Fikret Bila
İktidarın tutarsız söylemi
Liderler seçim kampanyalarına başladılar.
Her gün bir vesileyle halka hitap ediyorlar.
İktidar tutarsız, gerçeklerle örtüşmeyen bir söylem kullanıyor.
AK Parti 20 yıllık tek başına iktidar döneminin sonunda Türkiye’yi büyük bir ekonomik krize soktu, Hazine’yi tamtakır hale getirdi, Merkez Bankası döviz rezervini eksi 60 milyar dolar düzeyine indirdi. Dışarıdan para bulamıyor.
Yarattığı yandaş sermayeyi Hazine kaynaklarıyla zenginleştirdi, bundan iktidar mensupları da nemalandı. Kurduğu düşük faiz yüksek kur politikasıyla büyük sermayeye, bankalara büyük paralar kazandırırken, dar ve sabit gelirli vatandaşı yoksulluğa mahkûm etti. Emeklisi, dar gelirlisi, asgari ücretlisi, toplumun çok büyük bir kısmı geçim zorluğu çekiyor. Sabahın köründe, soğuk kış günlerinde ekmek kuyruğunda, et kuyruğunda saatlerce bekliyor.
İktidarın, yarattığı bu tabloyu değiştirmesi mümkün değil. Artık halka anlatacağı bir başarı öyküsü veya inandırıcı bir ekonomi politikası yok. Durumu günübirlik idare ediyor. Enflasyon rekor düzeye ulaşmışken para basarak asgari ücreti artırması da sonuç vermiyor. Çünkü artış bir aya varmadan eriyor.
Elinde seçmeni ikna edecek bir malzeme kalmayınca da tarihten kavga çıkararak toplumu kutuplaştırmayı ve buradan çoğunluk yaratmayı hedefliyor.
Elindeki malzeme de İkinci Dünya Savaşı koşullarında İsmet İnönü dönemine yüklenmek, CHP’yi böyle vurmak. Aynı anda Adnan Menderes’e sarılıp, mezarından canlı yayınlar yaparak, Türkiye’yi İnönü-Menderes kavgasıyla sandığa götürmek.
İktidar bunu yaparken çok tutarsız bir söylem kullanıyor. Gerçeklere oturmayan iddialarla, toplumu yeniden camilerinden ezan dinlenemeyen, Kur’an okumanın yasaklandığı, camilerin ahır yapıldığı gibi o dönemde de doğru olmayan iddialara sarılıyor. Sarılmadığı bir iddia, Hüsamettin Cindoruk’un ifade ettiği “İsmet Paşa asker kaçağı derdik, inanırlardı” kaldı.
İsmet İnönü, Kurtuluş Savaşı’nda ve sonrasında laik, demokratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde Atatürk’ten sonra ikinci büyük liderdir. Atatürk’ün kurmak istediği çağdaş Türkiye projesini içtenlikle destekleyen ve Türkiye’yi demokrasiye ulaştıran liderdir İnönü. Türkiye’yi başarılı diplomatik manevralarla İkinci Dünya Savaşı’nın dışında tutmayı ve çok partili hayata geçirmeyi başarmıştır. Bütün dünyanın takdirini kazanmıştır.
İnönü döneminde savaş koşullarında ekonominin kötüye gittiği doğrudur. Ülkeyi savaşa hazır tutmak için askeri harcamalar artırılmış, vergiler yükseltilmiş, ekmek dahil temel gıda maddeleri karneye bağlanmış, 1 milyonluk bir orduyu beslemek için kaynaklar orduya harcanmıştır. Ancak Türkiye bu hazırlık sayesinde kendini koruyabilmiş ve savaşın dışında kalmıştır. Nitekim kendisine “bizi ekmeksiz bıraktın” diyen vatandaşa “ama babasız bırakmadım” karşılığını vermiştir.
Ayrıca, “Adnan Menderes’i ve arkadaşlarını CHP astı” söylemi de gerçeği yansıtmaz. İnönü’nün idamları önlemek için ne kadar büyük çaba sarfettiği bizzat Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes tarafından kamuoyuna açıklanmıştır. Adnan Menderes’in, Hasan Polatkan’ın, Fatin Rüştü Zorlu’nun idam edilmeleri tarihimizin kara bir lekesidir. Ancak bu kararı veren İnönü ve CHP değil darbe yönetimidir.
Seçimde kullanacağı bir malzeme bulamayan iktidar, şimdi bu döneme sarmış durumda. İnönü karşıtlığı yaparak, 1946 tarihli karneleri göstererek, bugünkü CHP’yi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu mahkûm etmeye çalışıyor. Bunu yaparken de Menderes liderliğindeki Demokratik Parti’nin kullandığı “Yeter, söz milletin” sloganını kullanıyor.
İktidarın bu sloganı seçmesi ve kullanması da bugünkü koşullarla tutarlı ve gerçekçi değil. Tek parti yönetimine karşı Menderes’in kullandığı sloganı AK Parti bugün hangi tek parti iktidarına karşı kullanacak? CHP, 70 yıldır tek başına iktidara gelmedi. Koalisyon ortaklığı süresi 15 yılı bile bulmuyor. Ancak AK Parti 20 yıldır ülkeyi tek başına yönetiyor. Yetkiler Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın elinde toplanmış durumda. Bütün kararları Erdoğan veriyor. Türkiye’nin geldiği durum da ortada. İktidarın Türkiye’yi yeniden kuyruklar ekonomisine düşürdüğü bir gerçek. Bunun sorumlusu iktidardır, muhalefet değil. O halde AK Parti “yeter, söz milletin” diye hangi tek parti iktidarına seslenecek?
Neresinden baksanız gerçeğe oturmayan, tutarsız bir söylem.
İktidarın bugün için kullandığı söylem de gerçeklerle örtüşmüyor. Türkiye’nin, dünyanın örnek aldığı, Avrupa’nın kıskandığı, “bize de öğretin” dediği bir ekonomisi ve ekonomi politikası yok. Aksine Avrupa ülkeleri ve ABD ekonomi biliminin gereğini yaparak krizin etkisini düşürürken, Türkiye bilim dışı politikalarla derin bir krize sürüklendi. Döviz, enflasyon, işsizlik zirvede. İnsanlar kuyruklarda. Mutfak enflasyonu yüzde 200’lere dayandı. Kiralar öğle. Ulaşım ve enerji giderleri el yakıyor.
Öyle ekonomisi toz pembe, Avrupa’nın hayran kaldığı bir ekonomi yok!