Fikret Bila
İktidar hayal dünyasında
İktidar giderek gerçeklerden kopuyor.
Sorunlara çözüm üretmek yerine onları yok sayıyor.
Hayal ürünü bir tablo çiziyor.
Her soruna bir kulp bularak gerçekle örtüşmeyen tepkiler veriyor.
Son olarak Türkiye’de fiyatlar düşmeye başlamış gibi faizi enflasyonun altına düşürdü. TÜİK, gerçeği tam yansıtmadığı, olduğundan daha düşük gösterdiği enflasyon oranını yüzde 19,25 olarak açıkladı. Faiz ise yüzde 19 olarak belirlenmişti.
TÜİK’in zorlamalarıyla bulduğu enflasyon oranı yüzde 19,25 düzeyindeyken dün Merkez Bankası Para Kurulu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın işaretini verdiği talimatı doğrultusunda faizi bir puan indirerek, yüzde 18 olarak ilân etti. Buna gerekçe olarak da “çekirdek enflasyon”un yüzde 16 olarak hesaplanmasını gösterdi.
İktidarın bu kararı gerçeklerden kopuk siyasi bir karardır.
Çekirdek enflasyon demek “enerji ve gıda” fiyatlarını hesaba katmadan belirlenen enflasyon demektir. Vatandaşın geçimini güçleştiren ise manşet enflasyondur. Vatandaşın yaşadığı enflasyon enerji ve gıda fiyatlarının dahil olduğu enflasyondur.
Vatandaşın belini büken; elektrik ve doğal faturaları, ayçiçek yağı, mercimek, peynir, et, gibi zorunlu tüketim maddelerindeki yüksek fiyat artışlarıdır.
Pandemi sürecinde 1,5 yıllık bir sürede ayçiçek yağı yüzde 76.3 oranında arttı. Elektrik fiyatlarında geçtiğimiz temmuz ayından geçerli olmak üzere tüm abone gruplarına yüzde 15 zam yapıldı. TÜİK’in verilerine göre, 2018'den bu yana konut abonelerinin elektrik faturaları yüzde 122 civarında zamlandı. Doğal gazda ise temmuz ayı için konut abonelerinin tarifesine yüzde 12, sanayi grubu tarifesine yüzde 20, elektrik üretim santrallerinin tarifesine de yüzde 20,2 zam yapıldı.
Bu rakamlar da gösteriyor ki vatandaşın yaşadığı enflasyonla TÜİK’in hesapladığı ve faiz indirimine esas aldığı çekirdek enflasyon arasında bir bağlantı yok. Bu, iktidarla gerçekler arasında da bağlantı kalmadığını gösteriyor.
İktidara göre, fiyat artışlarını, geçim derdini, işsizlikteki artışı dile getiren muhalefet yapay sorun yaratıyor. Vatandaşın geçim derdi yok, vatandaş memnun, esnaf kepenk kapatmıyor, icra dairelerinde koşturmuyor, işsizlik artmıyor.
İktidarın hayat pahalılığıyla, yoksullukla mücadele gibi bir derdi de yok. Birkaç büyük şirkete sürekli vergi indirimi yaparken, vatandaşın her alışverişte ödediği dolaylı vergileri sürekli yükseltiyor.
Pazarda artık toplayan anneleri, çöp kutularından yiyecek toplayan çocukları görmüyor. Onları da yok sayıyor.
Bu tür görüntüler arttıkça, işsizler, esnaf sesini yükselttikçe, onların sorunlarını çözmek, yoksul kesime kaynak aktarmak yerine karşılarına Diyanet İşleri Başkanı’nı çıkarıyor.
O da yoksul vatandaşa, “Allan sizi fakirlikle sınıyor. Fakirlik kaderdir. Fakirlerin cennetteki yeri şehitlerin yanıdır” diye özetlenebilecek konuşmalar yapıyor. Fakirliği insanı cennete götürecek bir nimetmiş gibi sunuyor. Tabii yoksul vatandaşın “o zaman biraz da siz fakir olun” diye karşılık vereceğini, “o zaman siz niye zengin yaşıyorsunuz” diye soru soracağını hesaba katmıyor.
İktidar, vatandaşın yaşadığı gerçeklere değil Diyanet İşleri Başkanı’nın bu sözlerine inanacağını düşünüyor. Vatandaşı iyice saf yerine koyuyor.
Ülkenin yaşamsal sorunlarını dini değerleri kullanarak örtebileceğine, hızla kaybettiği oyları bu sayede geri alabileceğine inanıyor.
Vatandaşın temel sorununun inanç ve ibadet olduğu algısı yaratmaya çalışıyor. Oysa günlük geçim derdine düşmüş, işini kaybetmiş, ücreti düşürülmüş vatandaşın inanç ve ibadet sorunu yok.
İktidar, Devlet kurumlarını dini bir yapıya dönüştürdüğü yetmiyormuş gibi günlük yaşamın her alanına da dini yerleştirmeye çalışıyor. Vatandaşı kaderciliğe, her şeye rağmen şükretmeye özendirerek, sorunları dile getirmesine, emeğinin hakkını talep etmesine engel olmaya çalışıyor.
Sorunları din ve diyanet üzerinden yok saydırmaya çalışan iktidarın bu politikası da gerçeklerden koptuğunun bir başka göstergesi.
Bu çabalardan anlaşılıyor ki iktidar temel sorunlara çözüm getirmeden, önümüzdeki seçimleri din üzerinden kazanmayı hedefliyor.
Muhalefeti şeytanlaştırarak, dindar-dinsiz kutuplaşması yaratarak ve Diyanet İşleri Başkanı’nı sahneye sürerek bir seçim daha iktidarını korumayı hedefliyor.
Ancak vatandaştan gelen tepki, iktidarın hayal dünyasında yaptığı hasabın çarşıya uymadığını gösteriyor.