İktidarın kurduğu düzen çatırdıyor

Bütün sağ popülist iktidarlar gibi AK Parti de aşırı sağcı, dinci, kadını yok sayan, işçiyi ezen, yandaşlarına servet aktaran, sermayeden yana bir düzen kurdu.

Dünyadaki örneklerinde olduğu gibi iktidara geldikten sonra, hızlı karar alma, sorunları hızlı çözüme kavuşturma bahanesiyle demokratik sistemin denge-denetleme kurumlarını devre dışına çıkardı. “Güçlü lider, tek yetkili lider” etrafında yeni bir devlet mekanizması oluşturdu. Kuvvetler ayrılığını fiilen ortadan kaldırarak, yargıyı kontrolü altına alarak, bazı anayasal kurumları ve bürokrasinin önemli bir bölümünü siyasal amaçları için çalışan bir araca dönüştürerek parti-devlet sistemi kurdu. Bu sistemde partinin nerede başlayıp nerede bittiği, devletin nerede başlayıp nerede bittiği artık belli değil.

Sağ popülizmin tipik örneği olan AK Parti düzeninin belirgin özelliği dinci ve etnik bir politika izlemesi, kendisine oy vermeyen kesimleri düşmanlaştırması, eğitimli, meslek sahibi, aydın insanları “elit” diye damgalayıp hedef göstermesidir. Eğitimsiz, yoksul geniş halk kitlelerini dini ve etnik değerlerle; vatan, millet, bayrak, ezan söylemiyle avutup meşgul eden iktidar, kendinden ve yandaşlarından yana dönen bir çark kurdu. Bu çark döndükçe kamu kaynakları, sorgusuz sualsiz, denetimsiz, hesapsız bir şekilde yandaşlara akıyor. Milyar dolarlar belli başlı kişilere ve şirketlere akıtılıyor, Hazineden on yıllarca sürecek döviz garantileri veriliyor.

İktidarın kurduğu bu düzen ülke kaynaklarını bitirdi. Türkiye’yi birkaç milyon dolar bulabilmek için el avuç açar hale getirdi.

Bu çarkı döndürmek için bilerek isteyerek izlediği, yanlışlığı defalarca kanıtlanmış “düşük faiz, yüksek kur” politikası dövizi ve enflasyonu 4-5 kat artırdı. Hayata pahalılığını baş edilemez düzeye çıkardı, Yoksulluk, işsizlik, iflaslar, kepenk kapatmalar çığ gibi büyüdü ve vatandaş bu düzene itiraz etmeye, sesini yükseltmeye, AK Parti’ye verdiği desteği çekmeye başladı.

İktidarın ekonomiyi iflasın eşiğine getirmiş olması artık her kesimin gördüğü bir gerçek.

İktidarın kurduğu servet aktarma düzeni çatırdıyor.

Ekonomi düzen tutmuyor. İktidar telaş içinde sağa sola koşturuyor, zihni sinir projelerle yarattığı döviz krizini çözmeye çalışıyor, Çözemiyor. “Düşük faiz yüksek kurla doları ucuzlatacağım” diyor, dolar daha da tırmanıyor. “Kur Korumalı Mevduat’la dövizi indiririm” diyor, 6 ay sonra dolar yine eski düzeyine yükseliyor. “Düşük faiz, yüksek kurla enflasyonu düşüreceğim” diyor enflasyon tarihi rekor kırıyor.

“Serbest piyasanın güvencesi biziz diyor” sonra ihracatçı firmaların dövizlerin yüzde 40’nı Merkez Bankası’na bozdurmalarını şart koşuyor. Bu da yetmiyor Merkez Bankası yetkilisi şirketleri arayıp “elinizdeki dövizi bozun” diye baskı yapıyor. Merkez Bankası Başkanı “yüzde 40 faizli bile kredi alamıyoruz” diyen sanayiciyi “alma o zaman” diye azarlıyor. Bu da yetmiyor bir de “stokçuluk”la suçluyor. Sanayici yaptıklarının stokçuluk değil üretimi sürdürmek için tedarik önlemi olduğunu söylüyor. Başkan kabul etmiyor. “Kredi alıp döviz satın alıyorsunuz, hepsini biliyoruz, hepinizin listesi elimizde” diye tehdit ediyor.

Bütün bunlar iktidarın kurduğu düzeni sürdüremediğinin, sistemin çözmekte olduğunun göstergeleridir.

AK Parti iktidara tutunabilmek için her yolu deniyor ama sonuç alamıyor. Vatandaşa dini söylemler üzerinden “şükredin” diyor, AK Partili esnaf “elim kırılsaydı da oy vermeseydim, bir daha vermem” diyor. Kendi lüks yaşamından zerre ödün vermeyen iktidar vatandaşa “iki kilo yerine yarım kilo et alın” tavsiyesinde bulunuyor, vatandaş ucuz ekmek kuyruğunda “aylardır çocuklarıma et alamadım” diyor.

Muhalefetin çözüm önerilerini küçümsüyor. Reddediyor. Hakaret ediyor. Bir süre sonra muhalefetin önerilerini yapmaya başlıyor. “Biz daha önce düşünmüştük, muhalefet dediği için yapıyor değiliz” diye savunmaya geçiyor.

Bakanlar, iktidar milletvekilleri esnaf ziyaretine gidemiyor. Vatandaşla karşılaştığı her ortamda ağır eleştirilerle karşılaşıyor. Uzaya gitme projeleri, dış politika başarıları anlatan bakana, “ekmek 4 lira oldu, nasıl olacak diye” hayatın gerçeklerini hatırlatıyor.

Buna karşın muhalefet liderlerinin esnaf ziyaretleri bile kısa sürede mitinge dönüşüyor. İktidarın kalesi olarak bilinen illerde bile muhalefet liderlerine büyük ilgi gösteriliyor. İktidar ise bu illerde bile istediği kalabalıkları toplayamıyor. Vatandaş iktidara değil muhalefete ilgi gösteriyor.

İktidarın gündeme saptırma, ekonomik krizi unutturma çabaları sonuç vermiyor.

Vatandaş yaşadığı gerçeği biliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi