Mustafa K. Erdemol
Gülşen’i tutuklatan asıl gerekçe
Gülşen’i tutuklatan asıl gerekçe
Uzun zamandan beri sahne şovlarındaki erotizm, yakın zamanlarda da LGBTI destekçiliği bahane edilerek hedef durumunda olan biriydi Gülşen. Tutuklanmasına yol açan sözleri sarfettiği ana kadar belki de bir magazin figürü olduğu için özellikle görmezden gelinen, hak ettiği destek verilmeyen Gülşen “işinin gereğini” yaptığı için hayli hırpalanıyordu epeyidir. O, eleştiri konusu yapılan erotizmi, para veren, yani buna rıza gösteren bir kitleyle sınırlı oysa. Bu nedenle, kitle iletişim araçlarıyla ortaya dökülmemesi halinde “ahlaki” anlamda “kamusal” bir zararı yok kimseye. Tabii ki kollarını açıkta bırakan giysiler giyen sokaktaki kadınları bile “ahlaksız” gören bir zümre için hayli aşırı sayılır sahne şovundaki o erotizmi.
İzlemediyse nasıl biliyor?
Tüm bunları, çok sıkı takip ettiğim magazin basını sayesinde biliyorum. Ona saldıran “muhafazakârlar” da ya benim gibi sıkı bir magazin takipçisi ya da bu tür şovların bizzat izleyicisi. Eğer ikincisi iseler, bunun büyük bir ikiyüzlülük olduğunu söylemeye gerek yok. Yoksa magazin izlemeyen, bu tür şovlara da uzak olanlar Gülşen’in “ahlaksızlık” yaptığını nereden bilsinler?
Çok iyi bilindiği gibi mesele tek başına Gülşen değil. Sokakta gezen kadınları, sırf tesettürlü olmadıkları için “kasaptaki et” olarak değerlendiren tiplerle, bu tiplerin “hassasiyeti” üzerinden “yaşam tarzı” dayatma heveslileri için Gülşen hedef tahtasına kondu. Son derece gereksizce sarf ettiği sözleriyle kendisi de buna yardımcı oldu tabii.
Genelleme doğru bir tutum değil, dolayısıyla Gülşen’in tüm imam hatiplileri “sapık” gibi gören cümleleri de doğruyu yansıtmıyor. İmam hatipli sapıklar olabilir, vardır da, ama imam hatiplilerin tümü için bunu söylemek doğru değil. Toplumsal mücadelenin sol yanında saf tutmuş nice imam hatipli bilirim kaldı ki. Bu safta olmayıp da Gülşen’in genellemesinin içine sokulmayacak binlerce imam hatipli de var elbette. Görünürde ettiği laflar yüzünden tutuklandığı için Gülşen üzerinden “toplumu hizaya çekme” tutumunu göz ardı ediyoruz iktidarın. Ortada “bir eğitim grubunun öğrencilerine yapılan hakaret söz konusu” dendi mi söyleyecek bir şey kalmıyor geriye çünkü.
Uzun süredir linç ediliyordu
Oysa var, bendeniz de söylemekten yanayım. Gülşen’in son gafı bahane edilerek ona karşı uzun süredir alınan cinsiyetçi tutumu görmezden gelemeyiz. Ettiği lafa haklılık vermek için değil, o ettiği laf bahane edilerek hapse atıldığı için bunu vurguluyorum. Erotik şovları ya da LGBTI desteği nedeniyle onu cezalandıramayanların eline – ne yazık Gülşen’in de boşboğazlığı sonucu- büyük bir fırsat geçmiştir. Bu olaydan haftalar önce linç edilmeye başlanan biridir Gülşen, göz ardı etmeyelim bunu. Ayrıca beklenmedik bir tutum gibi gelebilir ama Gülşen hem mesleğini hem de kadınların özgürlük alanlarını korkusuzca koruyan biri. Örnek; bir Ordu konserinde işgüzar bir sunucunun AKP’li belediye başkanı sahneye gelmeden önce “çorabını yukarı çekmesini” istemesi üzerine Gülşen’in aldığı tutumdur. Sahnede bu cinsiyetçi, hizaya getirici lafları harika bir konuşmayla çürütmüştür.
O bile dayanamadı
Tabii ki Gülşen bir kahraman değil. Hatta apolitik bile sayılabilir. Ancak, kadınları sıkan cendere, nispeten “serbest” davranabilen Gülşen’i bile itiraz etme noktasına getirebilmiş demek ki. Daha özel sayılabilecek, “kapalı grup” mekanı olarak değerlendirilebilecek, yani “kamusal bir alan” olarak görülemeyecek konserlerde bile kadına yönelik bir baskı vardır artık ülkede. Bir sanatçının “sahneyle sınırlı” yaşam tarzı bile hedef alınıyor, düşünün.
Israrla dikkati oraya çekmek isteyenlere bir kez daha anımsatayım; imam hatipliler için ettiği laflar yüzünden cezalandırıldı Gülşen. Doğru. Hiç bir resmi makam “kılığı kıyafeti, çıplaklığı yüzünden cezalandırdık” demeyecek zaten. Gülşen bu fırsatı vermeseydi “mevcut yasalarca” cezalandırılması mümkün olmayacaktı kılık kıyafeti yüzünden. Gazete adlı kimi paçavralarda haftalardır yapıldığı gibi Gülşen’e “ahlaksız, sapık” denmeye devam edilecekti sadece.
Yapılan hukuksuzluktur
Bu arada “mevcut yasalar”da da Gülşen’in sözlerinden ötürü tutuklanmasını gerektirecek bir madde bulunmadığını söyleyen hukukçular var. Tutukluluğun “orantısız” olduğunu söylüyor hukuk çevreleri. Bu da gösteriyor ki “kılık kıyafeti, erotik şovu, nihayet LGBTI” destekçiliği için cezalandırılması mümkün olmayan Gülşen o talihsiz sözleri bahane edilerek aslında “kılık kıyafeti, erotik şovu, nihayet LGBTI destekçiliği” için yasalara meydan okuyarak cezalandırılmış oldu. İmam hatipliler için sarf ettiği o sözlerin tam dört ay önce söylendiğinde hiç de sorun edilmediği, Gülşen’in kılığına, kıyafetine -henüz şartlar oluşmadığı- için (paçavralarda saldırılma dışında) tahammül gösterildiği ama iş konserlerinde LGBTI bayrağı sallamaya geldiğinde dört ay önceki görüntülerin devreye sokulduğu da gösteriyor ki kimse sanıldığı gibi “bir eğitim kurumunun öğrencilerine” hakareti mesele yapmış falan değil. Gülşen çok açık ki “sahneyle sınırlı” yaşam tarzından, sahne dışında da sergilediği LGBTI destekçiliğinden ötürü hapse atıldı.
İktidar(lar)ın “uyumsuz bir özneyi (kadın, erkek, dernek, parti) kendilerine uydurmak için gösterdikleri çabaya “Güç Kullanımı” denir. Bu, ahlakı kullanarak, yerli/milli kodları anımsatarak, toplum hassasiyetini öne sürerek yapılır.
Genellemesini doğru bulmadığım Gülşen’e yapılan da bu.