Ayşenur Arslan
Haberiniz Olsun Fakirler: TÜİK’in Foyası Çıkmış!
FOYA ne demek biliyor musunuz?
Kelimelerin kökenini araştırmaya, öğrenmeye bayılırım.
Öyle çok şey anlatırlar ki!
Örneğin “ÖG”...
Eski Türkçe’de “ANNE” demek. “ÖKSÜZ” de zaten buradan geliyor: “ANNESİZ”.
Peki ya “ogul / ögul”?
Tahmin edebileceğiniz üzere “anneden olan / doğan” demek.
İyi de anneden sadece erkek çocuk mu doğar ki OĞUL sözcüğü sadece onlar için kullanılıyor?
Elbette hayır!
Belli ki eski Türkler OGUL sözcüğünü kız erkek ayırt etmeden ÇOCUK / EVLAT olarak kullanıyordu. Sonra her nedense (!) kız çocuklar ve tabii genel olarak kadınlar yok sayılmaya başladı.. Sözcük de günümüze “erkek evlat” olarak ulaştı.
Nasıl! Tek bir sözcük insanı nerelere götürüyor, tarih kitaplarının görmediği gerçeği ne kadar açık anlatıyor, değil mi!
Gelelim “foya” sözcüğüne:
“Kuyumculukta elmasın parıltısını artırmak için taşın altına konulan çok ince gümüş yaprak..”
İşte o yaprağı çıkartınca altının da “foyası çıkıyor”.
*. *. *
Ekonomi Gazetesi’nden Maruf Buzcugil de TÜİK’in foyasını meydana çıkartmış. Üstelik enflasyon gibi en yakıcı, dolayısıyla en çok konuşulan başlıkta.
Diyor ki haber; “TÜİK’in hesaplamalarına göre yüzde 64,7 olan 2023 tüketici enflasyonu vatandaşlarca yüzde 129,4 dolayında hissedilebiliyor.”
Makas çok açık: TÜİK’İN ÖLÇTÜĞÜ ENFLASYON YÜZDE 64,7 ALGILANAN ENFLASYON İKİ KATI.
Vatandaşın “enflasyon olduğundan daha düşük açıklanıyor” yakınması kurumun dikkatini (nihayet) çekmiş. Ve bir anket yapılmış.
Ölçülen enflasyon ile algılanan enflasyon arasındaki muazzam fark da öyle ortaya çıkmış.
“Algı” dediklerine bakmayın. “Algılanan” yerine “yaşanan” ifadesini koyun. Sonra da FARKI nasıl açıklıyorlar, ona göre okuyun.
Ankete ve buna dair çalışmalara göre bunun nedeni, “tüketicilerin gelir seviyelerinin, harcama kalıplarının ve tüketim alışkanlıklarının kişiden kişiye farklılık göstermesi” imiş.
Örneğin, bebeğiniz mi oldu? Yeni bir harcama kaleminiz var demektir. Dahası, bebek bezindeki artış sizin algınızı oluşturuyormuş. Ya da diyelim ki, maalesef bir türlü bırakamadığınız -zamsız günü geçmeyen- sigara fiyatları.. Sadece bu kaleme bakınca bile vatandaşı enflasyon oranına inandıramıyormuşsunuz.
*. *. *
Ben ekonomiden anlamıyorum. Ama her vatandaş gibi iliğime kadar hissedip yaşıyorum.
Yaşadıklarımdan ve okuduğum haberden yola çıkarak şu sonuca vardım:
* Özellikle İstanbul, Ankara gibi kentlerde yaşıyorsanız günde 1’den fazla ulaşım aracına binmeyeceksiniz. Bilet fiyatı algınızı coşturmanın manası yok. Ayrıca yürümek iyidir!
* Yine büyük kentlerde yaşayanlardansanız kiracı olmayacaksınız. Ev alacak durumunuz mu yok! Bu sizin sorununuz, TÜİK’in değil.
* Enflasyon sepetindeki dengeyi bozmayacaksınız. Mesela sepetinize durup dururken çocuk bezi, maması gibi yeni ürünler eklemeyeceksiniz. Eğer sülaleniz Osmanlı Sarayı’na dayanmıyorsa, büyük büyük babanız ibrikçibaşı falan değilse zaten çocuk yapmayacaksınız. Siz kuruyacağınıza, sülalenizi kurumaya bırakacaksınız.
* Mümkünse TÜİK bültenlerine abone olacaksınız. Bu sayede hangi maddelerin fiyatının -tabii ki hiç artmaması söz konusu değil ama- az / minnacık / TÜİK ile uyumlu oranda arttığını öğrenecek.. Ve bir sonraki duyuruya kadar onları tüketeceksiniz. Mesela, 2023 enflasyon karnesinde en düşük oran doğalgaz ve ayakkabı mı? Doğalgazı sonuna kadar açıp ayakkabı almaya koşacaksınız. Ama sakın ha hasta olmayacaksınız.. Olsanız da hastaneye gitmeyecek, hele zinhar ilaç almayacaksınız.
* Dışarda yemek yemeyi unutacaksınız. Gerçi kadın ve genç iseniz bir erkeğin sizi yemeğe götürüp hesabı ödemesine izin verebilirsiniz. Buket Aydın öyle yapıyormuş mesela.
* İçerde, yani evde yediklerinizi de -ayda bir tüketmenizde sakınca olmayan et, tavuk gibi ürünlerden söz ediyorum- “kocam bey neler de neler almış” diye sosyal medyada paylaşacaksınız ki Reis’in içi rahat etsin.
* Özetle ey sevgili fakirler, iktidar size yaşanılır bir hayat sunmuyorsa siz ona ve elbette TÜİK’e göre yaşayacaksınız!
*. *. *
Ah, “FAKİR” demişken!
Özlemişim sizlere seslenmeyi. Medya Mahallesi’nde bir gün söyleyecek oldum ne klipler ne komiklikler ürettiniz.
Başta gülüyordunuz belki.
Sonra “FASFAKİR” seviyesine ulaştığımızda, baktım ki gülen de yok klip üreten de..
Doğrusu gerçekten de gülecek hal kalmadı kimsede.
Hele gençlere bakınca!
Sosyal medya iktidarın, özellikle -farklı nedenlerle de- MHP’nin hedefi ya. İzleyince anlıyorsunuz. Türkiye orada akıyor! Bütün gerçekliğiyle!
Bir yanda hayal ettikleri her şeye ulaşıp yaşayan gençler..
Diğer yanda sevdiğiyle bir çay içecek kuruşu olmayan fasfakirler..
Uçurum açıldıkça “alttakiler” nasıl savruluyor bir bilseniz!
Marka bir çanta ya da son moda tırnaklar uğruna karanlık alemlere karışıp ufalanan genç kadınlar..
Geleceği kimbilir nasıl hayal etmiş ama sonunda “vale” olmaktan başka yol bulamamış delikanlılar..
“Başımı da örttüm, üç de çocuk doğurdum. Ama ben de artık yaşamak istiyorum” diye evden kaçan kadınlar..
En hazini de, “kapılanmak” dışında yol bulamayıp uyuşturucu ticaretine veya “iş bitiren çetelere” yazılan genç adamlar.
*. *. *
Yerel seçimler yaklaştıkça.. İstanbul gibi Reis’in en çok önem verdiği kente Murat Kurum’dan başkasını bulamayınca.. Emekliye zam oranı ALGININ AYARINI İYİDEN İYİYE BOZUNCA..
Saray pek hareketlenmiş: Ne yapmalı da küsen seçmeni geri kazanmalı..
Ayasofya kartı çoktan masaya kondu. Hatta geri alınıp, 1000 liraya yakın bilet fiyatıyla müze ünvanına geri döndü.
Uzaya adam göndermek pek afili bir projeydi. Ama belli ki aç karnına ilgi çekmemişti.
Seçime üç beş kala emekliye bir parça daha para için bütün ceplere hücum edildi. Ama.. Bunun “ama”sı yok. Zira çok büyük bir satış olmazsa cepte para yok.
Erdoğan’ın hemen her gün, Mehmet Şimşek’in de hemen her fırsatta tekrarladığı “enflasyon düşecek” masalına gelince..
TÜİK’in araştırması gösteriyor ki, “algı” dedikleri “gerçek” üstü örtülür, saklanır gibi değil.
Kanıt mı arıyorsunuz?
49 yıl boyunca onca haberimin, canlı yayın çıkışlarımın yapmadığını / yapamadığını, tek bir sözcüğün viral olarak yapması:
NASILSINIZ FAKİRLER!