İsmail Saymaz
Kerem Kınık’ın kızı, motosikletteki gençleri suçladı
Eski Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın kızı Fatma Zehra Kınık Demir, 9 Temmuz’da bir trafik kazasına karıştı. Demir’in aracına çarparak savrulan motosikletteki 17 yaşındaki Batın Barlasçeki, hayatını kaybetti.
Demir ise adli kontrolle serbest bırakıldı.
Barlasçeki’nin ailesi, “Bu davanın peşini bırakmayacağız. Bir insanın canı bu kadar kolay alınmamalı. Bir bedeli olmalı” diyor.
Avukatları Uysal Uğurlu da Demir’in tutuksuz yargılanmasını eleştiriyor.
Kaskları yoktu
Peki, o gün ne oldu?
Polis fezlekesine göre Barlasçeki’nin motosikleti kazadan önce arızalanmıştı. Barlasçeki, Hamza adlı arkadaşını arayarak, tamir için yardım istedi. Hamza, tamirci tanıdığı Yavuz Selim Öztürk’ü tavsiye etti.
17 yaşındaki Öztürk, “Yardımcı olurum” dedi.
9 Temmuz günü 34 HUT 980 plakalı motosikletiyle, bulunduğu yere giderek, Barlasçeki’yi aldı.
Barlasçeki’nin motosikletini verdiği tamirciye gittiler.
Vardıklarında, Barlasçeki’nin bir arkadaşının motosikleti teslim aldığını öğrendiler.
Barlasçeki, “Beni eve bırak” ricasında bulundu.
Yola çıktılar.
İkisinde de kask yoktu.
Fatih Sultan Mehmet Caddesi’nde seyrederken, önlerine Fatma Zehre Kınık Demir’in kullandığı araç çıktı.
Öztürk, kaza anını şöyle anlatıyor:
“Göstergeye bakmadım. Ancak tahminen hızım 40-50 kilometre arasındaydı. Diğer araç aniden yola çıkınca ben biraz daha hız yapıp kurtulmak istedim. Fren mesafem hiç yoktu. Araç aniden önüme çıktı. Derken dengemi kaybettim. Motosiklet devrildi.”
Devrilen motosiklet sürüklendi.
Kaldırımda yürüyen iki vatandaşa çarptı.
Öztürk yaralanırken, Barlasçeki hayatını kaybetti.
Ehliyeti var
Demir, ifadesinde, Fatih Sultan Mehmet Caddesi’nden Hedef AVM’nin bulunduğu sokağa geçmek istediğini kaydediyor. Caddede trafik yoğunluğunun olduğunu, araçların duraklayıp kendisine yol verdiğini söylüyor.
Demir, şöyle devam ediyor:
“Karşıya geçmek için düşük hızda hareket ettim. Süratli bir şekilde Rüzgarlıbahçe yönüne gitmekte olan motosiklet sürücüsü aracımın sol far ön kısmına çarptı. Motosiklet sürücüsünün ve arkasındaki yolcunun uçtuğunu gördüm. AVM’nin önüne aracımı park ettim ve kaza yerine gittim. Yaralıları gördüm. Olayın şoku ve vatandaşların yardımıyla oturdum. Motosikletteki şahısların yaşlarının 18’den küçük olduğunu düşünüyorum. Kullandıkları motosikletin hacmi ve büyüklüğünden dolayı yaşlarına uygun olduğunu düşünmüyorum. Ehliyetsiz kullandığını düşünüyorum. Kask veya ekipmanları yoktu. Bir kusurum olduğunu düşünmüyorum. Trafik kurallarına uygun şekilde yola çıktım. Hızım kurallara uygundu.”
Avukatı “Motosikletin 18 yaşından büyük sürücülerin kullanıp kullanılmadığının ve yaştan dolayı ehliyetinin olup olmadığının tespitini istiyoruz” dedi.
Öztürk’ün kaskı yoktu, doğru.
Fakat ehliyeti vardı.
İkisi de kusurlu
Kaza tespit tutanağında; Öztürk’ün hız, Demir’in kavşaklarda yavaşlama ve dikkatli olma kuralına uymadığı tespit edildi.
İkisi için de taksirle öldürme suçundan şüpheli sıfatıyla işlem yapıldı. Demir, adli kontrolle serbest bırakıldı.
Barlasçeki Ailesi’nin avukat Uysal Uğurlu, Demir’in savcılık tarafından, tutuklanması istemiyle mahkemeye sevki gerekirken, bu yola başvurulmadığını ve serbest bırakıldığını ifade ediyor. Uğurlu, “Hiç değilse tedbir amaçlı tutuklanmalıydı” diyor.
Vali Yazıcı, Bakan Kurum’la tartışınca merkeze çekilmiş
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9 Temmuz tarihli kararnamesiyle beş ismi valiliğe atarken, yalnızca bir valiyi merkeze çekti.
Geçen yıl 13 Ağustos’tan beri Malatya Valisi olan Ersin Yazıcı, Mülkiye Başmüfettişliğine getirildi.
Tenzili rütbe niteliğindeki atamanın arka planında, Vali Yazıcı’nın yeni Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’la tartışması yatıyor.
İddialar şöyle:
Kurum, 4 Temmuz’da Malatya’yı ziyaret etti.
Deprem bölgesinde dolaşırken, bir vatandaş konteynır istiyor.
Kurum, Yazıcı’ya “Vatandaşa konteynır verelim” diyor.
Yazıcı, “Veremeyiz” diye yanıt veriyor.
Kurum, “Niye?” diye soruyor.
Yazıcı, “Burada bir denge var, veremeyiz” diyor.
Kurum da “Ben bakanım. Bana karşı mı geliyorsun” diye tepki gösteriyor.
Kurum, Yazıcı’yı Erdoğan’a şikayet ediyor.
Bunun üzerine merkeze çekiliyor.
Yazıcı’nın AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala’ya yakın olduğu ifade ediliyor.
Özel Harekat Başkanı’nın el öpme savunması
Emniyet Özel Harekat Dairesi Başkanı Süleyman Karadeniz’in MHP lideri Devlet Bahçeli’nin elini öpmesi hala tartışılıyor.
Görüştüğüm iki üst düzey emniyet yetkilisi, ki onlardan birisi ülkücü diye biliniyor, Karadeniz’in davranışının yakışıksız olduğunu ve teşkilata zarar verdiğini söylüyor.
Sordum:
“Karadeniz, ülkücü müdür?”
“Hayır” dediler.
Hatta tam aksine, teşkilat içerisinde Diyarbakırlı kimliğini öne çıkardığından söz ediliyor.
Karadeniz’in davranışı İçişleri Bakanlığı’nı çok rahatsız etmiş.
Bir bakanlık yetkilisi, “İzahı mümkün değil. O üniforma üzerindeyken, bu hareketi yapamaz” dedi.
Karadeniz’e yaptırım uygulanıp uygulanmayacağını sordum.
“Resmi olarak işlem yapılmaz” diye yanıt verdi.
Bu yanıttan, sözlü uyarıldığını anlıyorum.
Karadeniz, Bahçeli’nin elini öpmesini “Özel Harekat Dairesi’ne sekiz yıl sonra ilk kez gelmişti. Yaşına ve devlet tecrübesine hürmeten öptüm” diye açıklamış.
Karadeniz’in kriterine göre eski CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Parti lideri Temel Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, hem yaşça hem devlet tecrübesi bakımından eli öpülesi insanlar.
Bu siyasetçiler Özel Harekat Dairesi’ni ziyaret etse Karadeniz onları da ellerinden öper mi?
Asla.
Bir adım ileriye gideyim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da olsa öpmezdi.
Kaldı ki Erdoğan’ın anne ve baba hariç, el öptürmeye mesafeli olduğu, vaktiyle elini öpmek isteyen bir dekanı terslediği biliniyor.
Karadeniz, Bahçeli’yi ya kendi lideri ya da bu koltukta oturuyor olmasının velinimeti görüyor.
Yarın Cumhur İttifakı çatırdar ve AK Parti ile MHP’nin yolları ayrılırsa Karadeniz hangi tarafta durur? Biz o günlerde Emniyet ve yargıda Bozkurtçularla Rabiacıların mücadelesini mi göreceğiz yoksa?
Ya da diyelim, iktidar değişti.
Cumhur İttifakı devrildi, CHP iş başına geldi.
Acaba Karadeniz ve O’nun gibi, devlete sadakati Devlet Bahçeli’ye sadakat diye anlayanlar yeni hükümete direnir mi?
Ben Özgür Özel’in yerinde olsam, böyle partizan yöneticilerden kuşku duyar ve onlara asla sırtımı dönmezdim.
Kamu görevlileri liderlerin elini öpmeye başlarsa devlet, partilerin önünde diz çöker.