Ayşenur Arslan

Ayşenur Arslan

İşler kontrolden mi çıktı?

Şu son 1 haftaya bakıyorum da durum freni patlamış kamyon sahnesi gibi. Ancak…Filmlerden bilirsiniz, öyle bir sahne nefes kesen bir gerilim de yaratabilir. Ya da Şahan Gökbakar’ın absürt komedi örneklerinden birini!

Başlıktaki soruya dair yazacağım çok şey var. Okuduktan sonra hangisi ağır basıyor, siz karar vereceksiniz.

Uçurumun kenarında mıyız, olan bitenler ve çok ağır iddialar neye işaret ediyor, siz söyleyeceksiniz.

Ama önce eğer “güldürmek suretiyle cana kastetmek” diye bir suç olsaydı nasıl olurdu. Onu anlatacağım.

İBB Başkanı İmamoğlu’nun danışmanı, yakın çalışma arkadaşı Murat Ongun’ Emniyet’te sormuşlar:
“.. (ihaleler vs sırasında) telefonunuz neden İmamoğlu ile ortak baz sinyali verdi?”
Savcı ya da hakim karşısındaysanız espri yapamıyorsunuz. Dolayısıyla Murat Ongun da ciddi ciddi cevap vermiş:
“Sayın Ekrem İmamoğlu’nun İBB Başkanı olmasından dolayı kendisiyle yoğun görüşmem son derece normaldir.”
Osman Kavala’ya Henry Barkey ile HTS kayıtlarının neden aynı baz istasyonunda çakıştığı sorulduğunda, o da “Ofisim Harbiye’de, Barkey de söylendiği kadarıyla aynı bölgede bir otelde kalıyordu” demişti.

FETÖ kumpaslarından bu yana aynı filmi defalarca izlemekten yorulduk. Ne anlama geldiği belirsiz böyle “kanıtlar”.. Ve kumpasların olmazsa olmazı gizli tanıklar.

Hatırlayın, Ergenekon sürecinde gizli tanıklardan biri Şemdin Sakık çıkmıştı da, gözlerimiz yuvalarından fırlamıştı.
O tarihi skandal bir yana, gizli tanıklardan bazıları “hiçbir şeye tanık olmadıklarını” anlatmıştı. Bazıları tanıklıkları ile mahkeme salonunu kahkahaya boğmuştu.

Sevgili İlhan Taşçı’nın “GİZLİ TANIDIK” kitabından bir örnek:

Kendisini “namazlıydık kaçakçılığa bulaştık” diye tanıtan gizli tanık AKDENİZ, başına gelen bazı hususları paylaşmak için Genelkurmay’a gittiğini, alt katta “komutan” ile tanıştırıldığını.. Kendisine dinler hakkında sorular sorulduğunu, sonrasında da yarım bardak kola ikram edildiğini anlattı. Sonrasında başına gelen korkunç olayı (!) şöyle ifade etti:
“O koladan sonra 12 saat içerisinde bademcikler ağzımı kapattı ve nefes alamaz halde acil bademcik operasyonu geçirdim. Tamamen bademciklerim gitti. Gırtlağım alındı.”

Bunlar oldu. Keşke daha çok örnek verebilsem. Ya da siz kitabı alıp hayret hayret okusanız.
Böyle akıl dışı tanıklar ve iddialarıyla insanlar yıllarca hapis yattı.

Sağlığından, hatta hayatından oldu. 50 yaşını aşmış kadından bekaret raporu isteyecek kadar gözleri dönmüştü. Daha ne diyeyim!
Şimdi Murat Ongun’a o komik telefon sorusu yöneltiliyor. Ekrem İmamoğlu’nun fotoğrafı gösterilip “tanıyıp tanımadığı” soruluyor. Ve gizli tanıkların iddiaları sıralanıyor, yanıt vermesi bekleniyor.

Dediğim gibi FETÖ kumpası döneminde bunların alası yaşandı. Bir avuç gazeteci, mesela Nagehan Alçı’nın “operasyon yapmakla” suçladığı bendeniz hukuksuzlukları, saçmalıkları anlatıp durduk.

Erdoğan ve iktidarı, kumpas işine geldiği için olmalı, duymadı, görmedi. Aksine FETÖ savcısı Zekeriya Öz’e büyük imkanlarla yeşil ışık yaktı.
Kendilerinden ve arkalarına aldıkları iktidardan, iktidar medyasından o kadar eminlerdi ki gizli tanıkların kaçakçı, tecavüzcü, akıl hastası olması umurlarında olmadı.

“İŞLER KONTROLDEN ÇIKINCA..”

Bugün yıllar öncesine savruluyoruz. Ve tıpkı o günlerdeki gibi SAVRUK , TEMELSİZ iddialarla karşılaşıyoruz.
Bu, işin “HUKUK OLDUĞUNU İDDİA ETTİKLERİ” kısmı.

Ama işin dahası var. Aynı savrukluk, aynı tuhaf saçmalıkla yaşadığımız ciddi sorunlar var. Öyle sorunlar ki, “Saray işin kontrolünü mü kaybetti? Ne yapıyorlar böyle” diye sorduruyor.

EKONOMİ: Başta ekonomistler, herkesin dilinde aynı soru.. Operasyon neden hafta içi yapıldı da döviz ve borsada tarihi kırılmalar yaşandı? Cumanın beklenmemesinin nedeni, bilmediğimiz bir aceleleri olması mıydı? Yoksa gerçeklikten bu derece kopup on milyarlarca doların yakılmasını seyretmeleri mi? Belki tahribatın boyutunun henüz farkında değiliz. Ne var ki patatesin fiyatının sadece 19 Mart’tan bugüne 5 lira artması.. Akaryakıta yarından itibaren kalem kalem gelecek zam.. Bize enflasyon ve aşırı yoksulluk olarak döneceğini haber veriyor. Elbette Mehmet Şimşek’in programının ÇÖP olduğunu da!!

PYD’Yİ UNUTALIM MI?: Barış geliyor. PKK silah bırakacak.. Öcalan devrede.. Sadece PKK değil YPG de silahlarını teslim edecek. Derken.. Ne gördük? Kendisini Suriye cumhurbaşkanı ilan eden Ahmet Şara ile DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi masada yan yana oturmuş, PYD’nin entegrasyonu için imza atıyor. t24’te Cansu Çamlıbel’e konuşan son Suriye büyükelçimiz Ömer Önhon, benim “çok kritik bir diplomasi hatası” diye tercüme ettiğim imzayı şöyle yorumluyor: “Türkiye'den en üst düzeyde yapılan açıklamalara baktığımız zaman Türkiye'nin bu anlaşmanın altına imza atan iki kişiye de meşruiyet verdiğini düşünüyorum. Ahmet el-Şara’yı zaten meşru başkan olarak kabul etmişti Türkiye. Türkiye'den ve dışarıdan yapılan bütün yorumlara baktığınızda, yine aynı mantık silsilesi içinde düşündüğümüzde, bu kadar desteklenen bir anlaşmayı imzalayan her iki taraf da meşru temsilci olarak kabul edilmiştir. Herkes bu iki temsilciyi ‘meşru taraf’ olarak kabul etmiştir. Şu anda Suriye'de iki temel aktör var; Ahmet El Şara ve Mazlum Abdi.”

BAHÇELİ’NİN PROJESİ Mİ? SURİYE’de neleri nasıl kaybettik, bilemem. İçerdeki barış nereye sürüklenir onu da kestiremem. Ama zaman içinde patlayacak gibi görünen bombaların fısıltısı ortalığı kapladı. Levent Gültekin, örneğin, YouTube kanalında “devlet içinden çok ama çok etkili ve emin bir kaynaktan aldım” dediği bir kulisi açık açık paylaştı. Dediği şu: Süreç için bir yıldır bir hazırlık sürüyordu. Çok az bilinen projede, Türkiye’den Bahçeli ve Sırrı Süreyya vardı. Gelinen noktayı Mayıs 2023’te Bahçeli parolayı söyler gibi “önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir. İnşallah Türkiye değişmez” sözleriyle anlatmıştı. Ancak o sözlerin ne anlama geldiğini anlayan çıkmamıştı. Ekim 2024’te Bahçeli’nin Öcalan hamlesini dile getirmesine kadar.. Burada eklemeliyim, MHP’nin DEM’e kucak açarken CHP’yi neden düşman ettiğini bu gelişme anlatıyor bence. CHP’yi ulusalcı / anti Amerikan görenler, kim bilir nerelerde kimlerin dizayn ettiği oyun planında görmek istemiyor.

ERDOĞAN’A DA SÜRPRİZDİ: Belki de en önemli iddia. Levent Gültekin’e göre Erdoğan, projeyi, Bahçeli’nin Öcalan hamlesine kadar bilmiyordu. Onun açıklamasıyla öğrendi. Muhtemelen “başta MİT, istihbarat örgütleri bilmiyor muydu, ya da biliyor ama Saray’dan saklıyor muydu” diye soracaksınız. Ankara’da epeydir süren “ERDOĞAN SONRASI YERİNE KİM GELECEK” kavgasını hatırlatırım.
Ve sokaktaki gençlerin, yaşıtlarımın gözlerinden öpüp çekilirim.
GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ ELBETTE

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşenur Arslan Arşivi

Erdoğan ne kadar ileri gidebilir?

21 Mart 2025 Cuma 14:07

12 Eylül'de TRT'den bugüne...

20 Mart 2025 Perşembe 16:16

Sivil darbenin kazananları kaybedenleri

19 Mart 2025 Çarşamba 11:11

Eti birilerinin, kemiği sizin!

17 Mart 2025 Pazartesi 15:38

Godot değil ama Yaren geldi!

15 Mart 2025 Cumartesi 14:23

Çağlayan'a giderken...

10 Mart 2025 Pazartesi 16:09

Okul ve nafaka zulmü!

07 Mart 2025 Cuma 13:32

Yalana "yalan" diyebilmek

05 Mart 2025 Çarşamba 15:15