Kızılay Holding

Küçükali: “Kızılay’dan
para almak
evimizi ateşe
vermek gibidir”

Başlıktaki cümleyi 2005-2011 dönemi Türk Kızılay Yönetim Kurulu Başkanı Tekin Küçükali söyledi, sohbetimiz sırasında…

Kahramanmaraş merkezli yıkıcı 6 Şubat depreminden sonra gazeteci Murat Ağırel’in haberiyle gündeme gelen Türk Kızılay’ın “insani yardım kuruluşu” gibi değil de, tedarik firması gibi çalışmasının yankılarını konuşuyoruz.

Yarın 13. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu Türk Kızılay’ın eski dönem şube başkanları ile toplantı yapacak. Kurumun işleyişi hakkında bilgi alacak, önerilerini dinleyecek…

Yıkıcı depremde 50 binin üzerinde can kaybının yası sürerken yüz binlerce insan yalnızca toprak altından gelen depremle yıkılmadı, toprak üstündeki mağduriyetleri de yaşıyor.

Türk Kızılay Yatırım A.Ş iştiraklerinden Kızılay Çadır&Tekstil şirketi, acil yardım platformu Ahbap’a 46 milyon liraya 2050 çadır satmış. Üstelik bu çadırlar Kızılay depolarından Kahramanmaraş’a gelene kadar aradan 3 deprem gecesi yaşandıktan sonra…

Ardından Türk Eczacılar Birliğinin de sahra eczanesi kurmak için Kızılay’ın aynı şirketinden 140 bin liraya 76 metrekarelik 5 çadır aldığı ortaya çıkınca, devamı geldi.

Konserve de satmış…

Türk Kızılay Yönetim Kurulu Başkanı Kerem Kınık bu sefil durumu “Hem uluslararası afetlere destek verebilecek, hem BM’ye hem de Sağlık Bakanlığına, Milli Savunma Bakanlığına çadırları üretip satıyoruz ki finansal sürdürülebilirliği ve kapasitenin korunabilirliği mümkün olsun” sözleri ile savundu.

155 yıllık hayır kuruluşu Türk Kızılay; yıkıntılar arasında kalan canlarının derdine düşen depremzedelerin acil gereksinimlerini karşılamak üzere seferber olan sivil toplum örgütlerine, çadır ve endüstriyel gıda malzemesi satan bir kurum haline nasıl geldi?

Halkın bağışlarıyla; afetzedeye, yoksula, dara düşene yardım eli uzatmak üzere dernek statüsünde kurulan Türk Kızılay’ın “ticarileşen” kurumsal yapısını sorgulamaya başladık.

Kızılay, “finansal sürdürülebilirlik” gibi piyasa kavramlarını kullanmaya hangi vakit başladı?
Zurnanın zırt dediği yer burası.

Türk Kızılay yönetimi 2018 yılında Kızılay Yatırım Holding’i kuruyor. 11 yardım birimini şirketleştiriyor. Buradan Türk Kızılay’ına sağladığı finansal kaynakla yurt dışı bağışlarını finanse ediyor.
2021-2030 Stratejik Plan açıklayan Kızılay’ın temel ilkeleri şöyle belirtiliyor:

“Uluslararası Kızılay ve Kızılhaç Hareketi öğretisi, 1965’de ilan edilen Hareketin Temel İlkeleriyle özetlenmiştir. Bu Temel İlkeler, Uluslararası Federasyon (IFRC), Ulusal Dernekler (Kızılay/Kızılhaç) ve Uluslararası Kızılhaç Komitesinin (ICRC) görevli ve gönüllülerine yardım çalışmalarındaki faaliyet alanlarını belirleme ve kolaylaştırma konularında yol gösterirken, aynı zamanda Hareketin amacını ve yardımseverlik değerlerini tanıtmak için evrensel bir temel oluşturur.”
Merkezi Cenevre’de bulunan IFRC’nin kurucu üyesi Türk Kızılay; yurt dışı ülkelere çadır, konteyner gönderiyorsa bunu bağış olarak yapıyor.

5 milyar 587 milyon dolar tutarındaki insani yardımla, Türkiye 2021 yılında ABD'nin ardından en fazla insani yardımda bulunan ülkeler sıralamasında ikinci…

Türk Kızılay’ın web sayfasına yer alan bilgilere göre; son 10 yılda 138 farklı ülkede doğal ve insan kaynaklı afetlere müdahale etmiş, ihtiyaç sahiplerinin barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamış.

İhtiyaç sahibi ülkelerdeki projelerini konut, okul, toplum merkezi, ibadethane, kamu tesisleri inşası, geçim kaynaklarının temini ve desteklenmesi, sağlık, eğitim, sosyal yardım, tarım ve sulama gibi alanlarda yoğunlaşmış.

2020 yılında 16 olan yurt dışı delegasyon sayısını 2021 yılında 18’e çıkarmış. 2022’de 60 ülkede 8 milyon 800 bin kişiye destek sağlıyor.

Uluslararası bağış yaptığı ülkeler arasında; Sudan, Kırgızistan, Endonezya, Yemen, Azerbaycan, Bosna-Hersek (Kızılhaç), Suriye, Pakistan, Somali, Güney Sudan, Irak, Bulgaristan ve Arıkan da yer alıyor.
Yurt içinde; UNICEF, Kızılhaç, UNDP ve WFP’nin fon desteğiyle 2.5 milyon “göçmene” 3.9 milyar liralık Kızılay Kart dağıtmış.

Sınır ötesi yardımları ise 2019 yılında 565 milyon kişiye 2021’de 1 milyon 800 bin kişiye ulaşıyor.
Sınır ötesi yardımlarda, tarikatların kurduğu vakıfların bağışları başta olmak üzere İdlib’e yapılan briket evler-sosyal donatılar ve konteynerler başı çekiyor.

Türkiye’de ise 24 milyonu açlık yardımı olmak üzere 36.5 milyon kişiye 6.9 milyar liralık maddi kaynak sağlamış. Bu veri bize 85 milyon nüfuslu ülkede her dört kişiden 1’inin açlık yardımına muhtaç olduğunu gösteriyor.

Kızılay Yatırım CEO’su İlyas Haşim Çakmak geçen yıl katıldığı Seyrüsefer Paneli’nde, maske de ürettiklerini belirterek ufkunu anlatıyor: “Tekstil şirketi outdoor diye bilinen doğa sporları giyim markası üretim, ihraç edebilir” diyor.

Çakmak, Kızılay’a çok sayıda büyük şirketten yatırım ortaklığı talebi geldiğini de işaret ediyor.
Kızılay 2018 yılından sonra kârlılığına odaklanan bir kurum haline geliyor. Afetle mücadele alanında tedarikçi olmanın yanı sıra “yan kol” haline getiriliyor.

2014 yılında hazırlanan Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP)’na göre afetlerde barınma ihtiyaçlarının karşılanması görevi Kızılay’dan alınarak Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na (AFAD) verildi.
Koordinasyon eksikliğinin en ağır bedellerinin ödendiği 13.5 milyon nüfuslu deprem bölgesinde TAMP’ın yarattığı boşluğu halk doldurmaya çalıştı.

Küçükali “Afetlerde yalnızca beslenme ihtiyacının karşılanması görevi verilen Kızılay’a garsonluk yaptırıyorlar” diyor.

Türk Kızılay yönetim kurulunun AKP’li kadrolardan oluştuğu, liyakat esasının rafa kaldırıldığı herkesin malumu…

Bu kadrolara Kızılay’ı, İçişleri Bakanlığı’na bağlı AFAD’ın tedarikçisi haline getirmenin karşılığı olarak yüksek paralar ödeniyor.

Kınık, Kızılay yönetim kurulunda yer alan her bir üyeye ayda 3’er asgari ücret karşılığı “huzur hakkı” verildiğini açıklamıştı.

Küçükali’ye Türk Kızılay’ın başkanı olduğu dönemde yönetim kurulunun “huzur hakkı” veya “maaş” adı altında bir ödenekleri olup, olmadığını soruyorum:

“Benim dönemimde Kızılay’da 4 bin 500 kişi çalışıyordu. Yakınlarını doldurdukları Kızılay’da çalışan sayısını 14 bine (2021 Kızılay Faaliyet raporuna göre çalışan sayısı 12 bin 129) çıkardılar. Kerem Kınık’ın yıllık geliri 306 bin lira. Kızılay Yatırım Holding ve 11 iştirakinde toplam 82 kişinin yıllık geliri 25 milyon lira.” diye yanıtlıyor.

Küçükali, “harcırah” konusuna da değiniyor:

“Yurt dışı görevlerine gidenlere harcırah verilirdi. Yurt dışına gidenin yol-yemek- konaklama masraflarını Kızılay karşılıyordu. Üzerine de harcırah verilmesinin yanlış olduğuna karar verdik. Ve kaldırdık.”

Küçükali, Türk Kızılay’ın “vicdani ve ahlaki” bir sorumlulukla çalışması gerektiğine vurgu yapıyor.
2010 yılında yaşanan büyük Haiti depremine yaptıkları yardımı “ABD’nin burnunun dibinde bir ülke. Amerika’dan önce Kızılay oradaydı. 200 çadır ve 8 bin 500 kişilik kurtarma ekibimizle varmıştık.” diyerek Türk Kızılay’ının uluslararası kapasiteyi harekete geçirme deneyimine vurgu yapıyor.
Türk Kızılay’ın geçmiş dönem çalışmalarından örnekler veriyor:

Ramazan aylarında Boğaziçi Köprüsü’nde trafiğin sıkıştığı saatlerde, Kızılay gönüllüleri araçlarında mahsur kalanlara oruçlarını açabilmeleri için birer bardak su ve birer hurma ikram edermiş.
Karda kışta kapanan Doğu Anadolu yollarında kuyruklarda bekleyen kamyonculara, “yiyecek ve su” dağıtırlarmış.

Yine Doğu’da kardan yolları kapan yerleşimlerde oturanlara kar araçlarıyla ulaşırlar; çocuk bezi, maması, battaniye gibi acil yardım malzemeleri taşırlarmış.

Küçükali “O kamyoncular, araçlarında mahsur kalanlar Kızılay’ın düzenli bağışçısı olurlardı. Zor koşullarda direksiyon başında alın teri döken kamyoncuların, boğazından kesip yolladığı bağışlardan maaş almamız, evimize ateş atmamız gibi şey olurdu; nasıl yapılır?” diye de soruyor.
Türk halkı cömert: 2019 yılında 746 milyon 525 bin lira seviyesinde olan nakit bağışlar, 2021 yılında 1.2 milyar liraya yaklaşıyor.

Kızılay’a 5 bin 339 taşınmaz da bağışlandı.

Milli mücadenin kahramanlarından Halide Edip Adıvar’ın “Sinekli Bakkal” romanına adını veren Aksaray’daki 7 dönüm arazi içindeki köşkü, Haseki Hastanesi’ne poliklinik hizmeti vermek üzere 5 yıl önce aylık 450 bin liraya kiraya verildi.

Kızılay, Adıvar Köşkü olarak tarihi binada Türkiye’nin ilk hemşirelik okulunu açmıştı. Kızılay Hemşirelik Lisesi 1926’dan 2004 yılına kadar hizmet verdi. Aynı yıl yapılan yasal düzenlemeyle hemşirelik okulları kapatıldı.

Bağışçının şartına uygun olarak “hemşire lisesi” olarak kullanılan Boğaz’ın incisi Vaniköy’deki “cadı külahlı kulesiyle” dikkat çeken köşk de 2004 yılında iş insanı Yalçın Sabancı’ya 7 milyon dolara satıldı.
Bağış amacının dışında kullanılan bir başka mülk…

Hayırsever Lamia Güvener tarafından 1987 yılında “hastane hizmeti vermek üzere” Türk Kızılay'a bağışlanan Kadıköy Rıhtım caddesinde denize nazır 15 milyon dolar değerindeki 7 katlı binanın alt katı kan merkezi, üstü dispanser olarak kullanılmıştı.

Lamia hanımın mirasçısı ve kızı Av. Ayla Gürelli Güvener “Maalesef şimdi bu binanın alt katında mağazalar, üstünde de restoran ve Kızılay’ın ofisi var” diyor.

Kızılay’ın 37 hastanesi vardı 34’ü Sağlık Bakanlığı’na devredildi, 68 Kan Bağış Merkezi’nin yanı sıra 3 hastanesi kaldı.

Kızılay şube sayısı düşürülerek, mülksüzleştirilerek ve yurt dışı bağışları finanse eden holdinge dönüştürülerek, AKP’nin iç ve dış politika aparatı haline getirildi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serpil Yılmaz Arşivi