Kent Lokantalarını Küçümsemek

Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum, Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun kent lokantaları uygulamasını eleştirdi.

İmamoğlu’nu, “kent lokantalarını da önemli bir projeymiş gibi anlatıyor” şeklinde özetlenebilecek bir ifadeyle küçümsedi.

Oysa kent lokantaları İstanbul’da çok önemli bir ihtiyacı karşılıyor.

Başta emekliler ve üniversite öğrencileri olmak üzere maddi durumu iyi olmayan vatandaşlarımıza ucuza, kaliteli yemek sunuyor.

İmamoğlu bugüne kadar İstanbul’da 2 milyon 700 bin vatandaşımızın kent lokantalarından yararlandığını söyledi.

Bu hiç de küçümsenecek bir rakam değil.

Aslında bu durumdan sorumluluk duyması gereken iktidardır.

İktidarın yanlış ekonomi ve ücret politikası milyonlarca vatandaşımızın kent lokantaları, halk ekmek büfeleri önünde daha ucuza yemek yiyebilmek, daha ucuza ekmek alabilmek için saatlerce kuyrukta beklemelerine yol açtı.

İktidar ve iktidar adaylarının bu sorumluluğunu hatırlayıp bu tablodan utanacağı yerde kent lokantalarını küçümseyen ifadeler kullanması yoksul vatandaşlara “ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin” demek anlamına gelir.

Böyle bir yaklaşım kabul edilemez.

Vatandaşlarımızın ekmek ve yiyeceklerini belediyelerin sunduğu hizmetlerden sağlamaya çalışmaları iktidarın Anayasa’nın sosyal devlet ilkesini uygulamadıklarını gösterir.

İktidar, Hazine olanaklarını döviz garantisiyle yandaş şirketlere aktaracağına gelir dağılımını düzelterek yoksul vatandaşlara aktarsa, o zaman kent lokantalarına da halk ekmek fabrikalarına da gerek kalmaz.

Ancak iktidar yoksuldan değil zenginden yana, emekçiden, emekliden değil sermayeden yana olduğu için bu kuyruklardan kendini sorumlu tutmuyor.

Vatandaşın bu ihtiyacını CHP’li belediyelerin karşılamasını da küçümsüyor.

İktidarın sosyal devlet ilkesini uygulamaması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyacı CHP’li belediyelerin sosyal belediyecilik uygulamalarıyla karşılamaları takdir edilmesi gereken bir politikadır.

CHP’ni belediyeler kent lokantalarıyla, belediye marketleriyle, açtıkları öğrenci yurtlarıyla, öğrencilere akşam yemeği hizmetiyle çok önemli ihtiyaçları karşılıyorlar.

Devleti yöneten iktidarın vermesi gereken hizmetleri CHP’li belediyeler veriyor.

Bu uygulamalar pandemi sırasında da deprem felaketi sürecinde de görüldü.

İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere, üniversite öğrencilerini, tarikatların, cemaatlerin kontrolündeki yurtlara mahkum eden iktidar politikasına karşı yurtlar yaparak öğrencilerin hizmetine sundular.

Öğrencileri tarikat ve cemaatlere mecbur olmaktan kurtardılar.

Belediyeler üniversite öğrencilerine ücretsiz akşam yemeği sundular.

İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş, İzmir’de Tunç Soyer kent çevresindeki kırsal kesimde özellikle kadınların tarım kooperatifleri kurmalarına öncülük ettiler. Bu kooperatiflerin ürünleri sayesinde kent merkezlerinde yaşayanlar gıda ihtiyaçlarını daha ucuza sağlayabildiler.

Bir yandan çiftçiler kooperatifleşerek doğrudan üretime geçtikleri gibi kentteki tüketiciler de daha ucuz fiyatlarla temel ihtiyaçlarını karşılayabildiler.

CHP’li belediyeler kendi ihtiyaçlarını karşılamayacak yaştaki büyüklerin temel gıda ve sağlık hizmetlerini evlerine götürdüler. Hastaneye ulaşmalarını sağladılar. Evde bakım hizmeti verdiler.

Bunlar küçümsenecek hizmetler değil.

Aksine iktidarın da desteklemesi gereken hizmetlerdir.

CHP’li belediyelerin bu hizmetlerini iktidar da örnek almalı ve sosyal devlet ilkesinin gereği olarak daha yaygın şekilde uygulamalıdır.

Sosyal devlet ilkesinin gereğini yaparak kimsenin ucuz ekmek veya kent lokantaları kuyruğuna girmeye ihtiyaç duymamasını sağlamak öncelikle devleti yöneten iktidarın görevidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi