'Karadeniz’de keşfedilen doğalgaz dışa bağımlılığı önemli ölçüde azaltmaz'

Merkezi Paris’te bulunan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB)’nde verdiği konferansta, 2022’de yaşanan küresel enerji krizini “yenilenebilir enerjiye” yatırım yapanların fırsata çevirebileceğini vurguluyor.

Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarının önümüzdeki 5 yılda yüzde 60 büyüyeceğini vurgulayan Birol, bu büyümenin ağırlıklı olarak rüzgar ve güneş enerjisinden geleceğini, Jeotermalde de önemli adımlar atıldığını ekliyor.

Birol’un Onursal Başkanı olduğu Sabancı Üniversitesi İstanbul Enerji ve İklim Merkezi (IICEC)’nin “yıl sonu” konferansındaki sunumunda, küresel enerji arzı trendlerini anlatırken yaptığı “Nükleerde büyük sıçrama oluyor” saptaması, TÜREB’deki konuşmasının eksik parçasıydı.

Four Seasons Sultanahmet Otel’inde düzenlenen TÜREB toplantısında kendisine yönelttiğim, “Türkiye’de Mersin’de Rusların tek sahibi olduğu Akkuyu Nükleer Güç Santralı (NGS)’na ilaveten, Sinop’ta yapılacağı açıklanan ikinci nükleer santralın da Ruslar tarafından yapılacağı dile getiriliyor. Son bir yıldır ABD’nin devreye girip küçük modüler nükleer santral (SMR) projelerini pazarlamaya çalışması, Türkiye’de yeni bir jeopolitik gerginlik işareti olarak algılanabilir mi?” sorusuna temel bir yaklaşımla yanıt veriyor:

“Nükleer enerji arzında stabilitenin sağlanması için şu 3 soruya verilecek yanıtlar önemli: Hangi teknoloji-Hangi partner-Hangi fiyat…”

Birol, AB’nin 2050’de sıfır karbon hedefi ve doğalgaz başta olmak üzere dışa bağımlılığı azaltma stratejisi çerçevesinde ivmelenen nükleer santral yatırımlarında küresel eğilimleri aktarıyor:

  • Hollanda hükümeti 2 yeni nükleer santral inşa ediyor.
  • Fransa, İngitere, Amerika, Kanada, Japonya (Ki Fukuyama faciasından sonra nükleer santralleri kapatma kararı almasına karşılık), Güney Kore (20’nin üzerinde nükleer santrali bulunuyor)’nin yanı sıra en büyük sıçrama Hindistan ve Çin’den gelecek. Bunların yanı sıra Polonya ve Türkiye de nükleer santral yatırım kapasitesi oluşturuyor.
  • Kaynak enerji olarak nükleer olmazsa olmaz. (AB Komisyonu küresel enerji krizine çare olarak nükleeri yenilenebilir enerji çeşitleri arasına aldı. Böylece küresel finansın bu yatırımlara akmasının yolunu açtı.) Ülkelerin enerji arzında ana pay yenilenebilirde olmalı.
  • İngiltere’de Rolls Royce ve Amerika’da birkaç şirket (Önceki yazımda Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in Amerikan hükümetinden 1.9 milyar dolar yatırım alarak 4. nesil nükleer santral yatırımını devreye aldığına değinmiştim. Gates aynı zamanda SMR ile ilgili de çalışıyor.) küçük modüler nükleer reaktörler (SMR) konusunu çalışıyor. Şu anda bu çalışmalar deneme aşamasında. Ancak 2030’lardan önce gerçekleşmesi beklenmiyor.

5’er yıllık küresel enerji görünümü (Energy Outlook) raporları hazırlayan IEA’nın tahminini de dile getiren Birol, dünyadaki elektrik üretiminin yüzde 85’inin yenilenebilir kaynaklardan, yüzde 15’inin doğalgaz ve nükleer enerjiden geleceğini belirtiyor.

Yenilenebilir enerjide hidrojen yakıtlarında 1000 kat artış öngörüyor.

Türkiye’nin güneş, rüzgar, jeotermal, biyokütle ve hidrojen enerji kaynaklarını değerlendirmesi durumunda; elektrik üretiminde mavi kürenin geleceğini tehdit eden ne fosil enerji kaynaklarına, ne de nükleere abanmaya ihtiyacı var!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabine toplantısı çıkışında müjde olarak duyurduğu “Karadeniz’deki Sakarya sahasında piyasa değeri 1 trilyon dolar olan toplam 710 milyar metreküp doğalgaz keşfi” de Birol’a yöneltilen sorular arasındaydı.

Birol keşfin sevindirici bir gelişme olduğunu belirtmekle birlikte, “Doğalgazda dışa bağımlılığı önemli ölçüde azaltacağını söyleyemeyiz” diyor.

Rusya Devlet Başkanı Putin’in çağrısı ile Türkiye’nin enerji jeopolitiğinde üst sıralara koyduğu “küresel doğalgaz ticaret merkezi olma” iddiası da soruldu…

Merkez olmak için kaynak ülke çeşitliliği ve alt yapı yatırımı gerekiyor elbette…

Türk Akım ve TANAP Doğalgaz Boru Hatları’na Türkmenistan’dan da doğalgazın ilave edilmesi ve Silivri’de geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan doğalgaz depolama tesisini olumlu gelişmeler olarak anıyor.

Birol’un Türkiye’ye vermek istediği mesaj toplantının sonunda geliyor.

Birol “Gerek Sabancı Center’da, gerekse de buradaki toplantıda sorulmadı: Türkiye’nin dış ticareti ağırlıkla Avrupa’ya. Bu durumda (AB Yeşil Mutabakatı çerçevesinde 1 Ekim 2023 tarihinden itibaren uygulayacak) devreye girecek sınırda karbon vergisi sanayinin dönüşümünü zorunlu kılıyor” diyor.

2022’ye damgasını vuran “küresel enerji krizi” 2023’ün de korkulu rüyası olmayı sürdürüyor.

Büyüyen küresel elektrik talebi karşısında, finans kuruluşlarının kredi tahsis ederken daha cesaretli olmalarını salık veren Birol, “öngörülebilirliğin” artması gerektiğine vurgu yapıyor.

Almanya’nın lisanslama ve bürokratik işlemlerde tanıdığı kolaylıkları örnek gösteriyor.

Yalnızca yerel değil küresel belirsizlikler de ekonomileri bu denli etkilerken kesin olan bir şey varsa o da; yeşil teknolojilerde rekabet kızışıyor.

En çok elektrik tüketen ülkelerin başında gelen Çin, Covid belasını yenip ekonomisini tümüyle açtığında, enerji güvenliği meselesi “fosil yakıtlarla” bel bağlayanlara kabus yaşatabilir.

Amerika çıkardığı “Enflasyonu Azaltma Kanunu” çerçevesinde bütçesinde yeşil teknolojilere yaklaşık 400 milyar dolarlık kaynak ayırdı.

Ardından AB’den yeşil teknolojileri teşvik yasaları geldi. Japonya atakta…

Çin’in güneş enerji santrallarında kullanılan ekipmanlarda yüzde 80’lere varan piyasa payını hatırlatan Birol, “AB’nin ithal yeşil enerji santrallerinde kullanılan ekipman tedariğini çeşitlendirme stratejisi, Türkiye’nin önünü açıyor” sözleriyle yerli sanayiyi uyandırmaya çalışıyor.

TÜREB Başkanı İbrahim Erden, rüzgar enerjisi sektörünün fırsat penceresini araladığını gösteren rakamlar veriyor.

2023 yılını rüzgar santrallarında potansiyelin yatırıma çevrileceği bir yıl olacağını vurguluyor.

Erden, Türkiye'de 1.5 milyar Euro’ya ulaşan rüzgar türbini (RES) ekipman cirosunun yüzde 70’inin ihracattan kaynaklandığını ifade ediyor.

Tabi burada sorulması gereken soru, RES’lerin kanat ve gövde imalatının dışında türbinlerini de üretebilecek miyiz?

Ya da daha kestirmeden sorayım; enflasyonu azaltmak ve enerji güvenliğini sağlamak gibi bir stratejimiz var mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serpil Yılmaz Arşivi