Mustafa K. Erdemol
İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth öldü! Dünyanın kötülüğünden o da sorumlu
Büyük Britanya Kraliçesi, 15 ülke ile Commonwealth (İngiliz Milletler Topluluğu) üyesi 44 ülkenin Devlet Başkanı II. Elizabeth öldü. Bir devir kapandığına kuşku yok. Onunla büyüyen neredeyse bir kaç kuşak var, onlar üzerinde travmatik bir etki yaratacağı da kesin. Büyük bir emperyal gücün yapıp ettiklerinden birinci derecede sorumludur. Ölümü bu açıdan da dikkat çekici elbette.
Şubat 1952’de hükümdar olduğunda haberi yoktu bundan. Babası VI. George hasta yatağında son nefesini verirken Elizabeth Kenya’da safarideydi çünkü. Gelişmiş olsun ya da olmasın her toplumda mitler, efsaneler, yakıştırmalar olur. Kraliyet mensuplarından biri safarideki Elizabeth’in başının üzerinde bir kartalın yükseldiğini iddia etmiştir, Kral yatağında son nefesini verdiği anda.
Tutuculuktan ılımlılığa
Kutsallık atfedilmemiş hükümdar olur mu hiç? Sadece kafasında kartal “yükselten” bir birey söz konusu değildir. Tahta oturtulduğunda ellerine, alnına, göğsüne kutsal yağ süren koca bir “kutsama” geleneği vardır. Sevelim sevmeyelim monarşiyi istikrarda tuttu hep. Görevi buydu elbette. Monarşinin hata yapmazlığına o kadar inanmıştı ki, eğer bir hata olsa bile bu görülmemeliydi. Kendi taç giyme töreninin televizyonda yayınlanmasına karşı çıkması bundandı.
Ama korumaya çalıştığı krallığının suçları konusunda bu kadar titiz olduğu söylenemez. İmparatorluğunun başka uluslara çektirdiği acıları da kendi halkına yüklediği vergi yükünü de görmezden geldi. Kendisi dahil monarşi mensuplarının vergi vermelerine 1993’de razı olabildi. Ancak büyüsü nedir bilinmez, kendisine en karşı olanların bile saygısını kazanabildi. Bunlar arasında beni en çok şaşırtan İşçi Partisi’nin eski lideri Jeremy Corbyn olmuştur. O uzlaşmaz gibi görünen monarşi karşıtlığından “krallığın iyileştirilmeye muhtaç yanları var” noktasına gelmesini ilginç bulmuşumdur Corbyn’nin.
Üçüncü sıradayken taç giydi
Aslında tahtın üçüncü varisiydi Elizabeth. Öncelik amcası Galler Prensi Edward'ındı. Büyükbabası V. George 1936 yılının Ocak ayında ölünce Edward kral oldu, ancak kısa süre sonra Amerikalı Simpson’a olan aşkı yüzünden tahttan feragat edince kardeşi, Elizabeth’in babası, VI. George 12 Mayıs 1937'de taç giydi. Babasının 1953’de ölümüyle tahta oturan Elizabeth hiç okula ya da üniversiteye gitmedi. Tabii ki hukuk, tarih ile son derece iyi konuştuğu bilinen Fransızca eğitimini sarayda aldı. Otomobil tamirciliği ile atlar konusundaki uzmanlığı dillere destandı.
Uzun hükümranlığı boyunca Krallık’ın eski sömürgelerinin çoğu bağımsızlığına kavuştu. Bir kısmı İngiliz Milletler Topluluğu adı altında bir arada tutulmaya çalışılıyor. Ama bunun da uzun sürmeyeceğinin işaretleri var. Örneğin 1966’da bağımsızlığına kavuşan Barbados adası, Cumhuriyet ilan ederek Kraliçe Elizabeth’in Devlet Başkanlığı’nı feshetti. Gerisinin gelmesi ihtimali de var.
En zenginlerdendi
Birleşik Krallık'ta saraydan, kaleye, kır mülküne kadar değişen altı mülkü, altı yüz milyon dolar olduğu tahmin edilen kişisel serveti ile en zengin hükümdarlardan biriydi. Sıkıldıkça kaçmayı sevdiği yer, yaşamını yitirdiği Balmoral Şatosu’ydu.
Hükümdarların ölümlerinin duyurulması bile bıktırcı protokollere bağlı Birleşik Krallık’ta. Nelerolduğu tam olarak bilinemez. Bilinen tek şey Kraliçe’nin öldüğünü halkın asla önceden duymadığı. Kraliçe’nin ölüm haberi “London Bridge” adını taşıyan bir dizi prosedür uyarınca en son halka ulaştı. Babası VI. George’un ölümü “Hyde Park Corner”, annesi Kraliçe Mary’nin ki de “Pay Bridge” kod adlarıyla anılan prosedürlerle duyurulmuştu. Kraliçe’nin Özel Sekreteri ölüm haberini Başbakan’a güvenli bir telefon hattından “Londra Köprüsü çöktü” diyerek bildirdi. Tüm bu operasyonları Dışişleri Bakanlığı’na bağlı olan, ama yeri asla açıklanmayan Küresel Müdahale Merkezi yönetiyor.
Resmi haber kurumu BBC’nin Kraliyet muhabirleri böyle bir durumda ne yapacaklarına ilişkin düzenli eğitim alırlar. Kraliçe’nin ölümü onlara bir Soğuk Savaş dönemi yöntemi olan Rats (Radyo Uyarı İletim Sistemi) ile haber verildi. Radyolarda, televizyonlarda yayın yapan DJ’ler de karşılarındaki panoda mavi ışıkların flaş yapmasıyla haberdar oldular hükümdarın ölümünden. Bu arada cenazeyi izleyen tüm gazetecilerin siyah takım elbiseli, kravatlı olmaları gerekecek.
Kraliçe öldü Yaşasın Kral
Tahtı herhalde en uzun süre bekleyen dünyadaki tek veliaht olan Prens Charles’ın III. Charles adıyla kral olduğu duyuruldu. Tam adı Charles Philip Arthur George olan Prens’in bu adlar dışında bir ad seçme imkanı yoktu kral olduğunda. Charles’ı seçtiği anlaşıldı. Öncelikle cenazeden sonra gelenekler uyarınca İskoçya, Kuzey İrlanda ile Galler'i ziyaret edecek. Hükümdar olarak ilk konuşmasını St James Sarayı'nda gerçekleştirmesi bekleniyor. Kral III. Charles’ın taç giyme töreni cenazeden birkaç ay sonra yapılacak bu arada. Tabii yıllardır taşıdığı Galler Prensi unvanı hemen değilse de kısa bir süre sonra oğlu Prens William'a geçecek.
Zor bir zamanda Kral olduğuna kuşku yok III. Charles’ın. İskoçya’nın bu kez kesin olarak Krallık’tan ayrılmaya hazırlandığı, eski sömürgelerinin İngiliz Milletler Topluluğu’ndan kopmaya niyetlendiği, kardeşi Andrew’ün seks skandallarıyla monarşinin adının lekelendiği bir dönemde geçti tahta.
Çeşitli hanedanlarla nerdeyse bin yıldan fazla var olan bir imparatorluk bu. Hükümdar değişiminin, şimdi gözyaşı dökseler de, halk için yararlı bir tarafı yok elbette.
Belki de en doğru değerlendirmeyi Büyük Britanya Komünist Partisi yaptı: “Elizabeth Windsor, yönettiği krallığı daha fakir, servet ve gelir açısından daha büyük eşitsizlik, müstehcenlik, vurgun, vergi kaçakçılığı ve saldırgan emperyalist faaliyetler içinde bırakarak öldü”.
Doğru söze ne denir?