
Serra Karaçam
F-35’ler fikri ve ABD’den CHP’ye bakış
Fox News iki kaynağa dayandırarak ABD Başkanı Donald Trump’ın, Türkiye'ye F-16 savaş uçaklarının satışını tamamlamaya yardımcı olma niyetini dile getirdiğini yazdı.
Buna göre iki taraf, Türkiye'nin yaptırıma yol açan Rus S-400 sistemini çalışmaz hale getirecek bir anlaşmaya varabilirse, Trump Türkiye'ye F-35 uçaklarını satma fikrine açık…
S400’ler işe yarar mı ayrı bir tartışma.
Türkiye’nin Eurofighter isteği de sürüyor.
Bu anlaşma, makinelerin kısmi olarak sökülmesi veya Türkiye'deki ABD kontrolündeki bir üssüne taşınması gibi bir şekilde düşünülmüş.
Geçen yıl, Kongre, Türkiye'ye 40 F-16 ve mevcut filosundaki 79 uçak için modernizasyon kiti içeren 23 milyar dolarlık satış onayını verdi, ancak Türkiye'nin savunma bakanlığı ile uçakları üreten Lockheed Martin arasında devam eden müzakereler bulunuyor.
Tedarik tamamlanamıyor…
Trump’un ekibi, Türkiye'yi Amerika’nın Düşmanlarına Karşı Yaptırımlar Yasası (CAATSA) ile ihlal etmeden nasıl hareket edebileceğine dair hukuki ve teknik bir analiz bekliyor.
Fox News’in web sitesinde bu haberi okurken editörlerin haberin içine ilgili haber kategorisinden eklediği “ Türk yetkililer Erdoğan'ın en büyük rakibini tutukladı” başlığını gördüm.
***
Tıkladığım haberde açılan videoda polisin kalabalığa müdahale görüntüleri vardı. Resim açıklaması olarak da “öğrenciler polisle çatıştı” yazıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Ak Parti yönetiminin en büyük düşmanı, onlara seçim kaybettirecek şey; adaletsizlik falan değil.
Ekonomi. Yoksulluk.
Bu durumda yolsuzluğa olana tahammül de azalıyor.
Şimdi hükümet güçlü bir rakibi yenmenin ötesinde kendilerine bu zaman kadar atılı ithamları da yenmenin, “bakın bunlar da böyle” demenin yolunu buldu.
Ayakkabı kutuları belki tuzak olarak kuruldu ancak millet yersiz ve haksız zenginleşenleri görüyor.
Cumhuriyet Halk Partisi “bu bir demokrasi mücadelesidir” derken “herkese aynı hukuk uygulansın” demediğini de özellile ifade etmeli.
Bu dosyalara kimin ne katkı sağladığı belirsiz.
Kale içeriden yıkılıyor.
Bununla birlikte “soyguna tahammül, tolerans herkese eşit uygulansın” dememek önemli
Erdoğan'ı yenecek tek yol, tek çare bir kişi değil bi ahlaktan; beğenmediğin gibi olmamaktan geçer.
Hükümet yargı eliyle hem Ekrem Imamoğlu hem Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın iddia olunan eksiklerini bulmuş.
Kenara koymuş.
Bunları sıfırdan uydurma kapasitesi de var mı var elbette.
Bu tartışmalar ayrı.
Ama İsmail Saymaz’ı Gezi’den almak, CHP'ye tümden kayyum atamak gibi uygulamalar; yolsuzluk mücadelesi söylemiyle “onlar da yapıyor” kantarının topuzunu iyice kaçırmak oluyor.
***
Atlantic Council Türkiye programları Cuma günü bazı panel oturumları düzenledi.
Açılışı Washington Büyükleçisi Sedat Önal yaptı.
Hiçbir Amerikalı, konuşan Turkiye ve ABD-Türk ilişkileri uzmanlarına Türkiyede siyasette yaşananları soru cevap bölümünde sormadı.
Georgetown’da yüksek lisans öğrencisi olan bir isim, süren protestoları ana muhalefetin önemli bir adayının tutuklanmasının ekonomik ve ticari etkilerini sordu.
Konuşmacılardan Charles Richfield Türk borsasının ve New York Endeksinin verdiği reaksiyona dikkat çekti. 8-12 düşüş il birlikte Bonoların Türkiyenin borç alması için daha pahalı hale geldiğini ifade etti.
Maliye Bakanı Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Karahan’ın uluslararası yatım çektiğini ifade etti…
AmCham Türkiye Başkan Vekili Ayşem Sargın ise yatırımcıların istikrar ve tahmin edilebilirlik beklediğini hatırlattı. Tahmin edilebilir günlerin geri gelmesini umduğunu ifade etti.
***
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce’a Türkiye siyasetinde yaşananlara dair ABD hükümetinin yorumunu sordum.
Sözcü Tammy Bruce basın brifinginde, Türkiye’deki son gelişmeleri, başkan, belediye çalışanları, özellikle de gazeteciler ve diğer bireylerin gözaltına alındığına dair haberleri takip ettiklerini belirtti.
Bruce, Türkiye’nin, ülkenin anayasasıyla ve ortak değerler ve demokratik geleneklerle uyumlu bir şekilde, tüm vatandaşlarının özgürlüklerini ve insan haklarını korumasının büyük önem taşıdığını yineledi.
Detaylar için de beni Türk hükümetine yönlendirdi.
Güler misin ağlar mısın.
***
Washington Trump’ı ve yeni yönetimi kabul etmekle meşgul.
Herkes elindeki avucundakini koruma peşinde.
Bu sessizlik de bundan. Sadece hükümet sözcüleri değil, düşünce kuruluşunda konuşan ve dinleyenler de öyle.
Yani gündemleri farklı.
Buradan bir ses çıksın diye özel çabaya, medet ummaya da gerek yok.
Elbette biz kendi sorunlarımızı içimizde çözeceğiz.
Ancak bu durum buranın normali değil.
Bunu raporlamak da işimiz.