Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

HTŞ ile İsrail aynı anda vuruyor. Suriye’ye karşı “kirli ittifak”

Klasik bir söylemdir biliyorum ama tam da şimdi söylenmeli: Zamanlama çok ilginç. Çarşamba günü, hem Türkiye’nin hem de ABD’nin “terörist” ilan ettiği, El Kaide’nin eski Suriye kolu Hey’et Tahrir el Şam (HTŞ) liderliğindeki muhalif güçlerin Halep’in kuzeybatısındaki bir düzine kasabayla köyü ele geçirdikleri saldırı zamanlaması “çok iyi” belirlenmiş bir gelişme.

Muhalif güçlerin hükümet güçlerini hazırlıksız yakaladıkları doğru olmakla beraber saldırıyı kolaylaştıran başka etkenler de var. Bunların başında bölgeyi de etkileyen uluslararası ortam geliyor. Eylül’den bu yana savaşan İsrail ile Hizbullah’ın, ateşkes ilan ettikleri gün gerçekleşti HTŞ saldırısı. Buna ek olarak Lübnan’da “ateşkes” sağlayan İsrail Suriye’de Hizbullah ile İran bağlantılı hedeflere yönelik saldırılarını arttırdı. Rusya’nın da tüm dikkatini Ukrayna savaşına verdiği düşünülürse bunun da HTŞ saldırılarının önünü açan bir avantaj olduğu anlaşılır.

HTŞ saldırısında ilk kez karşılaştığımız “yenilikler” var. Daha önce sahip olmadıkları insansız hava araçları kullandılar örneğin. Yayınladıkları videolarda görülüyor. Bunları nereden temin ettikleri konusu ise net değil. ABD ile Türkiye dışı pazarlardan elde ettikleri konusunda iddialar mevcut.

Saldırının başladığı haberleri geldiği andan itibaren özellikle Al Jazeera’daki yorumcuları dinliyorum. Birçoğu HTŞ liderliğindeki muhalif güçlerin Suriye'nin kuzey batısını geçmesini beklemiyor. İdlip ile Halep’i kontrol altında tutmak istediklerini, mevcut bölgeleri kendilerine bağlayıp yönetmeyi planladıklarını söylüyor çoğu.

HTŞ’yi “terörist” ilan eden Türkiye’nin durumu yine hayli sıkıntılı. Batı medyasında Halep’le ilgili gelişmeler “HTŞ ile Türkiye’nin desteklediği diğer muhalif grupların saldırısı” cümleleriyle duyuruluyor sürekli. Kendi desteklediği gruplar terörist ilan ettiği bir grubun öncülüğünde savaşıyor Suriye yönetimine karşı. Beşar Esad’ın “Türkiye’ye güvenmediği” yolundaki açıklamalarında haklılık payı var.

Tuhaf olan şu; Suriye yönetimi HTŞ’nin saldırı hazırlığında olduğunu biliyordu. Rusya’nın hava desteğine rağmen HTŞ nasıl oldu da bu kadar ilerleyebildi? Suriye yönetimi Hizbullah ile diğer İran yanlısı gruplara fazla güvendi belli ki. Onlar tarafından yarı yolda bırakılmış değil elbette. Sadece bir süredir “kendi gündemlerine” döndüğünü fark edemedi anlaşılan.

Suriye Silahlı Kuvvetleri’nin de vurguladığı gibi, HTŞ liderliğindeki güçler yıllardır muhaliflerin elinde kalan bölgedeki çatışmaları azaltan 2019 tarihli anlaşmayı ihlal etti. Ancak bu anlaşma devletaltı bir yapı olan HTŞ’nin sadık kalmak zorunda olduğu bir anlaşma değildi. Fırsat bulduğunda saldıracaktı, öyle de oldu.

İsrail Suriye’ye günlerdir hava saldırıları düzenlerken, Hizbullah bölgedeki savaşçılarını Lübnan’a kaydırmışken, Rusya Ukrayna cephesine yoğunlaşmışken, Suriye yönetimi tedbiri elden bırakmışken HTŞ’nin “sadık kalacağı” bir anlaşmanın olduğunu sanmak elbette ciddi bir yanılgı.

Suriye’ye HTŞ ile İsrail aynı anda saldırıyor şu an.

Kimleeeeer kimlerle beraber.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi