Fikret Bila
İktidar konuştukça batıyor
İktidarın hırçınlığı her geçen gün artıyor.
Yükselen muhalefeti nasıl bastıracaklarını, nasıl susturacaklarını, nasıl korkutacaklarını, nasıl etkisiz kılacaklarını şaşırmış durumdalar.
Her yöntemi kullanıyorlar,
Ancak halkı susturamıyorlar.
Halk zam yağmuru altında inliyor.
Sokakta kime mikrofon uzatılsa zam yağmurundan, geçim zorluğundan, fiyat artışlarından, kiralardaki yükselişten, süt, et, kıyma, ekmek fiyatlarından şikayet ediyor.
İktidarın ise umurunda değil.
Sanki vatandaşın en önemli sorunu ekonomik krizin yol açtığı hayat pahalılığı değilmiş gibi 10 sene önceye gidip Gezi protestosundan husumet üretip gündemi değiştirmeye çalışıyor.
Bunu yaparken de kontrolden çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Gezi protestosuna katılan milyonlarca vatandaşa “bunlar sürtük” diyebildi.
“Diyebildi” diyorum çünkü bir cumhurbaşkanının ağzından çıkabilecek bir sözcük değildi.
Dünyanın hangi demokratik ülkesinde bir cumhurbaşkanı vatandaşlarına “sürtük” diyebilir?
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı dedi.
Bu talihsiz söz tarihe geçti.
İktidar başarısız.
Kötü ekonomi yönetiminde ısrar ederek vatandaşı geçinemez duruma getirdi.
Enflasyon kontrolden çıkmış durumda.
Türk lirasının satın alma gücü güneş görmüş kar gibi eriyor.
Zamlar otomatiğe bağlandı.
Elektriğe, doğalgaza, benzine, mazota her gün zam geliyor.
Yaz aylarında bile sebze meyve ateş pahası.
Kiralar, ev fiyatları üçe, dörde katlanmış durumda.
Ücretler eridi.
Gençlerin gelecek umudu kalmadı.
Çareyi yurt dışına gidebilmekte arıyorlar.
Hayata yeni atılan gençlerin artık ev, araba almaları ulaşılması mümkün olmayan bir hayal.
İktidarın çıkar çarkına dahil değilseniz iş bulmanız mümkün değil.
Türk vatandaşı sığınmacılar kadar muteber değil.
İktidar, yarattığı bu sorun yumağı altında seçimi kazanamayacağını biliyor.
Bildiği için de 10 yıl önceden, Gezi olaylarından medet umuyor.
Beraatle sonuçlanmış bu davadan 10 yıl sonra ağırlaştırılmış müebbet ve 18 yıl hapis cezası çıkardı.
Hala Bezm,i Alem Valide Sultan Camii’nde içki içildiği, bira şişeleriyle pisletildiği iddiasını gündeme taşıyarak kendi tabanını bir arada tutmaya çalışıyor.
“Camide içki içtiler” suçlamasıyla toplumu kutuplaştırmaya çalışan bir iktidar var.
Oysa camide içki içilmediğini bizzat caminin müezzini söylemişti. “Ben din adamıyım, yalan söylemem, camide içki içilmedi” demişti. Bunu dediği için de sürülmüştü.
Müezzinin ağzından da ortaya konulduğu gibi camide içki içildiği iddiası doğru değildi, bir iktidar propagandasıydı.
Tıpkı Beşiktaş yalanı gibi.
Gerçek şu ki propagandasını hakaret, yasak, baskı, tehdit üzerine kuran iktidar konuştukça batıyor.