Fikret Bila
Özdağ’ın çıkışı
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ sığınmacılar konusunda yaptığı çıkışla gündem oluşturdu.
Özdağ’ın, sığınmacıların ülkelerine gönderilmesi konusunda gösterdiği kararlı tutum toplumun her kesiminden geniş bir destek gördü.
Bunun nedeni Özdağ’ın söyleminin toplumun önemli bir kesiminin duygularına tercüman olması, toplumdaki beklentiyle örtüşmesiydi.
Sayıları birkaç milyonla ifade edilen sığınmacı varlığının toplumsal yaşama yansımaması mümkün değildi. Nitekim her geçen gün günlük yaşamda sığınmacıların varlığı, kültürel farklılığı kendini hissettirmeye başlamıştı. Ayrıca bazı sığınmacıların rahatsızlık verici davranışları toplumdaki tepkiyi büyütüyordu.
Böyle bir ortamda Özdağ’ın verdiği tepki sadece toplumsal değil siyasal destek de gördü. Ayrıca iktidarın sığınmacılar konusunda toplumdaki rahatsızlığı ve tepkiyi umursamaz hali, sığınmacıları vatandaştan üstün tutan korumacı anlayışı siyasal sonuç doğurmaya başlamıştı.
İktidara yöneltilen eleştiriler artarken destek de azalmaya başladı. Eğer yaklaşımını değiştirmezse bu durumun iktidara oy kaybettireceği gerçeği ortaya çıktı. Özdağ’ın konuyu gündemde tutması, Zafer Partisi’ne katılımların, toplumsal ve siyasal desteğin artması iktidarı rahatsız etti.
Ortaya çıkan bu toplumsal siyasal tablo karşısında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ’a hakaret içeren ifadeler kullandı. Soylu’nun Özdağ için kullandığı ifadeler kabul edilemez nitelikteydi. Bakan sıfatı taşımak hiç kimseye başkasına hakaret etme ayrıcalığı, yetkisi vermez. Aksine bakanlık, bu görevi yürütenlere saygı, nezaket konusunda topluma örnek olmak açısından sorumluluk yükler.
Özdağ’ın Soylu’nun sözlerine tepkisiz kalması beklenemezdi. Özdağ, Soylu’nun sözlerini, kendi siyasal kimliğinden ve partisinden ayırıp kişisel olarak algılamayı tercih etti. Bu nedenle Soylu’ya kişisel olarak meydan okudu. O’nu, tek başına gideceği bakanlık binasının önünde karşısına çıkmaya davet etti. Tahmin edildiği gibi Soylu, Özdağ’ın çağrısına yanıt vermedi. Emniyet görevlileri Özdağ’ın TBMM’den İçişleri Bakanlığı’na yürümesini engelledi. Özdağ bu engelin önünde Soylu’ya çağrısını yineledi ve kamuoyuna mesajını verdi.
Özdağ’ın Soylu’ya verdiği tepki ve kullandığı yöntemi eleştirenler olduysa da bu O’nun kişisel takdiridir. Tartışmayı başlatan Soylu’dur. Bu üslup Soylu’ya ve iktidara bir şey kazandırmamış aksine toplum nezdinde kaybettirmiştir. Özdağ ise bir şey kaybetmemiş aksine uğradığı mağduriyet nedeniyle toplumdan gördüğü destek artmıştır.
Tartışmanın konusuna gelince.
Türkiye’nin bir sığınmacı sorunu vardır ve ileride çok daha büyük ve çeşitli sorunlara dönüşme olasılığı yüksektir.
Nitekim Özdağ gibi sert ve kararlı bir söylemle olmasa da CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da iktidara geldiklerinde yaratacakları koşullar çerçevesinde sığınmacıları ülkelerine göndereceklerini birkaç kez açıkladı. Yine iktidara ve Göç İdaresi Başkanlığı’na yanıtlamaları için önemli sorular yöneltti. Sorunu izlemeyi sürdürdü. Kimlerin hangi gerekçe ve amaçla vatandaş yapıldığını sorguladı. İktidarın vatandaş yapılan Suriyelilere oy kullandırmayı amaçladığı eleştirisi de yine muhalefet partileri tarafından dile getirildi.
Buna karşın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “muhalefet sığınmacıları gönderecekmiş biz göndermeyeceğiz” açıklaması yaptı.
Özdağ’ın diğer liderlerin diplomatik üsluplarına karşı daha doğrudan ve kararlı bir söylemle sığınmacıların gönderileceğini açıklamasından sonra iktidarın söylem ve tutumunda da değişiklik oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir milyon Suriyelinin ülkelerine dönmeleri için hazırlıkları olduğunu söyledi.
Bayramda ülkelerine ziyarete giden Suriyelilerin tekrar Türkiye’ye dönmemesi gerektiği, Avrupa’nın böyle yaptığı görüşünün sık sık seslendirilmesi üzerine İçişleri Bakanlığı, Suriyelerin bayramda ülkelerine gitmelerine izin verilmeyeceğini açıkladı. İktidar bayram tatiline gidecek Suriyelilerin Suriye’de kalmaları yerine Türkiye’den çıkmamalarını tercih etti. Bu tutum da iktidarın Suriyelilerin Türkiye’de kalmasından yana olduğunu gösterdi.
Yine Özdağ’ın çıkışından sonra emniyet güçleri İstanbul’da her gün yüzlerce düzensiz sığınmacıyı yakaladıklarını açıklamaya başladı. Toplumdaki tepkiyi azaltmayı amaçladığı anlaşılan bu sığınmacı “yakalama” haberleri sıklaştı. Hatta bazı sığınmacı gruplar “8 yıldır burada yaşıyorduk, şimdi ne oldu da topluyorsunuz” diye itiraz ettiler.
Sığınmacılar sorunu her geçen gün büyüyor. Bu sorunun insani, ekonomik, demografik, sosyal, kültürel ve siyasal yönleri var. Suriyeli birçok grubun koşulları çok farklı. Ayrıca Afganistan’dan, Pakistan’dan gelenler ayrı bir sorun ve ayrı bir soru işareti yaratıyor.
Bu sorunun insani yönünün de ihmal edilmemesi gerekir. Bu nedenle her sığınmacının durumu ayrı ayrı ele alınmalıdır. Karın tokluğuna çalıştırılan çocuklar, kadınlar, erkeklere sahip çıkılması ve sömürülmelerinin önüne geçilmesi gerekir. İdeolojik amaçla gelenler ve getirilenler yaşamda kalmaya çalışanlardan ayrı tutulmalıdır.
Ancak iktidarın isteyerek böyle bir çalışma yapmayacağı açıktır. Bu yönde atacağı adımlar muhalefetten ve toplumdan gelen tepkileri azaltmaya yönelik olacaktır. Çünkü iktidarın sığınmacıları koruma tercihinin siyasal bir amacı vardır.
Bu nedenle, bu sorun, bu iktidar döneminde layıkıyla çözülemez.
Muhalefet ise iktidara geldiğinde bu sorunu nasıl çözeceğini daha net biçimde kamuoyuna anlatmalıdır.