Mustafa K. Erdemol
İran kalkışmasında etkileri var mı? Kim bu muhalif örgütler
İran’da yaşananlar öncekilerden hem kapsamı hem de süresi açısından hayli farklı, görülebileceği gibi. Özgürlük kalkışmasında neredeyse üç ay dolmak üzere. Ülkede rejimin artık yönetemez, halkın da yönetilemez olduğu bir "milli kriz" ortamı var. Geriye dönüş, yavaşlatılsa bile, artık durdurulacak gibi değil.
Kalkışmanın topyekun bir isyana -şimdilik- dönüşememesinin nedenleri arasında ülke içindeki muhaliflerin bir araya gelemeyişleri de var, başka nedenlerin yanı sıra. Bunları konuşmalı tabii ama acaba şu "İran muhalifleri"nin kimler olduğunu gerçekten biliyor muyuz? Ona da bakmak lazım. Çoğumuzun adını bilmediğimiz önemli beş muhalif grup var ülke içinde/dışında. Bunlara, sorulduğu için söylediğimde, muhataplarımı şaşırtan Şah yanlısı grup da dahil. Ondan başlayalım o halde.
Şah Farashgard örgütü
Ülkedeki Şah yanlılarının oluşturduğu muhalif grup Farashgard (Canlanma) adını taşıyor. ABD ile Kanada‘nın yanı sıra bazı Avrupa ülkelerinde de destekçileri var. Sürgündeki son Şah Rıza Pehlevi’yi liderleri olarak görüyor grup mensupları. Laik, hem dini yönetime hem de marksistlere karşı bir çizgiye sahip. Şiddet içermeyen bir eylem tarzını savunan grup daha çok sivil itaatsizlik çağrılarıyla adını duyurdu ülke içinde. Bugünkü örgütsel yapısı Aralık 2017 ile Ocak 2018’deki rejim karşıtı gösterilerin ardından sürgündeki aynı görüşe sahip grupların birleşmesinden doğdu. Etkili olmadıkları söylenemez.
Halkın Mücahidleri
Türkiye’de adı en iyi bilinen muhalif grup belki de budur. Şimdilerde eşinin ölümün ardından Meryem Recavi’nin yönettiği örgütün İran’da hatırı sayılır bir gücü var. Hem Marksist hem de İslami değerlerle karışık bir ideolojsi olan örgütün silahlı kanadı da mevcut. Humeyni öncülüğündeki Şah karşıtı "devrim"de yer alan örgüt kısa bir süre sonra rejim tarafından düşman ilan edildi. Örgütün onu önemli kılan özelliği tüm İranlı muhalif grupları 1980’lerin başında İran Ulusal Direniş Konseyi adı altında bir araya getirebilmesidir. Konsey’in kontrolünü tamamen ele geçirince birçok bileşen buna itiraz edip ayrıldı. En önemli eylemlerini 1986-2003 yılları arasında gerçekleştiren örgüt uzun süredir İran topraklarında sabotaj eylemleri yapıyor.
İKDP: Yeniden
Halkın Mücahitleri’nden sonra yine yakından bildiğimiz ikinci muhalif örgüt İran Kürdistanı Demokrat Partisi (IKDP) tabii ki. Federal bir İran içinde ulusal haklarının verilmesi mücadelesini sürdüren grup 1945’ten beri var. Humeyni’nin "devrim"inde yer almış, ancak Kürtlerin ulusal taleplerine yanıt verilmediği için muhalif saflara geçmiş, "Devrim"den çok kısa bir süre sonra da, Mart 1979’da başarısız bir Kürt isyanı başlatmıştı. 1990’lara kadar küçük çaplı eylemler gerçekleştiren örgütün önemli lideri Abdurrahim Kasımlo (tüm Kürt örgütleri içindeki en entelektüel kişilikti) 1989’da Viyana’da İran gizli servisi ajanlarınca yardımcısı ile birlikte katledildi. Yaklaşık yirmi yıl boyunca lidersiz kalan örgüt 2016’da küçük çaplı eylemlerle kendini yeniden gösterdi.
Arap hakları mücadelesi için
Çok fazla haberdar olmadığımız bir konu da İran’da yaşayan Arapların bağımsızlık talebiyle sürdürdükleri mücadeledir. İran’ın güneybatısındaki Huzistan eyaletinde faaliyet gösteren Ahvaz'ın Kurtuluşu için Arap Mücadele Hareketi (ASMLA) 1999’da kuruldu. 2015 yılında bölünen örgütün biri Danimarka’da diğeri Hollanda’da birbirine rakip iki kolu var. İkisinin de sahip çıktığı Muhiddin Nasır Şehitler Tugayı 2005 yılından bu yana Huzistan'daki petrol, gaz tesislerine, güvenlik güçlerine, bankalara saldırı eylemleri düzenliyor. Tugay 300 silahlı militana sahip.
Belucistan: Patlamaya hazır bomba
İran rejimine karşı olan, Ceyş ül Adl (Adalet Ordusu) örgütü İran’ın güneydoğusundaki Belucistan’da özerklik isteyen Selefi bir milliyetçi grup. Bir başka önemli Beluci örgüt olan Cundullah’tan koptu. Kurucusu Abdülmelik Rigi’nin 2010’da idam edilmesinden sonra Cundullah”ın gerilemesi üzerine (ama şu sıralar yine faal olmuştur) en aktif örgüt durumuna gelmiştir Ceyş ül Adl. Ağrılıklı olarak Belucilerin yoğun olduğu yerlerde İran güvenlik güçlerine saldırılar gerçekleştiriyor.
Bu örgütler bugün yaşanan kalkışmada şöyle ya da böyle, en azından bulundukları yerlerde etkililer. Kadınların/gençlerin özgürlük talebiyle başlattıkları kalkışma onlara da alan açtı. Bugün yaşananları öncekilerden farklı kılan nedenler arasında bu örgütlerin de artık özgürlük talebine kendince koşulsuz destek vermeleri de var. Öncekilerde böyle olmamıştı. Çünkü bu örgütlerin asıl talebi topyekun İran’ın özgürleşmesinden çok özerklik ya da rejimde ortak olmaktı. Kimileri ise reformla sınırlı bir muhaliflik yapıyordu. Bugün öne çıkan özgürlük talebine kendi gündemlerini dayatmanın bir anlamı olmadığını fark ettiler. Kalkışmanın kitleselleşmesinde bu fark ediş de etkilidir.
Yine de bu örgütlerin İran’daki kalkışmadaki rollerinin ya da etkilerinin oranı nedir bilemem. Amaçları, hedefleri birbirinden farklı elbette. Bugün sadece “özgürlük” talebiyle sokaklara çıkan halkın bu talebinin önüne kendi isteklerini koymaları halinde rejimin eline büyük koz verebilirlerdi. Ne mutlu ki bunu yapmadılar. En azından şimdilik.
Tabii, Humeyni rejiminin, liderlerini de üyelerini de vahşice katlettiği İran Komünist Partisi Tudeh ile Marksist Halkın Fedaileri Örgütü (Fedaiyan) hala saygıyla anılan gruplar. İran içinde nicel olarak zayıf olsalar da nitel olarak çok etkililer. Tudeh ile Fedaiyan halkların kardeşliği/sosyalizm ilkesiyle davrandıkları için kalkışmada yer alanların tüm talepleriyle uyumlu olan gruplar. Eğer onlar düşünsel olarak etkili olursa özgürlük mücadelesi gerçek anlamına kavuşur.
Çünkü İran’ın parçalanma tehlikesi var. Özgürlüğü kazandıktan sonra dağılmayı Tudeh ile Fedaiyan durdurabilir.
Anlamak isteyen bu iki örgütün yazdıklarına, yayınlarına baksın.