiğimiz gibi seçmen iktidarın bu yasakçı uygulamalarını sandıkta yok edecektir.

İktidarın koyduğu yasaklar sandıktan dönecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi