İsmail Saymaz
‘Patlayıcı hamuru’ son anda yangından çıkarıldı
Gökten bir bomba düşseydi ancak bu kadar tahripkar olabilirdi. Balıkesir’in Karesi ilçesinde ZSR Anonim Şirketi’ne ait mühimmat fabrikasının kapsül üretim tesisi 24 Aralık’ta infilak etti.
Patlamadan sonra yangın çıktı.
Sekizi kadın 11 işçi hayatını kaybetti.
Yedi işçi ise yaralandı.
Facianın nedeni henüz belirlenebilmiş değil.
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı’nın yangın raporu, yıkımın ürkütücü boyutlarını ortaya koyuyor.
Rapora göre patlama, mesai başladıktan 27 dakika sonra, saat 08.27’de meydana geldi.
İtfaiye ekipleri 08.40’da fabrikaya ulaştı.
Manzara şöyleydi:
Patlamanın meydana geldiği kapsül üretim alanının çelik çatısı uçmuş ve tuğla duvarları yıkılmıştı. İş makinaları duvara savrulmuş, patlayıcı kapsülleri çevreye saçılmıştı. Alevli ve dumanlı bir yangın çıkmıştı.
İtfaiye çelik malzemeden bir odada tutulan ‘patlayıcı hamuru’ adı verilen hammaddeyi suyla soğuttu. Bomba imha ekibi ulaşmadığı için bir çalışan, patlayıcı hamurunu ahşap kapla çıkarıp alandan uzaklaştırıldı. Aynı şekilde iki kamyona yakın kapsül de çalışanlarca elle ve forkliftle dışarıya taşındı.
Patlayıcı hamuru ve kapsüller çıkarılmasaydı facia büyüyebilirdi.
Bir işçinin cesedi, savrulduğu bahçede…
Diğer 10’u makinaların arasında ve molozların altında bulundu.
İşte, yangın raporu:
Çelik çatı uçtu, tuğla duvarlar yıkıldı: “Olay yerine varıldığında fabrika üretim sahasında bulunan B-100 numaralı betonarme yapı içerisindeki kapsül üretim alanında meydana gelen patlama neticesinde binanın çelik konstrüksiyon çatısının havaya uçarak etrafa dağıldığı, tuğla duvarların yıkıldığı, üretim alanında yangın başladığı, yangının alevli ve dumanlı şekilde devam ettiği, fabrika çalışanları tarafından suyla müdahale edilerek, söndürülmeye çalışıldığı görüldü.
Paylatıcı hamuru son anda çıkarıldı: Söndürme devam ettiği esnada çalışanlar tarafından patlamanın meydana geldiği alanda betonarme sütre içerisindeki çelik malzemeden yapılmış küçük iki kapısı olan, kapıların bir tanesinin üretim alanına, birinin bina dışına açıldığı görülen bölmede ‘patlayıcı hamuru’ olarak tabir edilen 200-300 gram arası kapaklı siyah renkli kaptaki malzeme ekiplerimiz tarafından bulunduğu dolap açılmak suretiyle suyla müdahale edilerek soğutuldu. Bomba imha ekibi tarafından alandan çıkarılacağı belirtilen patlayıcı hamuru tesis çalışanı bir personel tarafından ahşap bir taşıma kabına konularak, dışarıda bekleyen çift kabinli ve kasasında özel taşıma haznesi olan araçla yangın mahallinden tahliye edildi.
Makinalar savruldu, kapsüller saçıldı: Üretimde kullanılan makinaların yerlerinden hareket ederek, binanın sağ tarafındaki istinat duvarına doğru sürüklendiği, hammaddelerin ve paketlenmiş kapsüllerin bir kısmının bina dışına saçıldığı görüldü.
Kapsülleri elle taşıdılar: Ekiplerimizin söndürme çalışmalarına devam ettiği esnada üretim alanı girişinde sol tarafta paletlere yüklenmiş vaziyette üretim aşaması tamamlanmış, iki kamyonun taşıyabileceği miktarda paketli kapsülün bulunduğu, bir kısmının çalışanlar tarafından elle taşınarak, bir kısmının forklift vasıtasıyla patlamanın olduğu alandan dışarıya çıkarılarak, uzaklaştırılmaya çalışıldığı görüldü.
Bir işçinin cesedi bahçede bulundu: Mesaide olan çalışanların patlamanın etkisiyle vücut bütünlükleri bozulmuş bir vaziyette ex oldukları (öldükleri) görüldü. Ex olan çalışanlardan birinin patlamanın etkisiyle üretim alanının sol tarafındaki bahçeye fırladığı, 10 kişinin ise üretim alanında makinaların arasında veya molozların altında kalarak ex oldukları görüldü.
Patlamanın nedeni belli değil
Yangın raporuna göre patlamanın neden meydana geldiği tespit edilemedi. Raporda, “Patlama nedeninin kolluk kuvvetleri ve adli makamlarca yapılacak tahkikat ile tespit edilmesinin uygun olacağı mütalaa edilmektedir” deniyor. Yangının ise patlamadan sonra oluşan alevler nedeniyle başladığı kaydediliyor. Hasarın bilançosu hesaplanamadı.
Suriye istihbaratı El Nusra’nın yedi kurucusundan birine teslim
HTŞ, Suriye İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı’na Enes Hattab adlı yöneticisini atadı. Hattab da lideri Colani gibi, ‘devrim’ ile birlikte takım elbise giyip kravat takan mücahitlerden…
Bu görüntü sizi aldatmasın.
Çünkü El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra’nın kurucuları arasında yer alan Hattab, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yaptırım listesinde yer alıyor.
Hattab, 1987’de Şam’da dünyaya geldi.
Kod adı, Ebu Ahmed Hududi.
Bu kod ad, IŞİD’in sınır emiri olmasından ileri geliyor.
Evet, yanlış anlamadınız, Hattab, IŞİD içerisinde de yer aldı.
Hatta İçişleri Bakanlığı’na bağlı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı’nın 2019’da yayınladığı ‘DEAŞ Terör Örgütü’ adlı kitapta Hattab’ın, IŞİD lideri Bağdadi tarafından örgütün Suriye kolunu kurmak üzere görevlendirilen yedi kişiden biri olarak gösteriliyor.
Kitapta şu bilgi veriliyor:
“Irak İslam Devleti lideri olan Ebu Bekir El Bağdadi, örgütünün Suriye kolunu kurma görevini Musul, Sincar ve Tel Afer’in bağlı olduğu Kuzey Ninova eyaletinin emiri Ebu Muyhammed el-Colani’ye ve ona yakın altı kişiye vermiştir. Colani ile birlikte Suriye’ye giden kişilerden biri, 2003’ten beri Irak El Kaidesi üyesi olan Irak uyruklu Meyser Ali Musa el-Cuburi’dir (Ebu Mariye el-Kahtani). Cuburi, sonradan Nura Cephesi’nin dini sorumlusu olmuştur. Bir diğer kişi, Filistin kökenli Ürdünlü Mustafa Abdullatif el-Salih’tir ve Irak El Kaidesi’nin yabancı savaşçı temininden sorumludur. Görevlendirilenlerden biri de Ebu Musab el-Zerkavi’nin kayın biraderi olan Filistin kökenli Ürdünlü Yad Tubasi’dir (Ebu Cüleybib). Bunların yanı sıra Ebu Ömer el-Filistin ile Suriyeli Enes Hasan Hattab ve Salih el-Hamavi görevlendirilenler arasındadır.”
İçişleri’nin kitabı: Nusra, El Kaide ve IŞİD aynı düşüncede
İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Başkanlığı’nın 2022 yılında yayınladığı ’50 Soruda DEAŞ Terör Örgütü’ adlı kitapta yanıt verilen bir soru da şu:
-DEAŞ’ın El Kaide ve El Nusra Cephesi ile bir ilişkisi var mı?
IŞİD ile El Kaide arasındaki ayrılığın fikri değil, mücadele yöntemiyle ilgili olduğu ifade ediliyor.
El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra, mücadelesini Suriye içinde sınırlıyor.
Bir diğer fark ise cihadın öncelikli olarak kime karşı yapılması gerektiği hususu. IŞİD, yakın düşman diye niteleyip uzak düşmanla işbirliği yapmakla suçladığı Araplara ya da Sünni ve Şiilere karşı yürütülmesini savunuyor. El Kaide ise ABD’ye ve siyonistlere karşı verilmesi gerektiğine inanıyor.
Aralarında başka bir fark yok.
Rapordan:
“DEAŞ, El Nusra Cephesi (Şimdiki HTŞ) ve El Kaide dini yorumlama noktasında genel itibariyle aynı düşüncelere ve anlayışa sahip ancak mücadele yöntemi açısından farklılık gösteren terör örgütleridir.