Memlekete Kargaşa Hakim Allah Sonumuzu Hayır Etsin

Bu de ne demek diyeceksiniz…
Şu… Kalabalık, düzensizlik, karışıklık, kaos… Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşi…
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Memleket kabalık, düzensizlik, karışıklık, kışkırtma, başıboşluk girdabına düştüğüne itirazı olan var mı?
Zannetmiyorum…
Çok kazanan da açlık sınırında yaşayanlar da bir şeylerden şikayetçi…
Çünkü anarşi var… Anarşi sadece bazı kişi veya grupların eline silah alıp toplumu sindirmeye çalışması mevcut düzeni yıkmak istemesi, kaos ortamı yaratması demek değil ki…
Fiyat anarşisi de olur…
Yargı anarşisi de olur…
Din eksenli anarşisi de olur…

İsteyen istediği ürüne istediği fiyatı yapıştırıyor. Anarşi değil mi?
Etiketler her gün değişiyor. İsteyen kafasına esen zammı mal ve hizmetlere yapıyor. Ekonomik anarşi değil mi?
Sorumlusu yok, düzeni sağlamaya çalışan yok. Var belki ama ipin ucu öyle kaçmış ki toparlama imkan yok…
Adam devlet yüzde 58 zam yaptıysa ben neden yüzde 60 yapmayayım zihniyeti yerleşmiş. Adam ne yapsın bastırılmış enflasyon yüzde 65. Gerçeği yüzde yüz…
Mehmet beyle Gaye Hanım havada sekiz takla atsa bu anarşi ortamında enflasyonla baş edemez….
Geçelim mi yargıya…
Yargıtay dün yine Anayasa Mahkemesi kararını yok hükmünde saydı Anayasayı tanımıyorum dedi.
Vahim bi durum. Yargı anarşisine kapı açar. Anayasa’nın 158.maddesi açık ve net. Diyor ki; diğer mahkemelerle Anayasa mahkemesi arasında görev uyuşmazlıklarında anayasa Mahkemesi kararı esas alınır…
Savunmaları şu: Anayasa görev uyuşmazlıklarında diyor karar uyuşmazlıklarında demiyor…
Laf cambazlığı yapmayın. Görev kimdeyse karar ondadır…
Saray üç kişiye taktı…
Can Atalay…
Osman Kavala…
Selahattin Demirtaş…

Üçünü hapiste tutarak siyaset üretiyor.
Üçünü hapiste tutarak kendine karşı darbe yapılmak istendiği algısı yaratmak istiyor.
Üçünü hapiste tutarak büyük badireler atlattığını, ekonominin bu yüzden bozulduğuna seçmenini İnandırmak istiyor.
Üçünü de hapiste tutarak mağdur edebiyatını başlatmak istiyor…
Yargı da Saray’ın talebi karar vermekten çekinmiyor…
Geçelim toplumsal hayata…
Sokağa bakıyorsun biri hilafet istiyor öteki bayrak açıyor, diğeri kahrolsun cumhuriyet diye bağırıyor…
Hilafet gelmeden Gazze kurtulmazmış!...
Hilafet gelince enflasyonda inecek mi?

Kimi halife ilan edeceğiz? Hadi söyleyin…
Halife ilan etiğimiz kişiyi Mısır, Irak, İran, Suudi Arabistan, Pakistan, Malezya, Katar, BAE, Sudan, Yemen, Libya, Tunus vb tanıyacak mı?
Hilafet çağrısını boş laf diye geçeceğim ama değil…
Amaç kışkırtma, karışıklık yaratma; yani anarşi…
Futbola bakıyorsun orada durum daha da vahim. Federasyon Süper kupayı Suudi Arabistan’da oynatmaya karar verdi. Fenerbahçe ve Galatasaray sınmaya siluetli formalar ve yurtta sulh cihanda sulh ve ne mutlu Türk’üm diyene yazılı yazılı pankartlarla çıkmaya çalışınca kıyamet koptu…
Suudi polisi soyunma odasının kapısına dikildi…
Suudi polisi bu tişörtle çıkarsınız diye tehdit etti…

Spor bakanı oradaydı, gıkını çıkaramadı. Federasyon Başkanı kulüpleri Atatürk siluetli formayı çıkarmaları için ikna etmeye çalıştı…
Sonuç; Saray ve Saray yazarları tarafından iki takımımız suçlu bulundu. Kardeş ülke ile ilişkimizi bozmakla suçlandılar…
Gerekçe; çok sayıda Arap turist geliyormuş iyi para bırakıyormuş!
Dışişlerini devre dışı bırakırsan, büyükelçi atamalarında liyakate önem vermezsen, diplomasi konusunda dirsek çürütenlere değer vermezsen olacağı budur…
Kargaşa olur… Anarşi olur…
Niye suçlu aramaya kalkıyorsun?
Diyanet İşleri Başkanı’nın Cuma hutbesiyle yaptığı yılbaşı tahriklerine girmeyeceğim. Kimin eğlenip eğlenmeyeceği ona mı kaldı?.. Tamamen tahrik amaçlıydı o hutbe…
Kargaşaya zemin hazırlama ihtimali yüksekti. Halk sağduyulu davrandı da o geceyi kazasız belasız atlattık…
Kargaşa, anarşi olmadı…
Uzatmayayım ülke tarihinin en büyük kaos dönemini yaşıyor…
Allah sonumuzu hayır etsin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Tezkan Arşivi