Ayşenur Arslan
Kapıdaki harekat!
2000 yılıydı. Birkaç arkadaş çok gecikmiş bir tatil için 2-3 günlüğüne Karadeniz’de bir kıyı kasabasına gidiyorduk. Yolda bir şeyler yiyip içmek için bir tesiste durduk. Yükseklere konmuş televizyonda ATV açıktı. “Hayata Dönüş” operasyonundan söz ediliyordu tam o sırada. Delirdim! Ve arkadaşlarımın şaşkın, belki kızgın, bakışları altında “dönelim” dedim. Döndük.
Tepkimin nedeni, belli bir cezaevine yönelik kanlı bir baskına “Hayata Dönüş” adı verilmesiydi. İddia şuydu: tutuklu ve hükümlüler F tipi, yani tecride dayalı koğuş sistemine karşı ölüm orucuna başvurmuştu. Bu eylemden vazgeçirecek bir operasyon onları hayata döndürecekti.
Oysa, operasyon, ikisi asker 30 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanmıştı. Dahası, operasyon kararının daha ölüm oruçları başlamadan alındığı ortaya çıkmıştı.
Benim içinse mesele şundan ibaretti: Hiç kimse, inancı, düşüncesi ne olursa olsun yaşatmak bahanesiyle öldürülemez!
Çeyrek yüzyıl sonra bunu hatırlamamın nedeni, AKP dönemindeki operasyonlara verilen isimler: Zeytin Dalı.. Barış Pınarı vs vs.
MHP’nin yayın organı Türkgün Gazetesi’ne göre sırada yeni bir operasyon var. Bu kez adını ne koyarlar kim bilir, ama gazeteye göre eli kulağında! Hedefse, gazetenin ifadesiyle “Terör örgütü PKK / YPG’nin Suriye’deki üst kuruluşu olan SDG..”

Gazeteye, daha doğrusu MHP kurmaylarına göre, harekat, Ankara - Şam ortak operasyonu olacaktı.
Peki bu arada Ankara’da, Meclis’teki Çözüm Komisyonu ne olacaktı?
Sanırım sorular ABD’den, yani Trump’tan gelecek mesaja göre yanıt bulacak. Eğer yeşil ışık yanarsa kim tutar Suriye’yi.. Kim tutar Türkiye’yi.. Komisyon tarihe karışır. Bırakın Öcalan’a özgürlüğü, Selahattin Demirtaş bile sessizliğe mahkum edilir.
Demişken..
Bugün, sesi kısılanlara çok önemli bir örnek geldi: Mehmet Metiner.
Metiner, “Türklük Türkiyelilik” tartışmasında çok yorulduğunu, bu yüzden yazılarında -süresi belirsiz- bir molaya karar verdiğini açıkladı:
“ Benim sözlerim üzerinden AK Parti okuması yapmak doğru değil, AK Parti’yi eleştirmek hiç doğru değil.
AK Parti’nin üç dönem milletvekilliğini yapmış olsam bile AK Parti’yi temsil makamında değilim.
O yüzden söylediklerim yalnızca beni bağlar.
Söylediklerim AK Parti’nin kâr hanesine yazılacaksa bundan memnuniyet duyarım.
Sözlerimde varsa bir yanlışlık ve kusur onun üzerinden Cumhurbaşkanımızın ve AK Parti’mizin suçlanmasını hem haksızlık hem de üzücü bir yanlışlık olarak görürüm.”
AKP’yi tenzih etme çabası dikkat çekse de, uyarının oralardan, hatta doğrudan Saray’dan geldiğini söylemek yanlış olmaz.
Zira Cumhur İttifakı’nın tüm bileşenleri Çözüm Süreci’ndeki retorik konusunda aşırı hassas. Barış adına PKK’ya belli bir hoşgörüyle bakmak başka.. Türkiyeli argümanı ile aynı dilden konuşmak başka!
Hele, belli edilmemeye çalışılsa da mayınlı tarlada yüründüğü anlaşılan bu kritik günlerde.
Metiner’in fikrini söylediği için susturulmasına bakınca, Çözüm Komisyonu nasıl yol alacak, insan bilemiyor. DEM grup Başkanvekili Koçyiğit’in son açıklaması da bu bir talep mi yoksa uyarı mı dedirtiyor:
“ Çatışmalı dönemin antidemokratik bütün yasal mevzuatlarının barış dönemine uygun bir demokratik niteliğe kavuşturulması için demokratik çözüm, demokratik dönüşüm çalışmalarının başlatılması çok önemli. Sorunun siyasal nedenlerini kapsamlı bir şekilde ele alınarak demokratik çözüm adımlarının kapsayıcı olarak belirlenmesi gerekiyor. Dilde başlayacağı gerçeğinden hareketle barış ve çözüm dilinin her yere sirayet etmesi, her alanını geliştirmesi için de teşvik edici bir rolü olması gerektiğini düşünüyoruz.”
BARIŞ DÖNEMİ mi?
CHP’li belediyelere yönelik operasyonlara bakınca barıştan başka her şey geliyor aklımıza.
CHP’nin Komisyondan talepleri de bunu kanıtlıyor:
- Kayyumlara derhal son verilmeli
- Siyaseti dizayn amacıyla tutuklanan tüm siyasetçiler, bürokratlar serbest bırakılmalı
- İmamoğlu serbest bırakılmalı
- Kent uzlaşısı suç olmamalıdır
- Görevlerini kötüye kullanan hakim ve savcılar cezalandırılmalı
- TMK muğlak ifadelerden arındırılmalı. Terör ve örgüt üyeliği bağlantısı netleştirilmeli
- Cumhurbaşkanına hakaret suçlaması kaldırılmalı
- Halkı kin ve düşmanlığa sevk suçu yeniden düzenlenmeli
* * *
Günün köpüğünü alırken kayda geçirmemek olmaz.
Malum, Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu adında bir toraman var. Hani saltanat kaldırılmasaymış padişahımız efendimiz olacak o boş bakışlı genç.
Meğer bu dediğim fantezi değilmiş. Sahte diploma çetesi lideri Ziya Kadiroğlu verdiği ek ifadesinde "Kayıhan Osmanoğlu'nun gelecekte Cumhurbaşkanı adaylığı için diplomaya ihtiyacı olduğu söylendi." dedi
Yaa!
Sadece bir gün bu memlekete böyle geçti. Üstelik zam meselesine hiç girmeden…!