İsmail Saymaz
HTŞ’den 509 kişi gözaltına alındı, 162’si tutuklandı
Dün Adalet Bakanlığı’na şu soruları yönelttim:
-Türkiye’de HTŞ yöneticiliği ve üyeliği iddiasıyla açılan kaç dava var?
-Kaç kişi yargılandı ve ceza aldı?
-Cezaevlerinde kaç HTŞ’li tutuklu bulunuyor?
Tahmin edeceğiniz üzere bakanlıktan yanıt gelmedi.
Aradığım yanıtı, terör suçlarında temyiz makamı olan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin HTŞ’ye ilişkin içtihat kararında buldum.
Karara göre:
-2015-2023 yılları arasında HTŞ’ye 235 operasyon düzenlendi. -96’sı yabancı, 509’u Türk, 605 kişi gözaltına alındı.
-Bu kişilerden 37’si yabancı, 125’i Türk, 162’si tutuklandı.
Birçok kişi HTŞ üyeliği iddiasıyla yargılanıp 6 yıl 3 ay ya da 7 yıl 6 ay gibi hapis cezalarına çarptırıldı.
Onlarca HTŞ’li, cezaevlerinde tutuklu bulunuyor.
Elimizde 2024’e ait veriler yok.
Ancak Türkiye’nin HTŞ’ye dair kurumsal bakışı, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın örgüt lideri Colani ile Şam’da araba gezintisine çıktığı güne kadar değişmiş değildi.
Savaşçı topluyor ve çocuk kaçırıyor
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, HTŞ hakkındaki son sözünü 2 Mayıs 2023’te söyledi.
Şöyle ki:
İskenderun polisi 28 Haziran 2019 günü Suriyeli Ahmed Elvan ve Muhanned Elvan’ı gözaltına aldı. Üzerlerinde askeri telsiz çıktı. HTŞ’de askeri ve dini eğitim aldıkları belirlendi.
Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi, altışar yıl üçer ay ceza verdi.
Gerekçeli kararda, HTŞ’nin Türkiye’de eylemine rastlanılmadığı vurgulandı. Ancak örgütün, “Ülkemizde birçok vatandaşımızın ölmesine sebep olan” El Kaide’ye biat ettiği,
Colani’nin de El Kaide’nin Suriye temsilcisi olduğu kaydedildi.
HTŞ’nin Suriye’de savaşmak amacıyla Türkiye’den eleman ve maddi yardım topladığı, küçük çocukları ikna ederek, Suriye’ye götürdüğü tespit edildi. Türkiye’den Suriye’deki çatışma bölgelerine yasadışı şekilde geçmek isteyenlere aracılık ettiği vurgulandı. Ülke dışına fidye için insan kaçırdığı ve tarihi eser kaçakçılığı yaptığı anlatıldı.
Felsefesi El Kaide’ye dayanıyor
O tarihte terör suçlarının temyiz mercisi olan 16. Ceza Dairesi, HTŞ’nin terör örgütü olup olmadığı belirlendikten sonra ceza verilmesi gerektiğini tespit ederek, kararı bozdu.
Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi direndi.
Dosya Yargıtay 3. Ağır Ceza Dairesi’ne geldi.
Terör suçlarındaki temyiz görevi bu daireye verilmişti.
Daire kararında ilk olarak HTŞ hakkında devlet kayıtlarındaki arşiv bilgilerini aktarıyor.
Bilgiler devletin kurumsal bakışını yansıtıyor.
Karardan:
- “IŞİD, Suriyeli teröristleri Ebu Muhamed El Cevlani (Jolani/Culani) liderliğinde Suriye’ye göndermiş ve bu şahıs tarafından 22 Ocak 2012’de yayınlanan ses kaydı ile El Nusra Cephesi’nin (Dairemizce de terör örgütü kabul edilen) kuruluşunu ilan etmiştir.”
- “Esed rejimine karşı bir dizi saldırıyı üstlenen örgütün ‘Suriye rejiminin katlettiği sivil halkı korumak’ olarak belirlediği amacına uygun bir isim seçerek ‘Cebhetu’l-Nusra li ehli’ş-Şam min Mücahidi’ş-Şam fi Saha’til-Cihad’ (Şam Halkını Korumak için Nusret [Yardım] Cephesi) adını aldığı duyurulmuş ve Cevlani’nin Suriyeli olması ön plana çıkartılmıştır.”
- “Cevlani, Suriye'ye Bağdadi tarafından El Nusra'nın kurulması için para ve silah yardımıyla birlikte gönderildiğini kabul etmekle birlikte Irak İslam Devleti’ne bağlılığının El Kaide’ye biatının göstergesi olduğunu beyan etmiş ve (IŞİD’le) birleşmeyi reddetmiştir.”
- “El Kaide, resmi temsilcisinin Suriye’de El Nusra olduğunu ilan etmiştir.”
- “El Nusra, bünyesindeki savaşçıları birarada tutabilmek ve finans kaynaklarını korumak amacıyla El Kaide’ye bağlı faaliyet göstermiştir.”
- “Rusya tarafından, El Nusra’nın varlığı gerekçe gösterilerek, 2016'da İdlib’e hava saldırıları gerçekleştirilmesi, halk ve muhalifler arasındaki gerginliği had safhaya ulaştırmış, El Nusra’nın El Kaide’den ayrılmasını gündeme getirmiştir.”
- “2016’da Cevlani, El Nusra’yı feshettiklerini belirtmiş, El Kaide’den ayrılarak ‘Jabhat Fateh Al Sham / Fetih El-Şam Cephesi (FEC)’ adlı yeni yapı kurduklarını beyan etmiştir.”
- “2017’de Heyet-ul Tahriru’ş Şam’ı (Şam’ı Özgürleştirme Heyeti) kurduklarını açıklamıştır.”
-“Örgütün liderliğini Cevlani yapmaktadır. Üst düzey kadrosu Iraklı ve Suriyelilerden oluşmaktadır.”
-“Liderin isim olarak belli olduğu ancak gizli/karmaşık biat kültürünün hakim olduğu bir teşkilat yapısı vardır.“Terör örgütü El-Kaide’ye biat etmediklerini açıklasa da ideolojik alt yapısı, temel felsefesi ve harekât tarzı El-Kaide ideolojisine dayanmaktadır.”
‘Çatışmayı körüklüyor’
Birleşmiş Milletler’in HTŞ’yi El Kaide’nin devamı kabul ettiği 5 Haziran 2018 tarihli karar hatırlatılıyor. Türkiye’nin BM’ye paralel şekilde HTŞ’yi 29 Ağustos 2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararı ile terörist kabul ettiği anlatılıyor.
HTŞ’nin Suriye’deki varlığının Türkiye için tehdit oluşturduğu ve çatışma ortamını körüklediği vurgulanıyor.
Şu tespitler yapılıyor:
“HTŞ’nin ülkemize yönelik silahlı faaliyetine rastlanılmamasına rağmen ülkemizin dış politikada izlediği siyasetin örgüt tarafından uygun görülmediği ve İdlib'e yönelik politik uygulamalarımız konusunda ülkemizi tehdit unsuru olarak değerlendirdikleri bilinmektedir. Örgüt Suriye’de devam eden iç savaşın sürmesinde önemli bir faktör olmakla birlikte, kendisine bölgesel politik bir boşluk sağlama avantajını yaratmak için çatışma ortamını körüklemektedir.”
HTŞ’nin Türkiye’de silahlı eylem yapmasa da taban ve eleman kazanma faaliyetini sürdürdüğü anlatılııyor.
Bu örgütün “Ülkemizde birçok vatandaşımızın ölmesine sebep olan saldırılar gerçekleştirmiş El Kaide ve IŞİD gibi terör örgütleriyle geçmiş dönemde yakın ilişkilerde bulunduğu, aynı ideolojik kaynaklardan beslendiği” belirtiliyor. “Güç sahibi olduğu bölgelerde gerçekleştirdikleri silahlı eylemler” ile ulusal mahkemeler ve uluslararası kuruluşların kararları göz önünde bulundurulduğunda” anayasal düzene karşı faaliyet gösteren silahlı terör örgütü olduğu ifade ediliyor.
Bu içtihat değişmiş değil.
Fakat iktidar, Yargıtay’ın kapı gibi içtihadını çiğneyerek, terör örgütü HTŞ ve onun liderine “Bizim çocuklar” muamelesi yapıyor.
Şoför mahallindeki terörist
Belen’den Antakya’ya seyreden bir otobüste yakalanan Ahmed ve Muhanned Elvan, Türkiye’den kaçmadılarsa şu an cezaevinde olmalılar.
Bu iki Suriyeli, koğuştaki televizyonda, Kalın’ın örgüt liderleri Colani’nin kullandığı araçla Şam’da gezintiye çıktığını izleyince ne düşünmüştür acaba?
Şoför mahallindeki terörist değilse içeridekiler neden yatıyor?
İçeridekiler terörist ise Kalın, Colani’nin arabasında ne geziyor?