Serpil Yılmaz
Hükümet düşüren
bankanın öyküsü
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) seçimlere sayılı günler kala, 28 Şubat’ta 110 yıllık Türk Ticaret
Bankası (Türkbank)’nın satış ihalesini düzenledi. 21 Mart’ta ihale gerçekleşti.
Ülke 6 Şubat depreminin yaralarını sarmaya odaklanmışken kamu ihaleleri hız kesmiyor. Bir aydan
kısa bir sürede milyon dolarlık ihale dosyası hazırlanılıyor. Alıcılar sırada bekliyor…
380 milyon lira muhammen bedelle çıkılan Türkbank ihalesi, 455 milyon liraya Türkiye İhracatçılar
Meclisi (TİM)’ne bağlı İhracatı Geliştirme A.Ş (İGE)’de kaldı.
İhalenin rekabet koşulları oluştu mu sorusuna TMSF’nin eski yöneticilerinden ve Gelecek Partisi
Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu Başkanı Abdullah Güzeldülger, “Yurt dışından sermaye girişinin
olmadığı ve de ABD’de faiz artışlarının olduğu; dolayısıyla piyasada yatırımlar için rekabetçi
koşulların oluşmadığı bir ortamda bu ihalenin yapılması uygun zaman değil” notunu düşüyor.
Güzeldürger TMSF yönetiminde bulunduğu dönemde (2012-2017) tasfiye sürecindeki Türkbank
ihalesini de anımsatarak “2016 yılında Körfez ülkelerinden bir banka talip çıktığında, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) , 300 milyon TL sermaye koyma şartı aramıştı. Talip olan
banka bu sermayeyi 3 taksitle ödeyebileceğini öne sürdü ve anlaşma sağlanamadı. O dönemde
bankada yaklaşık 250 milyon lira mevduat vardı. Son 7 yılda tasfiye sürecindeki banka hiçbir
faaliyette bulunmadı. Kasadaki parayla yönetim kuruluna huzur hakları ödendi. Bu ödemeler
olmasaydı kasada 500-600 milyon lira olurdu” diyor.
TMSF’den yapılan açıklamada uluslararası bir bağımsız denetim şirketinin incelemeleri neticesinde
belirlenen muhammen bedelin içinde bankaya ait toplam değeri 19 milyon lira olan gayrimenkullerin
bulunduğu da belirtiliyor.
Güzeldürger TMSF’nin açıklamasında yer alan “gayrimenkuller” ifadesini de açmak gereği duyuyor:
“Bankanın çok fazla gayrimenkulü yoktu. 1913 yılında Adapazarı’na yerleşen Balkan göçmeni
tüccarları desteklemek için kurulun bankanın tarihi gayrimenkulünü tasfiye dışında tutmuştuk.”
TMSF tarafından yapılan ihale Rekabet Kurulu ve BDDK’nın onayına sunulacak. Bu süreçte İGE’nden
bankanın sermayesini artırması da istenebilir.
1 Ekim 2021 tarihinde faaliyete geçen (İGE) sermaye yetersizliği içinde olan ihracatçıların kullanacakları banka kredilerine kefalet vermek üzere kurulan bir şirket.
İGE’nin en büyük ortağı yüzde 72.8 hisse ile 62 İhracatçı Birliği. Kalan hisselerin yüzde 15.7’si kamu ve
özel bankaların, yüzde (A Grubu hisseleri) 6.83’ü TİM’in, yüzde 5’i Tük Eximbank’ın elinde.
İGE’nin Yönetim Kurulu Başkanı, Ticaret Bakanı Yardımcısı Rıza Tuna Turagay ile birlikte yine Ticaret
Bakan Yardımcısı Özkan Volkan Ağar ve Eximbank Genel Müdürü Ali Güney, Eski Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrak’a yakınlığı ile bilinen Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un ekibi olarak anılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beştepe’de yapılan Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Olağanüstü Zirve
Toplantısı’nda Toplantıda Muş’un imzasını beğenmeyerek canlı yayında söylediği “O ne biçim imza
ya. İmzayı değiştir” sözleri toplantıdan daha çok ilgi çekmişti.
İGE’nin 13 Şubat 2023 tarihi itibariyle hayata geçirmeyi planladığı İGE Kefalet Portalı’nın devreye
alınma sürecinin ertelenmesi hakkında kamuoyuna yaptığı “Milletimizi derinden etkileyen elim
deprem felaketine yönelik çalışmaların önceliklendirilmesi sebebiyle ileri tarihe ertelenmiştir”
açıklaması, “ihale girmek için hangi önceliklerin oluştuğu” sorusunu akla getiriyor.
TMSF’den bankanın satışına ilişkin yapılan resmi açıklamada “İhale, TMSF Fon Kurulu tarafından
oluşturulan Satış Komisyonu’nca her aşaması tutanak altına alınarak, şeffaf ve rekabet ortamı
oluşturularak gerçekleşmiştir. Şartname alan katılımcı sayısı 13 olup, teklif veren katılımcı sayısı
6’dır. İhale Şartnamesi gereğince yapılan inceleme neticesinde; katılımcılardan 3’ünün şartname
gereklerini/koşullarını sağladığı tespit edilmiştir. Gerekli şartları taşımayanlar hakkında tutanak
tutulmuş, bu nedenle ihaleye katılmaları mümkün olmamıştır.” ifadeleri kullanıldı.
Türkbank’ın bünyesinde İslam Ticaret Bankası ile Adapazarı İslam Ticaret Bankası isminde iki ayrı
bankanın lisansı bulunduğu iddiasına TMSF’den dolaylı bir yanıt geldi: “Türk Ticaret Bankası’nın
bankacılık yapma izni (bir adet lisansı) bulunmaktadır.”
Türkbank ihale şartnamesi alan fakat elenen gruplardan biri Borsa İstanbul çevrelerinde ulaştığı işlem
hacmiyle dikkatleri çeken Ahlatçı Grubu’ydu.
Bilgi Üniversitesi ve Doğa Okulları’nın sahibi Can Holding ve dijital para piyasalarında işlem yapan
Paribu ve Makara Kripto’nun ise ihale başlamadan Komisyon tarafından elendiği basına yansıdı.
Komisyonun 450 milyon lira başlattığı ihale, Çelikler İnşaat ve Başbakan Mesut Yılmaz’ın kardeşi
Turgut Yılmaz’ın şirketi GSD Holding’in de hissedarları arasında olduğu Tekstilbank’ın eski sahibi Akın
Tekstil ve İGE arasında sürerken; 5 milyon liralık artışla ipi İGE göğüsledi.
Türkbank yakın siyasi tarihimizde derin izler bıraktı.
TMSF 1998 yılında 600 milyon dolara iş insanı Korkmaz Yiğit’e ihale edilmişti.
İhale, organize suç dünyasından Alaattin Çakıcı’nın adının karışması üzerine satış iptal edildi.
Dönemin Mesut Yılmaz Hükümeti düştü. Yüce Divan’da yargılanan merhum Başbakan Yılmaz
“Rahşan Affı” diye bilinen yasa uyarınca beraat etti.
“İhaleye fesat karıştırmaktan yargılanan” Yiğit’in, Çakıcı ile görüşmesini aktarırken söylediği “Vücut
kimyam bozuluyordu” sözü ekonomik krizler ve yer altı dünyasının hesaplaşmasıyla geçen 1990’lı
yılların final cümlesi oldu.
Türkbank TMSF rafından hiç inmedi.
Marka Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mine Tozlu Sineren, Almanya merkezli yatırım fonu
Kirchhoff Consult AG ile imzalandığı 150 milyon Euro’luk yatırım vaadi sözleşmesine dayanarak, 2017
yılında Türkbank ‘a talip olmuştu.
Türkbank ana sözleşmesine göre markanın geçerlilik süresi olan 100 yıllık süre 2013’de dolmuştu. Bu
nedenle bankanın marka lisansını geri almak için yürütülen yargı süreci henüz sonuçlanmadığından
görüşmeler kesilmişti.
Bankanın satışı ile görüştüğüm iş çevreleri “kamudan kamuya satış” yorumu yapıyorlar; üçe beşe
bakmıyorlar…
Ne var ki Türkbank’ta süregelen siyasi nüfuz oyunları burada biter mi emin değilim…