Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Lübnan seçiminin galibi aslında kim?

Acılı, talihsiz, berbat yöneticilere sahip, elbette çok da güzel bir ülke Lübnan. Dünyada herhalde “yönetilememe” konusunda örnek gösterilecek belki de tek ülke. Neden böyle olduğunun yanıtı fazla uzun sürer. Ancak, dünyanın en karmaşık siyasi/idari sistemine sahip olmasının nedenlerden biri olduğunu belirtip, son seçim sonuçlarını değerlendirelim.

Hizbullah güç kaybetti

Öncelikle; ülkede istikrarı, “sistemin” yürüyebilmesini sağlayan, gayrimüslimlerin ibadethanelerini bile herhangi bir saldırıya karşı görevlendirdiği militanlarıyla koruyan, ülkenin en önemli siyasal gücü Hizbullah’ın parlamentoda gücünü kaybettiğini belirtelim. Liderliğini Hasan Nasrallah'ın yaptığı Hizbullah’ın müttefiki, Cumhurbaşkanı Michel Aoun liderliğindeki Özgür Yurtsever Hareketi (FPM) ile birlikte aldığı oy çoğunluk için gereken 64 sandalyeden daha az. 2018'den beri FPM başta olmak üzere Hristiyan müttefikleriyle birlikte iktidarda olan Hizbullah için bu tabii bir dönüm noktası.

Sonucun böyle olmasının gerekçeleri arasında elbette iki yıl önce başkent Beyrut’ta meydana gelen, 200 kişinin yaşamını yitirdiği liman patlaması, banka sisteminin çöküşü, enerji kıtlığı gibi büyük krizler var. Şimdi bunların üzerine parlamentonun askıya alınma ihtimalinin belirdiğini de eklersek, parlamentodaki gruplar arasında her zamankinden daha fazla keskinleşmiş kutuplaşmalar yaşanacağı beklenebilir. Hizbullah’a muhalefet tek bir bloka dönüşmüş değil, yani Hizbullah’a karşıtlıkta muhalifler arasında ortak fazla nokta yok. Muhalefetin bu parçalanmışlığı istikrar beklentisini ortadan kaldırıyor. Bu da “ülkenin krizden çıkması amacıyla” IMF’den destek almak için yapılması istenen reformların yapılamayacağı anlamına geliyor.

Egemen sınıflara mesaj

Şu iyi bir gelişmenin işareti midir acaba? İçişleri Bakanı Bassam Mevlevi “Düzen dışı” olarak adlandırılan “en az dokuz kişinin” kazanan 76 kişi arasında olduğunu duyurdu. Bu dokuz kişinin içinde seçimde Meclis Başkan Yardımcısı Elie Ferzli ile önde gelen Dürzi liderlerden Talal Arslan’ı mağlup edenler de var. Bu sonuç, artık çözümün mevcut sistemle gitmeyeceğine inananların sayısının arttığını gösteriyor. Parlamento çalışmaya başladığında bu dokuz kişinin adını sık sık duyabiliriz diye düşünüyorum. Egemen sınıf politikacılarına karşı güçlü bir mesaj onların varlığı.

Şu sonuç da çok çarpıcı; Hizbullah’ın müttefiki FPM, Suudi Arabistan destekli sağcı parti Hıristiyan Lübnan Kuvvetleri'ne (CLF) karşı kaybetti. Bu parti tahmini "20 sandalye" ile Lübnan Parlamentosu’ndaki “en büyük Hıristiyan partisi” haline gelebilir. Bu Hizbullah ile gayrimüslimlerin ittifakını da zorlaştırır artık.

CLF'nin başarısı, Suudi Arabistan’ın Beyrut'ta daha fazla hakimiyet kurmasına yol açabilir. Malum, Lübnan hem de çok uzun süredir Riyad ile Tahran’ın rekabet alanı durumunda.

Bu arada 2018'de yüzde 49 olan seçime katılımın yüzde 41'e düştüğü görüldü. Bu da Hizbullah'ın destekçilerini harekete geçirmede başarısız olduğunu gösteriyor. İslamcıların da hareketlendiğine ilişkin haberlerin olması da can sıkıyor bu arada. Lübnan Demokratik Seçimler Derneği Müslümanların yoğun yaşadığı bölgelerde üyelerinin bazı gruplarca tehdit edildiğini hatta saldırıya uğradığını iddia etti ki, kırılgan bir çatışmasızlık ortamındaki ülkede iyi bir gelişme değil bu.

Yine de sonucun Hizbullah'ın etkisini ne ölçüde etkileyeceği henüz belli değil ama bazı gözlemciler Lübnan'daki güç paylaşımı anlaşmasının Hizbullah'ı devre dışı bırakmayı imkansızlaştırdığını belirtiyor ki, doğru.

Tabii Hizbullah’ı asla benimsememiş kesimler, grubun siyasi gücünü kaybetmesi durumunda seri suikastlar yapabileceğini ileri sürüyor. Hizbullah’ın artık cidden “eskidiği”, toplumdaki çatışmaları bastırmasına, bir istikrar unsuru olmasına rağmen artık tükenme sürecine girdiği yolunda iddialar da var.

Öyle mi değil mi gelişmeler gösterecek. Ama kesin olan şu ki, Lübnan seçimlerinin galibi Suudi Arabistan oldu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi