İşçilerin mücadelesine saygı

1 Mayıs İşçi Bayramı dün bütün dünyada kutlandı.

Türkiye’de de kutlandı.

Ancak özellikle İstanbul’da bazı zorluklar ve baskılar altında kutlanabildi.

Caddeler, sokaklar, bazı metro istasyonları kapatıldı. Kadıköy’e vapur seferleri iptal edildi. İstanbul’da ulaşım felce uğradı.

İktidar, 2013 yılından bu yana 1 Mayıs’ın İstanbul’da, Taksim meydanında kutlanmasına izin vermiyor.

Dün de Taksim meydanını ablukaya alarak işçilerin ve öğrencilerin meydana girmesini engelledi.

Taksim’e yürümek isteyen öğrencileri ve işçiler yerlerde sürüklendi, ters kelepçeyle 400’dan fazla vatandaş gözaltına alındı.

Oysa 1 Mayıs, İstanbul’da Kadıköy’de, Kartal’da, Ankara’da, İzmir’de, birçok kent meydanında kutlandığı gibi Taksim Meydanı’nda da kutlanabilirdi.

Taksim’in işçiler için sembolik bir değeri olduğu, o nedenle 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanabileceği yönünde Anayasa Mahkemesi kararı bulunmasına karşın iktidarın bu meydana bir alerjisi var.

Gezi Parkı’na olduğu gibi.

Taksim meydanını yasaklayan 12 Eylül yönetimiydi.

1 Mayıs’ın, “Emek ve Dayanışma Günü” olarak, TBMM’de alınan kararla tatil olarak ilân edilmesi ise AK Parti’nin girişimiyle 2009 yılında gerçekleşmişti.

Aynı AK Parti iktidarı 2011 yılında Taksim meydanını 1 Mayıs kutlamalarına açmıştı.

İki yıl sonra 2013 yılında Taksim’i yine yasakladı.

2011’de Taksim’i açması o yılın seçim yılı olmasıyla ilişkiliydi.

2013 yılında yasaklamasının da Gezi olaylarıyla ilişkili olduğu kamuoyunda yaygın bir düşünce.

Türkiye’de sağ partiler işçinin, emekçinin hakkını korumak, emeğin hakkını almasına destek olmak yerine ideolojileri gereğinde sermayenin çıkarlarını daha çok korurlar.

Bu AK Parti için fazlasıyla geçerli.

AK Parti 22 yıllık iktidarında 21 kez grev yasaklamış bir iktidar.

İktidarın grev yasaklama gerekçeleri de hep aynıydı.

“Milli güvenliği, genel sağlığı, finansal istikrarı, şehir içi toplu taşıma hizmetlerini bozucu” nitelik taşıması.

AK Parti, bu gerekçelerle ,işçinin emeğinin hakkını alabilmek için anayasal grev hakkını kullanmasını yasaklamaktan hiç geri durmadı.

İşçinin emeğinin hakkını alabilmek için verdiği mücadele dünyada da Türkiye’de de çok eskilere dayanan bir mücadeledir.

Dünyada işçiler ilk eylemlerini 14, 16,18 saati bulan çalışma sürelerinin 8 saate indirilmesi için 1856 yılında Avustralya'nın Melbourne kentinde yapmışlardır.

Taş ve inşaat işçileri 8 saatlik çalışma süresi için Melbourne Üniversitesi'nden Parlamento Evi'ne kadar yürüdüler.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Chicago kentinde 1 milyona yakın işçi,
1 Mayıs 1886 tarihinde 8 saatlik iş günü için genel greve gittiler.

1 Mayıs, 1889 yılında Paris'te toplanan İkinci Enternasyonal Kongresi'nde bayram olarak kabul edildi.

1 Mayıs’ın Türkiye’deki tarihi eskidir.

İlk olarak 1906 yılında ‘’Amele Bayramı’’ olarak kutlandı.

1923’te, İstanbul'da tütün işçileri, askeri fabrika ve demiryolu işçileri, fırıncılar, İstanbul tramvay, telefon, tünel, gazhane işçileri 1 Mayıs sokaklardaydı.

"8 saatlik iş günü", "hafta tatili", "serbest sendika ve grev hakkı" isteyen pankartlar taşıdılar.

Yıllar sonra 1 Mayıs DİSK’in öncülüğünde kutlanabildi.

Emeklerinin hakkını alabilmek için işçilerin örgütlenmesi en etkili yoldur.

Sendikalar bu amaçla ortaya çıkmıştır.

İşçiler 1 Mayıs’a, canları pahasına büyük bir mücadele vererek ulaşmışlardır.

Bu mücadeleye saygı, 1 Mayıs’ı istedikleri meydanda bayram gibi kutlamalarını sağlamayı gerektirir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi

Ücret uçurumu

05 Aralık 2025 Cuma 05:20

Sürecin koşulları

03 Aralık 2025 Çarşamba 05:15

CHP’nin güçlü programı

01 Aralık 2025 Pazartesi 05:10

AK Parti çekingen

26 Kasım 2025 Çarşamba 05:10

CHP'nin doğru kararı

24 Kasım 2025 Pazartesi 05:25

Öcalan’ı ziyaret

19 Kasım 2025 Çarşamba 05:10

İş cinayetleri

17 Kasım 2025 Pazartesi 05:15

CHP’yi kilitlemek

14 Kasım 2025 Cuma 05:20

Tasfiye davası

12 Kasım 2025 Çarşamba 05:05